Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
50 Soruda Sosyal Güvenlik Reformu PDF Yazdır e-Posta
06 Haziran 2007

50 SORUDA SOSYAL GÜVENLİK REFORMU

1.      Sosyal güvenlik sistemi nedir?

İnsanlar hayatlarının bazı dönemlerinde sosyal-ekonomik nedenlerle ya da yaşlanma, sakatlanma gibi fiziksel nedenlerle geçici veya sürekli bir şekilde gelirlerini kaybedebilir ya da hastalanabilirler. Karşılaştıkları bu olumsuz durumlarla bireysel olarak başetmeleri mümkün olmayabilir. Sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı böyle zor dönemlerde insanları yoksulluk ve yoksunluk riskine karşı korumaktır. Bir diğer ifadeyle, sosyal güvenlik sistemleri toplumun zor durumda olan bireylerine yardım etmeyi daha iyi durumda olan kişilerin vicdanına bırakmayarak toplumsal dayanışmayı kurumsal hale getirir ve vatandaşlara sosyal güvenliği bir hak olarak sunar. Toplumsal dayanışma birbirini belki de hiç tanımayan insanlar arasında gerçekleşir: Sistem tarafından toplanan mali kaynaklar zenginden yoksula, çalışandan çalışamayana, gençlerden yaşlılara aktarılır. Sizin verdiğiniz prim, hiç tanımadığınız bir kişiye sağlık hizmeti olarak gider. Size de hiç tanımadığınız bir kişinin parasıyla emekli aylığı verilir. Bu durum nesiller boyunca devam eder.

2.      Ülkemizde sosyal güvenlik kurumları hangileridir?

Ülkemizde; çalışma ilişkisine dayalı üç sosyal güvenlik kurumu vardır. Bunlar bir işveren emrinde çalışanlar için Sosyal Sigortalar Kurumu, işveren ve kendi nam ve hesabına çalışanlar için Bağ-Kur ve memurlara yönelik olarak Emekli Sandığı’dır. Bu kurumlar hizmetlerini verirken kişilerden prim toplarlar. Onun için bunlara primli sistem denir. Bir de prim veremeyen kişilere hizmet eden kurumlar vardır ki; bunlar da Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü’dür. Bu kurumların harcamaları devlet bütçesinden ayrılan kaynaklarla finanse edilir.

3.      Ülkemizde mevcut sosyal güvenlik kurumları ne zaman kuruldu?

Ülkemizde sosyal sigortalara ilişkin ilk kısmi düzenlemeler 1860’lı yıllara kadar gitmektedir. Tüm çalışanlara yönelik olarak ise, ilk defa 1946 yılında İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu ile mesleki risk sigortası uygulanmaya konularak Sosyal Sigortalar Kurumu’nun temelleri atılmıştır. 1949 yılında memurlar için Emekli Sandığı, 1964 yılında Sosyal Sigortalar Kanunu ve en son 1971 de ise Bağ-Kur kurulmuştur.

4.      Bu kurumlar neden açık veriyor?

Sosyal güvenlik kurumlarımızın gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının dolayısıyla bütçelerinin açık vermesinin bir çok nedeni vardır. Ama en önemli neden erken emekliliktir. Yaşlılık sigortası yaşlanma sonucu çalışamayacak durumda olan kişilerin ekonomik kaybını bir dereceye kadar telafi etmek amacıyla düzenlenmiştir. Ne var ki, erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar yaşlılık aylığı almaktadır. Böylece bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum olmakta, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalmaktadırlar. OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalara göre, ülkemiz en uzun süre emekli maaşı ödeyen ülkeler arasındadır. 1999 yılında yapılan emeklilik yaş artışı bile, bu durumu çok fazla değiştirmemiştir. Böyle bir yapının makul olduğunu söylemek mümkün değildir. Erken emeklilik olgusu hem mali, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar vermiştir. Günümüzde SSK’dan emeklilerin % 62’sinin yaşının asgari emeklilik yaşı olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.

Ayrıca, erken yaşlarda emekli olan vatandaşlarımız çalışamaz durumda olmadıkları için çalışmaya devam etmektedirler. Gençlere kıyasla iş deneyimi daha fazla olan genç emeklilerimiz kayıt dışı olarak daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul etmekte, bu durumsa istihdamın yapısını gençlerimiz aleyhine bozmaktadır.

Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline gelmiştir. Ülkemiz genç bir nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, doğru tasarlanmış bir sosyal güvenlik sisteminin açık vermek yerine, aynı dönemde fon birikimi sağlayarak ekonomiye olumlu katkıda bulunması gerekirdi.

5.      Neden sosyal güvenlik alanında yeni düzenlemeler gerekmektedir?

Sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli amacı göreli ve mutlak yoksulluğu azaltmaktır. Ülkemizdeki duruma bakıldığında ise, mevcut sosyal güvenlik sistemimizin bu amacı yeterince gerçekleştiremediğini görüyoruz. Her şeyden önce bütün vatandaşlarımız sosyal güvenlik kapsamı altında değildir. Sosyal güvenlik sistemi içinde olan vatandaşlarımız arasında ise, sahip oldukları haklar ve yükümlülükleri açısından bir çok farklılıklar mevcuttur. Gerek emeklilik gerek sağlık sistemimizin kaynakları toplumun görece daha iyi durumdaki kesimlerine aktarılmaktadır. Diğer taraftan, sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline gelmiştir. Kamu bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmak için söz konusu kurumlara yapılan transferlerin milli gelir içindeki payı % 4.8’e ulaşmıştır.

Türkiye’de emeklilik sistemi mali açıdan dengede olsaydı bile, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle sistemde köklü değişiklikleri yapmak zorundayız. Türkiye nüfusu diğer bir çok gelişmiş ülkeye oranla hızla yaşlanmaktadır. Yaşlıların (65 yaş ve üstü kişilerin) toplam nüfus içindeki payının %7’den %14’e ulaşması Fransa’da 115, Batı Almanya’da ve İngiltere’de 45 yıl, ABD’de 75 yıl sürmüşken, Türkiye’de bu orana 25 yılda ulaşılacaktır.

