Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi Cezaları PDF Yazdır e-Posta
05 Haziran 2007

Image

 

Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca kesilen vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, işyeri kapatma cezası, hürriyeti bağlayıcı cezalar, yurtdışına çıkış yasağı ile 6183 sayılı Kanun'da düzenlenen ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz

 

Usulsüzlük Cezaları

 

Genel Usulsüzlük Cezası

Vergi kanunlarında yer alan, vergilendirmeyle ilgili ödevlerin yerine getirilmesi sırasında dikkate alınması gereken şekle ve usule ilişkin bir takım kurallara uyulmaması sonucunda usulsüzlük fiili işlenmiş olur. Bu durumda, söz konusu fiiller usulsüzlük cezası ile cezalandırılır. Usulsüzlük cezasını gerektiren fiiller Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesinde belirtilmiştir. Usulsüzlük cezası kesilecek mükellefler 6 gruba ayrılmış ve bu sınıflandırma “Kanuna Bağlı Cetvel” adıyla kanuna eklenmiştir.

Özel Usulsüzlük Cezası

Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinde belirtilen bazı hallerde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu hallerden bazıları şöyledir:

 

    • Fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekli ve usul hükümlerine uyulmaması,
    • Üzerindeki eksiklikler dolayısıyla hiç düzenlenmemiş sayılan belgeler,
    • 7 günlük fatura düzenleme süresi içinde düzenlenmemiş faturalar,
    • Serbest meslek makbuzu yerine fatura düzenlenmesi,

 

    • Perakande satış fişi, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi gibi düzenleme zorunluluğu getirilmiş olan belgelerin düzenlenmemesi, bulundurulmaması, aslı ile örneğinin farklı tutarları içermesi gibi durumların tespiti.

 

Özel usulsüzlük cezası idare ile mükellef arasında sık sık uyuşmazlık konusu olmaktadır. Bu konuda istikrar kazanan yargı kararları uygulamaya yön vermektedir.

İşyeri Kapatma Cezası

31.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 16.07.2004 tarih ve 5228 Sayılı kanunun 60/1-c maddesi ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu''nda işyeri kapatma cezasını düzenleyen mükerrer 354. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

 

Vergi Ziyaı Cezası

 

Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirmemesi veya eksik tahakkuk ettirmesi ile oluşur. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile diğer şekillerde verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine neden olunması da vergi ziyaı olarak kabul edilir.

 

Ancak bazı hallerde mükellefe veya vergi sorumluları;

 

  • VUK' nun 13 üncü maddesinde sayılan hallerden birinin olması durumda vergilendirmeye ilişkin ödevlerle ilgili sürelerin durması,
  • Ölüm halinde mirasçılara geçen vergisel yükümlülüklerde sürelerin üç ay uzaması (VUK Md.16),
  • VUK' nun 17 nci maddesi uyarınca zor durumda bulunmaları nedeniyle vergilendirmeyle ilgili ödevlerin yerine getirilmesi için azami yasal sürenin bir katı kadar ek süre verilmesi,
  • VUK' nun 141, 143 ve 144 üncü maddelerine göre sürelerin uzaması,
  • VUK' nun 342 nci maddesi uyarınca Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesinin için ek süre verilmesi,

 

gibi iradeleri dışındaki nedenlerle vergilendirmeye ilişkin ödevlerini yerine getirememektedirler. Bu durumlarda mükellefiyetler ilgili ödevlerin yerine getirilemesi nedeniyle vergi ziyaı suçu oluşmayacaktır.

 

Mükellef veya sorumlunun Vergi Usul Kanununun 341. maddesinde yazılı hallerde vergi ziyaına neden olması “vergi ziyaı suçu” olarak nitelendirilir. Bu suçu işleyenlere, vergi kaybına bağlı olarak vergi ziyai kesilmesi yoluna başvurulacaktır.

 

Vergi ziyaı cezasının, vergi aslına, vergi aslı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle hesaplanmasına dair hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2005 tarih ve E.2001/3 ve 2005/4 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu hüküm 08.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5479 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca da ziyaa uğratılan verginin bir katı olarak yeniden düzenlenmiştir.

