Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi Reformunda Neleri Konuşmalıyız? PDF Yazdır e-Posta
15 Ağustos 2023

Toplumun tüm kesimleri gerek özlük gerek vergi reformuna dair bir beklenti içinde.  Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da açıklamalarında özellikle vergi reformu ve yapısal dönüşümün sinyallerini aldık. Türk vergi sisteminin güncel, sade, basit ve uluslararası yapılara uygun modern bir sistem haline gelmesi konusunda Cevdet Yılmaz da paralel açıklamalar yaptı. Tabi bu açıklamalar Eylül ayında orta vadeli planın açıklanmasıyla daha da anlam kazanacak. Bir kere şunu söylemek lazım, açıklamalardan yeni bir vergi gelmeyeceğini mevcut vergilerde bir artış olmayacağını anlıyoruz. Zaten mevcut konjonktür de bu tür düzenlemeleri kaldırmaz. Peki, ne yapılması lazım?

Sadeleştirme lazım. Aynı tür gelirler üzerinden birden fazla aynı tipte vergi almak yerine mevcut vergilerle veya mevcutları da sadeleştirerek düşük ve düz oranlı vergi talep eder hale gelmek. Diğer taraftan vergi mevzuatının okuyunca anlaşılır hale getirilmesi. Ne kadar sade ve anlaşılır vergi sistemi, o kadar az ihtilaf ve o kadar fazla tahsilat ve o kadar fazla uluslararası yatırımcı çekmek anlamına gelecektir. Diğer taraftan sade anlaşılabilir ve düz-düşük oranlı vergi yapılarıyla uluslararası vergi rekabetinde de ön sıralara yerleşmemiz mümkün olacak. Bu çalışmalar aynı zamanda kayıp kaçak ve kayıtdışı ekonomiyi de minimize edecek.

Bir de Türk Vergi Mevzuatı’nda o kadar fazla vergi harcaması denilen muafiyet istisna indirim gider kolaylık vb. maddesi var ki, karışmaması, uzmanların dahi anlayabilmesi mümkün olmuyor. Sürekli tartışmalar ve ihtilaflar yaşanıyor. İdari yargının da bu manada yükü artıyor. Peki, ne yapalım, basitleştirelim, sadeleştirelim. Belki oran farklılıklarının da ortadan kaldırılması da fayda sağlayacak. Gelir vergisi kurumlar vergisi KDV ÖTV gibi pratiği çok olan vergiler düz oranlı %20 olsa ne olur mesela, simüle edip çalışmak lazım. Sesli düşündüğümüz tüm bu çalışmalar vergiye gönüllü uyumu da artırır diye düşünüyoruz.

Kaçınılmaz olan başka bir hususta tam otomasyon. Elektronikleşme sürecine adaptasyonunu alkışladığımız gelir idaresinin tüm vergi beyan, tahsilat vb. hususları tamamen elektronik hale getirmesi. E fatura E defter E Beyan vb. adına ne dersek diyelim tüm sistem E Vergileme haline geldiğinde uygulaması daha kolay, tahsilatı ve denetimi daha yüksek bir sistemden bahsediyor olacağız.

Ama tüm bunların yanında ifade edilmeli ki, mükellef olmazsa vergi veren olmaz. Mükellefi asla kaybedemeyiz, kazanmanın ve haklarını korumanın da en temel garantisi devlet olmalıdır. Adil bir vergi sistemi herkesin hakkıdır. Vergi adaletinin temini açısından mükellefin subjektif durumunu dikkate alan dolaysız vergilerin payının artırılarak, subjektif durumu dikkate almayan dolaylı vergilerin payının azaltılması yılların problemi. Türkiye, dolaylı vergilerin ağırlıklı olduğu bir mali yapı üzerinde. Dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 60’ların üzerinde seyrediyor. Dolaylı vergi oranının yüksek olması ise vergi adaletinde bozulma anlamına geliyor. Vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payının arttırılması gelir dağılımındaki dengeyi sağlayacak bir unsur olarak kabul ediliyor. Fakat, bizim gibi halen gelişim sürecini devam ettiren ve zaman zaman da gerek dalgalı ekonomik konjonktür gerekse deprem-sel-yangın vb afetler nedeniyle ek maliyetlerle karşı karşıya kalan ülkeler için dolaylı vergiler, bütçe gelirlerine hızlı bir şekilde yansıdığı için kurtarıcı bir araç olarak kullanılabiliyor. Çünkü bütçe dengesinin de sağlanması gerekiyor. Son zamanlarda anılan sebeplerle bütçe dengesinde bazı bozulmalar yaşandı. Temmuz ayında alınan kararla KDV dilimleri ile benzin ve motorinde artışlar gerçekleşmiş, litre fiyatına gelen zamların hemen ardından her ikisinden de alınan ÖTV ve KDV’de artış yaşanmıştı. Vergi reformuna ilişkin yapılan açıklamada ise vergi artış veya azalışından ziyade vergi sisteminin modernize edilmesi, sadeleştirilmesi gibi hususların üzerinde durulduğu görülüyor. Vergi reformuna ilişkin atılacak adımların henüz ne olacağı netlik kazanmamakla birlikte orta vadeli planın açıklanmasıyla bu kapsamda yapılacak çalışmalar şekillenerek daha belirgin hale gelecek kanaatindeyiz.

Birde şunu ifade etmeliyiz ki, vergi reform düzenlemeleri dediğimiz zaman akla hemen birikmiş tahsilatları temizlemek için yeniden yapılandırma veya af düzenlemeleri gelmemeli, yeni vergiler getirmek, ek vergiler veya mevcutlarda oran artışı azalışı gelmemeli. Reform dediğimiz zaman sisteme komple bir bakış faydalı olacaktır. Bu komple bakış ve yapılan analizler sonucunda yapılacak düzenlemelerin tek hedefi sistemde uzun soluklu bir istikrar sağlayarak “vergi bilinci”nin karşılıksız vergi ödeyen mükellef üzerinde kalıcı yerleştirilmesi olmalıdır. Bu yönde oluşturulacak bir vergi psikolojisi yönetimi belki de arzu ettiğimiz adil vergi sistemini otomatik olarak kendiliğinden inşa edecek, vergi mimarisi hukuki ve ekonomik hayatın olağan akışında şekillenecektir.

Vergileme ve genel manada ekonomiye dair birçok düzenleme ve neticelerini konuşabilir tartışabiliriz. Lakin, ekonomi yönetiminin değişip hemen akabinde politika faizini yükseltmeyle başlattığı ve akabinde atılan para ve maliye politikası adımlarının en önemli ilk hedefi enflasyonu önce durdurmak sonra stabil hale getirmek sonra da düşüşe geçirmek. Bu kararlılığı görüp güven duygusu kazanan piyasa sonrası kredi teminat takası dediğimiz CDS uzun yıllar sonra 400’ün altına düştü. Resesyon ve stagflasyon risklerini göz ardı etmeden atılacak adımlarla 2025 te tekrar tek haneli yıllık enflasyon konuşuyor olmayı ümit ediyoruz. Prof. Dr. Ersan ÖZ

 

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergi-reformunda-neleri-konusmaliyiz/704459