İşten çıkarmayı nasıl frenleriz? |
14 Ocak 2009 | |
İşten çıkarmaları frenlemek için çare üretmeye mecburuz. Bazı işverenler, “iyi niyetlerine rağmen”, işçi ücreti üzerindeki yükleri taşıma imkânını kaybettiklerinden işçilerini çıkarıyor.
İşçi ücreti üzerindeki yükün, genelde (ve de özellikle bu kriz döneminde) ne kadar önemli olduğunu sayın okuyucularıma basit olarak anlatmak istiyorum. Devamlı olarak vurgulanan, kayıtdışı işçi çalıştırılmamasıdır. Sigortalı işçi çalıştırılmasıdır. İyi niyetli bir işveren (asgari ücretle çalışan) bir sigortalı işçinin cebine 503 TL girebilmesi için her ay 776 TL ödemek zorundadır.
İşverenin asgari ücretle çalıştırdığı işçi için devlete ödediği 272 TL’nin:
İşveren işçiyi kayıtdışı çalıştırırsa devlete işçi başına 272 TL ödemekten kurtulur. İşçiyi işten çıkarırsa devlete 272 TL ödemekten kurtulur. İŞÇİ DE DEVLET DE KAYBEDİYOR Açık anlatımıyla, işverenin işçiyi işten çıkarmasıyla sadece işçi sokakta kalmıyor. Devlet de işçi başına aldığı (en az) 272 TL’den mahrum kalıyor. İşveren, “Kriz döneminde sıkıntıdayım. İşçimi işten çıkarmayayım. Aç bırakmayayım. Hiç olmazsa her ay cebine biraz para koyayım” diyemez. İşçiyi işten çıkarmadıkça, çıkış vermedikçe devlete 272 TL ödemeye mecburdur. Bir ay sonra ödemelerini yapmaz, yapamazsa borcuna ayda yüzde 2.5 oranında gecikme zammı biner. Gene ödeyemezse önce ödeme emri, sonra haciz gelir. Banka kredileri kesilir. Malı, mülkü elden gider. Şu kriz döneminde işverenin çalıştırdığı işçi için devlete ayrıca ödeme yapma külfetini/yükünü kaldırmak için bir formül bulmak zorundayız.
ARAYANA ÇARE TÜKENMEZ Bu yüzden, “Kriz nedeniyle işverenler devlete hiçbir ödeme yapmasın” denilemez. Ama bunun ara yolu vardır. Ara yol, kriz döneminde, bir yıllık süreyle, güç durumdaki işverenlere, devlete yapacakları ödemeleri “faizli olarak” öteleme şansı tanımaktır. Güç durumda olduğunu belirten işverenlerin işçi çıkarmamaları şartıyla sigorta ve vergi yükümlülüklerinin 1 veya 2 yılı ödemesiz dönem olmak üzere 5 yıllık bir süre için yıllık basit faiz yüküyle taksitlendirilmesi mümkündür. İşçi işten çıkarıldığında hem işçi aç kalıyor, hem devlet işverenden bir kuruş para alamıyor. Halbuki bu tür bir ara formülde hem işçi işini kaybetmiyor, hem de devlet, uzun süre sonra da olsa işverenden alacağını alıyor. İşten çıkarmaları seyrederek “Ah ile, vah ile” günü geçirmek yerine işten çıkarmaları frenleyecek tedbirleri tartışmak ve almak zorundayız. Kaynak: Güngör Uras - Milliyet
|