Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
YENİ GELİR İDARESİ ÖZELGELERİ (2017/7) PDF Yazdır e-Posta
11 Temmuz 2017

Image

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Kâr dağıtımından sonra yapılan sermaye artırımında faiz indiriminden yararlanılabilir mi?

(09.05.2017 tarih ve 15256 sayılı özelge)

Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi suretiyle gerçekleştirilen nakdi sermaye artırımları dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen indirim uygulamasından faydalanılması mümkün olmadığından, şirket kârının önce ortaklara dağıtılıp daha sonra da tekrar şirkete sermaye olarak konulması işlemi dolayısıyla ve dağıtılan bu kâr payı tutarıyla sınırlı olmak üzere bu indirim uygulamasından yararlanılması mümkün değildir.

Yurt dışı iştirak kazançları istisnası şartlarından olan vergi yükünün hesabında başka bir ülkede bulunan şube kazancı üzerinden ödenen vergiler dikkate alınabilir mi?

(05.06.2017 tarih ve 184511 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen istisna hükmünün uygulanabilmesi için maddede sayılan şartların topluca yerine getirilmesi gerekmekte olup, iştirak edilen İngiltere’nin Jersey Adaları’nda mukim bağlı ortaklıklardan elde edilen iştirak kazançlarına ilişkin olarak vergi yükü şartı da dahil olmak üzere tüm şartların sağlanması halinde bu iştiraklerden elde edilen kazancın anılan bent kapsamında kurumlar vergisinden istisna tutulması mümkündür.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen istisna hükmünün uygulanabilmesi açısından vergi yükünün hesabında, kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere bağlı ortaklıkların bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergiler dikkate alınacak olup, bağlı ortaklıkların Irak Cumhuriyeti’nde şubeleri vasıtasıyla yürüttükleri faaliyetlerinden doğan kazançları üzerinden Irak’ta ödedikleri gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin anılan istisna kapsamında vergi yükünün hesabında dikkate alınması mümkün değildir.

Serbest meslek erbabının ikametgah olarak kullandığı otele ait harcamalar gider kaydedilebilir mi?

(09.06.2017 tarih ve 12 sayılı özelge)

Otelde ikamet eden serbest meslek erbabının otel harcamaları, ikamet edilen yerin tamamının veya bir kısmının işyeri olarak kullanılmaması, ikamet edilen otel odasının seyahat maksatlı olmaması ve kazancın elde edilmesi veya idamesi açısından doğrudan bir bağ bulunmaması nedeniyle, serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınamaz.

Vadeli olarak satın alınan emtia sertifikasının nakde çevrilmesi karşılığı bankaya ödenecek vade farkı gider kaydedilebilir mi?

(08.05.2017 tarih ve 125274 sayılı özelge)

Finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla “teverruk” ya da “uluslararası murabaha” yöntemiyle bankadan vadeli olarak satın alınan emtia sertifikasının, peşin olarak satılarak nakde çevrilmesi karşılığı bankaya ödenecek vade farkı tutarlarının, vade farklarının tahakkuk ettiği dönemlerde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Kuruma devredilen şahıs işletmesinin zararları kurum kazancından indirilebilir mi?

(25.05.2017 tarih ve 3088 sayılı özelge)

Şahıs işletmelerinin sermaye şirketlerine devrinde, geçmiş yıl zararlarının mahsup edilebileceğine ilişkin olarak vergi mevzuatımızda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.

Bu nedenle, ferdi işletmenin Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre bir kueuma devrinde, anılan şahıs işletmesinin geçmiş yıllar zararlarının, şirketin kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

2. Gelir Vergisi Kanunu

İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 18. maddesinde yer alan stopaj teşvikinden yararlananlar, diğer teşviklerden de yararlanabilirler mi?

(07.06.2017 tarih ve 25 sayılı özelge)

İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 18 inci maddesinde, 31.12.2017 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, 01.02.2017 tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince Kuruma kayıtlı işsizler arasından işe alınanların; işe alındıkları tarihten önceki üç aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları ve 2016 yılının Aralık ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olmaları kaydıyla işe alındıkları tarihten itibaren 31.12.2017 tarihine kadar uygulanmak üzere, ücretlerinin 2017 yılında uygulanan asgari ücretin aylık brüt tutarının prim ödeme gün sayısına isabet eden tutarı üzerinden hesaplanan gelir vergisinin asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra kalan kısmının, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkini öngörülmüştür.

