Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Veysi Seviğ - Düşük oranlı KDV'de iade hakkı PDF Yazdır e-Posta
10 Ağustos 2007

Katma Değer Vergisi Yasası'nın 29/2 maddesi uyarınca "Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve mükellefe iade edilmez."

Ancak yasal düzenleme gereği olarak Bakanlar Kurulu tarafından vergi nisbeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen sınırı aşan vergi; mükelleflerin vergi ve Sosyal Sigorta Prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin yüzde 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veyahutda özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Bu bağlamda, yılı içinde mahsuben iade edilmeyen vergi nakden mükellefe yapacağı başvuru üzerine ödenebilmektedir.

 

İade için 10.800 YTL aşılmalı

2007 yılında indirimli oranlı satışlar nedeniyle iadesi gereken katma değer vergisinin 10.800 YTL'yi aşması gerekmektedir. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin bu miktarı aşması halinde aşan kısmı hak sahibine iade edilebilmektedir.

Maliye Bakanlığı tarafından 106 Seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile yapılan yönlendirme uyarınca faaliyetleri indirimli katma değer vergisi oranına tabi işlemlerden oluşan kollektif şirketler ile adi ortaklıklar (şirketler) adına ortaya çıkan ve yılı içerisinde indirim konusu yapılamamış olan katma değer vergisi alacakları 28.07.2007 tarihinden sonra söz konusu şirket ortaklarının vergi ve sosyal sigorta prim borçlarına mahsup edilebilecektir. Söz konusu mahsup kapsamına ithalde alınan vergilerden dolayı oluşan borçlar da dahil bulunmaktadır.

Kollektif şirket ortakları ile adi ortaklıklarda ortaklar bu tür mahsup işleminden yararlanmak istedikleri takdirde mükellefi oldukları vergi dairelerine bir dilekçe ile başvurarak mahsup isteminde bulunacaklardır.

Söz konusu dilekçeye eklenmesi gereken belgeler şunlardır:

* Takvim yılı başından mahsup hakkının doğduğu döneme kadar alışlara ilişkin fatura ve benzeri belgeler ile aynı dönemde yapılan indirimli orana tabi satışlara ilişkin fatura ve benzeri belgelere ait döküm listesi,

* Takvim yılı başından mahsup hakkının doğduğu döneme kadar iade hakedilecek vergi tutarının hesaplanmasına ilişkin olarak dönemler itibariyle hazırlanacak tablo,

* Mahsup hakkının doğduğu dönemden itibaren sadece mahsup talep edilen vergilendirme dönemine ait olmak üzere; indirilecek katma değer vergisi listesi, indirimli orana tabi işlemlere ait satış faturaları ve yüklenilen katma değer vergisi tablosu,

* Kollektif şirket ile adi ortaklıklarda da mahsup isteminde bulunan ortaklar dışında kalan diğer ortakların mahsup yapılmasına izin verdiğini gösteren noter tarafından onaylanmış belge,

Yukarıda belirtilen belgelerin başvuru dilekçesine eklenmesi zorurludur.

 

Şirketler için muafiyet

Maliye Bakanlığı yapmış bulunduğu bu yönlendirme ile özellikle kollektif şirket ortakları ile adi ortaklıklarda, ortakların şirket faaliyeti nedeniyle düşük oran uygulanmasından kaynaklanan ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi ortakların diğer faaliyetlerinden kaynaklanan vergi ve sigorta primi borçlarına mahsup edilebilecektir.

Ancak Kurumlar Vergisi Yasası'na göre vergi dairesine iş ortaklığa olarak mükellefiyet tesis ettiren işletmelerin, diğer kurumlar vergisi mükelleflerinde olduğu gibi, ortaklarının vergi ve sosyal sigorta prim borçlarına bu uygulama kapsamında mahsup yapılması mümkün değildir.

Maliye Bakanlığı'nca yapılan yeni düzenleme çerçevesinde ülkemizde yaygın bir biçimde faaliyette bulunan adi ortaklıklarla kollektif şirket ortaklarının indirimli oran dolayısıyla kollektif şirket veya adi ortaklık bünyesinde biriken ve herhangi bir şekilde mahsup konusu yapılamayan katma değer vergilerinin de mahsubu olanağı sağlanmış olmaktadır.

Söz konusu mahsup hakkının kullanılmasında bu bağlamda hesap ve kayıtların hukuki açıdan kuralına uygun olarak tutulmuş olması gerekmektedir.

Ayrıca yukarıda da ifade edildiği üzere kollektif ve adi şirket ortaklarının, ortaklıktan kaynaklanan mahsup hakları sadece kendilerine ait vergi ve sigorta borçlarına yönelik olarak kullanılabilecektir.