Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Ahmet Yavuz - İşten haksız yere çıkarılan işçinin tazminatından bile vergi alınıyor (29.10.2007) PDF Yazdır e-Posta
29 Ekim 2007

 

Ekonomik hayatta karşılaşılan onca kayıtdışı faaliyet ve vergi dışı kalan kazançlara mukabil, ücretli çalışanların hemen her kazancının vergilendirilmesi, çarpık ve düşündürücü bir tablo oluşturuyor.

Zaten Gelir İdaresi de yaptığı açıklamalarda Gelir Vergisi'nin yüzde 90'ını aşan kısmını ücretlilerden yapılan tevkifatla topladığını itiraf ediyor. Diğer kazanç türlerinde belli bir miktarın altında kazanç elde edenler vergi dışında bırakılırken (esnaf muaflığı, gmsi istisnası, menkul sermaye iradındaki istisna vs.) asgari ücretten bile vergi alınması bu kesim üzerindeki ağır vergi yükünün en açık işareti. Anayasa'da herkesin elde ettiği gelire göre vergi ödeyeceği şeklinde kendine yer bulan ödeme gücü ilkesi maalesef ücretliler için uygulanmıyor. Önümüzdeki yıldan itibaren yürürlüğe girecek asgari geçim indirimi aslında bu yolda atılan bir adım. Ama bazı kesimler ısrarla ücretlilerin tekrar fiş fatura toplaması gerektiğini, dolayısıyla özel gider indiriminin geri getirilmesi gerektiğini gündeme getiriyor. Asgari geçim indiriminde belli şartlarda asgari ücretin tümünün Gelir Vergisi'nden muaf tutulacağı düşünüldüğünde bu uygulamanın ücretlilerin lehine olduğu daha iyi anlaşılır.

Şu an ücretli çalışanların neredeyse her türlü kazancı vergi kapsamına alındı. İş sadece işçilerin işten haksız çıkarılmaları halinde hak ettikleri tazminatla sınırlı değil. Aile yardımından konut yardımına, çocuk yardımından bayram harçlığına, ihbar tazminatı ve diğer ikramiyelere kadar her türlü gelirden vergi kesintisi yapılması gerekiyor. Çünkü vergi kanunlarında ücret, işverene tâbi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlarla sağlanan, para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmış. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı, (mali sorumluluk tazminatı) tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması mahiyetini değiştirmiyor. Sadece ölüm, sakatlık, hastalık ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat ve yardımlardan Gelir Vergisi alınmıyor.

İş Kanunu'na göre 30 veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde işverenin; en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini feshedebilmesi için, işçinin yetersizliği, davranışları, işletmenin işyeri veya işin gerekleri gibi sebeplere dayanması gerekiyor. Ayrıca, fesih bildirimi işveren tarafından yazılı olarak yapılmalı ve fesih sebebi de açık ve kesin bir şekilde belirtilmeli. Bu gibi hallerde işçinin savunması alınmadan işlem yapılamaz.

İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiği hallerde işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az 4 aylık ve en çok 8 aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle mesul tutulur.

Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir. İşçinin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvurması gerekiyor. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmazsa, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki neticelerinden mesul tutulur. Bu hükümler sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.

Bu hükümlere göre, alınan tazminatlar ve diğer ödemeler her ne kadar işsizlik sebebiyle ödenmiş olsa da (akdin feshi mahkeme kararınca reddedildiği dolayısıyla, akit taraflar arasında hüküm ifade edeceği için) hizmet akdine istinaden sağlanan bir menfaat olarak kabul ediliyor. Ücretin Gelir Vergisi Kanunu'ndaki tanımı gereği işçilere yapılan iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen zaman için yapılan ödemeler, ücret olarak değerlendiriliyor ve Gelir Vergisi'ne tabi tutuluyor.

Mahkeme kararına istinaden işçilerine tazminat ödeyen mükellefler bu tazminatları gider olarak gösteremiyorlar. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu'nda teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği ifade ediliyor. Kanuna göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine göre yapılması gerekiyor. Mahkeme kararına dayalı bile olsa işletme sahibinin şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamıyor.


e-beyanname uygulaması genişletildi

Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi beyannamelerinin verilmesi ve gönderilmesi sırasında emek ve zaman tasarrufu sağlamak ve muhtemel hataları asgariye indirmek gibi amaçlarla beyannamelerin elektronik ortamda (internet üzerinden) gönderilmesi uygulamasına geçmiş ve muhtelif düzenlemelerle uygulamayı şekillendirmişti. Başkanlık, yayınladığı son tebliğle daha önce sadece belli parasal hadleri aşan Gelir Vergisi mükellefleri için mecbur tuttuğu beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi uygulamasını hiçbir hadle sınırlı olmaksızın tam otomasyona geçirilmiş vergi dairelerine kayıtlı tüm Gelir Vergisi mükellefleri içine alacak şekilde yaygınlaştırdı. Gelir Vergisi mükellefleri için yıllık Gelir Vergisi beyannamesi ve geçici vergi beyannameleri ile ilgili olarak getirilen bu mecburiyetten başka yine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın tüm Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri için Muhtasar ve KDV beyannamelerinin de elektronik ortamda gönderilmesi mecbur kılındı.

Bu tebliğden sonra hiçbir hadle sınırlı olmadan ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen bütün Gelir Vergisi mükellefleri ile Kurumlar Vergisi mükellefleri; yıllık Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Geçici Vergi, Muhtasar Vergi ve KDV beyannamelerini, İstanbul'da özel olarak kurulan Büyük Mükellefler Vergi Dairesi mükellefleri bütün beyannamelerini ve BSMV mükellefleri de hiçbir hadle sınırlı olmaksızın BSMV beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorunda.

Mükellefler, elektronik ortamda gönderme mecburiyeti bulunan beyannamelerini, bağlı oldukları vergi dairelerinden kullanıcı kodu, parola ve şifre almak suretiyle doğrudan kendileri gönderebilecekleri gibi, mali müşavirleri vasıtasıyla da gönderebilecekler. Elektronik ortamda gönderilme zorunluluğu getirilen bu beyannamelerin, elden veya posta ile gönderilmesi durumunda, mükellefin durumuna göre 1.290 YTL'ye kadar özel usulsüzlük cezası uygulanıyor.

 




 

 

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=606739