Nüfusumuzun hızla yaşlanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen, ülkemizin önünde “demografik fırsat penceresi” olarak adlandırılan bir dönem bulunmaktadır. Önümüzdeki 20 yıl çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacaktır. Bu 20 yıllık dönem, aynı zamanda gerek büyüme hızının, gerek toplam tasarrufların yükselmesi, dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fon birikimi sağlaması beklenen bir dönemdir. Önümüzde bir kereliğine açılacak olan bu fırsat penceresinden en iyi şekilde yararlanmak için de sosyal güvenlik reformu gereklidir. Bu fırsat dönemi 2025 yılından sonra çalışanlara bağımlı olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının hızlı artmaya başlamasıyla sona erecektir. Mevcut nüfus yapısı ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir sosyal güvenlik sistemin, yaşlanma sorunu ile karşılaştığımızda sürdürülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan 20-30 yıl sonra alınması gereken önlemler ise çok ağır olacaktır.

Aşağıdaki tabloda ülkemizde hayatta kalma beklentisi kademeli olarak artarken, mevcut sistemin devamı halinde emeklilikte daha uzun süre geçirileceği, çalışma süresinin ise azalacağı görülmektedir. Sosyal güvenlik reformu kapsamında çalışma süresi hayatta kalma beklentisi paralelinde artırılmakta, böylece emeklilikte geçen sürenin orta ve uzun dönemde sabitlenmesine çalışılmaktadır.

 

 

Mevcut sosyal güvenlik sisteminin açıkları için her yıl oldukça büyük miktarlarda kaynak aktarıldığı halde ülkemizde yoksulluk oranı da oldukça yüksek. Aktarılan kaynaklar yerine gitmiyor mu?

Sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı insanları yoksulluğa karşı korumaktır. Yoksulluk, önlem alınmadığı taktirde, kendisini çoğaltan bir olgudur. Sosyal yardım ve hizmetler de dahil olmak üzere, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının 2005 yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı % 12.1 gibi yüksek bir düzeyde olmasına karşın, mevcut sistem yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkili değildir. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere kendi hesabına çalışanlar, ücretsiz aile işçileri ve yevmiyeli çalışanlar arasında yoksulluk riski, işsizlerden daha yüksektir. 2005 verilerine göre bu üç kesimde çalışanların %76’sı kayıt dışındadır. Yoksulluk riskinin en düşük olduğu iki grupsa, işverenler ile ücretli ve maaşlı çalışanlardır. Oysa, sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile aktarılan kamu kaynakları büyük oranda emeklilik sistemi açıklarını finanse etmek amacıyla kayıtlı çalışma ve emekli olma olanağını yakalamış bu kesime yöneliktir. Bu durum, kamu kaynaklarının yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkin kullanılmadığının açık bir göstergesidir.

 

 

 

6.      1999 yılında Sosyal Güvenlik Reformu yapıldı. Şimdi tekrar niye yapılıyor?

1999 yılında yapılan reform, daha çok emeklilik sisteminin yaş, aylık bağlama oranı, aylık hesaplama yöntemi gibi parametrik değişikliklerine ilişkindi. Ancak o dönemde de Emekli Sandığında yaş dışında bir değişiklik yapılamamıştı.

Bu kez ise ağırlığı kurumsal yapılanma olan çok daha kapsamlı bir reform tasarımı söz konusu. Sosyal Güvenlik reformunun temel amacı adil, kolay erişilebilir, yoksulluğa karşı daha etkin koruma sağlayan, mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemine ulaşabilmektir. Tüm nüfusu kapsayan tek bir emeklilik, tek bir sağlık sistemi, muhtaçlığa dayalı ve adil bir sosyal yardım sistemi ile sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesini içeren oldukça kapsamlı bir reform gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu yönüyle değerlendirildiğinde Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve en kapsamlı sosyal güvenlik reformu olduğunu söyleyebiliriz.

Yürütülen reform 1999 da yapılan reformun alternatifi değildir. O dönemde yapılamayanların tamamlandığı ve bunun çok ötesinde unsurlar içeren yapısal bir reform söz konusudur.

7.      Reform sonrası mevcut emeklilerin maaşında bir düşüş olacak mı?

Emeklilerimizin aylıklarının düşmesi söz konusu değildir. Bir kişi ne kadar emekli maaşı alıyorsa o maaşı almaya devam edecektir. Her yıl emekli maaşlarındaki artışlarla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Bu artışların genellikle son 6 ayda gerçekleşen TÜFE artış oranı kadar olması sağlanmaktadır.

8.      Örneğin şu an 47 yaşında emekli olacak bir kişinin, yeni yasayla emeklilik yaşında bir değişiklik olacak mı?

Şu anda çalışan hiç kimsenin emekliliği hak etme koşulu değişmeyecektir. Mevcut kanunlara göre bir kişi hangi yaşta emekli olacaksa o yaşta emekli olabilecektir. Mevcut üç sosyal güvenlik kurumunda emeklilik yaşı kademeli olarak artmakta ve 2023 yılında kadın sigortalılar için 58’e, erkek sigortalılar için ise 60’a yükselmektedir.

Yeni kanun tasarında 2035 yılına kadar emekli yaşında bir artış öngörülmemektedir. Emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65’e ulaşacaktır.

9.      Bu gün emekli maaşı düşük olan bir kişinin yeni yasadan sonra maaşı artacak mı?

Yeni yasada mevcut emekliler ile ilgili herhangi bir değişiklik yoktur. Mevcut emeklilerin maaşlarındaki artış her yıl enflasyondaki yükselişine paralel olarak yapılacaktır.

10.  Yeni yasaya tabi olacak bir kişinin emekli aylığı mevcut emekliler gibi düşük mü olacak?

Ülkemizde emekli aylıklarının miktarının sigortalıların geçimlerini rahatlıkla sürdürmelerine yetmediği bilinmektedir. Ne var ki, bu sorun sosyal güvenlik düzenlemelerinden çok istihdam piyasasının durumuyla ilgilidir. Ülkemizdeki emekli aylıklarının düşük olmasının nedeni çalışırken kazanılan ya da beyan edilen ücret düzeylerinin düşük olmasıdır. İşgücünün vasfının düşük, işsizlik oranının yüksek ve kayıt dışı çalışmanın yaygın olması ortalama ücret düzeyini olumsuz etkilemektedir.

