Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Bumin Doğruzsöz - Bayram sonrasına bakış PDF Yazdır e-Posta
11 Ekim 2007
Bugün arife, yani bayramdan bir önceki gün. Umarım tüm okurlarımız iyi bir bayram geçirirler. Bugün biz de bayram öncesinde, vergi hukukunun teknik bir meselesini irdelemek yerine, hafif bir yazı yazalım ve mevzuat açısından önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediğine bir bakalım istedik.

Vergi Konseyi Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunu tasarı taslaklarını yoğun bir tempoyla oluşturmaya çalışıyor. Bu iki kanunun da yenilenmesi, günün ihtiyaç ve koşulları nazara alınarak çağdaş bir yapıya kavuşturulması şart. Her iki kanunun da 2008 içinde yasalaşıp, 1.1.2009’da yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Gerçi hükümetin 2007 programında Gelir Vergisi Kanunu'nun yenilenmesi yer almışsa da bu pek yetişecek gibi görünmüyor.

Umarım Kurumlar Vergisi Kanunu'ndaki hata burada da yapılmaz. Hatırlanacağı gibi Kurumlar Vergisi Kanunu 2006’da yılın ortasında kabul edilmiş, ancak geçmişe etkili olarak yıl başından itibaren yürürlüğe konulmuştu. Hukuk devletinin hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleri pek fazla kimsenin umurunda olmadığı için mükellef ve meslek mensubu kesiminden bu hususta pek fazla itiraz ve ihtilaf olmadı. Umarım bu itirazsızlıktan esinlenerek aynı uygulama yine yapılmaz.

Gerçi Kurumlar Vergisi'nin en önemli hükmü, transfer fiyatlandırması düzenlemesi, kanunun yayımından bu yana bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, henüz yaşama aktarılamadı. Çünkü ne bakanlar kurulu ne de Maliye Bakanlığı bu konudaki görüşünü ortaya koydu. Benim beklentim bu konudaki alt hukuki düzenleyici işlemlerin 1.1.2007’den itibaren geçerli olmak üzere 31 Aralık 2007 Resmi Gazetesi'ne yetişeceği şeklinde.

Ancak bu yıl Vergi Usul Kanunu'nun suç ve cezalarla ilgili bölümünde önemli değişikliklerin yapılması olasılığı yüksek. Vergi Usul Kanunu'nun suç ve cezalarla ilgili hükümlerinin başarısızlığını ve yol açtığı adaletsizliği defalarca yazdık ve yazmaya devam edeceğiz. Ancak işin ilginç yanı, söz konusu hükümlerden devlet de şikâyetçi. Devlet Planlama Teşkilatı'nca yayımlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Vergi Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda (sf: 26) vergi suç ve cezaları ile ilgili olarak “Vergi suç ve ceza sisteminde ceza adaletinden uzaklaşılmıştır. Vergi ceza hukuku alanında yapılan düzenleme ve uygulamaların hukuka aykırılıklar içermesi; belirsizliğe, keyfiliğe, adaletsizliğe ve güvensizliğe yol açmaktadır” denilmektedir. Yani DPT diyor ki, ceza sistemi adaletten uzaktır.

Ceza sisteminden Gelir İdaresi de memnun değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 2007-2009 Stratejik Planı'nda (sf:26) “Vergi ceza sisteminin rasyonelleştirilmesi” başlığı altında “Yükümlülüklerini zamanında ve tam olarak yerine getirmeyen mükelleflere vergi mevzuatı çerçevesinde uygulanan cezaların caydırıcı seviyelere çıkarılması ve vergi ceza sisteminin; gerek yeterliliği gerekse sistematiği açısından geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunulacaktır” denilmektedir. Yani idareye göre ceza sistemi yetersizdir.

Bu arada geçen günlerde TÜSİAD’da bir toplantıya katıldım. Yeni anayasa taslağının mali hükümlerini tartıştığımız bu toplantıda iş kesimi, hukuki güvenlik ve hukuki istikrar ilkelerinin, geçmişe etkili yükümlülük ihdasını sınırlandırıcı hukuk ilkelerinin anayasaya konulmasını istiyor. Yani vergi hukukunun vergisini veriyorlar, karşılığında hukukunu istiyorlar. Son derece haklılar. Bu haklı isteğin önemi, sadece işadamları için değil, aslında tüm mükellefler için önemi çok büyük.

Ancak maalesef ülkemizde, Batı toplumlarının aksine, bu istekleri dile getirecek ve savunacak mükellef birlik veya örgütlenmeleri yok. Her ne kadar Ankara’da vatandaşın vergisini koruma iddialı VAVEK adında bir kuruluş varsa da mükellef haklarını takip ve savunma adına herhangi bir aktivitelerini duymadım.

Önümüzdeki günlerde bir başka tartışma konusu daha gündeme gelecek. Yasama organında Türk Ticaret Kanunu tasarısı ele alınacak. Hazırlayanlarca mükemmel olarak nitelendirilen, ancak hazırlayanlar kadar önemli isimler tarafından ağır eleştirilere tabi tutulan Ticaret Kanunu Tasarısı, bugünkü hali ile yasalaştığı takdirde şirketler dünyasında pek çok sorun ve sıkıntıya yol açacak gibi görünüyor.

Kolektif şirketin kuruluşundan çeke aval verilmesine, navlun sözleşmesinden sigorta poliçesinin geçerliliğine kadar pek çok konuyu bir kanun içerisinde toplamaya çalışan 1500 maddelik bu tasarı, zaten ilgili çevrelerce yeterince tartışılmadığı gibi, yasama organından da blok olarak hızla geçecek.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=80527&YZR_KOD=156&ForArsiv=1