Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergisiz Evlilik Nasıl Olur? PDF Yazdır e-Posta
23 Şubat 2009
Image

Küreselleşme ve yoğun rekabet koşulları. Global ekonomik kriz..Tek başına yaşamı zor kılan pek çok unsur var dünyada. Bütün bu zorluklar ise evlilik kavramını getiriyor akıllara. Çünkü evlilik kavramı güç birliği yaparak ekonomik açıdan yeterli bir güce sahip olabilmenin de en iyi yollarından biri olarak görülmekte.

Evlilik bizlerin yani vergicilerin dünyasında bambaşka şeyler ifade eder. Herkesin bildiği gibi, bir nikah memurunun yönetiminde, şahitlerin huzurunda ve belediye başkanının verdiği yetkiye dayanarak gerçekleşen bir birliktelik değil bizimkisi. Vergi dünyasında evlilik kavramı, şirket birleşmelerini ifade ediyor insanlara.

Peki birleşme kavramı ne anlama gelmekte. Ya da bu kavramın ne anlama geldiği nereden bulunabilir? Türk Ticaret Kanunu’nun 146. maddesinde birleşme ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmiş. Buna göre birleşme kavramı, iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbiriyle birleşerek yeni bir ticaret şirketi kurmalarından veya bir ya da daha fazla ticaret şirketinin mevcut diğer bir ticaret şirketine iltihak etmesinden-yani katılmasından- ibaret. Türk Ticaret Kanunu’na göre bunun bir şartı olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim. Birleşme yalnız aynı neviden olan şirketler için mümkün. Yani bir limited şirket ile anonim şirketin birleşmesi, Türk Ticaret Kanunu’na göre olası değil. Unutmadan ekleyelim, birleşme hükümlerine göre kollektif ile komandit şirketler ve anonim ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler, aynı neviden sayılıyor.

Birleşme ile ilgili detaylı açıklamaların yer aldığı bir diğer düzenleme ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nda mevcut. Kurumlar Vergisi Kanunu’nda birleşme işlemi 18 ve 19. maddelerde ele alınmış. Bunlarla ilgili detaylı açıklamaları, yazımızın ilerleyen bölümlerinde ele alacağız.

1) Birleşmenin çeşitleri nelerdir?

Birleşme işleminin çeşitleri nelerdir diye baktığımızda, karşımıza iki ana seçenek geliyor. Bunlardan bir tanesi yeni kuruluş anında ortaya çıkan birleşme işlemleri. Yani şirketlerin bir araya gelerek yeni bir ticaret şirketi kurmaları. Bir diğer birleşme şekli ise bir veya birkaç ticaret şirketinin mevcut bir diğer ticaret şirketine katılması.

2) Kurumlar Vergisi Kanunu açısından birleşme:

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 18. maddesinde birleşme ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş. Buna göre birleşme işlemi sonucunda ortaya çıkan birleşme kârı, vergiye matrah oluyor. Bu madde kapsamında birleşme kârı, tasfiye kârının saptanmasındaki ilkelere göre hesaplanıyor. Münfesih kurumun -devralınan kurum- veya kurum¬ların ortaklarına veya sahiplerine, birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya dolaylı olarak verilen değerler, kurumun tasfiyesi halinde ortaklara dağıtılan değer olarak ka¬bul ediliyor.

Bu arada tasfiye işlemine benzer bir şekilde bir veya birkaç kurumun infisahı ile neticelenen birleşme işlemlerine bağlı olarak tasfiye memurlarının vergisel sorumluluk ve ödevleri birleşilen (hukuki mevcudiyeti devam eden) kuruma ait oluyor.

3) Kurumlar Vergisi Kanunu açısından vergisiz birleşme:

Vergi literatüründe birleşme işlemi vergili ve vergisiz birleşme diye ikiye ayrılıyor. Kanuna göre vergili birleşme yukarıda 18. maddede belirtilen şekilde gerçekleşiyor. Vergisiz birleşme işlemi ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddelerinde ele alınmış. Söz konusu maddede vergisiz birleşmeler ya da diğer bir deyişle devir hükmündeki birleşme işlemleri ele alınıyor.

Devir hükmünde birleşme işleminin şartları neler bir bakalım isterseniz… Öncelikle birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun, kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de bulunması gerekiyor. Bir diğer şart ise münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi. Peki bu durumda şirketlerin avantajı ne oluyor? Cevap basit… Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 18. maddesi hükmüne göre, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendiriliyor. Bu durumda birleşmeden doğan kârlar ise vergilendirilmiyor. Devir hükmünde birleşmenin şartlarından yukarıda bahsetmiştik ama devir tarihinin hangi tarih olacağından hiç bahsetmedik. Unutmadan söyleyelim, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 20. maddesine istinaden şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicili’ne tescil edildiği tarih, devir tarihi olarak kabul ediliyor.