Emekli aylıklarının düzeyi belirleyen diğer unsur ise aylık bağlama oranıdır. Bu oran ülkemizde oldukça yüksektir: Aylık bağlama oranı dünya ortalaması her yıl için 1,5 iken, bu oran SSK ve Bağ-Kur’da 2,6 Emekli Sandığında 3’tür. Bu durum, emekli aylıklarının net ücrete çok yakın bazen de onun üzerinde olması sonucunu doğurmaktadır. Örneğin, asgari ücretle çalışan bir kişi net olarak 350 YTL alırken, emekli olduğunda 449 YTL almaktadır. Yani emekli olan birisi çalışırken elde ettiği ücretten daha yüksek emekli aylığı alabilmektedir.

Yeni sistem daha uzun süre çalışmayı, çalışma ücretinin daha büyük bölümünün biriken paraya (prime) dahil edilmesini öngörmektedir. Ekonomik gelişme düzeyimizin giderek iyileşeceği, bunun da genel ücret düzeyini yükselteceği göz önüne alındığında, gelecekte emekli aylıklarının satın alma gücü bakımından bugünkünden daha yüksek olması beklenmektedir.

11.  Bazı emeklilerin maaşı yüksek bazılarının ki düşük oluyor neden? Yeni yasayla nasıl olacak?

Emekli aylıkları arasındaki farkın nedeni sigortalıların prime esas kazançlarının veya çalışma sürelerinin bir birinden farklı olmasıdır. Diğer yandan aynı durumda olan sigortalıların emekli aylıklarının da emeklilik tarihine göre bir birinden farklı olduğu görülebilmektedir. Bunun nedeni ise, önceki yıllarda farklı tarihlerde çıkarılan yasalarla, prime esas kazanç taban ve tavanı arasındaki oranın veya prime esas kazanç tespitinin değiştirilmiş olmasıdır. Yeni yasa ile aynı durumdaki sigortalıların aynı emekli aylığından yararlanabilmesi sağlanacaktır.

12.   Emekli olduktan sonra aylıklar nasıl belirlenecek ?

Aylık bağlama oranı, kişinin sigortalı olarak geçirdiği her yıl başına çalışma süresi boyunca prime esas kazançlarından hesap edilen ortalama aylık kazanç veya gelirinin yüzde kaçını emekli aylığı olarak alacağını gösterir. Ülkemizde aylık bağlama oranları dünyadaki diğer ülkelerden daha yüksektir. Mevcut net ücretinin % 100’ünün üstünde oranlarda aylık bağlanmaktadır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, Lüksemburg dışında  AB ülkelerinde emekli aylıklarının son alınan net ve brüt ücrete göre oranı ülkemizden düşüktür. Ayrıca, üyesi bulunduğumuz OECD ülkelerinin ortalaması şu anda % 68.7’dir. Yeni yasada ülkemizde uygulanan aylık bağlama oranlarının, ancak 2041 yılında diğer ülkelerde şu anda uygulanan ortalama oranlara getirilmesi hedeflenmektedir. Aylık bağlama oranı düşünce aylıkların da düşeceği sonucuna varılmaktadır. Ancak, bağlanan aylığın miktarını sadece aylık bağlama oranı belirlememekte, kişinin çalışma süresi ve çalışma süresi boyunca aldığı aylık ücretler doğrudan etkilemektedir.

AB Ülkelerinde Emekli Aylıklarının Net ve Brüt Ücrete Oranları

13.  Yeni yasayla  emeklilik yaşı yükselecek mi?

2035 yılına kadar emeklilik yaşı değiştirilmeyecektir. 2036 yılından itibaren emeklilik yaşlarında hayatta kalma beklentisindeki artışa paralel, kademeli bir artış gerçekleşecektir.

                                  Yıllar İtibarıyla Emeklilik Yaşları

YILLAR

ERKEK

KADIN

2005-2035

Değişmiyor

Değişmiyor

2036-2037

61

59

2038-2039

62

60

2040-2041

63

61

2042-2043

64

62

2044-2045

65

63

2046-2047

65

64

2048

65

65

 

Yani halen çalışan sigortalıların emeklilik yaşı yükselmeyeceği gibi, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, ancak 2035 yılından itibaren emekli olacaklar için emeklilik yaşı yükselmiş olacaktır.

14.  Sisteme 2007 yılından itibaren yeni girenler için ne değişecek?

İlk defa 2007 yılından itibaren sigortalı olacaklar için emeklilik yaşı halen geçerli olan kadın için 58, erkek için 60 yaş olarak uygulanacaktır.

Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7000 gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100’er gün artırılarak 9000 güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır.

15.  SSK’lılar için 2007 yılında ilk defa sigortalı olanlar artık 9000 gün prim ödemek zorunda olacak. 9000 gün işçiler için fazla değil mi?

Halen Emekli Sandığı ile Bağ-Kur’da emekli olabilmek için 25 yıl, yani 9000 gün prim ödenmesi gerekmektedir. Sadece SSK’da bu süre 7000 gün, yani 19 yıldan biraz fazladır. Prim gün sayıları ile ilgili yeni düzenleme, tasarının yasalaşmasından sonra sigortalı olanlar için geçerli olacaktır. Halen SSK kapsamında sigortalı olanlar ise 7000 gün prim ödemek suretiyle emekli olabilecektir.

Yani 2030’lu yılların Türkiye’sinde yaşayan ve o yılların çalışma koşullarındaki sigortalılar bu değişiklikten etkilenecektir. O yılların Türkiye’sinde hem iş bulma imkanının, hem çalışma koşulları ve çalışma sürelerinin, hem de ücretlerin bugünkünden çok daha iyi olacağı, çalışanlarımızın bu prim gün sayılarını zorlanmadan doldurabileceklerini düşünmek iyimserlik olmayacaktır.

16.  Devlet memurlarının aylıkları reform nedeniyle düşecek mi?

Kamu görevlilerinin prime esas kazanç matrahları bugüne oranla artacağından ve bu matrah üzerinden prim alınacağından ele geçen net ücretlerinin azalabileceği yönünde bir kaygı vardır. Ancak, net ele geçen ücretin düşmemesi için prim artışının bütçeden karşılanması düşünülmektedir. Böylece kamu çalışanları açısından da net ücrette bir düşme meydana gelmeyecektir.

