Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Uygulamasına İlişkin Genel Tebliği Yayımlandı |
10 Aralık 2008 | |
Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun uygulamasına ilişkin açıklama ve düzenlemelerin yer aldığı 1 seri no.lu Genel Tebliğ 06.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Genel tebliğde yapılan açıklama ve düzenlemeler aşağıda özetlenmiştir. Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun kapsamına, gerçek veya tüzel kişiler tarafından; · Yurt dışında sahip olunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, · Yurt içinde sahip olunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıklar ile · Yurt dışı iştiraklerden ve şubelerden elde edilen kazançlar, yurt dışı iştirak hisselerinin satışından ya da yurt dışında bulunan kurumların tasfiyesinden doğan kazançlar, girmektedir. Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun’da yer alan bazı kavramlar aşağıda açıklanmıştır: 5811 sayılı Kanun’da geçen; · Banka kavramı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde tanımlanan bankaları, · Aracı kurumlar ise 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan aracı kurumları, ifade etmektedir. 5811 sayılı Kanun’un 2. maddesinde kanaat verici belge tabirinin; · Devlet tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; · Banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar, posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve belgelerini, · Vergi Usul Kanunu’nun ikinci kitabının üçüncü kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile · Bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeleri, ifade ettiği belirtilmiştir. Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin olarak, devlet tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller; tapu kayıtları ile diğer sicilleri, yasal yükümlülükler nedeniyle verilen beyannameleri ifade etmektedir. Örneğin, bulunduğu ülkenin tapu siciline veya tapu sicili niteliğindeki diğer sicillere 1/10/2008 tarihi itibarıyla gerçek veya tüzel kişiler adına kayıtlı taşınmazların, başka herhangi bir işleme gerek olmaksızın bu tarih itibarıyla gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunduğu kabul edilecektir. Tebliğde yapılan açıklamadan, Kanun’da geçen devlet kavramından sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin değil bütün devletlerin kastedildiği anlaşılmaktadır. tebliğde, 5811 sayılı Kanun’da geçen kanaat verici belge tabirinden ayrıca aşağıdaki belge ve kayıtların anlaşılacağı ifade edilmiştir: · Bankalar ile bankerlerin yaptıkları işlemlerle ilgili kayıtlar ve düzenledikleri belgeler. · Aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, sigorta şirketleri ve benzeri mali kurumların kayıtları ve düzenledikleri belgeler. · Posta idaresi nezdindeki çek hesabı ve düzenlenen diğer belgeler. · Noter gibi kurum ve kuruluşların düzenledikleri senetler ve sözleşmeler ile diğer kayıt ve belgeler. · Defter tutan mükelleflerin kayıtları ile bu kayıtlarda yer alan ve Vergi Usul Kanununun ikinci kitabının üçüncü kısmında belirtilen belgeler ile muadili belgeler. · Şirketlerin ortaklık ve kooperatiflerin üyelik kayıtları. Bu belgelerin dışında, bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeler de kanaat verici belge olarak kabul edilebilecektir. Dolayısıyla, yukarıda belirtilen kayıt ve belgelerle gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunan varlıklar arasında illiyet bağının kurulması ve 1/10/2008 tarihi itibarıyla, · Taşınmazların yurt dışındaki varlığının, · Diğer varlıkların ise yurt dışında bulunduğunun ispatı zorunludur. 5811 sayılı Kanun uygulamasında taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır. Türk Medeni Kanunu’nun 704. maddesine göre bumlar aşağıdakilerden oluşmaktadır: · Arazi · Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar · Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler. 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan ve kapsama giren varlıklar, 2 Mart 2009 Pazartesi akşamına kadar Yeni Türk Lirası değerleriyle; · Tebliğin 1 no.lu ekinde yer alan dilekçe ile bankalara bildirebilecek veya · Tebliğin 2 no.lu ekinde yer alan beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir. Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, yukarıda belirtilen beyannamelerini de elektronik ortamda vermek zorundadırlar. Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olmayanların da beyannamelerini elektronik ortamda vermeleri mümkündür. Kanun kapsamdaki menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının tebliğin 3 no.lu ekinde yer alan dilekçeyle aracı kurumlara da bildirilmesi mümkündür. Yurt dışında sahip olunan bu türden varlıkların yukarıda belirtilen formlar ile banka veya aracı kurumlara bildirilmesi halinde, bu bildirimlere ilave olarak vergi dairelerine de beyanda bulunulmasına gerek bulunmamaktadır. Gerçek veya tüzel kişiler yurt dışında sahip oldukları varlıkları, iki örnek olarak hazırlayacakları Tebliğin 1 no.lu eki form ile bankalara bildirebileceklerdir. Formun bir örneği, ilgili banka tarafından varsa bildirim nedeniyle açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen banka dekontlarıyla birlikte ilgilisine geri verilecektir. Bankalar, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye’ye getirilen veya bu sürede Türkiye’de bulunan bankalardaki bir hesaba transfer edilen para, altın, döviz ve menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını ilgili