Düzenleme gereği, gelir vergisi stopajı teşvikinden 01.02.2017 tarihinden itibaren işe alınmış sigortalılar için yararlanılması mümkün bulunmakta olup bu tarihten önce işe alınan sigortalılar için söz konusu teşvikten yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre, 2016 yılının Aralık ayına ilişkin Sosyal Güvelik Kurumu’na verilen aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olmaları ve 297 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4. maddesinin birinci fıkrasındaki şartları taşımaları kaydıyla, 01.02.2017 tarihinden itibaren istihdam edilen ve 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar hükümleri uyarınca teşvikten faydalanmayan sigortalılar için, 4447 sayılı Kanun’un geçici 18. maddesi ile düzenlenen gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, 01.02.2017 tarihinden sonra istihdam edilse ve tüm şartları taşısa dahi 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar hükümleri uyarınca teşvikten faydalanan sigortalılar için, 4447 sayılı Kanun’un geçici 18. maddesinin ikinci fıkrası; “Bu madde kapsamında gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlananlar, diğer kanunlarda yer alan benzer nitelikli gelir vergisi stopajı teşviklerinden yararlanamaz.” hükmü uyarınca, 4447 sayılı Kanun’un geçici 18. maddesi ile düzenlenen gelir vergisi stopajı teşvikinden ayrıca yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

3. Katma Değer Vergisi Kanunu

Serbest meslek erbabının ikametgâh olarak kullandığı otele ait harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir mi?

(09.06.2017 tarih ve 12 sayılı özelge)

Mesleğin icrası için kullanılması zorunlu olmayan otel odasının ikamet olarak kullanılması için yapılan harcamalar, Gelir Vergisi Kanunu’na göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen gider olduğundan, KDV Kanunu’nun 30/d maddesi uyarınca bu harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

4. Gider Vergileri Kanunu

Girişim sermayesi yatırım ortaklığı BSMV mükellefi midir?

(31.05.2017 tarih ve 150376 sayılı özelge)

Sermaye Piyasası Kanunu’nun verdiği yetki uyarınca anılan Kanun ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılan Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği çerçevesinde faaliyet gösteren Şirket 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yaptığından, banker kapsamında BSMV mükellefi olup, şirketin anılan madde kapsamında yaptığı işlemler BSMV’ye, bu madde kapsamı dışındaki işlemleri ise KDV’ye tabi bulunmaktadır.

Öte yandan, 6728 sayılı Kanun’un 9. maddesinin yürürlüğe girdiği 09.08.2016 tarihinden itibaren girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının para ve sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paraların BSMV’den istisnası olduğu açıktır.

Sendikasyon kredisine katılan bankaya ödenen faiz ve komisyon tutarları üzerinden BSMV hesaplanması gerekir mi?

(09.05.2017 tarih ve 8334 sayılı özelge)

Yurt dışında yerleşik bankalar tarafından Türkiye’de yerleşik kişi ve kuruluşlara kredi kullandırılması halinde, bankacılık hizmetlerinin tamamen Türkiye hudutları haricinde yapılması nedeniyle kanunların mülkiliği prensibi açısından Türkiye hudutları içinde vergiyi doğuran olay meydana gelmediğinden kredi verme işlemi dolayısıyla yurt dışındaki bankalarca lehe alınan paralar BSMV’nin kapsamına girmemektedir.

Bu itibarla, sağlanan sendikasyon kredisine ait faiz ve komisyonların yabancı banka hesabına aktarılması dolayısıyla yabancı bankaların lehlerine aldıkları paralar üzerinden BSMV hesaplamasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, Türkiye’deki katılımcı bankanın söz konusu işlemler nedeniyle lehine aldığı paralar BSMV’ye tabi bulunmaktadır.

Öte yandan, BSMV vasıtalı bir vergi olduğundan mükellef olan bankalarca müşterilerine yansıtılabilmekte olup, bu verginin şirkete yansıtılıp yansıtılamayacağı, banka ile şirket arasındaki özel hukuk hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gereken bir konudur.

5. Vergi Usul Kanunu

Yurtdışında yerleşik yabancı şirketler tarafından üretilmiş dizi programlarının gösterim hakkının alınması için yapılan harcamaların amortisman oranı nedir?

(18.04.2017 tarih ve 107289 sayılı özelge)

Amortisman uygulamasında sinema filmleri gibi değerlendirilen dizi film ve belgesellerin, amortisman listesinin (44.9.1.1) bölümü kapsamında, 2 yıl faydalı ömür süresi ve ilk yıl için % 85, ikinci yıl için %15 oranları dikkate alınmak suretiyle amortismana tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nun 315. maddesinde, mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükme bağlandığından, listede yer almayan iktisadi kıymetler için mükelleflerce serbest olarak amortisman oranı belirlenmesi mümkün olmayıp, oran belirlenmesi için Maliye Bakanlığına müracaat edilmesi gerekmektedir.