 

17.  Genel Sağlık Sigortası nedir? Mevcut sistemden farkları nelerdir?

Reformun getireceği bir diğer önemli yenilik, bütün vatandaşların yanı sıra Türkiye’de bir yıldan daha uzun süre yaşayanlar, vatansızlar ve sığınmacıları da kapsayan bir Genel Sağlık Sigortası’nın kurulmasıdır. Genel Sağlık Sigortası uygulaması ile birlikte vatandaşlar arasında sağlık hizmetine erişim ve kullanım konusundaki ayrımcılığın sona ermesi, herkese eşit kapsam ve kalitede sağlık hizmeti sunulması amaçlanmaktadır. Planlanan bir diğer önemli yenilik ise, yoksul vatandaşların sağlık sigortası primlerinin devlet tarafından karşılanacak olmasıdır. Ayrıca, anne ya da babasının prim borcu olup olmadığına yada diğer yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın, 18 yaş ve altındaki bütün çocuklar koşulsuz olarak bütün sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olacaklardır.

Çalışanların primleri işverenleri tarafından, işveren olanların veya zengin olanların primleri kendileri tarafından, yoksul olanların primleri ise devlet tarafından yatırılmak suretiyle tüm vatandaşlarımız sağlık sigortası güvencesine kavuşacaktır.

Genel Sağlık Sigortası kapsamında verilecek sağlık hizmetleri ile ödenen prim miktarı arasında bir ilişki olmayacaktır. Özel sigortacılıktan farklı olarak, bir risk hesabı yapılmayacaktır. Genel Sağlık Sigortasında sağlık hizmetleri gerek kamu gerekse özel sektör hastaneleri, laboratuarları ve tetkik merkezlerinden, aile hekimleri ve birinci basamak olarak tanımlanmış polikliniklerden hizmet alınmak suretiyle sağlanacaktır. Sigortalılar, sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucularından hiçbir bedel ödemeksizin faydalanabileceklerdir. Tasarı ile kamu – özel ayrımı olmadan, sektörün tamamında rekabet şartlarına dayanan daha kaliteli sağlık hizmet üretilmesi teşvik edilecektir. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkin kullanımıyla hastanelerde yığılmaların azalacağı, vatandaşlarımızın sağlık hizmetine daha rahat erişerek, daha etkin bir sağlık hizmeti alabileceği düşünülmektedir.

18.  Genel Sağlık Sigortasından sonra mali yapı nasıl şekillenecektir?

Türkiye’de sağlık alanında yapılan harcamalar günümüzde milli gelirin %2’sinin üzerine çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte uygulandığında, Genel Sağlık Sigortasının toplam maliyetinin 2025 yılında milli gelirin % 6.6’sıyla, Genel Sağlık Sigortası finansman açığının ise % 3.7 ile sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Mevcut duruma kıyasla bütün vatandaşların sağlık sigortası güvencesine kavuşacağı dikkate alındığında, reformun milli gelirin % 0.5’i kadar ilave bir kamu açığıyla gerçekleşmesi mümkün gözükmektedir. Elbette burada, Sağlıkta Dönüşüm Programının başarısı ve özellikle ülkemizde sevk zincirinin etkin bir şekilde yerleşmesi ve sağlık hizmeti sunumunda sağlanması beklenen verimlilik artışları kritik önem taşımaktadır.

19.  Sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru mu?

Genel Sağlık Sigortası ile birlikte sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru değil. Tüm vatandaşlar Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanacaktır. Ancak, bugün olduğu gibi ayaktan tedavide kullanılan ilaç ve ortez-protezlerde %10 ila %20 arasında katkı payı alınacaktır. Genel Sağlık Sigortası ile katılım payı alınacak yeni bir unsur getirilmemektedir. Hatta katkı payı tutarının asgari ücretin %75 ini geçmesi halinde, aşan kısmı sigortalıdan alınmayacaktır. Bu oran halen asgari ücretin 1 ila 1,5 katı arasında değişmektedir.

20.  Sağlık yardımlarını almak için neden ayrıca prim ödüyoruz? Vergilerle karşılamak mümkün değil mi? Primli sistem ile vergili sistem arasındaki fark nedir? Neden primli sistemi tercih ettiniz?

Diğer tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi, sağlık hizmetinin de bir bedeli vardır. Bu bedeli ödeyenler de vatandaşlarımızdır. Ülkemizde toplanan vergiler diğer kamu harcamalarına dahi yetmezken, yılda yaklaşık 15 milyar doları içeren bu harcamanın vergilerle ödenmesi mümkün görünmemektedir.

Aslında “prim” de bir vergi türüdür. Verginin tüm unsurları primde de bulunmaktadır. Sağlık harcamalarının genel vergiler yerine primle finanse edilmesinin en önemli yararı, Devletin bu sayede her yıl % 12 oranında geliri sadece sağlık harcamaları için garanti etmesidir. Aksi takdirde her yıl bütçe görüşmelerinde sağlığa genel bütçeden ayrılan pay tartışma konusu olacaktır.

21.  Emeklilerden ve hak sahiplerinden sağlık primi alınacak mı?

Emekliler ve bunların hak sahiplerinden sağlık primi alınması söz konusu değildir.

22.  Prim borcu olan Bağ-Kur sigortalıları hiçbir sağlık yardımı alamıyor. Yeni sistemde bu sorun nasıl çözülecek?

SSK’lı ve Emekli Sandığı kapsamındaki vatandaşlarımızın sağlık primini ödeme sorumluluğunun işverenlere ait olması nedeniyle, prim borcunun ödenmemesi sağlık yardımının verilmesine engel teşkil etmemektedir. Ancak Bağ-Kur’lu vatandaşlarımız hem sigortalı hem de işveren pozisyonundadır. Bu nedenle prim borcunun ödenmesi önem taşımaktadır.

Genel Sağlık Sigortası uygulaması bu sorun tamamen çözemese de, mevcut sisteme göre Bağ-Kur’lu vatandaşlarımız açısından önemli iyileştirmeler getirmektedir. Bağımsız çalışan kişiler prim borcunu ödememiş olsalar dahi, acil durumlarda, koruyucu sağlık hizmetlerinde, bulaşıcı hastalıklarda, iş kazası ve meslek hastalığı hallerinde sağlık yardımlarını alma hakkına sahip olmaktadırlar.