 

Bununla birlikte kanunda “nitelikli” olarak değerlendirilen fiillerin işlenmesi halinde vergi kaybına neden olunması halinde, hapis cezasının yanında vergi ziyaı cezasının da üç kat olarak kesilmesi öngörülmüştür.

 

Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilmek şartıyla, kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden verilen vergi beyannameleri için kesilecek vergi ziyaı cezası %50 oranında uygulanacaktır.

 

Hürriyeti Bağlayıcı Cezalar

 

Vergi Usul Kanunu’nun 359 maddesinde yer verilen hapis cezasını gerektiren nitelikli fiiller aşağıdaki gibidir:

 

Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen, saklanma veya ibraz zorunluluğu bulunan;

 

  • Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması, sahte isimlere hesap açılması veya işlemlerin matrahı azaltacak şekilde başka kayıt ortamlarına aktarılması,
  • Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması,
  • Defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya değiştirilmesi, sahte belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması,
  • Maliye Bakanlığı ile anlaşma yapılmaksızın belge basılması, sahte belge basılması veya bunların kullanılması.
  •  

 

İhtiyati Tahakkuk

 

İhtiyati Tahakkuk sadece Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan bir kısmı için uygulanacağı öngörülen ihtiyatı tahakkuk, mükelleflerin henüz tahakkuk etmemiş borçlarının, tarh, tebliğ ve itiraz yollarından geçmeden ve dolayısıyla normal tahakkuk yollarını izlemeden yapılan tahakkuk işlemini ifade eder. İhtiyati tahakkuk kamu alacağını koruma amacına yönelik bir izlemedir. Kesin bir borç doğurmaz. Ancak, ihtiyati haciz ile birlikte uygulandığı takdirde işlerlik ve etkinlik kazanır.

Aslında, mükellefin kaçmış olması, kaçma ihtimalinin olması, mallarını kaçırması ve hileli yollara başvurma ihtimalinin olması veyahut kamu alacağının tahsili için hakkında takibe başlanan borçlunun borcun tahsiline engel olabilmek maksadıyla mallarının tamamını ya da bir kısmını elden çıkarması, gizlemesi, muvazaalı olarak başkalarına devretmesi hallerinde uygulanması gereken bir önlemdir.

Ancak, kanundaki ifade zafiyetinden dolayı, vergi ziyaı uygulanabilecek her durumda uygulanabilecek bir yöntem haline dönüşmüştür. Uygulamada şu an az başvurulan bir yöntemdir.

 

İhtiyati Haciz

 

İhtiyati haciz müessesesi kamu alacağını korumak amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiştir.

 

İhtiyatı haciz, henüz tahakkuk etmemiş olan borçlarla ilgili olarak ihtiyatı tahakkuka bağlı olarak uygulanabilir. Sonucunda herhangi bir kamu alacağının doğabileceği bir vergi incelemesine başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılan ilk hesaplara göre belirlenen miktar üzerinden ihtiyati haciz yapılabilir.

 

Aslında, mükellefin kaçtığı, kaçma ihtimalinin olduğu, hileli yollara sapma olasılığı görüldüğü, talep edildiği halde mal beyanında bulunmadığı, inceleme altındaki işlemlerle ilgili mallarını elden çıkarması halinde ihtiyati haciz uygulamasına gidilmesi gerekir.

 

Ancak, yukarıda ihtiyati tahakkuk bölümünde belirttiğimiz ifade zaafı nedeniyle, tüm ihtiyati tahakkuk yapılmış mükellefler için uygulanabilir hale gelmiştir.

 

Uygulamada, ihtiyati haciz konusu kamu alacakları teminatsız alacaklar gibi takip edilmektedir. Yani, ödeme vadesi geldiği halde, ödeme yapılmazsa, ödeme emri çıkarılmakta, ödeme emrine rağmen de ödeme yapılmazsa 7 günlük dava açma süresinin dolmasıyla ihtiyati haciz kesin hacze çevrilir.

 

İhtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulamasına konu olan kamu alacaklarının toplamı 15 milyar lirayı geçtiği takdirde mükellefe yurtdışına çıkış yasağı getirilebilir.

 


Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.