Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Düşük Tutarlı Tahsilatların Zamanaşımını Kesmesi PDF Yazdır e-Posta
02 Eylül 2023

Danıştay VDD Kurulu

Tarih              : 04.09.2022

Esas No         : 2021/1171

Karar No        : 2022/1012

6183 s. AATUHK Md. 102, 103

DÜŞÜK TUTARLI TAHSİLATLARIN ZAMANAŞIMINI KESMESİ

Şirket ortağının banka hesabına konulan haciz neticesinde yapılan düşük tutarlı tahsilatın tahsil zamanaşımını keseceği hk.

İstemin Konusu: Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve E:2018/911, K:2020/1084 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacı adına, ... Dekorasyon Cam Mobilya İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ne ait 2001 ilâ 2003 yıllarına ilişkin muhtelif amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 25.05.2009 tarih ve 1 ilâ 19 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.10.2013 tarih ve E:2013/524, K:2013/1742 sayılı kararı:

Uyuşmazlıkta davacının %40 hisse ile ortak ve müdür olduğu ... Dekorasyon Cam Mobilya İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 29.09.1998 tarihinde tasfiyeye girmiş ve davacı tasfiye memuru olarak atanmıştır. Ancak 21.10.1998 tarihinde 3. ilân yapıldıktan sonra 08.06.1999 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiye kararından vazgeçilerek davacının hisselerini devredebilmesine karar verilmesi üzerine davacı hisselerini ...'a devretmiştir. 17.06.1999 tarihli karar ile ... şirket müdürlüğüne atanmıştır. Şirketin vadesi 2007 yılı olan 2001, 2002, 2003 yıllarına ilişkin vergi borçları ile vadesi 25.05.2001 olan 2001 yılının Nisan dönemine ilişkin vergi borcunu vadesinde ödememesi ve malvarlığına rastlanılmaması nedeniyle şirketten tahsil edilemeyen vergi borcunun tahsili için davacı adına dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre ortağın şirketteki sermaye payını şirkete bildirerek ve pay defterine kaydetmek şartıyla devretmesi halinde devir şirket hakkında hüküm ifade edeceğinden, hissesini bu şekilde devreden ortak, devir tescil ve ilan edilmese de devir sonrası borçtan sorumlu tutulamayacak, devir öncesine ait amme alacaklarından ise payı devralan şahıslarla birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır. Ortağın şirketteki sermaye payını şirkete bildirmeden noterce tasdik ettirilmiş mukavele ile devretmesi halinde ise devir sadece ilgililer arasında hüküm ifade edeceğinden, şirket hakkında hüküm ifade etmeyeceğinden devre dayanılarak şirket borçlarından sorumluluğun sona erdiği ileri sürülemeyecektir.

Davacı şirket hisselerinin 16.06.1999 tarihinde devredilmesi nedeniyle şirket temsilcisi olmadığını iddia etmekte ise de 08.06.1999 tarihli şirket hisselerinin devrine ilişkin kararın sadece %70 hisseye sahip iki ortak tarafından imzalanması, esas sermayenin en az dörtte üçünün devre onay vermemiş olması nedeniyle hisse devri geçerli sayılamayacağından, davacının şirket ortağı ve temsilcisi olduğunun kabulü gerekmektedir.

Diğer taraftan, davacı tarafından borcun zamanaşımına uğradığı iddia edildiğinden ve davalı idarece kısmen ödeme yapılması nedeniyle borcun zamanaşımına uğramadığı belirtildiğinden, 08.05.2013 tarihli ara kararı ile ödeme emirlerinde gösterilen vergi borçlarına yapılan ödemeleri gösterir makbuzlar davalı idareden istenilmiştir. Ara kararına cevap olarak gönderilen tahsilat dökümlerinden, 4 takip numaralı ödeme emrine konu 2001 yılının Nisan dönemine ilişkin 25.05.2001 vade tarihli katma değer vergisi borcu için 18.11.2008 tarihinde 0,05 TL, 30.12.2009 tarihinde 20,00 TL; 5 takip numaralı 2001 yılının Haziran dönemine ilişkin 30.07.2007 vade tarihli katma değer vergisi borcu için 18.11.2008 tarihinde 0,05 TL; 1 takip numaralı 2001 yılına ilişkin 19.02.2007 vade tarihli kurumlar vergisi borcu için 12.10.2009 tarihinde 0,01 TL; 2 takip numaralı 2003 yılına ilişkin 20.10.2007 vade tarihli kurumlar vergisi borcu için 04.10.2012 tarihinde 2,00 TL, diğer 18 adet ödeme emrinde gösterilen borçlar için ise 04.10.2012 tarihinde toplam 5,4 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak, tahsilat makbuzlarının gönderilmemesi sebebiyle ödemelerin kimler tarafından yapıldığı tespit edilememiştir.

