Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
FAZLA VE YERSİZ ÖDENEN AYLIKLAR İÇİN KANUNİ FAİZ UYGULANIR MI ? PDF Yazdır e-Posta
01 Ağustos 2016

Image

1. Giriş

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 96'ncı maddesinde; Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir ve aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemelerin;

- Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemelerin bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,

- Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamının ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren,

yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte geri alınacağı öngörülmüştür.

Bu yazıda, SGK'dan yaşlılık aylığı almakta iken kamu kurumunda memur olarak çalışmaya başlayan sigortalıya yersiz olarak yapılan ödemeler için SGK'ca kanuni faiz uygulanmasına dair Anayasa Mahkemesinin 9/3/2016 tarihli ve 2016/8074 başvuru numaralı kararı incelenecektir.

2. 5335 Sayılı Kanun Uygulaması

5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30'uncu maddesinde, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin % 50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacağı ve görev yapamayacağı öngörülmüş, T.C. Maliye Bakanlığı'nın 07/01/2005 tarih, 279 sayılı Tel Emri ile de kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları yedi iş günü içinde  bildirme   yükümlülüğü bunları  çalıştıran kamu kurum ve kuruluşlarına verilmiştir.

Buna göre, emeklilik ve yaşlılık aylığı alanlardan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların aylıkları, yapılan bildirime istinaden işe girdikleri tarih itibariyle kesilmektedir.

3. 2013/8074 Numaralı Başvuru

506 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı alan ve memur olarak kamu kurumunda çalışmaya başlayan sigortalının, söz konusu çalışmasının SGK'ca tespit edilmesi akabinde memur olarak çalıştığı dönemde tarafına ödenen yaşlılık aylıklarının iadesi işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasını içermektedir.

3.1. Olay ve Olgular

Başvurucu 1989 yılında emekli olmuş ve kendisine 506 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Başvurucu emekli olduktan sonra 6/10/1998 tarihinde, yeniden 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak göreve başlamıştır.  Başvurucu memur olarak tekrar göreve başladığını belirterek almakta olduğu yaşlılık aylığı ödemelerinin durdurulması talebiyle 26/10/1998 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü'ne (SSK) başvurmuştur. SSK tarafından verilen yazılı cevapta kurum mevzuatında, kurumdan yaşlılık aylığı almakta iken 657 sayılı Kanun'a göre çalışmaya başlayanların aylıklarının durdurulması veya iptal edilmesi ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığı ifade edilmiş, başvurucunun talebine yönelik bir işlem yapılmasının mümkün olmadığını bildirilmiştir.

Sosyal güvenlik kurumlarından emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlarla ilgili olarak kanun koyucu tarafından yeni bir düzenleme yapılmış; 28/12/2004 tarihli ve 5277 sayılı 2005 Malî Yılı Bütçe Kanunu'nun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci paragrafında, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin genel ve katma bütçeli idareler de dahil olmak üzere Kanun'da belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak, Zonguldak İdare Mahkemesi ilgili düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuş, Anayasa Mahkemesinin 14/11/2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan E.2005/146, K.2005/ 105, 28/12/2005 tarihli kararıyla diğer kanunlarla düzenlenmesi gereken konuların bütçe kanunuyla düzenlenmesinin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilerek düzenlemenin iptaline karar verilmiştir. Bütçe kanununda yer aldığı gerekçesiyle iptal edilen Kanun maddesi herhangi bir değişiklik yapılmaksızın 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinin ikinci fıkrasında tekrar düzenlenmiştir.

Başvurucu,  yeniden başladığı devlet memurluğu görevinden 20/7/2009 tarihinde emekli olmuştur. Başvurucu, memuriyet hizmetinden emekli olduktan sonra SGK'nın 19/1/2010 tarihli yazısıyla başvurucuya 1/1/2005-14/9/2009 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylığının 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesi uyarınca başvurucu adına borç kaydedildiği belirtilerek 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 96. maddesinin (a) bendi uyarınca belirtilen meblağın başvurucudan tahsiline karar verilmiş ve söz konusu borç yasal faiziyle birlikte başvurucu tarafından ödenmiştir.

Başvurucu, SGK'nın 19/1/2010 tarihli tahsil işleminin iptali istemiyle 31/5/2010 tarihinde Ankara 11. İş Mahkemesin açtığı dava aleyhine sonuçlanmıştır.