müşterileri adına açacakları hesaplara kaydedeceklerdir. Gerçek veya tüzel kişilerce yurt dışında sahip olunan menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarıyla ilgili bildirim, Tebliğin 3 no.lu ekinde yer alan formdan iki örnek olarak hazırlanarak aracı kurumlara da yapılabilecektir. Formun bir örneği, ilgili aracı kurum yetkilisi tarafından açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen işlem sonuç formları ile birlikte ilgili kişiye geri verilecektir. Bildirilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları bu kurumlarda açılacak hesaplara kaydedilecek ve müşterilerin portföylerine dahil edilecektir. Gerçek veya tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin yetkili kılınmış vekilleri veya kanuni temsilcileri tarafından yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Bildirimin gerçek veya tüzel kişinin vekili ya da kanuni temsilcisi tarafından yapılması halinde, bankalar veya aracı kurumlarca söz konusu vekil veya kanuni temsilcinin yetkili olup olmadığı hususu kontrol edilecektir. Kanun kapsamında bildirilen varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar tarafından herhangi bir belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara yurt dışında sahip olunduğuna ilişkin belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır. 01.10.2008 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan varlıklar, Yeni Türk Lirası değerleriyle Tebliğin 2 no.lu ekinde yer alan beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir. Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanlarla ilgili olarak söz konusu beyannamelerin alınması hususunda Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü yetkilidir. Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanların yurt dışında bulunan varlıklarına ilişkin olarak bu vergi dairelerine beyanda bulunmaları ve tahakkuk eden vergileri ödemeleri mümkündür. Kanun kapsamında vergi dairelerine beyan edilen varlıklara ilişkin olarak herhangi bir belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara yurt dışında sahip olunduğuna ilişkin belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden, vergi dairelerince % 2 oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir. Banka veya aracı kurumların, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak varlıkların bildirim değerleri üzerinden % 2 oranında hesapladıkları vergiyi, Tebliğin 4 no.lu ekinde yer alan beyanname ile aylık olarak vergi sorumlusu sıfatıyla bildirimi izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine vermeleri gerekmektedir. Tahakkuk eden vergiler aynı sürede ödenecektir. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 01.10.2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan; · Para, altın, döviz, · Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, · Taşınmazlar, 2 Mart 2009 Pazartesi akşamına kadar Yeni Türk Lirası değeriyle, Tebliğin 5 no.lu ekinde yer alan beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebileceği gibi elektronik ortamda da beyan edilebilecektir. Ancak, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler bu beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorundadırlar. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden vergi dairelerince % 5 oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir. Şirketlerin; · Kanuni temsilcileri, · Ortakları · Şirket veya şirketin ortakları adına Kanun kapsamına giren varlıkları 01.10.2008 tarihinden önce düzenlenen bir vekalet veya temsil sözleşmesine istinaden değerlendirmeye yetkili olanların, - Bu tarih itibariyle sahip oldukları ve yurt dışında bulunan varlıklarının, Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına bildirim ve beyan edilerek Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi ya da - Türkiye’de bulunan ancak 01.10.2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarının Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına beyan edilerek süresi içinde sermaye artırımında kullanılması halinde, bu varlıklara ilişkin olarak şirketin Kanun hükümlerinden yararlanabilmesi mümkündür. Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde yukarıda belirtilenler dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıkların Kanun hükümleri çerçevesinde şirket adına bildirim veya beyana konu edilebilmesi ve Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle yapılacak inceleme esnasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket ortaklarına ait olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Gerek yurt dışında gerekse Türkiye’de bulunan varlıkların, vergi dairelerine beyan edilmesi ile banka veya aracı kurumlara bildirilmesinde ya da yasal defterlere kaydedilmesinde, bu varlıkların rayiç bedelinin Yeni Türk Lirası karşılığı esas alınacaktır. Rayiç bedel, söz konusu varlıkların sahiplerince bildirim veya beyan tarihi itibarıyla belirlenenalım-satım bedeli olup bu bedelin gerçek durumu yansıtması gerekmektedir. Döviz ve döviz cinsinden varlıklarda T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate alınarak Yeni Türk Lirası karşılığı beyana ve bildirime konu edilecektir. 01.10.2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirilen veya beyan edilen varlıklar, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükelleflerce, istenilmesi halinde, yasal defterlere kaydedilebilecektir. Türkiye’de bulunan; ancak, 01.10.2008 tarihi itibarıyla gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarda ise Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutma yükümlülüğü bulunan mükelleflerin söz konusu varlıkları yasal defterlere kaydetmeleri zorunludur. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, yasal defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon hesabı açacaklardır. Söz konusu hesap sermayenin cüz’ü addolunacak ve sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacaktır. Fon hesabında tutulan bu tutarlar, işletmenin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri uyarınca gerçekleşecek devir ve bölünme hallerinde de vergilendirilmeyecektir. Serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır. Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak, 01.10.2008 tarihi itibariyle yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların, yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin taşınmazlar dışındaki varlıklarını, öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıkların, bu tutarlar üzerinden yasal defterlere kaydedilmesi mümkün olacaktır. Vergi dairelerine beyan edilen taşınmazlar ise yasal defterlere, vergi dairelerine beyan edilen değeriyle kayıt edilecektir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, Kanun hükümlerine göre yasal defterlerine kaydettikleri varlıklar için pasifte özel bir fon hesabı açacaklardır. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunacak ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edilecektir. Serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin de, taşınmazlar dışındaki varlıklarını öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıklar ile taşınmazların, beyan edilen değerleri üzerinden serbest meslek kazanç defterine kaydedilmesi gerekmektedir. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayanların, beyan ettikleri taşınmazlar dışındaki varlıklarını, banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Anılan mükellefler için başka bir şart yoktur. 5811 sayılı Kanun kapsamında ödenen vergilerin; · Gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması ya da · Başka bir vergiden mahsup edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, bildirilerek veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. İşletmeye kaydedilen bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir. Kanun kapsamında beyan edilen veya bildirilen varlıklardan taşınmazlar dışındakilerin beyan veya bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bildirim veya beyandan önce Türkiye’ye getirilen ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılan bir hesaba transfer edilen varlıklara ilişkin olarak Kanun’da öngörülen sürede bildirim veya beyanda bulunulması ve diğer şartların da yerine getirilmesi kaydıyla Kanun hükümlerinden yararlanılabilecektir. 5811 sayılı Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca; · Gerçek veya tüzel kişilerce, 1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan varlıklardan Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar, · Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen varlıklar nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacaktır. Buna göre, yurt içinde ve yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır. 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanun’un yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri ile 01.01.2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkrası hükmü kapsamında değildir. Vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde; · İşe başlama tutanağının düzenlenmesi, · Vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi, · Yasal defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması, · Matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi · Yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması, durumunda, vergi incelemesine başlanıldığı kabul edilmektedir. Bu çerçevede, 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanun’un yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve bulunan matrah farklarından, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların mahsup edilmesi söz konusu olmayacaktır. Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi gerekmektedir. Vergi incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin olarak Kanun’da öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol edeceklerdir. Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde aynı fiilden kaynaklanan matrah farkı bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar bu matrah farkından mahsup edileceğinden, mahsup tutarı kadar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi tarhiyatı önerilemeyecektir. Diğer taraftan, geçici vergiler yıllık gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere alınmakta olup mahsup dönemi geçtikten sonra önerilen geçici vergi tarhiyatlarında geçici verginin aslı aranmamakta, ceza ve faizleri aranmaktadır. Dolayısıyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır. Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde ayrı fiillerden kaynaklanan matrah farklarının bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi yönünden bulunan her bir matrah farkından ayrı ayrı mahsup edilecektir. Bu mahsup esnasında, bildirilen veya beyan edilen tutarların bulunan matrah farkları toplamından küçük olması halinde, bu tutarın vergi türüne isabet eden matrah farkı ile oranlanması suretiyle mahsup işlemi gerçekleştirilecektir. İşletmelerin bilançolarında, ortaklar cari hesabında yer alan ortaklara borç tutarlarının Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bankalara işletme adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarları bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebilecek ve süresinde sermayeye ilave edilebilecektir. Beyan edilen bu tutarlar da Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilecektir. Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde matrah farkından mahsup uygulaması, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır. Dolayısıyla, gelir, kurumlar ve katma değer vergisine ilişkin vergi farkları ve haksız iadeden kaynaklanan tarhiyatlar ile bu vergiler dışındaki diğer vergilere yönelik yapılacak inceleme ve tarhiyatlar bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Yurt dışında sahip olduğu varlıkları banka veya aracı kurumlara bildiren veya vergi dairelerine beyan eden gerçek veya tüzel kişilerce, söz konusu varlıkların 01.10.2008 tarihi itibariyleyurt dışında bulunduğunun ve sahibi olunduğunun kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yurt dışında bulunduğu ve sahip olunduğu bildirilen varlıkların, bildirim veya beyan tarihinden itibaren bir ay içerisinde Türkiye’ye getirilmesi veya bu sürede Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir. Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırılmak suretiyle yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi ve beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir. Herhangi bir nedenle, belirlenen süre içerisinde söz konusu varlıklara ilişkin tutarların sermayeye ilave edilmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacaktır. Serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması gereklidir. Kanun hükümlerinden faydalanılabilmesi için başka bir şart aranmamaktadır. İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek veya tüzel kişilerin Kanun’un 3. maddesi uyarınca yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmek zorundadırlar. Banka veya aracı kurumlara bildirimi yapılan varlıklara ilişkin bildirim değeri üzerinden % 2 oranında hesaplanan tutarın ödenmemesi durumunda, banka veya aracı kurumların söz konusu bildirimi alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kanun’un geçici 1. maddesi ile yurt dışında elde edilen bazı kazançlar, gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmektedir. İstisna uygulamasından Türkiye’de tam mükellef olarak vergilendirilen gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükellefler dahil), bu kazançlarını Türkiye’ye transfer etmeleri şartıyla yararlanabileceklerdir. İstisna kapsamına; · Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar, · Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde edilen iştirak kazançları, · Yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen ticari kazançlar, girmektedir. 30.04.2009 tarihine kadar elde edilen bu kazançlar ile kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan ve 31.10.2009 tarihine kadar elde edilen kazançlar da bu istisna kapsamındadır. İstisna uygulamasından yararlanılabilmesi için; · Yurt dışı iştirak kazancı ile yurt dışı iştirak hissesi satış kazancının ya da yurt dışı şube kazancının 31.05.2009 tarihine kadar, · Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazancın ise 31.10.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması gerekmektedir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 31.12.2008 tarihine kadar elde edilen ve 31.05.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen yurt dışı iştirak kazançları ve yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle vergiden istisna edilebilecektir. 01.01.2009 tarihinden itibaren, 30.04.2009 tarihine kadar elde edilen ve 31.05.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen yurt dışı iştirak kazançları ve yurt dışı iştirak hissesi satış kazançları 2009 yılı için verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan edilerek istisnaya konu edilebilecektir. Yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen şube kazançları takvim yılının son günü itibarıyla kesin olarak tespit edileceğinden, sadece 2008 yılına ilişkin olarak elde edilen bu türden kazançlar 2008 yılında geçici vergi dönemleri itibarıyla geçici vergi beyanına konu edilmiş olsa dahi, 31.05.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmek şartıyla, 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir. Aynı şekilde kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen tasfiyelerinden doğan ve 31.10.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen kazançları da ilgili olduğu dönemler itibarıyla yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir. Kanun’un yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden önce elde edildiği halde kayıtlara intikal ettirilmeyen ve beyan dışı bırakılan iştirak kazançları, iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, yurt dışı şube kazançları ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce elde edilen yurt dışı tasfiye kazançları ile ilgili olarak bu istisna hükmünden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu kazançların Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hükümden yararlanarak Türkiye’ye getirilmesi mümkündür. Kanun metnine ve düzenlemelerle ilgili hazırlanan özet tabloya aşağıdaki bağlantıların yardımıyla ulaşabilirsiniz. · Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun · 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ (Seri No: 1) |