Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Bumin Doğrusöz - Haksız çıkma tazminatı PDF Yazdır e-Posta
06 Eylül 2007
Ödeme emri aleyhine açılacak davalarla ilgili olarak düzenlenmesi gereken bir konu da haksız çıkma tazminatı ile ilgilidir. Kanunun 58. maddesine göre “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı yüzde 10 zamla tahsil edilir.” Bu zamma uygulamada verilen genel ad, “haksız çıkma tazminatı”dır. Haksız çıkma tazminatı, ödeme emri aleyhine dava açan hemen herkese, idare tarafından davanın aleyhine sonuçlandığı tutar üzerinden uygulanmaktadır. Dolayısıyla kısmen haksız çıkanlar, davayı kaybettikleri tutar üzerinden bu tazminatı ödemek durumunda kalmaktadırlar.

Üstelik içtihatlara göre bu tazminatın istenebilmesi için vergi mahkemesi kararının kesinleşmesinin gerekmesine rağmen, idare bunu dahi beklememektedir.
Haks
ız çıkma tazminatı bugünkü hali ile ve kanaatimizce anayasaya aykırıdır. Zira gerek düzenleme gerekse uygulama haksız çıkma tazminatını, dava açmanın cezası haline getirmiş ve söz konusu tazminata kişileri yargı haklarını kullanmaktan caydırıcı bir işlev yüklemiştir. Yaptırımla karşılaşma riski ile kişilerin yargı haklarını kullanmamalarının özendirilmesi veya caydırılması ise hak arama özgürlüğünü sınırlandırır ve hukuk devletinin gerçekleşme aracı olan “idari işlemlerin yargı denetimine tabi olması” ilkesini zedeler. Üstelik sadece davacının haksız çıkması halinde bu tazminatı ödemek durumunda kalması, haklı çıkması halinde ise haksız işlem yapan idarenin tazminat ödemesinin yasada öngörülmemiş olması da ayrı bir eşitsizliktir. Ancak bir davada bu konuda yapılan anayasaya aykırılık iddiası İstanbul 9. Vergi Mahkemesi’nin 15.10.2002 günlü ve E. 2002/1153, K. 2002/1285 sayılı kararıyla ciddi bulunmamış, bir başka deyişle yasa hükmü anayasal denetimi için Anayasa Mahkemesi’ne taşınmamış ve Karar Danıştay 4. Dairesi’nin E. 2002/4562 K.2003/2482 sayı ve 21.10.2003 tarihli kararı ile onanmıştır. Ancak her iki kararda da ciddi bulmamanın gerekçesi yer almamıştır.
Haks
ız çıkma tazminatının özel hukuk ve alacaklardaki izdüşümü icra inkâr tazminatıdır. Ancak oradaki oran yüzde 10 değil, yüzde 40’tır. İcra hukukuna göre alacaklının yaptığı takibe borçlunun itirazı halinde, mahkeme (icra mahkemesi veya görevli adli mahkeme) tarafından borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir. (İcra İflas Kanunu 67, 68).
Kamu alacaklar
ı ile ilgili olarak 58. maddenin de benzeri şekilde olması gerektiğine inanıyoruz. Şöyle ki; bu tazminata ancak borçlunun kötü niyetli olduğu hallerde ve davasının haksız olduğu durumlarda, borçlunun durumuna göre kanunda belirtilen üst sınıra kadar olmak kaydı ile hâkim tarafından, diğer tarafca talep edilmiş olunması halinde hükmedilmelidir. Hatta bu konuda hâkime, idarenin haksız çıkması halinde idareyi de borçlu lehine aynı ödemeyi yapmaya mahkûm etme yetkisinin de tanınması gerekir. Hem adalet bunu gerektirir hem de böylece idare, yapacağı inceleme ve takiplerde daha dikkatli olur. 
Ödeme emrine kar
şıılmış davaların neticesinde, idarenin davacıdan haksız çıkma zammı talep edebilmesi için mahkemece davanın esasına girilmek suretiyle davacının haksızlığına kanaat getirilmiş ve davanın reddolunmuş olması gerekmektedir. Örneğin vergi mahkemesince ödeme emrine ilişkin itiraz sebepleri incelenmeyerek ödeme emrine karşıılan davanın süre aşımından reddedilmiş olması halinde, davacının davasında haksız çıktığından söz edilemez. Böyle bir durumda ödeme emri aleyhine dava açmış olan davacının davasında haksız çıktığı sebebiyle kendisinden haksız çıkma tazminatı talep edilemez. (Danıştay 4.Dairesi E.2005/1164 K.2005/2267 T.28.11.2005)
Haks
ız çıkma tazminatı, ödeme emri aleyhine açılan davadan haksız çıkandan talep olunabilir. Bu nedenle davanın, mahkemece davanın esasına girilerek sonuçlandırılmış olması gerekir. Davaların feragat nedeniyle sonuçlanamadığı ve mahkemece dosyanın feragat sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilerek kapatıldığı hallerde de davadan haksız çıkan taraftan söz edilemeyeceğinden, davacı taraftan yine haksız çıkma tazminatı talep edilemez. (Danıştay 7. Dairesi E.2002/2457 K.2005/2386 T. 11.10.2005).
Ancak feragat idari yarg
ılama usulünde özellikli bir durumdur. Bu nedenle yerel mahkemede ödeme emrine karşı açtığı davayı kaybeden, bir başka deyişle haksız çıkan kişinin temyiz aşamasında feragat etmesi halinde, haksız çıkma tazminatı ödemek durumunda kalır (Danıştay 4. Dairesi’nin E.2004/2323 K.2005/259 T.23.2.2005). Çünkü feragat ettiği aşamada, haksızlığına ilişkin bir mahkeme kararı oluşmuştur.
Bugünkü haliyle haks
ız çıkma tazminatı, 6183 sayılı kanunda, anayasal ilkeler ve içtihatlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gereken konulardan birini oluşturmaktadır.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=77630&YZR_KOD=156&ForArsiv=1