Uyuşmazlıkta, 2001, 2002, 2003 yıllarına ait 2007 vadeli borçlar ile 2001 vadeli borca ilişkin zamanaşımının davalı idarece 2008, 2009, 2012 yıllarında yapılan ödemeler ile kesildiği belirtilmekte ise de 4 takip numaralı ödeme emrine konu 25.05.2001 vade tarihli borç için 5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 30.12.2009 tarihinde yapılan 20,00 TL tutarındaki ödeme, sona ermiş zamanaşımını süresini tekrar başlatmayacağından, diğer borçlar için yapılan ödemelerin de çok cüz'i miktarda olması ve tahsilat makbuzlarının gönderilmemesi nedeniyle ödemeyi yapan kişiler tespit edilemediğinden, amme alacağının 31.12.2012 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığının kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, zamanaşımına uğrayan amme alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili yoluna gidilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Mahkeme bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 04.04.2017 tarih ve E:2013/9387, K:2017/3243 sayılı kararı:

Vergi Mahkemesinin davacının hisse devrinin geçersiz olması nedeniyle davacının sorumluluğunun devam ettiği yolundaki tespitinin yerinde olduğu anlaşılmakla birlikte davalı idarece temyiz dilekçesine eklenen belgelerden, şirketin kanuni temsilcisi ve ortakları adına yapılan malvarlığı araştırması sonucunda şirket ortağı ...'un ... Bankası Siteler Şubesinde bulunan 13,59 TL tutarlı hesabına şirket alacaklarının tahsili amacıyla haciz konularak elde edilen tutarın 04.10.2012 tarihinde davaya konu ödeme emri alacaklarına eşit oranda paylaştırıldığı görüldüğünden, bu tarih itibarıyla zamanaşımı süresinin kesildiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, şirket ortağının hesabına konulan haciz üzerine ödeme emri içeriği alacakların tahsili amacıyla ödemede bulunulması nedeniyle 04.10.2012 tarihinde kesilen zamanaşımı üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ edildiği 07.03.2013 tarihinde alacağının zamanaşımına uğradığından bahsedilmeyeceğinden, mezkûr gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire bu gerekçeyle mahkeme kararını bozmuştur.

Davacının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra davalının temyiz başvurusunu yeniden inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 12.02.2018 tarih ve E:2017/2257, K:2018/1324 sayılı kararı:

Daire, Vergi Mahkemesi kararının, 25.05.2001 vade tarihli vergi borcuna ilişkin 25.05.2009 tarih ve 4 sayılı ödeme emrinin iptali yolundaki kısmını onamış; diğer kısımları önceki kararında yer alan gerekçeyle bozmuştur.

Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve E:2018/911, K:2020/1084 sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan kısım yönünden ısrar etmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Vergi mevzuatı uyarınca davacının kanuni temsilci sıfatıyla amme alacağından sorumlu tutulabilmesinin şartlarının gerçekleştiği ve dava konusu ödeme emirleri içeriği amme alacağının tahsil zamanaşımına uğramadığı belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Dava konusu ödeme emri amme alacağının tahsil zamanaşımına uğradığı ve zamanaşımını kesen bir sebebin de bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Karar: Davacı adına, ... Dekorasyon Cam Mobilya İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait 2001 ilâ 2003 yıllarına ilişkin 2001 ve 2007 vade tarihli muhtelif amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla 25.05.2009 tarih ve 1 ilâ 19 sayılı ödeme emirleri düzenlenmiştir.

Davalı idarece Vergi Mahkemesinin ilk kararının temyizine ilişkin dilekçe ekinde dosyaya ibraz edilen belgelerden, ... Dekorasyon Cam Mobilya İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı ...'un banka hesabına dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının tahsili amacıyla haciz konulduğu ve tahsil edilen tutarın 04.10.2012 tarihinde dava konusu ödeme emri içeriği alacaklara eşit oranda paylaştırıldığı anlaşılmaktadır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Tahsil zamanaşımı" başlıklı 102. maddesinde amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanun'un "Zamanaşımının kesilmesi" başlıklı 103. maddesinde, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmış; kesilen zamanaşımı süresinin kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye başlayacağı ifade edilmiştir.

Uyuşmazlıkta, ısrara konu 25.05.2009 tarih ve 1, 2, 3, 5 ilâ 19 sayılı ödeme emirleri içeriği 2007 vade tarihli borçlar yönünden 31.12.2012 tarihi itibarıyla dolacak olan tahsil zamanaşımı süresi, şirket ortağının banka hesabına konulan haciz neticesinde yapılan tahsilat nedeniyle 04.10.2012 tarihinde kesilmiştir.

Bu durumda, 01.01.2013 tarihi itibarıyla yeniden işlemeye başlayan zamanaşımı süresi içerisinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emirleri içeriği amme alacağının tahsil zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının, anılan ödeme emirlerinin diğer yönlerden hukuka uygunluğu değerlendirilmek üzere bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve E:2018/911, K:2020/1084 sayılı ısrar kararının bozulmasına, 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi.(*)

 

 

(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.