Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Anonim Ve Limited Şirketlerde Ayni Sermayeye Değer Biçilmesinin Usul Ve Esasları PDF Yazdır e-Posta
17 Ocak 2024

Image

I- GİRİŞ

Anonim ve limited şirketlerde (sermaye şirketlerinde) sermaye, ortakların şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri nakdi, ayni veya hak şeklindeki malvarlığı toplamının para olarak ifadesidir. Bu değerin, esas sözleşmede sabit bir rakam olarak gösterilmesi zorunludur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na([1]) (TTK) göre anonim ve limited şirketlerde sermaye olarak nakit (para) konulabileceği gibi, bunun dışında ayni sermaye olarak isimlendirilen malvarlığı unsurları da konulabilir. Kuruluş ve sermaye artırımında bir malvarlığı değerinin ayni sermaye olarak konulması ve bir işletme veya aynın devralınması hallerinde bu unsurların değerinin mahkemece atanacak bilirkişi tarafından belirlenmesi zorunludur. Bu kural, şirket sermayesinin korunması ilkesi kapsamında getirilen tedbir niteliğinde bir düzenlemedir([2]).

Türk hukuk sisteminde, bazı istisnai durumlar hariç, ticari davalar için özel bir usul (ticari usul) öngörülmemiştir. Dolayısıyla ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işlerinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu([3]) (HMK) hükümleri uygulanır. Bu çerçevede, ayni sermayeye değer biçilmesi ve bunun için bilirkişi görevlendirilmesi işlemleri de esas itibariyle HMK hükümlerine göre yapılır.

İşte bu çalışmada, anonim ve limited şirketlerde ayni sermayeye değer biçilmesinin usul ve esasları tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.

II- GENEL OLARAK AYNİ SERMAYE

Sermaye şirketlerinde esas sermaye olarak para dışında ayni mallar da konulabilir. TTK’nın 127, 342 ve 581. maddelerine göre anonim ve limited şirketlerde ayni sermaye olarak konulabilecek malvarlığı unsurları şunlardır; Alacak, kıymetli evrak, sermaye şirketlerine ait paylar, fikri mülkiyet hakları, taşınırlar ve her çeşit taşınmaz, taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar ile devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değerdir. Ayni sermaye olarak konulan fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar da dâhil malvarlığı unsurları üzerinde sınırlı ayni bir hak, tedbir ve hacizin bulunmaması, bunların nakden devrolunabilir ve değerlendirilir nitelikte olması gerekir. Buna karşın, anılan şirketlerde kişisel emek, hizmet edimleri, vadesi gelmemiş  alacaklar ve ticari itibar, sermaye olarak konulamaz.

Öte yandan, esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer verilen taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikri mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi olundukları takdirde ayni sermaye kabul edilir (TTK md. 128/2).

III- AYNİ SERMAYEYE DEĞER BİÇİLMESİ

TTK’nın “Değer biçme” başlıklı 343. maddesinin birinci fıkrasında, Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde, aynı Kanun’un 578. maddesinde yapılan atıf dolayısıyla limited şirketler hakkında da tatbik olunmaktadır.

Sermaye şirketlerinin malvarlığının korunmasını hedefleyen söz konusu hüküm, aynı zamanda bu şirketlerde güvenli kuruluşu da sağlamaktadır. Öte yandan, madde gerekçesinde, mahkemece atanmış bilirkişinin kaldırılmasının bürokratik bir engelin kaldırılması olmayıp bir güvencenin yok edilmesi anlamına geleceği, aksi uygulamanın TTK’da belirtilen bazı sorumluluk hükümlerini uygulanamaz hale getireceği ve işlem güvenliğine zarar vereceği ve dolayısıyla eski TTK’da da olan bu düzenlemenin korunduğu belirtilmiştir([4]). Ayni sermayeye değer biçecek bilirkişilerin hangi mahkeme tarafından atanacağı hükümde açıkça gösterilmiş olup, buna göre zikredilen bilirkişiler, sermaye şirketinin merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanır.

Diğer taraftan, ayni sermayeye değer biçilmesi, yalnızca şirket kuruluşunda değil, TTK’nın 459/3. maddesi gereğince sermayenin artırımı sırasında konulan ayınlar hakkında da tatbik olunur. Bu kural, TTK’nın 590. ve 581. maddeleri bağlamında limited şirketlerde yapılan sermaye artırımı işlemleri için de geçerlidir.

Bu kapsamda, şirket kuruluşunda esas sözleşmede, sermaye artırımında ise tadil metninde, paradan başka sermaye olarak konan haklar ve ayınlar, bunların değerleri, bunlara karşılık verilecek payların miktarı, bir işletme ve ayın devir alınması mevzu bahis olduğu takdirde bunların bedelinin gösterilmesi zorunludur. Bahsi geçen metinlerde, ayni sermayeye bilirkişilerce biçilen değer ile bilirkişi raporunun tarihi ve mahkemenin görevlendirmesi de ayrıca belirtilir. Öte yandan, Ticaret Sicili Yönetmeliği([5]) uyarınca kuruluş veya sermeye artırımının tescilinde konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmeler ve ayni varlıkların değerinin tespitine ilişkin mahkemece atanan bilirkişi tarafından hazırlanmış değerleme raporları, konulan ayni sermaye üzerinde herhangi bir sınırlamanın olmadığına dair ilgili sicilden alınacak yazı, ayni sermaye olarak konulan taşınmazın, fikri mülkiyet haklarının ve diğer değerlerin kayıtlı bulundukları sicillere şerh verildiğini gösteren belge de ticaret sicili müdürlüğüne ibraz edilir.

