Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
MALÛL AYLIĞI ALMAK İÇİN İŞTEN AYRILMA KOŞULUNUN GEREKLİLİĞİ PDF Yazdır e-Posta
14 Mayıs 2017

Image

Malûllük sigortası 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 26-.. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır. Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

a) 25. maddeye göre malûl sayılması,

b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,

c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların[1] kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

5510 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4. maddenin birinci fıkrasının (a)[2] ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar[3] için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.

Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60’ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya engelliliği sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.

Malûllük sigortası ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de malûllük aylığının başlangıcıyla ilgilidir. Malûllük aylığı, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;

a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,

c) 4. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanların ise, malûliyetleri sebebiyle görevlerinden ayrıldıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar.

Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.

“…Somut olay incelendiğinde, davacının 27.02.2006 tarihli malûliyet aylığı tahsis talebi, ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûliyeti bulunduğundan bahisle reddedildiği, söz konusu kurum işleminin iptali için açılan davada, Gebze 2. İş Mahkemesinin 2007/235 E. ve 2012/358 sayılı kararıyla, Davacının ilk defa işe başladığı 20.11.2000 tarihinde çalışma gücünün 2/3 ünün kaybetmediğinin tespiti ile SGK Başkanlığının 16.01.2007 tarihli 05300 sayılı kararının iptaline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, 27.02.2006 tarihinden itibaren malûllük aylığı bağlanması için 21.01.2014 tarihinde Kuruma başvuran davacıya, 01.02.2014 tarihinden itibaren malûllük aylığı bağlandığı, 27.02.2006-02.01.2014 tarihleri arasında sigortalı hizmetlerinin bulunması nedeniyle bu döneme ilişkin talebinin reddedildiği, mahkemece, Kurumun davacının isteğini reddetmesi nedeniyle davacının çalışmaya devam ettiği, işten ayrılma koşulunun Kurumun hatalı işleminden dolayı gerçekleşmediği, Kurum hatasının sonuçlarının davacıya yüklenemeyeceği, çalışılan dönemde ödenen primleri SGDP olarak değerlendirmek veya primin iadesi yoluna gitmek gibi çözümlerde bulunması gerekirken ayrıca anlaşmazlık çıkarmasının hatalı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verdiği anlaşılmıştır.

Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı yasanın 56. maddesinde, "Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malûllük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malûl sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takibeden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır" hükmü öngörülmüş olmakla, davacının dava konusu dönemde sigortalı olarak çalıştığı sabit bulunduğundan, kurum işleminin yerinde olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedendir…”[4]

Kanuna göre sigortalılara malûllük aylığı bağlanabilmesi için öncelikle sigortalının malûliyet durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Malûliyet durumunun tespiti için sevk işlemi yapılacak sigortalının, sevk talebinde bulunduğu tarihte sigortalılığını sonlandırması şartı aranmamaktadır. Sigortalılık devam ederken de sigortalı sevk talebinde bulunabilecektir. Görüldüğü üzere, işten ayrılma, işyerini kapatma veya devretme koşulu tahsis talep aşamasında aranacak olup, sigortalının tahsis talebinde bulunmadan önce mutlaka sigortalılığını sonlandırması gerekmektedir[5]. Ekrem Taşbaşı E-Yaklaşım / Mayıs 2017 / Sayı: 293

[1] Bunlar köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlardır.

[2] Bunlar hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlardır.

[3] Bunlar kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca açıktan vekil atananlardır.

[4] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2015 tarihli, 2015/2192 Esas ve 2015/19416 Karar Nolu kararı.

[5] Sosyal Güvenlik Kurumunun 22.07.2011 tarihli ve 2011/58 sayılı Genelgesi, sayfa 18-19.

[6] Bunlar köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlardır.


 

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.