Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurt Dışında Mukim Bankadan Alınan Krediye İlişkin Uluslararası Bağımsız Denetim Kuruluşuna Yaptırılan Denetim Hizmeti Karşılığında Alınan Faturanın Gider Olarak Kayıtlara Alınıp Alınamayacağı PDF Yazdır e-Posta
11 Kasım 2022

T.C. 

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

   

Sayı

:

62030549-120[40-2019/1799]-1317753

11.11.2022

Konu

:

Yurt dışında mukim bankadan alınan krediye ilişkin uluslararası bağımsız denetim kuruluşuna yaptırılan denetim hizmeti karşılığında alınan faturanın gider olarak kayıtlara alınıp alınamayacağı

 
         

İlgi

:

….

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; Şirketiniz bünyesinde bulunan grup şirketlerinden birisinin yurt dışında mukim bir bankadan kredi kullandığı, alınan kredi ile ilgili olarak uluslararası bağımsız denetim yaptırılmasının krediyi veren banka tarafından sözleşmede şart olarak koşulduğu, bu sebeple yine krediyi veren banka ile aynı ülkede faaliyet gösteren uluslararası denetim faaliyetinde bulunan yabancı denetim firması tarafından söz konusu grup şirketinin denetime tabi tutulduğu, denetim yapan firmaya da şirketiniz tarafından fatura karşılığı ödeme yapıldığı, ancak denetimi yapan yabancı denetim firmasının faturayı ödemeyi yapan şirketiniz adına değil de krediyi veren ve şirketin denetlenmesini isteyen yurt dışında mukim olan banka adına düzenlediği ve söz konusu denetim faturasının üzerinde ise … ibaresinin bulunduğu, ödemelerin şirketiniz tarafından banka kanalıyla yabancı denetim firması adına yapıldığı daha sonra bu tutarın şirketiniz bünyesinde bulunan grup şirketine yansıtıldığı belirtilerek, kredi veren banka adına/unvanına kesilen faturanın şirketiniz hesaplarına gider olarak yazılıp yazılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar...",

- 228 inci maddesinde ise, "Aşağıdaki giderler için ispat edici kâğıt aranmaz:

1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;

2. Vesikanın teminine imkân olmayan giderler;

3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.

1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 227 nci maddesi uygulamasında, kayıtların mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkilere dayanılarak kullanılması/düzenlenmesi uygun görülen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "B- Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, "Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş 227 nci maddesinde de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler.

Ancak Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu kapsamda, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan alınan hizmetler nedeniyle yüklenilen tutarların işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi için hizmeti yaptıran mükellef adına düzenlenmiş; Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan (veya Bakanlığımıza verilen yetkilere dayanılarak kullanılması/düzenlenmesi uygun görülen) belgelerle veya hizmetin alındığı ülkede uygulanan vergi mevzuatı çerçevesinde muteber (geçerli) bir belge ile tevsiki halinde mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, yurt dışında mukim bir banka ile yapmış olduğunuz kredi sözleşmesinin bir şartı olarak uluslararası bağımsız denetim kuruluşuna yaptırdığınız denetim hizmeti karşılığında ilgili denetim firması tarafından adınıza fatura veya fatura yerine geçen belge ya da bulundukları ülke mevzuatına uygun muteber belge düzenlemeleri gerekmektedir.

Buna göre, holding şirketiniz dahilindeki grup şirketi tarafından uluslararası bağımsız denetim kuruluşuna, yurt dışında mukim bankadan almış olduğu kredinin bir şartı olarak yaptırılan denetim hizmeti karşılığında, kredi sözleşmesinin gereği olarak yapılan ödemeye ilişkin kayıtların, kendi adına düzenlenen fatura veya İngiltere mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsiki gerekmekte olup, somut durumda uluslararası bağımsız denetim kuruluşu tarafından düzenlenen özelge talep formunuz eki … ibaresi bulunan faturaların, şirketiniz ve grup şirketi tarafından kayıtların tevsikinde tevsik edici belge olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, bu hüküm uyarınca kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır." hükmü yer almakta olup aynı Kanunun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir.

Buna göre, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilebilmesi için yapılan genel giderlerin kazancın tespitinde dikkate alınabilmesi için gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi, giderler ile kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi arasında illiyet bağının bulunması, giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun olmak ve Vergi Usul Kanunu kapsamındaki ispat edici belgelerle tevsik edilmek kaydıyla ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili yapılan harcamaların Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında safi kurum kazancının safi tutarının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

Dolayısıyla, şirketiniz adına düzenlenen … ibaresi bulunan faturalar, Vergi Usul Kanunu kapsamında tevsik edici bir belge olarak kabul edilmediğinden, şirketiniz tarafından bu kapsamda yapılan ödemelerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılmayacağı tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.