Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Tebliğ Yapılacak Kimseler, Tebliğ Evrakının Teslimi Ve Bilinen Adres PDF Yazdır e-Posta
12 Ocak 2024

Danıştay 3. Daire

Tarih : 26.01.2023

Esas No : 2022/2821

Karar No : 2023/98

VUK Md. 30, 94, 101, 102

TEBLİĞ YAPILACAK KİMSELER, TEBLİĞ EVRAKININ TESLİMİ VE BİLİNEN ADRES

Şirketin defter ve belgelerinin ibrazının istendiği yazının işyeri adresinde bulunamaması üzerine tebliğ edilememesi nedeniyle sonrasında kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde kayınvalidesine tebliğinde 213 sayılı VUK'un tebligatla ilgili olarak 7061 sayılı Kanunla getirilen yasal düzenlemelerine aykırılık bulunmadığı hk.

İstemin Konusu: Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve E:2020/1956, K:2021/1878 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 22.04.2022 tarih ve E:2022/1002, K:2022/1485 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacının 2017 yılına ait yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisinin bulunmadığı da gözetilerek yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca 2017 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi gereğince kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Defter ve belge isteme yazısının şirketin iş yeri adresine tebliğe çıkarıldığı ve adresin boş ve kapalı olması nedeniyle tebliğ edilememesinden dolayı doğrudan kanuni temsilcinin ikametgah adresinde kayınvalidesine tebliğ edildiğinin anlaşıldığı olayda, şirket hakkındaki tebligatın öncelikle iş yeri adresinde denenmesi gerektiği, kanuni temsilcinin ikametgah adresine çıkarılması durumunda ise tebliğin bizzat muhatabına yapılması gerektiğinden söz konusu tebliğin usulüne uygun olmadığı dikkate alındığında, ibraz ödevinin yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceği dolayısıyla re'sen takdir nedeninin oluşmadığı, öte yandan, dava konusu tarhiyatın önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu 2016 yılının Şubat ila Aralık dönemleri için yapılan katma değer vergisi tarhiyatının Mahkemelerinin 10.12.2021 tarih ve E:2020/1955, 2021/1877 sayılı kararıyla kaldırıldığı gerekçesiyle vergi ve cezalar kaldırılmıştır.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Davacı adına salınan vergi ve kesilen cezaların hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.

Karar: Davacının 2017 yılına ait defter ve belgelerin ibraz edilmesi gerektiğini duyuran 11.09.2019 tarih ve 16199 sayılı yazının iş yeri adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak adresin boş ve kapalı olduğu, şirketin adreste bulunmadığı hususunun tebliğ alındısı üzerine yazılarak memur imzası ile iade edildiği, ikinci kez hazırlanan 14.10.2019 tarih ve 19083 sayılı yazının bu defa şirketin kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde kayınvalidesine tebliğ edildiği ancak defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle yapılan dava konusu tarhiyatın ve kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan dava dilekçesinde defter ve belgelerin Mahkemeye sunulabileceğinin belirttiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, "Tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı hükme bağlanmış, 7061 sayılı Kanun'un 16. ve 17. maddeleriyle yapılan ve 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren değişikliklerle "Bilinen adresler" başlıklı 101. maddesinin, 1. fıkrasının 1. bendinde, mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri ile 2. bendinde, yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adreslerinin bilinen adreslerden olduğu belirtilmiş, 2. fıkrasında, 1. fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınacağı ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılacağı, 3. fıkrasında, işyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacağı, 102. maddesinin 4. fıkrasında, bu Kanun'un 101. maddesinin 1. fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması halinde bu durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakının gönderildiği idareye iade edileceği, bu durumda bu Kanun'un 101. maddesinin 3. fıkrasına göre işlem yapılacağı kural altına alınmıştır.

Aynı Kanun'un 3. maddesinin (b) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, ticari faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi tutulduğu, 20. maddesinde teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedelin katma değer vergisi matrahını oluşturduğu, 29. maddesinde, mükelleflerin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 34. maddesinin 1. bendinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği, 253. maddesinde, bu Kanun'a göre defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmek; 256. maddesinde ise, mükelleflerin muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve kayıtları muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorunda oldukları kuralına yer verilmiştir.

2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 40. maddesinin 4. fıkrasında, İçtihatları Birleştirme Kurulu tarafından verilen kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idarenin uymak zorunda oldukları belirtilmiştir.

Temyiz istemine konu edilen Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu tarhiyatın, önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisinden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.

2017 yılına ait defter ve belge İsteme yazısının 03.10.2019 tarihinde iş yeri adresine tebliğe çıkarıldığı ancak şirketin adreste bulunmadığı hususunun memur imzasıyla saptanması üzerine tebliğ evrakının idareye iade edilmesi sonrasında 17.10.2019 tarihinde kanuni temsilcinin ikametgâh adresinde kayınvalidesine tebliğinde 213 sayılı Kanun'un tebligatla ilgili 7061 sayılı Kanun ile getirilen yasal düzenlemelerine aykırılık bulunmadığından defter ve belgelerin ibraz edilmemesinden kaynaklı re'sen tarh nedeninin oluştuğu açıktır.

Ancak, 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararında; mücbir sebebin varlığı halinde defter ve belgelerin mücbir sebep dolayısıyla ibraz edilmemesinin re'sen tarh nedeni olduğu, mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerini incelemeye yetkili olan inceleme elemanlarına ibraz etmeyen katma değer vergisi mükellefleri adına yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalarda, davacılar tarafından, vergilendirme dönemine ilişkin yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenilip, defterlerdeki kayıtlar incelenip bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Buna göre; dava dilekçesinde defter ve belgelerin incelenmek üzere istenmesi halinde ibraz edilebileceğini ileri süren davacının defter ve belgelerinin re'sen araştırma ilkesi uyarınca istenmesi ve Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilerek, söz konusu defter ve belgeler üzerinde idarece inceleme yaptırılarak karar verilmesi gerekirken Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle dava konusu tarhiyatın defter ve belge ibraz etmemekten kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Öte yandan; yeniden verilecek kararda özel usulsüzlük cezası hakkında 213 sayılı Kanun'un 336. maddesinde yer alan düzenleme de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği açıktır.

 

Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kısmen reddine, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; tarhiyatın, önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisinden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına, kararın; tarhiyatın, defter ve belge ibraz etmemekten kaynaklanan kısmı ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.