Temel koruma birimi olarak aileyi esas alan ölüm sigortası, diğer sigorta kollarından farklı olarak sigortalının kendisine değil, ölüme bağlı olarak geride kalan hak sahiplerine sosyal güvence sağlar. Yasa koyucu, Türk toplumunun aile ve sosyal yapısını gözeterek sigortalının eşi, çocukları, anne ve babasını(5) hak sahibi saymıştır(6).
5510 sayılı Kanun gereği, geride kalan aile bireylerinin, ölüm sigortası kapsamından ölüm aylığına hak kazanabilmeleri için üç koşulun sağlamış olması gerekir. Bu koşulların ilki sigortalının ölümü, ikincisi sigortalının sağlığında belirli bir süre prim ödemesinin olması, son koşul ise geride kalanların 5510 sayılı Kanunda tanımlanmış olan hak sahibi niteliğini taşımasıdır(7).
Sigortalının ölüm biçiminin bir önemi bulunmamakla birlikte, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ölmesi veya sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı almakta iken ölmesi durumunda, hak sahipleri ölüm gelirine hak kazandığı gibi sigortalının prim ödemesi ölüm aylığına hak kazanmaya yeterse hak sahiplerine ölüm aylığı dışında ölüm geliri de bağlanır (5510, md. 16, 22, 32, 34)(8).
Belirtmeliyiz ki; ölenin mirasının reddedilmesi, -sosyal sigortalardaki zorunluluk ilkesi- gereği(9), mirası reddedenin hak sahibi niteliği taşıması koşuluyla ölüm aylığı almasını engellemez(10).
Ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli sigortalılık süresi ve/veya prim ödeme gün sayısı tabloda yer almaktadır(11).
DUL EŞİN HAK SAHİPLİĞİ
Hak sahiplerinden ilki dul eştir. Dul eşe aylık bağlanması için iki şart aranmaktadır. Bunların ilki sigortalının ölüm tarihinde Türk Medeni Kanun’una göre evlilik birlikteliğinin bulunması, diğer şart ise dul eşin sigortalının ölümü sonrası evlenmemesidir. Dolayısıyla dul eşin gelir ya da aylık alması veya sigortalı olarak çalışması ölüm aylığı almasına engel değildir.
Ancak 01.10.2008 tarihinden sonra ölen 4/I-a, 4/I-b veya 4/I-c sigortalısının hak sahibi eşi dışında, ölüm aylığı alan başka çocuk yok ise eşin çalışması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık alması ölüm aylık hissesini % 75’den % 50’ye (5510, md. 34) indirir(13). Aynı oranlar, aktif ve SGK’ya devir banka sandıklarından aylık bağlanacak dul eşler içinde geçerlidir. (5510, geçici md. 20/XI) Yine ölen 5434 sayılı Emekli Sandığı iştirakçisi sigortalının dul eşinin, başka aylık alan yoksa yüzde 75, aylık alan bir çocuk varsa yüzde 60 olan aylık hissesi emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı alan veya iştirakçi olan dul eş için yüzde 50 olarak uygulanır (5434, md. 68).
5510 sayılı Kanuna göre, dul eşin evlenmesi halinde aylığı kesilir, evlilik ölüm nedeniyle sona ererse dul eşe yeniden aylık bağlanır. Sonraki eşin ölümü sonrası önceki ve sonraki eşinden de ölüm aylığına hak kazanan eşe tercih ettiği aylık bağlanır(14). (5510, md. 54/I)
Eşlerin birinden ölüm geliri, diğerinden ölüm aylığı alma hakkı bulunan dul eşe gelir ve aylık mukayesesi yapılarak yüksek olan tam düşük olan yarım bağlanır(15). (5510, md. 54/son)
KIZ ÇOCUKLARININ HAK SAHİPLİĞİ
5510 sayılı Kanun’a göre diğer bir hak sahibi ise sigortalının kız çocuğudur. 5510 sayılı Kanunda, sigortalının bekâr veya boşanmış ya da dul kalmış veya sonradan bu duruma düşmüş olan, sigortalı çalışması bulunmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık almayan kız çocukları, hak sahibi olarak nitelendirilmiştir.
5510 sayılı Kanun’daki bu düzenleme gereği, sigortalının kız çocuklarının hak sahipliğini, genel ve özel olmak üzere iki şarta bağlanmıştır. Sigortalının çocuklarının ölüm aylığına hak kazanabilmeleri için aranan genel şartlar, 5510 sayılı Kanun (uzun vade sigorta primine tabi) veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamak veya asli sigortalı gelir ya da aylığı almamaktır.
Kız çocukları için aranan özel şart ise kız çocuğunun medeni hali ile ilgilidir. Kız çocukları evlenmedikleri sürece hak sahipliği niteliğini taşır. Boşanmış veya eşinin ölümü nedeniyle dul kalmış kız çocukları da bekâr kız çocukları gibi hak sahibi sayılır. Kız çocukları için yaş ve öğrenim şartı aranmaz(16). Diğer bir anlatımla kız çocukları için hak sahipliği medeni durum ve sigortalılık/gelir-aylık alma ilişkisine bağlıdır.
Belirtelim ki; 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal sigorta kanunları kız çocuklarının hak sahibi sayılma koşullarını farklı belirlemiştir. Bütün sigorta kanunları kız çocuklarının hak sahipliği için evli olmamak, evli olmakla beraber sonradan boşanmak veya dul kalmayı genel koşul görmüştür. Bu şartlar yanında, 506 sayılı Kanuna göre, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan asli sigortalı geliri veya aylığı almayan kız çocukları hak sahibidir. Banka sandıkları için de aynı şartlar geçerlidir. 1479 sayılı Kanun ise önceleri geçimi sağlayacak gelir bulunmama şartını sonradan sigortalı çalışmamak veya kendi sigortalılığı nedeniyle aylık almamak olarak revize etmiştir(17). 5434 sayılı Kanun ise kız çocuğunun devlet memuru olmamasını (5434 veya 5510, md. 4/I-c sigortalısı olmayan) aylık almak için yeterli görmüştür. Tarım SSK ve Tarım Bağ-Kur Kanunlarında ise dönem içerisinde değişiklik olmakla birlikte son değişiklikte sigortalı çalışmamak veya kendi sigortalılığı nedeniyle aylık almamak aylık için aranan şarttır.
Kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanması için gerekli şartlar tabloda yer almaktadır.
Murat GÖKTAŞ/Murat ÖZDAMAR/Yaklaşım / Ağustos 2017 / Sayı: 296
Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.
|