Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
KAMU ALACAKLARININ TECİLİNDE YENİ DÖNEM PDF Yazdır e-Posta
11 Mayıs 2017

Image

"Yeni Yapılandırma ("Vergi Affı") Tasarısı'nın Getirdiği Fırsatlar Neler?" başlıklı yazıda, 20 Nisan 2017 tarihi itibarıyla TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na 1/833 Esas Numaralı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile yapılması planlanan değişiklikleri değerlendirmiştik.

Bu yazımızda ise 2/1703 Esas Numarası ile 4 Mayıs 2017 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu" gündemine gelen "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ile önerilen değişikliklerin farklarını ele alacağız.

2/1703 Esas No ve 4 Mayıs 2017 tarihli Kanun Teklifi'nin, 1/833 Esas No ve 20 Nisan 2017 tarihli Tasarı ile arasındaki en önemli fark; kesinleşmiş alacakların bazı şartlarda "faizsiz veya şu an yürürlükteki faiz oranından daha düşük bir faizle tecil edilmesi, vergisel yükümlülüklerini düzenli olarak gerçekleştiren fakat öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerinin anılan tecil müessesesine göre daha uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkân sağlanması" düzenlemesidir.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yapılan değişiklik ile "muhtasar beyanname ile aylık prim ve hizmet belgesinin" birleştirilmesi sonrasında yükümlülerden alınacak  "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyan" bildirimlerinin "hiç verilmemesi", "eksik verilmesi" ve benzeri durumlarda; mevcut düzenlemeler doğrultusunda bildirimin yerine getirilmemesi nedeniyle hem vergi hem de sosyal güvenlik düzenlemeleri kapsamında ceza uygulanması ile karşı karşıya kalınmaması için düzenleme yapılmıştır. Son olarak ise ekonomik ömrünü tamamlamış araçların hurdaya ayrılması teşvik edilmesi için düzenleme yapılmıştır.

Ancak bu yazımızda "Mali iyi hal" veya "uyumlu vergi yükümlüsüne" faiz affı veya indirimi" ile ilgili düzenlemeyi detaylı olarak inceleyip, önerilerde bulunacağız.

Faizsiz veya Düşük Faizli Tecil Uygulamasının Nedenleri ve Şartları Neler?

"2/1703 Esas No ve 4 Mayıs 2017" tarihli Kanun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu" ile öngörülen değişikliklerden biri olan 6183 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinden sonra gelmek üzere "vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili" başlıklı 48/A maddesi eklenmek suretiyle, 6183 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinin 6'ncı fıkrasındaki  "doğal afetler nedeniyle ilan edilen mücbir sebep hali kapsamındaki kesinleşmiş kamu alacaklarının faizsiz veya düşük faizli tecil uygulaması" genişletilmiştir. Bu değişiklik ile sadece doğal afetlerle sınırlandırılan yetki, mücbir sebep hali ilan edilen tüm halleri kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Mücbir sebep halleri neler?  Vergi uygulamalarında mücbir sebep halleri Vergi Usul Kanunu'nun ("VUK") 13'üncü maddesinde düzenlenmiştir. Vergi mükellef veya sorumlusu açısından mücbir sebepler şu şekilde sayılmıştır:

  • Vergi mükellef veya sorumlusunun vergi ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk hali,
  • Vergi mükellef veya sorumlusunun vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler ile karşı karşıya kalması,
  • Vergi mükellef veya sorumlusunun iradesi dışında vukua gelen zorunlu olarak bulunmama, yokluk hali (mecburi gaybubetler),
  • Vergi mükellef veya sorumlusunun iradesi dışındaki sebeplerle defter ve belgelerinin elinden çıkmış bulunması.

Öngörülen değişiklikle doğal afetlere ilave olarak diğer mücbir sebepler de "faizsiz veya düşük faiz oranı ile" ödeme kapsamına alınmıştır.