3.2. Başvurucunun İddiaları

Başvurucu, emekli olduktan sonra tekrar devlet memuru olarak çalışmaya başladığını, bu tarihten sonra çıkarılan Kanun ile emeklilik aylığı tutarının bir kısmının borç kaydedilerek iadesinin talep edildiğini, emeklilik aylığının kanunla elinden alınmasının kazanılmış haklar ilkesine aykırı olduğunu, emeklilik hakkının kısıtlanmasında ölçülülük ilkesine aykırı davranıldığını, yasal değişikliğe ilişkin olarak kendisine çalıştığı kurum veya SGK tarafından bir bildirim veya uyarı yapılmadığını, ilgili düzenleme yürürlüğe girmeden önce zaten çalışmaya başladığını ve tekrar çalışmaya başladığı tarihte emekli aylığının kesilmesi için yaptığı başvurunun dikkate alınmadığını, yargılama sürecinde Mahkemece delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasında açıkça keyfî davranıldığını, iddialarının Mahkemece cevaplandırılmadığını ve dava dilekçesinde belirtilen kanun hükümlerinin neden dikkate alınmadığının belirtilmediğini, emsal olabilecek nitelikteki Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin E.2004/62, K.2004/2899 sayılı kararında, 506 sayılı Kanun'un mülga 63. maddesi gereği tercihte bulunma hakkının kişiye tanınması gerektiğini, tercih hakkı sunulmadan yaşlılık aylığının kesilemeyeceğinin düzenlendiğini belirterek kazanılmış haklarının, hukuki güvenlik ilkesinin, adil yargılanma hakkının, sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; Mahkeme kararının bozulması veya tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

3.3. Değerlendirme

Anayasa Mahkemesince yapılan değerlendirmede;

- Başvurucunun görev yaptığı İdarenin SGK' ya başvurucu hakkında herhangi bir bildirimde bulunmadığı, Maliye Bakanlığının 279 sayılı Tel Emrinde 5335 sayılı Kanun kapsamındaki personelin SGK'ya bildirilmesi yönündeki yükümlülüğün ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yüklendiği, somut başvuruya bir bütün olarak bakıldığında 1/1/2005 tarihinden 14/9/2009 tarihine kadar geçen dört yıl dokuz ay boyunca başvurucunun yaşlılık aylığı ödemelerine devam edildiği, bu nedenle iadesi talep edilen tutar üzerinde başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında bir menfaatinin bulunduğu,

- Bireylerin, yaşlılık dolayısıyla çalışamama riski karşılığında sosyal güvenlik sisteminin sağladığı emekli veya yaşlılık aylığından, belirtilen kurumlarda çalışarak  daha iyi  bir yaşam elde etme düşüncesiyle kendi isteği ile vazgeçtiği, kanun koyucunun işsizliği önlemek amacıyla yapacağı çalışmalarla kamu sektöründe istihdamı sağlayacağı, emekli veya yaşlılık aylığı almakta iken kendi isteği ile belirtilen yerlerde yeniden çalışmaya başlayanların emekli veya yaşlılık aylıkların kesilmesi yönündeki düzenlemenin özellikle öğrenimlerini tamamlayıp iş arayan gençlere iş bulma amacı sağladığı, daha büyük sorunların çözümüne yönelik kuralın Anayasaya aykırı olmadığı, bu tespit ışığında 506 sayılı Kanun'a göre emekli olduktan sonra tekrar kamu sektöründe çalışmaya başlayan başvurucuya ödenen yaşlılık aylıklarının, 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle geri alınması yönündeki idari işlemin kamu yararı çerçevesinde meşru bir amaç taşıdığı,

- Somut davada kusur tespitinin önem arz ettiği, hatanın Kurumdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi sonucunda hatalı yapılan ödemenin tahsilinde 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesinin (a) ve (b) bendine göre farklı sonuçların ortaya çıkacağı, başvurucunun 506 sayılı Kanun'a göre almakta olduğu yaşlılık aylığının kamu sektöründe çalıştığı süre boyunca kesilmesini ön gören 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinde yer alan düzenleme Anayasa Mahkemesinin 18/3/2008 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan kararında incelendiği, anılan Kanun maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna ulaşıldığı, ilgili Kanun maddesine karşın, hatalı işlemi sonucunda SGK'nın, başvurucuya yaşlılık aylığı ödemeye devam ettiği,

- "İyi yönetişim" ilkesi çerçevesinde idarenin hatalı işleminden kaynaklanan mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığının tespitinde; idarenin hatalı işlemi karşısındaki tutumu, işlemin fark edilmesinde geçen süre, hatalı işlem nedeniyle ödenen paranın tahsil edilmesindeki yöntem,  alacağa kanuni faiz gibi yaptırımların ön görülüp görülmediğinin önem arz ettiği, başvurucuya ödenen yaşlılık aylığının yersiz olduğunun tespit edilmesinde geçen dört yıl dokuz aylık sürenin oldukça uzun olduğu, bu süre boyunca  başvurucuya ödenmeye devam eden yaşlılık aylığının kesilmesini sağlamak amacıyla başvurucunun görev yaptığı kurum ile SGK arasından herhangi bir iletişimin kurulamadığı, Maliye Bakanlığının 279 sayılı Tel Emrinde 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesi kapsamındaki personeli SGK'ya bildirme yükümlülüğünün ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yüklendiği, başvurucunun durumunu tespit etmek için derin bir araştırmaya ihtiyaç duyulmayacağı,  idari işlev gören ayrı hukuksal statülere bağlı değişik kurum ve kuruluşların bir bütün oluşturduğunu ifade eden idarenin bütünlüğü ilkesi ile bağdaşmadığı,  somut olayda idare tarafından yaşlılık aylığı ödemelerinin yersiz olduğu yönündeki hatalı işlemin dört yıl dokuz ay sonra tespit edildiği, kamu kurumlarının  uygun zamanda, uygun yöntemle ve tutarlı olarak hareket etme sorumluluğunda başarısız olduğu,