4) Devralınan şirkete ait zararların mahsup hakkı:

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesine istinaden geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar indirim konusu yapılabiliyor. Bunun için Kurumlar Vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi gerekiyor. Ancak Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların, devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararların indirilmesinde aşağıdaki iki şart ayrıca aranıyor:

1) Son beş yıla ilişkin Kurumlar Vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,

2) Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi.

Yukarıda yer alan şartlar ihlal edilirse ne oluyor? Bu durumda zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyanı doğmuş sayılıyor.

5) Birleşme ve devir işleminin diğer kanunlar karşısındaki durumu:

Birleşme ve devir konusu yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi sadece Türk Ticaret Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer almıyor. Bahsi geçen konu Harçlar Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Gider Vergileri Kanunu’nda da yer buluyor.

a) Harçlar Kanunu: Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde birleşme ve devir işlemleri ile ilgili bir düzenleme yapılmış. Bu düzenlemeye göre de devir ve birleşme nedeniyle yapılacak işlemler harca tabi tutulmuyor.

b) 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu: Damga Vergisinden İstisna Edilen Kağıtların açıklandığı 2 no’lu tabloda, birleşme ve devir işlemlerinde ele alınmış. Buna göre Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan birleşme ve devir işlemleri nedeniyle düzenlenen kağıtlar, Damga Vergisi’nden istisna tutuluyor.

c) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu: Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi, vergilendirilmeyecek değer artış kazançlarını anlatıyor. Bu maddede devir ve birleşme işlemlerini de kapsayan düzenlemeler yer alıyor.

Şöyle ki devir ve birleşme işlemleri sebebiyle ortaya bilanço esasına göre, tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması vergi dışında tutulmaktadır.

d) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu: Gelir Vergisi Kanununun 81. maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan devir ve bölünme işlemleri, Katma Değer Vergisi’nden de istisna tutuluyor.

e) 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu: Devir ve birleşme nedeniyle vergi kanunlarında bir istisna hükmü de Gider Vergileri Kanunu’nda yer alıyor. Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesine istinaden Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan birleşme ve devir işlemlerinden doğan kazançlar, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nden istisna tutuluyor.

6) Vergisiz birleşmeye (devir işlemine) ilişkin prosedürler:

Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. ve 20. maddeleri kapsamında yapılan birleşme işlemleri, Kurumlar Vergisi’ne tabi tutulmuyor. Bahsetmiş olduğumuz bu birleşme işlemlerinde, birleşen kurum, birleşilen kuruma aktif ve pasifi ile kül halinde devroluyor ve birleşmeden dolayı da bir vergi sözkonusu olmuyor. Her şey iyi hoş da şirketler vergisiz bir şekilde evlenmeye karar verirlerse bunun prosedürü yok mu diye düşünmeden geçemiyor insan. Tabi ki bu aşamada tamamlanması gereken bazı kurallar bulunuyor. Öncelikle devir tarihi itibariyle devrolan kuruma ait Kurumlar Vergisi beyannamesinin hazırlanması ve bunun devralan ve devrolan kurumlarca müştereken imzalanarak devrolan kurumun vergi dairesine verilmesi gerekiyor. Bu beyannamenin, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde vergi dairesine teslim edilmesi gerekiyor. Ancak bu beyannameyi vermek yeterli olmuyor. Devralan kurum, devrolan kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini taahhüt edip bunu da beyanname ekinde bir taahhütname ile vergi dairesine beyan etmesi gerekiyor. Kurumlar Vergisi Kanunu açısından yukarıda bahsetmiş olduğumuz işlemlerin haricinde bir de Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan prosedürlerin tamamlanması gerekiyor. Bunun içinde öncelikle şirketlerin yönetim kurullarının bilançolarını tek tip haline getirmeleri lazım. Devir olacak şirketin bilançosunda yer alan aktif ve pasifindeki değerleri bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirmeleri ve bilirkişi raporunu müteakiben her iki şirketin yönetim kurulunun birleşme sözleşmesini düzenlemesi ve yönetim kurullarının onaylaması gerekiyor. Bu aşamadan sonra ise genel kurullar tarafından birleşme sözleşmeleri imzalanıyor ve ihtiyaç duyulması halinde devralan şirketin sermaye artırımı yapması gerekiyor. Son nokta ise birleşme kararı ile devralınan şirketin infisahının tescil ve ilanı ile koyulmuş oluyor.

