Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
2009 Kapanırken; Dikkat Edilmesi Gereken Konular, Yapılması Gereken İşlemler PDF Yazdır e-Posta
28 Aralık 2009

2009 yılı kapanırken yapılması gereken vergisel işlemlere ve dikkat edilmesi gereken konulara ilişkin hatırlatmalar

1. 2010 Yılı Defter Tasdikleri

18.12.2009 tarihli ve 87 sayılı Vergi Bültenimizde 2010 yılı defterlerinin tasdikine ilişkin ayrıntılı hatırlatmalar yapılmıştır.

Öteden beri işe devam etmekte olan ve hesap dönemi takvim yılı olanların, 2010 yılında kullanacakları tasdike tabi yasal defterlerini 31.12.2009 tarihine kadar tasdik ettirmeleri gerektiğini bir kere daha hatırlatmak isteriz.

2. Yıl Sonu Envanter ve Değerleme İşlemleri

Vergi Usul Kanunu’nun 186. maddesi çerçevesinde, 31.12.2009 tarihi itibariyle envanter çıkartılması; mevcut, alacak ve borçların tespiti ve bunların Kanun’un ilgili maddelerinde öngörülen kurallar doğrultusunda değerlenmesi gerekmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun 274 ve 278. maddelerinde öngörüldüğü şekilde olağan veya olağanüstü nedenlerle değeri düşen mal varsa, Takdir Komisyonu kararı alınması için gerekli işlemlerin yapılması, gerek dönem kazancının doğru belirlenmesi, gerekse de koşullar gerçekleşmişse fazladan vergi ödenmemesi açısından önemlidir.

Öte yandan, envanter çalışmaları kapsamında kasa sayımı da yapılmalı, tespit edilen kasa sayım noksanları KKEG, kasa sayım fazlaları ise olağandışı gelir olarak dikkate alınmalıdır.

3. Şüpheli Hale Gelen Alacaklar İçin Karşılık Ayırma Prosedürünün Yerine Getirilmesi

Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre, dava veya icra aşamasında bulunan veya yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen ödenmemiş bulunan küçük alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmektedir.

Bu düzenlemeye göre, tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılabilmesi için alacağın dava veya icra aşamasına gelmiş olması veya alacak tutarı küçükse yazı ile birden fazla defa istenmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede;

n 2009 yılında tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılmak isteniyorsa, alacak için dava ve icra işlemlerine mutlaka başlanmalı,

n Dava veya icra konusu yapılan alacaklar için bu dönemde karşılık ayrılmalı,

n Dava veya icra konusu alacak doğrudan gider yazılmayıp, karşılık ayırmak suretiyle dönem matrahının tespitinde dikkate alınmalıdır.

Öte yandan, daha önceki yıllarda şüpheli hale gelen ve karşılık ayrılan alacaklardan;

n 2009 yılında tahsil edilenlerin gelir yazılması,

n Yasal koşullar doğrultusunda tahsili olanaksız hale gelenlerin ise karşılık hesaplarının kapatılarak izlenmeye son verilmesi,

unutulmamalıdır.

4. Vazgeçilen Alacakların Takibi

Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde, konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterlerinde bir karşılık hesabında izlenmesi, bu tutarın üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kâr hesabına alınması öngörülmüştür.

Olağan ve sık karşılaşılan bir durum olmamakla birlikte, zararla itfa edilmemiş ve süresini doldurmuş vazgeçilen alacakların gelir yazılması unutulmamalıdır.

5. Yenileme Fonunun Takibi

Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesine göre, maddede belirlenen koşullara uyulması koşuluyla, sabit kıymetlerin satışından doğan kazanç vergilenmeksizin pasifte geçici bir hesapta üç yıl süreyle tutulabilmekte, bu süre sonuna kadar kullanılmaması halinde ise kullanılmamış olan kazanç, üçüncü yılın vergi matrahına eklenmektedir.