- Başvuru konusu olayda; 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinde yer alan açık yasal düzenlemeye karşın başvurucunun 506 sayılı Kanun uyarınca aldığı yaşlılık aylığı ödemelerine devam edildiği, başvurucunun görev yaptığı Kurum tarafından SGK'ya bildirimde bulunulmadığı, SGK tarafından da bu konuda herhangi bir araştırmanın yapılamadığı, başvurucunun emekli olduktan sonra tekrar çalışmaya başladığı yönündeki bildiriminin SGK kayıtlarında mevcut olduğu, başvurucunun tekrar emekli olduğu tarihe kadar geçen süreçte her iki idarenin de hareketsiz kaldığı, bu durumun iyi yönetişim ilkesi ile bağdaşmadığı ve yersiz yapılan ödemelerde idarenin de kusurunun bulunduğu, bu nedenle idarece hatalı olarak ödendiği tespit edilen ana para tutarının iadesinin talep edilebileceği, yapılan hatalı ödemelere ilişkin SGK'ya herhangi bir bildirimde bulunmaması nedeniyle başvurucuya kusur atfedilebileceği, hatalı idari işlemdeki bütün kusurun başvurucuya yüklenerek asıl alacağın kanuni faiziyle birlikte tahsil edilmesiyle başvurucu üzerinde aşırı ve orantısız bir yüke sebep olunduğu ve hakkın özüne dokunur şekilde ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği,

- İnceleme sonucunda idarenin hatalı işlemi üzerine yersiz ödendiği tespit edilen alacak tutarının, kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği,  

Belirtilerek,  Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın  35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının  ihlal edildiğine, mülkiyet hakkının ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere kararın Ankara 11. İş Mahkemesine, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve Adalet Bakanlığına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.

4. Değerlendirme ve Sonuç

Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5'inci maddesinde SGK'ya verilen veya ibraz edilen belgelerle gerçeğe aykırı bildirimde bulunulması, örneği SGK'ca hazırlanan belgelerle bildirilmesi taahhüt edilen durum değişikliklerinin bir ay içinde SGK'ya bildirilmemesi, gelir ve aylıkların kesilmesi gerektiği halde durumun gizlenmesi ve/veya bildirilmemesinin ilgililerin kasıtlı ve kusurlu davranışlarını oluşturacağı, 5'inci maddede sayılan durumların tespit edildiği tarihten geriye doğru en fazla on yıllık süre içinde yapılan fazla veya yersiz ödemelerin, her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte tahsil edileceği öngörülmüştür.

Bu nedenle, ödenmekte olan aylığın kesilmesi gereken durumları bildirim yükümlülüğü sigortalılara verilmiştir.

Aylık bağlanması sırasında ilgililerce doldurularak SGK'ya verilen Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesinde bu hususlar belirtilmekte, ilgililerin aylığın ödenip ödenmeyeceğine etken olan durum değişikliklerini bildireceklerine dair taahhütleri alınmaktadır.

Gerek 5510 sayılı Kanunun 96'ncı maddesi gerekse Yönetmeliğin 5'inci maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde, aylığın  kesilmesini gerektiren durumu SGK'ya bildirmeyenlere  on  yıl  içinde  yapılan  ödemeler kanuni faiziyle birlikte geri alınmaktadır.

5335 sayılı Kanun gereği kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştığı halde, bu durumu SGK'ya bildirmediği tespit edilenler hakkında aynı yönde işlem yapılmaktadır.

Bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince verilen kararda, söz konusu bildirim yükümlülüğünün emekliyi çalıştıran kurumlara ait olduğu ve bu bildirimin yapılmamış olması ya da SGK'ca söz konusu çalışmanın tespit edilememiş olmasından kaynaklanan kusurun emekliye atfedilemeyeceği ve ödenmiş olan aylıklar için kanuni faiz alınmaması gerektiğine ilişkin hüküm karşısında, 5335 sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlarda çalışması nedeniyle aylığı kesilmesi gerekenlere yapılan yersiz ödemeler için kanuni faiz uygulanıp uygulanmayacağı konusunda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. Sevgi Üvedi/Lebib Yalkın Yayımları

Kaynakça

  • 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
  • 5335 sayılı Kanun
  • Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
  • Anayasa Mahkemesi Kararı

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.