Vergide korkulu rüya affı 02 Mart 2009 son gün |
20 Kasım 2008 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Çoğunuz farkında değilsiniz. Korkulu rüya gören mükelleflere "Örtülü Vergi Affı" çıktı!.. Geçmiş yıllarla ilgili sorunu olan ve zaman zaman korkulu rüyalar görenler, örtülü vergi affından yararlanmak suretiyle, rahat uyuyabilecekler. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10399213.asp?yazarid=82&gid=61
“Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” 22 Kasım 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması, sahip olunan söz konusu menkul kıymetlerin banka ve aracı kurumlara yada vergi dairelerine bildirilmek ve cüz’i bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme ve soruşturma yapılmaması amaçlarıyla hazırlanan 5811 sayılı “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” 13 Kasım 2008 tarihinde TBMM’de kabul edilmiştir. Söz konusu Kanun 22 Kasım 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlük maddesi uyarınca bütün hükümleri aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Kanun tasarı halindeyken hazırlanan 28.10.2008 tarih ve 120 sayılı sirkülerimizde, düzenleme hakkında gerekli açıklamalar yapılmıştır. Kanunun yayımlanan haliyle, tasarı metni arasında bazı farklılıklar olup, bunların en önemlisinin yurtiçindeki varlıklar üzerinden ödenecek olan verginin oranının % 10’dan % 5’e indirilmesi olduğu söylenebilir. Bu sirkülerimizde, 5811 sayılı “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” kapsamında yurtiçi ve yurtdışında bulunan bazı varlıkların bayanı ile yurtdışından elde dilen kazançlara tanınan geçici istisna hakkında açıklamalar yapılacaktır. Herhangi bir karışıklığa sebebiyet verilmemesi açısından bu açıklamalar 120 sayılı sirkülerimizde yer alan hususlarla karşılaştırmalı olarak yapılmamıştır. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışı varlıkların beyanı ve vergilendirilmesi konusunun daha iyi anlaşılabilmesi ve farkların daha iyi görülebilmesi için sirkülerimiz ekinde (Ek 1) bir tabloya yer verilmiştir. I. Yurtiçi ve yurtdışında bulunan varlıkların beyanı A. Uygulamadan yararlanacak kişiler ile bildirim süresi ve esasları 1. Yurtdışında bulunan para, menkul kıymet ve gayrimenkullerin bildirimi ve beyanı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında, gerçek veya tüzel kişilerin, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla sahip oldukları ve yurtdışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların bildirimi ve beyanı ile ilgili hükümlere yer verilmektedir. Buna göre, söz konusu kıymetlerin Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelleri, Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar banka veya aracı kuruma bildirilecek yada vergi dairelerine beyan edilecektir. Kanun, Resmi Gazete’de 22 Kasım 2008 tarihinde yayımlandığı için, Kanun hükmünden yararlanmak isteyenlerin söz konusu bildirim veya beyanı 2 Mart 2009 (Pazartesi) akşamına kadar yapmaları gerekmektedir. Kanun uygulamasında “kanaat verici belge”, Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar ile posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve belgelerini, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini koruyan aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeler” olarak tanımlanmıştır. Bu kıymetler, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilebilecektir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açacaklar ve bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü kabul edilecektir. Söz konusu fon tutarı sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecektir. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. 2. Türkiye’de bulunan para, menkul kıymet ve gayrimenkullerin beyanı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasında ise gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında, işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarla ilgili hüküm yer almaktadır. Buna göre, söz konusu varlıklar Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilecektir. Kanun, Resmi Gazete’de 22 Kasım 2008 tarihinde yayımlandığı için, yurtdışındaki varlıkların beyanında olduğu gibi, Kanun hükmünden yararlanmak isteyenlerin bu beyan işlemini 2 Mart 2009 (Pazartesi) akşamına kadar yapmaları gerekmektedir. Görüldüğü üzere, Türkiye dışında olan varlıkların vergi dairesi dışında banka veya aracı kurumlara da bildirilebilmesi mümkün iken, 2. fıkra kapsamında Türkiye’de bulunan varlıkların beyanı sadece vergi dairelerine yapılabilecektir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını, banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü kabul edilmekte ve beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. 3. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükelleflerinin durumu Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükelleflerinin yurtiçindeki varlıklarının beyanı konusunda Kanun tasarısında herhangi bir hüküm bulunmuyordu. Görüşmeler sırasında, Kanun’un 3. maddesinin, yurtiçindeki varlıkların beyanının düzenlendiği 2. fıkrasına eklenen hüküm ile defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükelleflerinin Kanun kapsamına giren yurtiçi varlıklarının beyanına ilişkin kurallar belirlenmiştir. Buna göre defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, yurtiçinde bulunan taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatıracaklardır. Maddede bu mükellefler için diğer şartların aranmayacağına yer verilmiştir. B. Vergi oranı ve ödeme süresi Kanun’un 3. maddesinin; - 1. fıkrasına göre vergi dairelerine beyan edilen yurtdışı varlıkların değeri üzerinden % 2, - 2. fıkrasına göre vergi dairelerine beyan edilen yurtiçi varlıkların değeri üzerinden % 5, oranında vergi tarh edilecektir. Bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmek zorundadır. Ödenen bu vergi, hiçbir suretle gider yazılmaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez. C. Banka ve aracı kurumların sorumluluğu Banka ve aracı kurumların, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak % 2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15. günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan etmesi ve aynı sürede ödemesi gerekmektedir. D. Vergi incelemeleri Kanun’un 3. maddesinin 5. fıkrasında, aynı maddenin 1. ve 2. fıkraları kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı hükmü yer almaktadır. Ancak, diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan, 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılacaktır. E. Amortisman uygulaması ve satış zararları Kanun’un 3. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, beyan edilen varlıklarla ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Ayrıca bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar da, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir. F. Paranın ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilme süresi ve yaptırımları Kanun’un 3. maddesinin 7. fıkrasında, aynı maddenin 1. fıkrası (yurtdışındaki varlıklar) uyarınca; - 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen, - Bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye’ye getirilmeyen veya - Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen, para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacağı belirtilmektedir. Maddenin devamında ise 2. fıkra (yurtiçindeki varlıklar) uyarınca beyanda bulunulduğu halde; - Bilanço esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, - Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye artırımında bulunulmaması hallerinde, beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacağı hükmü yer almaktadır. 5. fıkrada yer alan hükümlere ilişkin açıklamalarımız sirkülerimizin “D. Vergi incelemeleri” başlıklı bölümünde yer almaktadır. II. Yurtdışından elde edilen kazançlara ilişkin geçici istisna 5811 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi ile yurtdışından sağlanan kazançların, belli bir tarihe kadar yurda getirilmesi şartıyla gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmesi sağlanmaktadır. Bu kazançların bazıları aslında Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca belli şartlarla kurumlar vergisinden müstesnadır. Ancak 5. madde uyarınca bu kazançların istisna olarak değerlendirilebilmesi için birçok şartın gerçekleştirilmesi gerekirken, söz konusu geçici madde ile bu şartlardan belli bir tarihe kadar Türkiye’ye transfer şartı hariç, diğer şartlar geçici olarak kaldırılmaktadır. Buna göre tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 30 Nisan 2009 tarihine kadar elde ettikleri kazançları da dahil olmak üzere; a. Kanuni ve iş merkezi Türkiye’ de bulunmayan kurumların iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları, b. Kanuni ve iş merkezi Türkiye’ de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları, c. Yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilcisi aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları, 22 Kasım 2008 tarihinden 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olacaktır. Geçici maddenin 2. fıkrasında ise tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye’ de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançlarının, 31 Ekim 2009 tarihine kadar Türkiye’ ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olacağı hükmü yer almaktadır. Yukarıda yer verilen konuda ek bilgi gerektiğinde bizimle temasa geçmenizi rica ederiz. Ek 1:
E&Y
Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun 22 Kasım 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. indirmek için Tıklayınız,
|