Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
GEÇMİŞ DÖNEMLERE AİT (DAVA SÜRECİNDE OLAN) FATURALARIN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE KDV İNDİRİMİNE KONU EDİLMESİ PDF Yazdır e-Posta
12 Aralık 2016

Image

I- GİRİŞ
Ekonomik yavaşlamaya bağlı olarak ticarette yaşanılan durgunluk firmaların daha çok ihtilaf yaşamalarına yol açmakta, bu durum ise ticari hayatın açılan davalarla sık sık sekteye uğramasına neden olmaktadır. Ekonomik aktivitenin arttığı dönemlerde ticaret daha rahat ve kolay yapılabildiği için firmalar birbirlerine karşı daha toleranslı ve rahat davranabilmekte iken tersi durumlarda tolerans azalmakta ve firmalar daha katı davranabilmektedirler. Bunun sonucunda ise firmaların çekişmeli konuları ve buna bağlı olarak da dava sayıları artmaktadır.

Bu dönemlerde özellikle ödemenin zamanında yapılmamış olmasından kaynaklı ortaya çıkan gecikme faizine ilişkin faturaların nasıl muhasebeleştirileceği bu faturalardaki KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konularında uygulamada tereddütler yaşanmaktadır.

Konu söz konusu faturaları düzenleyen firmalar için sorun yaratmamaktadır. Çünkü genelde bu firmaların hemen hemen hepsi yasal süresi içinde defter kayıtlarını gerçekleştirerek söz konusu faturalarını dönemine uygun olarak beyan etmektedirler.
Ancak adına gecikme faizi düzenlenmiş firma bu faturayı kabul etmediği için defter kayıtlarına faturaya ilişkin bir kayıt yapmamakta ve beyan etmemektedir. Dava sonucu bu faturaların ödenmek zorunda kalınması halinde ise söz konusu hesap dönemi genellikle kapanmış olduğu için faturalar ve KDV muhasebeleştirilirken sorun yaşanmaktadır.

Yazının ilerleyen bölümlerinde bu tür faturaların muhasebeleştirilmesi konusunda idarenin görüşü de dikkate alınarak nasıl işlem yapılması gerektiği, konunun vergi mevzuatı karşısındaki durumu açıklanacaktır.

II- VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN
İşletmelerin faaliyetleri sonucu elde ettikleri kâr-zararın doğru tespit edilmesi ve ait olduğu dönemlerde kayıtlara alınması hem işletme yönetimi ve ortakları için hem de kamu için vazgeçilmez bir gerekliliktir. Bu çerçevede 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK), ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke benimsemiştir.

İşletmenin kâr-zararının belirlenmesindeki bu iki temel ilkeye yakından bakarsak;

1. Dönemsellik İlkesi:
Dönemsellik ilkesi, işletmenin ömrünün belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasını ifade etmektedir.

a) Vergi Mevzuatı Açısından Dönemsellik:
Vergi Usul Kanunu’nda dönem, hesap dönemi olarak belirlenmiştir. VUK’un 174. maddesinde “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır…” hükmü yer almaktadır.

VUK’a göre, işletmeye ait kıymetlerin her hesap dönemi sonunda değerlemeye tabi tutulması dönemsellik ilkesinin bir gereğidir. Kanunun 283. maddesinde; “Gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılat, mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenir…” , 287. maddesinde ise; “Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.” hükümleri yer almaktadır. Bu hükümlere göre, bir dönemin gelirinin ve giderinin diğer dönemin gelirinden ve giderinden ayrılması ve dolayısıyla dönemsellik ilkesi ön plana çıkmaktadır.

b) Muhasebe Açısından Dönemsellik:
1 Sıra no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde dönemsellik kavramı; “İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belirli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır…” şeklinde tanımlanmıştır.

2. Tahakkuk İlkesi:
Tahakkuk İlkesi, gelir ve giderlerin tahsil edildikleri veya ödendikleri döneme bakılmaksızın, maliyet veya tutar itibariyle kesinleştikleri dönemin gelir ve gideri olarak dikkate alınmasını ifade etmektedir.

III – GELİR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinin birinci fıkrasında ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ve işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği yer almaktadır.
Diğer taraftan aynı Kanunun 41. Maddesinde her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak yazılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

IV- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Ayrıca, Kanununun 11. maddesinde, bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeyeceği ve sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum kazançlarının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

V – KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
3065 sayılı KDV Kanununun;
– 29/1. maddesinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri,
– 29/3. maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,
– 34/1. maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinden ayrıca gösterilmek ve kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği

hükme bağlanmıştır.

VI – DEĞERLENDİRME
Yukarıda detaylı olarak ilgili kanun hükümleri ile açıklandığı üzere dönemsellik ve tahakkuk ilkesinin gereği ve sonucu, bir gelir veya giderin ilgili olduğu dönemde muhasebeleştirilmesi esastır. İhtilaflı olup henüz kesinleşmeyen faturalar dava sonucunun kesinleşmesine bağlı olarak tahakkuk etmekte olduğundan, dönemsellik ilkesinin bir istisnası olarak bu faturaların ilgili olduğu dönemde değil mahkeme kararının verildiği yani ihtilafın sona erip faturanın kesinleştiği dönemde muhasebeleştirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu faturanın matrah kısmının tahakkuk ettiği (mahkeme kararına istinaden kesinleştiği) dönemde giderleştirilmesi konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak söz konusu faturanın KDV’sinin nasıl muhasebeleştirileceği konusu özellik arz etmektedir. Gecikme faizi için düzenlenen faturalarda yer alan KDV tutarları, mahkeme kararının tebliğ edildiği takvim yılı aşılmamış olmak kaydıyla, belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak mahkeme kararının tebliğ edildiği takvim yılının aşılmış olması halinde KDV tutarları miktar itibarıyla kesinleşip ödendiği dönem itibarıyla kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

Dönemsel olarak oldukça yoğun karşılaştığımız bu tür işlemlerde yukarıdaki açıklamalara uygun olarak muhasebeleştirme işlemlerini gerçekleştirmek bize olası riskler karşısında koruma sağlayacaktır. Yılmaz Sezer

http://www.guncelgroup.com.tr/makaleler/gecmis-donemlere-ait-dava-surecinde-olan-faturalarin-muhasebelestirilmesi-ve-kdv-indirimine-konu-edilmesi/