Yapılan düzenlemeyle bir nevi "mali iyi hal sahibi" veya "uyumlu vergi yükümlüsüne" faiz affı veya indirimi düzenlenmiştir. Böylece vergi yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş fakat öngörülemeyen nedenlerle son 1 yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerine (vergi sorumluları dâhil) 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 48'inci maddesi ile düzenlenen tecil hükümleri çerçevesinde borçlarını taksitlendirmek suretiyle ödeme kolaylığı getirilmiştir.

"Mali İyi Hal Sahibi" veya "Uyumlu Vergi Yükümlüsüne" Faiz Affı veya İndiriminin Kapsamı

Bu kapsama girecek kamu borçları, 1 yıl süresince ödenmemiş ve 213 sayılı VUK kapsamındaki genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları, gecikme zam ve faizleri ile sınırlı tutuluyor. Gümrük vergileri kapsam dışında tutulmuş bulunuyor.

Madde hükmünden en az 3 yıl süre ile gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olan, başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl boyunca vergi kanunlarına göre vergi dairelerine verilmesi gereken her türlü vergi beyannamesini süresinde vermiş, son bir yıllık borcunu, borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödeyememiş mükellefler yararlanabilecek.

6183 sayılı Kanun'un 48'inci maddesine göre tecil edilmiş veya özel kanunlara göre ödeme planına bağlanmış borcu olan mükellefler de, vadesi 1 yılı geçmemiş borçları için bu düzenlemeden yararlanabilecek. Yeni düzenlemeye göre tecil edilen alacaklara, söz konusu Kanun'un ilgili maddesine göre belirlenen oranda tecil faizi uygulanacak.

Bu kapsamda gerçekleştirilecek tecil işlemlerinde, tecil edilen borç tutarı toplamı 500 bin TL'sini (bu tutar dâhil) aşmadığı takdirde teminat istenmeyecek, aşan kısım için (500 bin TL hariç) %25 oranında teminat istenecek. Ancak Bakanlar Kurulu teminatsız tecil tutarını 10 katına (5 milyon TL) kadar artırmak, yarısı tutarına (250 bin TL) indirmek, yeniden kanuni tutara getirmek (500 bin TL), zorunlu teminat tutarını %50'ye kadar artırmak, sıfıra kadar indirmek, yeniden kanuni orana getirmek, tecil edilecek borç tutarının gecikme zammını, Türkiye İstatistik Kurumu'nun her ay için belirlediği Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksinin (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak hesaplatmak konusunda yetkilendirilmektedir.

Buna ilave olarak, borçlunun çok zor durumda olduğunun belirlenmesinde kullanılacak ölçüleri belirlemek, belirlenen ölçüler çerçevesinde borçluların çok zor durumunu derecelendirmek ve bu dereceleri dikkate alarak 36 aya kadar olan tecil süresini 60 aya kadar uzatmak, yürürlükteki faiz oranından farklı bir faiz oranı belirlemek konusunda yetki sahibidir.

Diğer taraftan Bakanlar Kurulu'na madde kapsamına girecek borçluları veya borçluların belirlenmesinde kullanılacak ölçüleri tespit yetkisi verilmektedir.

Tecile edilecek amme alacağını tür ve tutar olarak belirlemek, tecilde taksi sürelerini, taksit ödeme başlangıç tarihini, tecil talep tarihinden 12 ayı geçmeyecek şekilde belirlemek, ödeme dönemlerini en fazla 6 ay ara ile yapılacak şekilde belirlemek ve tecilde diğer şartları belirlemek konusunda Maliye Bakanı yetkilendirilmektedir. Bakan tecil yetkisini,  sınırları açık ve yazılı olmak şartıyla tecil komisyonlarına devredebilecek. Tecil komisyonlarının oluşumu, çalışma usul ve esasları Maliye bakanı tarafından belirlenecektir.

Yukarıda belirtilen değişikliklere ilave olarak borçları tecil edilecek vergi mükelleflerinin borçları ile ilgili olarak haciz yapılmış olması halinde söz konusu haczin teminat sayılması, haczin hangi halde kaldırılıp istenecek teminat miktarı, tecil şatlarına uyulmaması durumunda izlenecek süreç ve tecil şartlarına uymayan mükelleflerin tecil talep tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe madde hükümlerinden yararlanamayacağı hükme bağlanmıştır.