Şirketlerin mali bünyelerini kuvvetlendirmeleri, rekabet edebilme güçlerini artırabilmeleri için oldukça cazip bir seçenek şirket evlilikleri. Vergi kanunlarında yer alan teşvikleri de göz önüne aldığımızda, daha da cazip bir hal alıyor devir yoluyla birleşme işlemleri. Küresel krizin ülkemiz ekonomisindeki olumsuzluklarının giderilmesi amacıyla hazırlanan yeni kanun taslağında da şirket evlilikleri ile ilgili ilave vergi desteklerinin tartışıldığını da hatırlatmak isteriz.

Rekabeti Koruma Kanunu Açısından Konunun Değerlendirilmesi:

7 Aralık 1994 tarihinde rekabetin korunması amacıyla Rekabeti Koruma Kanunu kabul edildi. Bu kanunla mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek amaçlanıyor.

Rekabeti Koruma Kanunu, şirket evliliklerini Kanun’un 7. maddesinde düzenlemiş. Buna göre bir ya da birden fazla teşebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere devralmasının hukuka aykırı ve yasak olduğu ifade ediliyor. Her tür birleşme ve devralma işlemi, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunmuyor. Peki hangi tür birleşme ve devralmalar için Kurul iznine gerek bulunmuyor? Bu konu 1997/1 sayılı Rekabet Kurulu’ndan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ ile düzenlenmiş. Bu Tebliğ’in 3. maddesinde hangi tür birleşme ve devralmaların Kurul izni kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği açıklanıyor. Şöyle ki;

a- Olağan faaliyetleri kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymetlerle işlem yapmak olan teşebbüslerin yeniden satış amacıyla satın aldıkları menkul kıymetleri, bu menkul kıymetlerden doğan oy haklarının menkul kıymetleri çıkaran teşebbüsün rekabet politikalarını etkileyecek şekilde kullanmamaları kaydıyla geçici olarak ellerinde bulundurmaları,

b- Tasfiye, infisah, ödeme güçlüğü, ödemelerin tatil edilmesi, konkordato, özelleştirme yapılması amacıyla veya benzeri bir nedenle Kanun gereği bir kamu kurum ve kuruluşu tarafından elde edilmesi,

c- Bu Tebliğ’in 2. maddesinde (birleşme ve devralma sayılan haller) belirtilen hallerin miras yoluyla gerçekleşmesi.” durumlarında kurul iznine gerek kalmıyor.

Birleşme ve devralma anlaşmalarının Kurul’a bildirildiği tarihten itibaren Kurul’un on beş gün içinde ön inceleme yaparak birleşme veya devralma işlemine ya izin vermek ya da nihai inceleme yapmak üzere nihai karara dek askıya almak kararlarından birini vermesi gerekiyor Peki kurul bu süre içinde cevap vermezse ne oluyor? Bu durumda, birleşme veya devralma anlaşmaları bildirim tarihinden itibaren 30 gün sonra yürürlüğe girerek hukuki geçerlilik kazanıyor.

SON OLARAK...

Başta da belirttiğimiz gibi, moda kavramımız olan globalleşme ve bu kavramın hepimizin hayatımıza soktuğu küresel rekabet, şirketleri, hem iç hem de dış piyasalardaki çetin rekabet koşullarına dayanabilmek amacıyla bir araya gelmeye zorluyor. Uzunca bir süredir pek çok sektörde, şirket evlilikleri yaşandığını duyuyoruz. Ulusal ve uluslararası çapta gerçekleşen birleşme ve devralmalar, uluslararası rekabet gücünü arttırırken ülke ekonomisine yabancı sermaye girişi ve teknoloji transferi de sağlıyor. 2009 yılında yasalaşması beklenen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Türkiye’nin dünyada bu alanda yapılan yeniliklere ve Avrupa Birliği müktesebatına adaptasyonunu sağlamayı amaçlıyor. Tasarı, şirketlerin yeniden yapılandırılmaları, finansal ve vergisel stratejilerinin yapısal olarak hayata geçirilmesi kapsamında büyük bir öneme sahip olan şirket birleşmeleri ve bölünmeler açısından da yenilikler getiriyor. Bu kapsamda Tasarı, şirketleri, süreçleri kolaylaştırıcı ve kısaltıcı yenilikler ve şirket menfaatlerini ön planda tutan yeni mekanizmalar ile tanıştırıyor.

Hal böyle oluca, son söz olarak, özellikle şirket ortaklarının, yönetim kurulu üyelerinin, genel müdür ve genel müdür yardımcılarının, mali işler müdürü ve yardımcılarının bu yeni Tasarı ve getirdiklerine hazırlanması gerektiğini belirtmeden geçmeyelim.

 

http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=VergiPolemikD&Id=2287