Yenileme fonunun kullanılma süresi konusunda Gelir İdaresi görüşü ile yargı kararları arasında farklılık bulunmakta olup, bu farklılık sürenin başlangıç yılının tespitinden kaynaklanmaktadır. Gelir İdaresi süreyi, iktisadi kıymetin satıldığı yıldan başlatırken, yargı kararlarında süre satışın yapıldığı yılı izleyen yıldan başlatılmaktadır.

Bu açıklamalar çerçevesinde üç yıllık süre konusunda karar verilmesi, üç yıllık süre dolmasına karşılık kullanılmamış yenileme fonu varsa, bu tutarın üçüncü yılın vergi matrahına eklenmesi gerekir.

6. Götürü Gider

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendinde yer alan düzenlemeyle, bazı giderlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tevsik edilemediği hallerde de ticari kazancın tespitinde indirimine izin verilmiştir.

Maliye Bakanlığı, belgelendirilmemiş giderlere karşılık olmak üzere götürü gider kaydının yapılabilmesi için giderin mutlaka yapılmış, ancak belgesinin temin edilememiş olması gerektiği görüşündedir. Bakanlık verdiği özelgelerde bunu açıkça ifade etmekte, götürü olarak hesaplanan giderlerin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için sözü edilen faaliyetlere ilişkin giderlerin mutlaka yapılmış olması şartını aramakta, işletmeden mutlaka gider karşılığı nakit çıkışının olması ve bu çıkışın da muhasebe kayıtlarında izlenmesi gerektiği, gider yapılmadıkça, hâsılatın doğrudan binde beşinin götürü gider olarak hesaplanıp, safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılmasının mümkün bulunmadığı özelgelerde belirtilmektedir.

Yargı kararları Maliye Bakanlığı görüşü doğrultusunda olmayıp, çeşitli Danıştay kararlarında;

n Götürü gider indiriminden yararlanabilmek için, yapılan işin sayılan faaliyetler kapsamında bulunması ve yapılacak götürü gider indiriminin yurt dışındaki bu işlerle giderlere ilişkin olması şartı arandığı,

n Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderlerin tevsik edilmesinin zorunlu olduğu, ancak Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesinde yer alan hükümle bazı giderlerin tevsik edilmediği hallerde de gider yazılmasına izin verildiği,

n İhracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın götürü gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin ispatına gerek olmadığı,

belirtilmektedir.

Bizim görüşümüz de yargı kararları doğrultusunda, yani ihracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın götürü gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin ispatına gerek olmadığı yönündedir. Böyle olmakla birlikte, gereksiz tarhiyatlarla ve ihtilaflarla karşılaşmamak için, gerekli muhasebe kayıtlarının zamanında yapılmasında yarar görülmektedir.

7. Aralık 2009 İşlemlerine Ait Faturalardaki Katma Değer Vergisinin İndirimi

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, indirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilmektedir.

Bu düzenleme nedeniyle;

n Vergiyi doğuran olayın 2009 yılında olduğu işlemler için mutlaka 2009 tarihli fatura alınması,

n Alınan faturaların 2009 yılı defterlerine kaydedilmesi,

n Söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisinin de Aralık 2009 beyannamesinde indirim konusu yapılması,

konusuna özen göstermekte yarar bulunmaktadır.

8. Vergisiz KOBİ Birleşmelerinin Tamamlama Süresi

Kurumlar Vergisi Kanunu’na 5904 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5. maddeyle KOBİ’ler için vergisiz birleşme olanağı getirilmiş, ayrıca;

n Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği kazançları ile

n Birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere, üç hesap döneminde elde ettiği kazançlara,

indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanması öngörülmüştür.

Düzenlemeyle vergisiz birleşme olanağı sadece KOBİ’lerin 31.12.2009 tarihine kadar yapacakları birleşmeler için öngörülmüştür. Bu çerçevede birleşme işlemlerinin yılsonuna kadar tamamlanması gerekmektedir.

9. Varlık Barışından Yararlanma Süresi

5811 sayılı Kanun kapsamına giren varlıkların beyan ve bildirim süresi 31 Aralık 2009 Perşembe günü sona ermektedir.pwc