"Sosyal Güvenlik Kurumu" Borçları "Faiz Affı veya İndirimi" Kapsamında mı?

Kesin olarak "evet" diyemiyoruz, ancak SGK borçları da kapsama alınabilir. Çünkü Kanun teklifi ile 6183 sayılı Kanun'a eklenen 48/A maddesi "vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili" düzenlemelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları için de uygulatmaya ve uyumlu prim borçlu ölçülerini belirleme konusunda Bakanlar Kurulu yetkilendirilmektedir. Bu amaç ile, Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun'un 88'inci maddesinin 16'ncı fıkrasına "Bakanlar Kurulu, Kurum'un 6183 sayılı Kanun'a göre takip edilen alacakları için anılan Kanun'un 48/A maddesini uygulatmaya ve uyumlu prim borçlularını belirlemeye yetkilidir." cümlesi eklenmiştir.

Ancak ilgili bu hali ile yasalaşır ise ortaya "yasallık sorunu" çıkabilir. Bunun nedeni, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile ilgili şartların Kanun ile düzenlenmiş olmasına karşın, SGK prim borçluları için uygulama kapsamı Bakanlar Kurulu'nun yetkisine bırakılmaktadır. Vergi borçluları için madde hükmünden yararlanmak için, "en az 3 yıl süre ile gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olan, başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl boyunca vergi kanunlarına göre vergi dairelerine verilmesi gereken her türlü vergi beyannamesini süresinde vermiş, son bir yıllık borcunu, borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödeyememiş olanlar" yararlanabilecektir.

Bu nedenle, SGK borçluları için de "5510 sayılı Kanun'un sosyal sigorta hükümleri ile getirilen yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine en az 3 yıl süre ile uyan işveren ve alt işverenler, başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl boyunca Kurum'a verilmesi gereken her türlü bildirimi süresinde vermiş, son bir yıllık borcunu, borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödeyememiş olan sigorta yükümlülerinin yararlanması" gibi bir düzenleme yapılmalıdır.

Kanun Teklifi' ne "Sorumlu Vergicilik" Bakışı ile Öneriler…

2/1703 Esas No ve 4 Mayıs 2017 tarihli Kanun Teklifi ile öncelikle 6736 sayılı Kanun'daki düzenlemelerde olduğu gibi kesinleşmiş vergi borçlarının yapılandırılmasına ilave olarak "oldukça ilerici düzenlemeler" öngörülmektedir. Kanun Teklifi ile belli şartları taşıyan vergi mükellefi ve SGK yükümlülerine "faizsiz veya şu an yürürlükteki faiz oranından daha düşük bir faizle tecil edilmesi" düzenlenmektedir.

Bu düzenlemeyi oldukça önemli buluyoruz. Zira "Yeni Yapılandırma ("Vergi Affı") Tasarısı'nın Getirdiği Fırsatlar Neler?" başlıklı yazımızda  önerdiğimiz gibi çok sık "yapılandırma Kanunu yürürlüğe koymak yerine" şu an yürürlükte olan aylık %1,4 "gecikme faizi veya gecikme zammı" oranı yerine daha makul olan "Yİ-ÜFE" oranının uygulanmasına geçilmektedir. Böylece sıklıkla "vergi affı" veya "yeniden yapılanma düzenlemeleri" yapmanın önüne geçilebileceği kanaatindeyiz.

Kanun Teklifi'nde dikkatimizi çeken bir husus SGK borçlularının "faizsiz veya şu an yürürlükteki faiz oranından daha düşük bir faizle tecil edilmesi" uygulamasından yararlanması için "5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun sosyal sigorta hükümlerine uyum konusundaki şartların da, 5510 sayılı Kanun'da yer alan bildirimlere uyuma bağlanması olacaktır. Aksi takdirde Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılacak düzenlemenin yasallığı tartışma konusu olacaktır. Abdulkadir Kahraman/KPMG

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.