Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Şaban ERDİKLER - İndirimli kurumlar vergisi üzerine: Yatırımlar için yeni bir teşvik (12.02.09) PDF Yazdır e-Posta
12 Şubat 2009

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın önümüzdeki günlerde Meclis'te ele alınmasını beklemekteyiz. Bu yazımda tasarıda yer verilen İndirimli Kurumlar Vergisi Müessesi hakkında görüş ve açıklamalarımı paylaşmak istiyorum.

İndirimli Kurumlar Vergisi Müessesesi, aslında bir tür yatırım indirimi olarak kurumlar vergisi yükünü aşağı çekmeye dönük bir önlem olarak öngörülmektedir. Tasarı hükmüne göre Bakanlar Kurulu'na tanınan yetkiler çerçevesinde, çıkarılacak Bakanlar Kurulu kararlarıyla:

1) İstatistik bölge birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir ve sosyoekonomik gelişme düzeyleri ele alınarak, illeri gruplandırılacak, gruplar itibarıyla temsil edilecek sektörler ve bunlara ilişkin yatırım ve istihdam büyüklükleri belirlenecektir.

Hükümetimizin çeşitli üyeleri tarafından çeşitli vesilelerle illerin 4 gruba ayrılacağı ve sağlanacak teşviklerin bu gruplar itibarıyla saptanacağı yolundaki mesajlarından bu çalışmaların sonuçlanma aşamasına geldiği anlaşılmaktadır.

2) Bakanlar Kurulu, her bir il grubu için yatırım katkı oranını, yatırım tutarı 50 milyon Türk Lirası'nı aşan büyük ölçekli yatırımlarda yüzde 45'i, diğer yatırımlarda yüzde 25'ini geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar vergisi oranını yüzde 90'a kadar indirimli uygulatmaya yetkili olacaktır.

Bu noktada yatırım katkı oranı, yatırım katkı tutarı gibi vergi mevzuatımıza tasarı ile giren yeni kavramları açıklamak gerekecektir.

Yatırım katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların devletçe karşılanacak tutarını ifade etmektedir. Yatırım katkı oranı ise yatırımın devletçe vergi indirimi yoluyla karşılanacak tutarının yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran olarak tanımlanmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, örneğin Siirt'te yapılacak bir tekstil yatırımı için indirimli kurumlar vergisi oranı % 20-(20x%90=18)=%2 olarak tespit edilir ve yatırım katkı oranı yüzde 25 olarak kararlaştırılırsa, 1.000 tutarındaki bir yatırım için, kurumlar vergisi indirim yoluyla 1.000x%25=250 yatırım katkı tutarı hesaplanacaktır. Söz konusu yatırım kısmen veya tamamen işletmeye geçerek kâr elde etmeye başladığında kâr üzerinden yüzde 20 oranı yerine yüzde 2 oranında kurumlar vergisi ödenerek 250 tutarında bir tasarruf yatırımcıya sağlanacaktır.

3) Bakanlar Kurulu'na tanınan bir diğer yetki ise yatırım harcamaları içindeki arsa, bina, kullanılmış makine, yedek parça, yazılım patent, lisans, know-how bedeli gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya topluca sınırlamak konusundadır.

İndirimli kurumlar vergisi, finans ve sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde 3996 sayılı kanun kapsamında veya yap işlet modeli kapsamında 4283 sayılı kanun çerçevesinde gerçekleştirilen yatırımlar, rödevans sözleşmelerine dayalı yatırımlarda uygulanmayacaktır.

İndirimli kurumlar vergisi oranı yukarıda belirtilen koşullarla gelir vergisi mükelleflerince de uygulanabilecektir.

Tasarıda tevsi yatırımlarına, yatırımların faaliyete geçmesinden önce ve sonra devri halinde uygulanacak esaslara ilişkin hükümlere de yer verilmiştir.

İndirimli kurumlar vergisi uygulamasını, Türkiye'de yatırım yapmaya yeniden bir cazibe kazandırmak bakımından son derece yerinde bir düzenleme olarak gördüğümüzü ifade etmeliyiz. Türkiye'nin dış ticaret ve cari işlemler açığının bu kadar büyümesinde yatırım indiriminin kaldırılmasının etkilerinin irdelenmesinin yerinde olacağı düşüncesindeyiz. Üretmek ve istihdam yaratmak zorunda bir ülkenin, yatırım indirimi gibi eksikliğine rağmen yatırım yapmaya belli oranda da olsa bir cazibe kazandıran 40 yıldan fazla uygulanmış ve sanayimize ivme kazandırmış bir uygulamadan IMF'nin zorlamasıyla vazgeçmesi kanımızca son derece zararlı olmuştur.

Dünyada finansmanın kolaylaştığı bir dönemde, yatırım için finansman kaynaklarının nispeten kolay ve ucuz sağlandığı bir ortamda, yatırım indirimi uygulamasına son veren Türkiye üretim ve istihdam kapasitesine kurşun sıkmıştır. Finansmanın güç ve pahalı olduğu bir dönemde ele almak zorunda kalınan indirimli kurumlar vergisi oranı ümit ederiz beklentilerin gerçekleşmesinde katkı sağlar.

İndirimli kurumlar/gelir vergisi müessesesini uygulamada özellikle tevsi yatırımlarında sorunlar çıkarabileceğini, vergi idaresiyle yatırımcılar arasında bazı sorunlara yol açabileceğini öngörmekteyiz. Müessesenin nispeten karışık yapısının teşvikler konusunda uluslararası taahhütlere aykırılık yaratılmamasına özen gösterilmesinden kaynaklandığı düşüncesindeyiz.

Tasarıda yer verilen diğer teşvik edici düzenlemelerle (makine ve teçhizat alımlarında ödenen KDV'lerin mahsup/iade mekanizması, tekstil, konfeksiyon, hazır giyim, deri sektöründe faaliyet gösterenlerin üretim tesislerini taşımaları halinde sağlanacak kazançlar için 5 yıl süreli yüzde 75 indirimli kurumlar vergisi uygulaması gibi) yatırım heyecanının artmasını beklemekteyiz.

Kanımızca Bakanlar Kurulu'nun yetkisinin kullanılması konusunda acele edilmesi ve özellikle 5811 sayılı Yasa ile Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun'la indirimli kurumlar vergisi arasında bir paralellik sağlanması her iki düzenlemenin de başarı şansını arttıracaktır. 5811 sayılı kanuna göre 02.03.2009 tarihine kadar yapılacak bildirimlerle ekonomiye kazandırılacak kayıtdışı kalmış kaynakların yatırımlarda kullanılmasını sağlayabilmek için ya 02.03.2009 tarihinin ertelenmesi ya da indirimli kurumlar vergisi uygulamasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının bu tarihten makul bir süre önce yayımlanması yerinde olacaktır.

http://www.dunyagazetesi.com.tr/haber.asp?id=37072&cDate=