23.  Genel Sağlık Sigortasında hangi hastalıklar karşılanacak? Tüp bebek de buna dahil mi?

Genel Sağlık Sigortası, kişisel koruyucu sağlık hizmetleri dahil olmak üzere, bugün mevcut sosyal güvenlik kurumlarının karşıladığı tüm sağlık hizmetlerini karşılayacaktır. Ayrıca, yurtdışında tedavi ve tüp bebek gibi, daha fazlasını da karşılayacaktır. Genel Sağlık Sigortası tarafından karşılanmayacak sağlık hizmetleri sadece estetik amaçlı sağlık hizmetleri ve Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen veya tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleridir.

24.  Koruyucu sağlık hizmetleri kapsama alınacak mı?

Evet, koruyucu sağlık hizmetleri ilk defa sosyal güvenlik kapsamına alınmaktadır. Sigorta kuruluşu için esas olan kişinin hastalanmamasıdır. Genel Sağlık Sigortası’nın en temel hedefi ve başarı göstergesi toplumun sağlık göstergelerinde sağlanacak iyileşme olacaktır. Bu açıdan en önemli iki unsur koruyucu sağlık hizmetleri ve bunu uygulayacak aile hekimliği sistemdir. Bu iki unsur da Genel Sağlık Sigortası kapsamında yer almaktadır.

25.  Hastanın sağlık kurumunu seçme hakkı olacak mı?

Sosyal güvenlik kurumu ister kamu isterse özel olsun gerekli kriterleri taşıyan bütün hastaneler ve sağlık kuruluşlarıyla sözleşme imzalayacaktır. Sigortalılar öncelikle birinci basamak sağlık kuruluşlarına müracaat ederek sevk almak suretiyle anlaşmalı sağlık kuruluşlarından dilediğine gidebilecektir.

26.  Bu anlaşmalı sağlık kuruluşlarına özel hastaneler de dahil olacak mı?

Gerekli koşulları taşıyan özel sağlık kuruluşlarıyla da sözleşme imzalanacaktır. Sözleşme yapılan hastaneler arasından kişi hangisine gitmek isterse ona gidebilecektir.

27.  Yurtdışında tedavi imkanı olacak mı?

Sigortalılar ülkemizde tedavi edilemeyen rahatsızlıkları için yurt dışında tedavi olabilme hakkına sahip olacaktır.

28.  Aile hekimliği ne anlama geliyor?

Aile hekimliği her vatandaşımızı ait temel sağlık bilgilerinin tutulduğu ve takip edildiği ilk basamak sağlık birimidir. Halen Sağlık Bakanlığı aile hekimliği sistemini ülke çapında yaygınlaştırmak üzere çalışmalarını yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda aile hekimliği sistemi yaygınlaştıkça vatandaşlarımızın kendi aile hekimleri olacak. Böylece, her defasında hekime aile üyeleri ya da kendi sağlığıyla ilgili bilgileri aktarmasına gerek olmayacak veya bunların tespiti için her defasında tetkik ve tahlile ve bunlar için ayrı ayrı para ödemesine, zaman harcamasına, gereksiz ilaçları almasına gerek kalmayacak.

 

29.  Aile hekimliği kişilere bir sorumluluk getirecek mi?

Aile hekimlerinin ücreti sosyal güvenlik kurumlarınca ödeneceğinden, maddi bir sorumluluk olmayacak. Ancak, sigortalıların sağlık sorunlarında doğrudan hastanelere gitmeyip, ilk önce aile hekimlerine müracaat etmeleri gerekecek.

30.  Özel Sağlık Sigortası olanlar GSS kapsamına girmek zorunda mı? Kişilerin tercih hakkı olacak mı?

GSS sosyal sigortacılık ilkelerine dayanmaktadır. Yani kişilerin sağlık güvencesine girmeleri kendi isteklerine bırakılmamaktadır. Bu sayede zenginlerden fakirlere, sağlıklı olanlardan hasta olanlara, bekar olanlardan evli ve çocuklu olanlara, gençlerden yaşlılara kaynak transferi gerçekleşmektedir. Ancak bu şekilde sosyal devletin sağlık alanında yaşama geçirilmesi mümkün olmaktadır. Sistem isteğe bağlı yapıldığında, zengin olanlar, genç olanlar, bekar olanlar, sağlıklı olanlar sistemden çıkmayı tercih edecektir. Bu durumda Genel Sağlık Sigortası sisteminin mali yükü çok daha fazla artacaktır. Ayrıca, toplum bireyleri arasındaki çok önemli bir dayanışma olanağı da kaybolacaktır.

Ancak, sistem ayrıca özel sigorta yaptırmak isteyen vatandaşlarımızı engellememekte, bu kişilere asgari ücretin % 10 u kadar prim muafiyeti sağlamaktadır.

31.  Sağlık konusunda sık sık gündeme gelen yolsuzluklara son verilecek mi? Bu konuda neler planlandı?

Tüm vatandaşlara eşit, aynı standartta, ayrımcılığa son verecek şekilde tasarlanan Genel Sağlık Sigortası sistemi yolsuzlukların da önlenmesinde en önemli araç olacaktır. Bu amaçla kurulacak bilgi işlem altyapısı ve elektronik provizyon sistemi sağlık ödemeleri ile ilgili kişi bazında, zamanında ve doğru veri elde edilmesini sağlayacak ve yolsuzlukların önlenmesinde çok önemli rol üstlenecektir.

32.  Sosyal yardımlar konusunda ne tür yenilikler getirilecek?

Sosyal yardımlar, sosyal güvenlik sistemimizin en önemli bileşenlerinden birisi. Çünkü düşük ücretler nedeniyle oluşan düşük emekli aylıkları bir süre sonra kişilerin geçimini sağlamakta yetersiz kalmaktadır. Bu ise, hükümetler üzerinde emekli aylıklarının arttırılması yönünde baskı yaratmaktadır. Ancak, emeklilik sistemi içinde yer alan herkes muhtaç olmadığı gibi, muhtaç olanlar da aynı ölçüde muhtaç değildir. Yapılan zamlar vergilerden ya da borçlanma yoluyla karşılandığı için, emekli aylığı almayan kişiler aleyhine eşitsizlik de yaratmaktadır.

