Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kayyımlık Bürosu Tarafından Elde Edilen Faiz Gelirlerinden Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılıp Yapılmayacağı Hususu İle Açılan Davaların Harca Tabi Olup Olmadığı PDF Yazdır e-Posta
12 Ağustos 2020

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

13649056-120.01.02.11[Geçici67-2018/ÖZE-14]-E.40470

12.08.2020

Konu

:

Kayyımlık bürosu tarafından elde edilen faiz gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususu ile açılan davaların harca tabi olup olmadığı hk.

 

         

 

İlgi

:

19/06/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinde yer alan "Kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır." hükmüne istinaden, kayyım ataması yapılan kişilere ait paraların bankalarda vadeli hesaplarda değerlendirilmesine istinaden elde edilen faiz gelirleri ve yönetim hesabında biriken paraların vadeli hesapta değerlendirilmesi durumunda elde edilen faiz gelirlerinden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususu ile kayyım tarafından temsil edilen kişinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla açılan davaların harçtan istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu, ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinde de kaynağı ne olursa olsun mevduat faizlerinin menkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Anılan Kanunun geçici 67 nci maddesinde ise; menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının elde tutulması ve elden çıkarılmasından sağlanan gelirler ile mevduat faizleri, repo gelirleri ve katılım bankalarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine yönelik düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu maddenin (4) numaralı fıkrasında; bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca % 15 oranında vergi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Ayrıca, geçici 67 nci maddenin (5) numaralı fıkrasında, "Gelir sahibinin gerçek veya tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmaması (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca yapılacak tevkifatı etkilemez." hükmüne yer verilmiştir.

 

Geçici 67 nci maddeye ilişkin, 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı Kararnamenin eki Karar ile döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizlerden ve katılım bankalarınca döviz katılma hesaplarına ödenen kar paylarından, mevduat faizlerinden, katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından hesapların vadelerine göre değişiklik gösteren tevkifat oranları tespit edilmiş bulunmaktadır.

 

Bu hükümlere göre; gerek vergi kanunlarında, gerekse kendi özel kanunlarında gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulan işlemlerden elde edilen gelirler üzerinden Geçici 67 nci madde kapsamında vergi tevkifatı yapılması gerekmekte olup, kayyım ataması yapılan kişilere ait mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası kapsamında, vade ve hesap türüne göre belirlenmiş olan oranlarda gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 

HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN:

 

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci maddesinde; yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu, 11 inci maddesinde de, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellefi olacağı hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanunun 123 üncü maddesinde, "Özel Kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlemlerden harç alınmaz" denilmektedir.

 

Öte yandan, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinde; "... Kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülükler müstesnadır." hükmüne yer verilmiş olmakla birlikte, kayyım tarafından temsil edilen kişinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla açılan davaların kayyımlıkla ilgili işlem olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Bu itibarla, Kayyım Bürosu Başkanlığınızın temsil ettiği kişinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla yapmış olduğu yargı harçları kapsamındaki işlemlerinin, Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yer alan yargı harçlarından muaf tutulması mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.