Bu arada, TTK’da ayni sermayenin değer biçilmesine ilişkin olarak hukuki ve cezai sorumluluk da öngörülmüştür. Bu çerçevede, ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek  fiyat biçenler,  işletme  ve  aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur (TTK md. 551, 644/1-a). Ayrıca bu hükme aykırı hareket edenler doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır (TTK md. 562/10).

Yeri gelmişken ifade edelim ki, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun([6]) 123. maddesi gereğince anonim ve limited şirketlerin kuruluş, pay devri, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve tür değişikliği nedeniyle şirkete ayni sermaye olarak konulan taşınmazların şirket adına tapuda yapılacak tescil işlemleri tapu harcından istisnadır. Dolayısıyla, kuruluş ve sermaye artırımında konulan taşınmazlardan tapu harcı alınmaz.

IV- BİLİRKİŞİ GÖREVLENDİRMESİ

Bilirkişinin görevlendirilmesi, bir önceki bölümde ifade edildiği üzere şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince HMK hükümlerine göre yapılır. HMK’nın 382. maddesi gereğince, ayni sermayeye ilişkin işlemler çekişmesiz yargı işidir. Dolayısıyla ayni sermayeye değer biçilmesine dair mahkemeye yapılan müracaatta hasım gösterilmez ve bu konuda açılan dava bir tespit davası hüviyetindedir.   

HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre mahkeme tarafından bilirkişi olarak bir kişi görevlendirilir. Bununla birlikte, gerekçesi açıkça belirtilmek kaydıyla, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür. Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Bilirkişilik görevi, mahkemece yapılan davete uyup tayin edilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmayı, yemin etmeyi ve bilgisine başvurulan konuda süresinde oy ve görüşünü mahkemeye bildirmeyi kapsar. Mahkeme, bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında; bütün sınırlarıyla inceleme konusuna, bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ve raporun verilme süresine yer verir. Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre üç ayı geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme gerekçesini göstererek, süreyi üç ayı geçmemek üzere uzatabilir.  Ancak basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde bu süreler iki ay olarak uygulanır. Bilirkişi, mahkemece kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen yahut tamamen başka bir kimseye bırakamaz. Bilirkişi, görevini, mahkemenin sevk ve idaresi altında yürütür. 

V- BİLİRKİŞİ RAPORU

Bilirkişi tarafından tanzim edilen değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve TTK’nın 342. maddesine uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır (TTK md. 343). Hükümde geçen “hesap verme ilkesi”, o işte gösterilen özenin ölçüsünü belirlediği gibi, açıklamaların şeffaflık kurallarına göre yapılması zorunluğuna ilgililere, güvenilir, doğru ve bilimsel esaslara göre karşılaştırmalı bilgi verilmesi mecburiyetine de işaret eder. Esaslara girmeyen, genel nitelik taşıyan, boşluklarla dolu olan, ciddiyetten uzak, soyut sözden ibaret açıklamalar bu ilkeye göre verilmiş bilgi sayılmaz. Raporda ayrıca; ilgili şirketin unvanı, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor halinde de mahkemeye sunabilir.

TTK’da bilirkişi raporuna açıkça itiraz hakkı tanınmıştır. Bu kapsamda anılan rapora şirket kurucuları/ortaklar ve menfaat sahibi herkes itiraz edebilir. İtiraz süresi TTK’da düzenlenmemekle birlikte HMK’ya göre bu süre bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren iki haftadır. Doğal olarak, mahkemenin raporu onaylaması bu sürenin dolmasından sonra olur. Mahkemeden, raporda eksik görülen hususların bilirkişiye tamamlattırılması, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanması veya yeni bilirkişinin atanması talep edilebilir. Mahkeme, gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Rapora ilişkin işlemlerin en hızlı şekilde tamamlanması amacıyla mahkemenin onayladığı bilirkişi kararının kesin olduğu TTK’da hükme bağlanmıştır.

VI- SONUÇ

Sermaye şirketlerinin (anonim ve limited şirketlerin) kuruluşunda ve sermaye artırımında, üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı/bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Bu işlemin mahkeme tarafından atanan bilirkişiler dışında bir başkası (avukat, serbest muhasebeci mali müşavir, yeminli mali müşavir gibi) tarafından yapılması mümkün değildir.

Ayni sermayeye, TTK’da öngörülen usul çerçevesinde değer biçilmedikçe, şirketin kuruluşu veya sermaye artırımı ticaret sicili müdürlüğü tarafından tescil edilmez. Bu durumda ise şirketin kuruluşu tamamlanmış ya da sermaye artırımı yapılmış olmaz. Bilirkişi raporuna kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi raporu ise kesindir.

Mustafa YAVUZ*

E-Yaklaşım / Ocak 2024 / Sayı: 373

* Gümrük ve Ticaret Uzmanı

[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] Sami Karahan ve Özlem Karaman COŞGUN, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 2012, s.359.

[3] 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 04.02.2011 tarihli ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[4] Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komis­yonu Raporu, Esas No:1/324, S. Sayısı:96

[5] Ticaret Sicili Yönetmeliği, 27.01.2013 tarihli ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

 

[6] 492 sayılı Harçlar Kanunu, 17.07.1964 tarihli ve 11756 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.