Bu nedenle sosyal sigorta sisteminin mutlak surette sosyal yardım sistemiyle tamamlanması gerekmektedir. Bu sayede kişilerin muhtaçlık düzeyine göre vergilerden desteklenmesi mümkün olacaktır.

Ayrıca tüm muhtaç vatandaşlarımızı kapsayan, kişileri sosyal yardım almaksızın yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacak politikalar da yaşama geçirilecektir.

Sosyal yardımlar ve primsiz ödemelere ilişkin yasa tasarısı Bakanlığımızca hazırlanmış, ilgili Kamu kurumlarının ve sosyal tarafların görüşlerine açılmıştır. Görüşler tamamlandıktan sonra tasarı Başbakanlığa sevk edilecektir.

 

33.  Reform sosyal yardımlar ve primsiz ödemeler alanında neler öngörmektedir?

Reformun getireceği en önemli yeniliklerden bir sosyal yardımlar ve primsiz ödemeler konusundadır. Yoksulluk nesilden nesle aktarılan bir olgudur ve yoksulluğun çocuklar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri sonradan telafi etmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu anlayış temelinde devam eden çalışmalarda temel amaçlardan ilki, sosyal yardımlar için kullanılan kamu kaynağını objektif yararlanma ölçütlerine bağlı olarak adil ve ulaşılabilir kılmaktır. Bu amaçla fakirlik testlerinden faydalanılması planlanmaktadır. İkincisi, sosyal yardımlardan yararlanmayı, öngörülen şartları taşımaları halinde her muhtaç vatandaş için bir hak olarak tanımlamak, yardımları bütçe imkanları çerçevesinde ve muhtaçlık düzeyi esas alarak belirlemektir. Ayrıca, mükerrer yardımları önleyerek bu alana ayrılan kaynakların daha etkili kullanılmasını sağlamak amacıyla sosyal yardımlardan yararlananlarla ilgili ulusal ölçekte merkezi bilgi sistemi ve bilgi yönetim sistemi geliştirilmesi planlanmaktadır.

34.  Yapmayı planladığınız sosyal yardımlar nelerdir? Bunlardan kimler yararlanabilecek? Yardım tutarları ne kadar olacak?

Tasarı ile çocuk yardımı ve iş edindirme yardımı ilk defa getirilmektedir. Mevcut 2022 sayılı kanun ile yapılmakta olan 65 Yaş aylığı ve özürlü aylığı aynen ödenmeye devam edilecektir. Ayrıca halen yeşil kart kanunu ile yapılan sağlık yardımları, Genel Sağlık Sigortası kapsamında primi Devlet tarafından ödenmek suretiyle sürdürülecektir.

Çocuk yardımı ile yoksul ailelerin çocuklarını yoksulluğun yol açtığı risklere karşı korumak, yoksulluğun nesilden nesile geçmesini önlemek ve yarattığı olumsuz etkileri bertaraf etmek amaçlanmaktadır.

İş edindirme yardımı ile işsizliğin en yaygın olduğu grubu oluşturan, küçük bir destek ve eğitimle becerilerinin geliştirilmesi mümkün olan genç mezunlarımıza destek olunması amaçlanmaktadır.

Sosyal yardımların tutarının hesaplanmasında bu tasarı ile yeni bir sistem getirilmektedir. Başvuran kişinin yaşam düzeyi tespit edilecek, yaşam düzeyi istediği sosyal yardım türüne göre belirlenen sosyal yardım eşik değerin altında ise, aradaki fark sosyal yardım olarak ödenecektir.

35.  Kişiler birden fazla kurumdan sosyal yardım alabiliyor. Bu da kaynakların kötü kullanılmasına ve diğer yardıma muhtaç kişilerin mağdur olmasına neden oluyor. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?

Kamu kaynağı kullanan diğer kuruluşlar sosyal güvenlik sistemi içerisinde oluşturulacak veri tabanından provizyon alacaklardır. Bu sayede aynı kişiye birden fazla yardım yapılması önlenecektir. Ayrıca, elde edilecek verilerle sosyal yardımlara ilişkin doğru politika ve stratejiler geliştirilecektir.

36.  Vatandaşlarımız sürekli sosyal yardıma muhtaç mı yaşayacak? Kişilerin kendisine ve ailesine bakabilecek hale getirmek için ne tür politikalar uygulamayı düşünüyorsunuz?

Yapılacak yardımlar konusunda bir felsefe değişikliği söz konusudur. Yapılacak sosyal yardımların kişileri bu yardımlarla yaşamaya alıştırabilecek nitelikte olmamasına dikkat edilmektedir. Bu çerçevede, tüm Avrupa’da da uygulanan aktif sosyal politika araçları ile kişilerin toplumdan dışlanması önlenecek, yardım alanların kendi geçimlerini sağlamalarını başarmaları için eğitimler ve çalışma imkanları sağlanacaktır. Kısaca amaç, toplumsal dışlanmayı ve sağlanacak yardımlarla kişilerin sosyal yardım sisteminden faydalanma ihtiyacını ortadan kaldırmaktır.

37.  Üç sosyal güvenlik kurumun tek çatı altında birleşmesinin anlamı nedir?

Yeni sosyal güvenlik sistemi sadece mevcut kurumları tek çatı altında birleştirmeyecek, mevcut sosyal güvenlik kurumlarına mensup sigortalılar arasındaki hak ve yükümlülük farklılıklarını ortadan kaldıracaktır. Tüm vatandaşlarımız hak ve yükümlülükler bakımından eşit oldukları yeni bir sosyal güvenlik sisteminde yaşayacaktır. Bir diğer ifadeyle, “tek çatı” sadece idari anlamda değil norm birliği anlamında olacaktır. Ayrıca,, bütün vatandaşlarımıza aynı kalitede hizmet sunulacaktır.

