Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
TTK’ya Göre Limited Şirketlerde Tasfiye ve Tasfiye Edilen Şirketin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu PDF Yazdır e-Posta
01 Mart 2024

Giriş

Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan, belirli bir esas sermayesi olan ve bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşan sermaye şirketidir. Limited Şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. Eğer tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve/veya tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketinin yeniden tescili sağlanabilir. Bu nedenle limited şirketlerin nasıl tasfiye edileceği ve tasfiye süreci ile tasfiye gerçekleşip ticaret sicilinden silinme işlemi gerçekleştikten sonra vergi kanunları karşısındaki durumu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

Limited Şirketlerde Tasfiye

Limited şirketler, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi, genel kurul kararı, iflasın açılması ve kanunda öngörülen diğer sona erme sebeplerinden birinin varlığı halinde tasfiye hâline girmektedirler. Söz konusu durumların dışında uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Türk Ticaret Kanununa uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verebilir ayrıca haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilmektedir. Türk Ticaret Kanununun Limited Şirketlerde tasfiyeyi düzenleyen 643. maddesinde tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Yazımızın limited şirketlerde tasfiye bölümünün bundan sonraki kısmında karşımıza en çok çıkan ve bundan sonra da çıkma olasılığı en yüksek olan genel kurul kararı ile tasfiye ile devam edeceğiz.

Limited Şirketlerde tasfiyeye ilişkin olarak genel kurul kararının alınması TTK 621. maddede önemli kararlar arasında sayılmış ve bu kararın temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması suretiyle alınabileceği belirtilmiştir. Ancak uygulamada TTK 643. madde hükmü gereği olsa gerek limited şirketin tasfiyesi kararının toplam sermayenin yüzde yetmiş beşini temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınması ve ilk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde ise yapılacak ikinci toplantıda da aynı nisabın arandığı görülmektedir. Bize göre de olması gereken limited şirketlerde genel kurul tarafından tasfiye kararı alınabilmesi için toplam sermayenin yüzde yetmiş beşini temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarının varlığıdır.

Tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır (Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.). Tasfiye halinde ibaresi eklendikten sonra şirket organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlı hale gelecektir. Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararı usulüne uygun bir şekilde alındıktan sonra tasfiyeyi gerçekleştirmek için bir tasfiye memurunun atanması gerekecektir. Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde ise tasfiye, şirket müdür veya müdürleri tarafından yapılabilecektir. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Şirket müdür veya müdürleri, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin şirket müdür veya müdürlerince yapılması hâlinde de bu durum ticaret siciline tescil ve ilan ettirilecektir. Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde ise tasfiye memuru mahkemece atanacaktır. Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren şirket müdürü veya müdürleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Ayrıca pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.

Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder. Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.

Limited şirketten alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler tasfiye memuru tarafından taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını kendilerine bildirmeye çağrılırlar. Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir. Vadesi gelmemiş borçları ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler ve alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadırlar. Şirketin vadesi dışında henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarında ise bu borç tutarlarını karşılayacak tutarda paranın notere depo ettirilmesi gerekmektedir. Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.

Tasfiye memurları şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler. Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde ise tasfiye memurları durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine bildirirler ve mahkeme iflasın açılmasına karar verir.

Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil olmak üzere belgeler on yıl boyunca saklanmak zorundadır. Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.

Tasfiye Olan Şirketin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

Tasfiye süreci ve sonrasında tasfiye olan limited şirketlerin vergi kanunları karşısındaki durumunu her bir kanun özelinde yer alan düzenlemeler çerçevesinde açıklamaya çalışacağız.

Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde tasfiye ile ilgili olarak tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan tüzel kişilere ilişkin olarak, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminin müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı ve limited şirket ortaklarının tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları belirtilmiştir.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanununun 32. maddesinde tüzel kişilerin tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve diğer yükümlülüklerin tasfiye memurlarınca yerine getirileceği, 33. maddesinde ise tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin tasfiyenin başladığını üç gün içinde şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine veya dairelerine bildirmek zorunda oldukları, amme idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamayacakları veya bunlar üzerinde her hangi bir şekilde tasarrufta bulunmayacakları belirtilmekle beraber bu yükümlülüklere uyulmadığı takdirde tahakkuk etmiş ve edecek amme alacaklarından tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin şahsen ve müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir.  Ayrıca tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin ödedikleri borçlar için amme alacağı ödenmeden kendilerine dağıtım yapılmış olanlara rücu haklarının saklı olduğu da belirtilmiştir. Yine 35. maddede Vergi Usul Kanununa paralel olarak tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı da belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun uygulamasında ise, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan kurumlar vergisi mükellefleriyle ilgili, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak 27.3.2018 tarihinden sonra yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Vergi Usul Kanununda tasfiyeye ilişkin hükümlerde de açıkladığımız üzere bu hüküm tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan tüzel kişilere ilişkin olarak, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatının ve ceza kesme işleminin müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı ve limited şirket ortaklarının tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklarını ifade etmektedir.

Sonuç

Limited Şirketler tasfiye edilip bu durum ticaret sicilinde tescil ve ilan edildikten sonra vergi kanunları açısından her türlü verginin tarhı ve ceza kesme işlemi tasfiye dönemi ve tasfiye dönemi öncesinde zamanaşımı hükümleri de göz önüne alınarak müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacaktır. Limited şirket ortakları tasfiye öncesi dönemlerle ilgili olarak doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Şunu da belirtmek de fayda var 27.03.2018 tarihinden önce tasfiye olunan şirketler açısından sadece Kurumlar Vergisi tarhiyatı söz konusu olabiliyor iken 27.03.2018’de yayımlanan 7103 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanununun 10. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralarla diğer vergiler açısından da tarhiyatın yolu açılmış oldu.

Fatih KAYA
Vergi Müfettişi
Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

https://www.alomaliye.com/2024/03/01/limited-sirketlerde-tasfiye/

Kaynakça:

— Türk Ticaret Kanunu

— Vergi Usul Kanunu

— Kurumlar Vergisi Kanunu

 

— AATUHK