Kesin ithalatı gerçekleşmeden antrepoda satılan mallara ilişkin belge düzeni ve Ba-Bs formu düzenlenmesi nasıl olmalıdır?

(20.04.2017 tarih ve 109718 sayılı özelge)

Yurt dışından satın alınan malların antrepoda, millileştirilmeden satışının yapılması durumunda;

- Söz konusu satış için fatura düzenlenmesi,

- Döviz cinsinden düzenlenen faturanın Türk Lirası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere, fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması ve

- Bs formunda, firma tarafından düzenlenen bu faturanın tarih ve tutarı dikkate alınarak bildirimde bulunulması

gerekmektedir.

Öte yandan, henüz millileşmeden satılan malın emtia olarak değerlenmesinde, fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate alınarak maliyet bedelinin belirlenmesi gerekmektedir.

Özel karşılık hesabına alınan vazgeçilen alacak ticari zarardan mı yoksa mali zarardan mı mahsup edilir?

(24.04.2017 tarih ve 15708 sayılı özelge)

Alacaktan vazgeçme halinde borçlu tarafından yapılması gereken işlem; vazgeçilen alacak tutarının, alacaktan vazgeçildiği yıl ve sonraki iki yılda (toplam üç yıl) doğacak zararla itfasının sağlanması, tamamen veya kısmen itfa edilemeyen kısmının ise üçüncü yılın sonunda kâra aktarılarak vergilendirilmesidir.

Bunun yanı sıra, Vergi Usul Kanunu’nun 324 üncü maddesinde, “alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla” denilmek suretiyle, vazgeçilen alacağın gelecek yıl (yıllar) zararlarından mahsup edilebileceği kabul edilmiş olup, geçmiş yıl zararlarının kaynağı ne olursa olsun, vazgeçilen alacaktan mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu çerçevede, üç yıl içinde olmak koşuluyla, vazgeçilen alacak tutarının ticari bilanço zararına ilaveler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnaların da dikkate alınması suretiyle hesaplanması gereken zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir.

Yurt dışından tahsil edilemeyen alacak gider kaydedilebilir mi?

(15.05.2017 tarih ve 129208 sayılı özelge)

Ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın olması ve bu alacağın tahsilinin Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen kapsamda şüpheli hale gelmiş bulunması olup, Kanun’un 323. maddesinde bir ayrım yapılmaksızın, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava ve icra safhasında bulunan bütün alacaklar için karşılık ayrılabileceği öngörülmüştür. Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir.

Ancak yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, mahkemeye dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini göstermektedir. Ancak şekli bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, konkordato, herhangi bir dürüst borçlunun ödeme teklifinin konkordatoya tabi alacaklılarının belirli bir çoğunluğu tarafından kabulü ve mahkemenin onayı ile gerçekleşen ve borçlunun, borçlarının bir kısmından kurtulmasını veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, iflasa nazaran yumuşatılmış, alacaklıların eşit olarak tatminine yarayan hukuki bir araç/müessesedir. Bu sayede işletmeler konkordatoya tabi borçlarını, elde edebilecekleri zaman süreci içinde icra ve iflas takiplerinden korunmak suretiyle ödeyebilme imkânına kavuşmaktadır. Bu bakımdan konkordato, ödeme şekil ve şartlarında borçlu yararına değişiklik meydana getirir. Ayrıca, konkordato bir dava veya icra takibi olmayıp, bazen alacağın bir kısmından vazgeçme yerine alacağın vadesinin uzatılarak tamamının ödenmesi şeklinde de olabilir. Dolayısıyla, konkordato alacağı şüpheli hale getirmediği gibi aksine, alacağın (tenzilat konkordatosunda vazgeçilmeyen kısmın) tahsil imkanını kuvvetlendirir.

Buna göre, konkordato yoluna gidilen İngiltere mukimi firmadan olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacak olup, alacağın bu durumunun, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından önem arz etmekte olup, kanun koyucu tarafından da, değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsiki öngörülmüştür.

Bu itibarla, İngiltere mukimi firmanın konkordato talebinin anlaşmayla sonuçlanmasına bağlı olarak, varsa söz konusu anlaşma kapsamında vazgeçilen alacak kısmı, değersiz alacak olarak kabul edileceğinden, İngiltere mevzuatına göre yetkili resmi makamca konkordato anlaşmasının onaylanarak kesinleşmesini müteakiben, alacağın değersiz hale geldiği (anlaşmanın kesinleştiği) yıl hesaplarına zarar olarak yazılması mümkündür.

Bunun yanında, Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesi uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.