Diğer taraftan kurumlar tek bir çatı altında birleştiğinde ortak veri tabanı sayesinde sosyal güvenlik sisteminin tamamı ile ilgili güvenilir veri toplanacak. Bu sayede Kurumun zamanında ve doğru sosyal güvenlik politikaları üretebilme yeteneği artacaktır. Bu durum denetim ve kontrollerin etkinliğini de artırarak prim ödemede ve kayıt dışı istihdamdaki kayıp ve kaçakları azaltacaktır.

38.  Yeni Sosyal Güvenlik Sistemindeki yapıyı anlatır mısınız?

Mevcut sosyal güvenlik sistemi vatandaşların çalışma statülerindeki farklılıklara göre kurgulanmış bir sistemdir. Gerek emeklilik, gerekse sağlık sisteminde 5 ayrı yasayla sigortalı vatandaşların hak ve yükümlülükleri tanımlanmakta ve sistem 4 ayrı kurum  tarafından idare edilmektedir. Kabaca SSK işçiler, Emekli Sandığı memurlar, Bağ-Kur kendi nam ve hesabına çalışan sigortalıların işlemleri ile ilgilenir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ise SSK ve Bağ–Kur’un koordinasyondan sorumludur.

Sosyal Güvenlik Reformunun getirdiği en önemli yenilik, vatandaşlar arasında ayrımcılığa yol açan bu farklı uygulamalara son verilmesidir. Reformla birlikte kamu yada özel sektörde, bir işverene bağlı yada serbest çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın, çalışan bütün vatandaşlar için eşit haklar ve yükümlülüklerin söz konusu olduğu tek bir emeklilik sistemi ve tüm vatandaşlar için tek bir genel sağlık sigortası kurulması temel amaçtır. Yeni emeklilik sisteminde zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık ülke gerçeklerine uygun bir biçimde yeniden tanımlanmaktadır. Herkesi kapsamı içine alan bir genel sağlık sigortasının oluşturulması tasarlanmaktadır. Bunlar tek bir merkezden yönetilecektir.

 

İsteğe bağlı sigortalılık ülke gerçeklerine uygun olarak yeniden tanımlanmıştır. Tarım işlerinde süreksiz olarak çalışanlardan, tarımda kendi nam ve hesabına çalışanlardan, gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkar siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt olanlardan ve ev hizmetlerinde çalışanlardan aylık kazançları prime esas asgari aylık kazancın altında olan vatandaşlar isteğe bağlı sigortalı olabileceklerdir. Ayrıca, isteğe bağlı sigortalılıktan yararlanacak vatandaşların durumlarına uygun, bir takvim yılı içinde olmak kaydıyla esnek ödeme olanakları da getirilmekte, böylece prim ödeyemedikleri dönemler için borçlarının birikmesi önlenmiş olmaktadır.

39.  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yapısı nasıl olacaktır?

Reformun dördüncü bileşeni mevcut üç kurumun yerini alacak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun oluşturulmasıdır. Yeni kurum “vatandaşın değil bilginin” birimler/kurumlar arasında dolaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bürokrasiyi en aza indirerek vatandaşların memnuniyetini artıran bir hizmet sunumu anlayışını hakim kılmak, sosyal güvenlik reformun en önemli başarı göstergelerinden biridir. Hızlı ve yerel hizmet sunumunun sağlanması bir diğer temel amaçtır. Ülke çapında “tek noktadan hizmet” anlayışına dayalı çalışacak, hizmeti vatandaşın ayağına kadar götüren Sosyal Güvenlik Merkezleri kurulması planlanmaktadır. İlçe bazında örgütlenecek merkezler ile vatandaşlar sosyal güvenlikle ilgili her türlü işlemi kolaylıkla yapılabilecektir. Mevcut kurumların alt yapıları da kullanılarak, daha yetkin ve daha kapsamlı bir bilgi sisteminin oluşturulması tasarlanmaktadır. Gerekli verilerin zamanında toplanabilmesi ve işlenerek bilgiye dönüştürülebilmesi, yeni kurumun doğru ve zamanında politika üretilebilme becerisini, bir başka ifadeyle sosyal güvenlik sistemini yönetme becerisini artıracaktır. Diğer taraftan denetim yapısının güçlendirilmesi Kurumun bir diğer temel hedefidir.

40.  Şu anda SSK’lı olan bir kişi üç kurum birleşince hangi kuruma tabi olacaktır?

Üç kurum birleştirildikten sonra ister kamuda ister özel sektörde çalışsın, çalışma statüsüne bakılmaksızın tüm vatandaşlar yeni sosyal güvenlik kurumuna tabi olacaklardır.

41.  Emekli aylıklarının bağlanması bazen uzun süreler almaktadır. Bu konuda iyileşmeler olacak mı?

Aslında son yıllarda emekli aylıklarında aylık bağlama süresi oldukça kısalmış örneğin, SSK’da 2003 yılında ortalama 76 gün iken bu gün 57 güne düşmüştür. Aylık bağlama süresinin uzamasının nedeni farklı sosyal güvenlik kurumlarında kayıtlı olan hizmetlerinin bir araya getirilmesi için kurumlar arasında yapılması gereken yazışmalardır. Yeni sosyal güvenlik sisteminde bilgi teknolojileri etkin olarak kullanılacağı, tüm sigortalılık işlemleri vatandaşlık numarası altında takip edileceği, kurumlar arası yazışmalara gerek kalmayacağı için emekli aylığı bağlanması da dahil olmak üzere sigortayla ilgili işlemlerin çok kısa sürede tamamlanması sağlanacaktır.

42.  SSK ve Bağ-Kur’un sigortacılık alanında hizmetleri birkaç ilçe hariç il düzeyinde olduğundan sigortalı ve işverenler illerde işlemlerini yapmak zorundalar. Yeni sistemde hizmet sunumunda değişiklik olacak mı?

Sosyal güvenlik kurumunun teşkilatlanmasında bugünkünden çok farklı bir anlayış söz konusu olacaktır.Hizmetin tam anlamıyla vatandaşın ayağına gitmesi sağlanacaktır. Her ilçede ve nüfusun büyüklüğü gibi kriterler göz önüne alınarak mahallelerde bile Sosyal Güvenlik Merkezleri kurulabilecektir. Sosyal güvenlik merkezlerinde amaçlanan vatandaşa kolay ve ayrıcalıksız hizmet sunmak, sorunları zamanında ve kısa sürede çözülmek, gereken bilgilerin doğru olarak vermek, vatandaşın beklenti ve taleplerine duyarlılık içinde yaklaşmaktır.

Bu merkezler bankaların şubeleri gibi düz ayak üzeri, banko esasına göre kurulmuş, işlemlerin bankoda görevli sosyal güvenlik temsilcisi personel tarafından bilgisayar vasıtasıyla tek imzada tamamlanabildiği yerler olacaktır. Vatandaşlarımız sigorta işlemleri için şehir merkezlerine gitmek zorunda kalmayacaktır.

Sosyal güvenlik merkezleri, genel merkezdeki merkezi veri tabanı ile sürekli bağlantılı olacak ve sigortalıların başvuruları, talepleri ve sorularının eşzamanlı olarak genel merkeze iletilmesini sağlayacaktır. Sosyal Güvenlik Merkezleri, sosyal güvenlik hizmetleri ile ilgili kontrolleri de yerine getirmekle sorumlu olacaklardır. Kontrollere ilişkin tespitler elektronik ortamda merkeze iletilecektir. Sosyal güvenlik merkezleri tahsilat ve ödeme işlemleri gerçekleştirmeyecek, bu hizmetler bankalar aracılığıyla sağlanacaktır. Daha çok vatandaşların taleplerini hızlı sonuçlandırma, bilgi toplama-derleme, kayıt ve iletişim merkezleri olarak çalışmalarına öncelik verilecektir. Bütün veriler tek merkezde toplanacağı ve ilçe hizmet merkezleri daha çok yüz yüze iletişim ve fiziki yakınlık kurmak ve yerinde denetim sağlamak amaçlı kullanılacağı için, sorunlar en hızlı şekilde çözülecektir.

43.  Birleştirme sonrası bürokratik işlemler azalacak mı?

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının birleşmesi görünürde devasa bir kurum yaratıyor. Ancak, yeni Sosyal Güvenlik Kurumu’nun temeli modern bilgi teknolojilerine dayanacak ve geçiş kademeli yapılacak. Yeni yapıda evrakın, kişinin kurumlar arasında dolaşmasını engellemeye dönük olarak tüm işlemlerin elektronik ortamda gerçekleşmesi tasarlanmaktadır. Bu ise, bürokrasiyi azaltacak ve hizmet kalitesini artıracaktır.

44.  Kurumların tek çatı altında birleştirilmesi halen yürütülmekte olan hizmetlerin aksamasına neden olacak mı? Ne tür önlemler alınıyor?

Geçiş sürecinin vatandaşlarımız açısından soruna neden olmadan yürütülmesi için, alt yapı çalışmalarına şimdiden başlandı. Yeni yapı hazırlanmadan eski yapılar ortadan kaldırılmayacak. Bu nedenle mevcut durumdan geriye gidiş olmayacaktır.

45.  Mevcut sosyal güvenlik kurumlarında çalışanların durumları ne olacak?

Kurumların birleşmesi kurumlarda çalışanların durumlarını değiştirmeyecektir. Geçiş döneminde sosyal güvenlikle ilgili hizmetler mevcut yapı ve personel ile verilmeye devam edecektir. Sosyal güvenlik kurumlarımızda çalışanların hak kaybı söz konusu olmayacaktır.

Bir diğer ifadeyle, yeni sosyal güvenlik kurumunun insan kaynağı mevcut üç sosyal güvenlik kurumunun halen çalışan personeli olacaktır. Bu personel yeni kurumun kültürü, çalışma prensibi ve iş süreçleri konusunda yoğun bir eğitimden geçirilerek, yepyeni, modern, mensubu olmaktan gurur duyulan bir kurumun çalışanı olacaktır.

46.  Yeni yasal düzenlemeler işverene işçi sayısını azaltmasını gerektirecek yeni sorumluluklar getirecek mi?

Yeni yasa ile gerek sigortalılar, gerekse işverenlere yeni prim yükümlülüğü getirilmemektedir.

47.  Devletin primlere katkısı olacak mı?

Reform ile tasarlanan önemli değişikliklerden biri de, sosyal devlet anlayışına uygun olarak, yeni sistemde devletin emeklilik sigortasına % 5, Genel Sağlık Sigortasına ise % 3 oranında katkıda bulunmasıdır. Ayrıca Genel Sağlık Sigortası kapsamında, prim ödeme gücü olmayan vatandaşların primleri de Devlet tarafından ödenecektir.

48.  Bu yasal düzenlemelerin aciliyeti var mı?

Bu yasal düzenlemeler şimdi yapılmazsa gelecek nesillerin çok daha büyük fedakarlıklarla bu düzenlemeleri gerçekleştirmeleri gerekecek. Ne var ki, gelecekte yapılacak reformun ekonomik ve sosyal maliyeti ülkemiz için bugünkünden çok daha yüksek olacaktır. Ayrıca, nüfus yapısındaki olumlu değişimin sağladığı fırsatların kaçırılmaması gerekmektedir. Hem bugün hem de yarın daha az maliyete katlanarak reformun yapılmasına imkan vermek üzere bu çalışmalar başlatıldı.

49.  Önemli olduğu söylenen bu değişiklikler şimdiye kadar niye yapılmadı?

Sosyal güvenlik sistemiyle ilgili düzenlemeler yasal ve teknik yönden iyi bir hazırlık gerektirmektedir. Ayrıca, bu konu bütün toplumu ilgilendirmekte dolayısıyla mümkün olduğunca geniş bir toplumsal katılım ve uyumla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple reform çalışmaları yaklaşık olarak üç yıl sürmüştür. Genel Sağlık Sigortasının gerçekleştirilmesi ise 1972 yılından bu yana ülkenin gündemindedir. Sosyal güvenlik reform yasaları sadece Türkiye’de değil hemen hemen bütün ülkelerde hazırlanması ve üzerinde mutabakat sağlanması en zor yasalardan kabul edilir.

 

50.  Bu yasalar ne zaman yürürlüğe girecek?

Halen TBMM Genel Kurulu’nda bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının yasalaştığı tarihte, Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının ..........................  tarihinde yürürlüğe girmesi beklenmektedir.

 

Kaynak: T.C.Sosyal Güvenlik Kurumu