Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Yargı Kararları (2016/1) PDF Yazdır e-Posta
19 Mart 2016

Image

1. Özel Tüketim Vergisi Kanunu

İthal edilen motorinin ihraç edilmek üzere üretilen taşıtlarda ilk dolum yakıtı olarak kullanılması özel tüketim vergisine tabi midir?

(Danıştay Üçüncü Dairesinin 16.06.2014 tarih ve E:2013/1241 K:2014/2862 sayılı kararı)

Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi vergiye tabi tutulmuştur. Teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmıştır. Vergiye tabi malların, vergiye tabi olan malların imali dışında her ne suretle olursa olsun kullanılması ve sarfı teslim sayılan haller arasında sayılmıştır.

İmalat kavramının, bir hammaddeyi veya yarı mamulü işleyerek sanayi ürünü veya mal üretimi işlemlerinin bütününü ifade ettiği dikkate alındığında, üretilen taşıtların nihai olarak kullanıma ve satışa hazır hale getirilebilmesi için taşıtların bünyesinde gerekli ve yeterli miktarda motorin bulundurulması gerekmektedir. Olayda bu zorunluluğun teknik sebepleri açıkça ortaya konmuştur.

Olayda, üretilen taşıt sayısı ile akaryakıt miktarının orantısız olduğu ve akaryakıtın başka amaçlarla kullanıldığı yolunda bir iddia da ileri sürülmemiştir.

Bu nedenlerle, ihraç edilecek taşıtların üretiminde kullanıldığının kabulü gereken ilk dolum yakıtı olarak konulan akaryakıtın sarf malzemesi olarak kullanıldığı görüşüyle yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

2. Damga Vergisi Kanunu

Otokopi yoluyla çoğaltılan kağıt suret olarak mı yoksa nüsha olarak mı vergilendirilir?

(Danıştay Dokuzuncu dairesinin 07.05.2015 tarih ve E:2013/10262 K:2015/4246 sayılı kararı)

Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; ikinci fıkrasında; bu kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konulmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği hükme bağlanmış, 5. maddesinde ise; bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshasının ayrı ayrı aynı miktar veya nispette damga vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Nüsha kavramı belli bir hususu ispat ve belli etmek üzere aynı hüküm ve kuvveti haiz olmak üzere birden fazla düzenlenmiş ve taraflarca her biri ayrı ayrı imzalanmış kağıtları ifade ederken suret, asıl sözleşmede bulunan ibarelerin aynısını taşıyan fakat asıl sözleşmede bulunan imzalarını taşımayan örnekler olarak tanımlanabilir.

Bu hükümlerin değerlendirilmesinden, damga vergisinin doğması için öncelikle kanunda belirlenmiş bir kağıt veya elektronik ortamda düzenlenmiş bir belge ya da veri olması ve bu kağıt, belge ya da verinin imzalanmış ya da imza yerine geçecek bir işaret konmuş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Olayda, davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, ödünç sözleşmelerinin iki nüsha olarak düzenlenmelerinin zorunlu olduğu, ayrıca davacının kanunen düzenlemek zorunda olduğu iki nüshasının otokopili kağıt kullanılmak suretiyle düzenlediğinden bahisle ikinci nüshalardan dolayı vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatı yapılması gerektiği belirtilmiş ise de, davacının sözleşmenin bir nüsha bir suret olarak düzenlendiği iddiası karşısında, var olduğu kabul edilen taraflarca ayrıca imzalanmış ikinci nüshaların düzenlendiği hususunun somut olarak tespit edilerek ortaya konulmadığı, bunun yanısıra, otokopili kağıt kullanılmak suretiyle çoğaltılan örneklerinin ise sözleşmenin taraflarınca imzalandığına ilişkin bir tespite de yer verilmediği görüldüğünden otokopili kağıt ile çoğaltılan örneklerinin nüsha olarak kabulüne imkan bulunmadığı sonucuna varıldığından varsayım ve kanaate dayalı olarak yapılan dava konusu vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Vergi, resim ve harç istisnası belgesi olmadan istisnadan yararlanılabilir mi?

(Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 08.06.2015 tarih ve E:2014/4552 K:2015/6404 sayılı kararı)

Damga Vergisi Kanunu’na 5035 sayılı Kanun’la eklenen Ek Madde 2’nin birinci fıkrasında, döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; son fıkrasında ise, bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından birlikte tespit edileceği hükme bağlanmış olup, bu fıkra hükmü ile Maliye Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığına “döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu”nun belirlenmesi ile sınırlı yetki verilmiştir.

Maddede, döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu belirlendikten sonra, istisnadan yararlandırma bakımından, bir takım kayıt ve koşullar da öngörülebileceği yolunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Oysa; 27.02.2004 tarih ve 25386 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri nolu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğ ve 05.12.2008 tarih ve 27075 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4 seri nolu Döviz Kazançlına Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğ ile, yalnızca döviz kazandırıcı faaliyet türü belirlenmekle kalınmamış; ayrıca, döviz kazandırıcı faaliyetler için vergi istisnasının uygulanabilmesi için, söz konusu yatırımın, Devlet Planlama Müsteşarlığınca yayınlanan cari yıl yatırım programında yer alması gerektiği, bunun yanısıra, ilgili kuruluşlarca, bu konuda düzenlenmiş bulunan vergi, resim ve harç istisnası belgesinin ibrazı üzerine re’sen uygulanacağı; söz konusu belgenin alınmasından önce veya belgenin geçerlilik süresinin dolmasından sonra belgeye bağlanan iş ile ilgili olarak yapılan işlemlere damga vergisi istisnası uygulanmayacağı yolunda düzenleme yapılmış olup; bu düzenleme Kanunla verilen yetki aşılarak yapıldığından, hukuka aykırıdır.

Bu durumda, her ne kadar, Vergi mahkemesince, ihalenin, Devlet Planlama Müsteşarlığınca yayınlanan yatırım programında yer almadığı ve vergi, resim, harç istisna belgesinin ibraz edilmediğinden bahisle, söz konusu istisnadan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Kanunda öngörülmeyen bir takım kayıt ve koşulların Genel Tebliğler ile getirilmesi suretiyle kanuni bir hakkın kullanılmasının engellenmesi mümkün olmadığından, uyuşmazlığın Kanun hükümleri ile Tebliğlerde belirtilen döviz kazandırıcı faaliyet türleri çerçevesinde incelenerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.

3. Vergi Usul Kanunu

Hukuksal sorun olarak çözümlenecek bir konuda düzeltme yapılabilir mi?

(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 27.05.2015 tarih ve E:2015/243 K:2015/275 sayılı kararı)

Vergi Usul Kanunu’na göre vergi yükümlülerince, vergilendirmeye ilişkin bir olayın düzeltme yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ve vergi hatasının varlığından söz edilebilmesi için, hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyen açık ve mutlak bir hata bulunduğunun belirlenebilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, 213 sayılı Kanun’un 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır.

Olayda damga vergisinin konusunu oluşturan “Talep ve Taahhütname” başlıklı kağıtların hukuki niteliğinin ortaya konulabilmesi, 488 sayılı Kanun’un 1, 4 ve10. maddeleri ile eki (I) sayılı tabloda yer alan hükümlerin değerlendirilmesine ve yorumlanmasına bağlı olduğundan, uyuşmazlık, düzeltme ve şikayet kapsamında değerlendirilemez.

Gümrük İdaresinin katma değer vergisine bağlı olarak vergi ziyaı cezası kesme yetkisi var mıdır?

(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 27.05.2015 tarih ve E:2015/285 K:2015/280 sayılı kararı)

Vergi Usul Kanunu’nun 2. maddesi ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükümleri uyarınca, teşvik belgesi kapsamında yapılan ithalatlarda teşvik şartlarının ihlali halinde zamanında alınmayan vergiler faiziyle birlikte tahsil edilir ve ceza uygulanır. Ancak, gümrüklerde tahsil edilen vergi ve fer’ileri gümrük idarelerince, tabi oldukları prosedüre göre tahakkuk ve tahsil edilir. Gümrük vergileri hakkında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bu gerekçelerle, gümrükte zamanında alınmayan katma değer vergisinin, gümrük para cezası kararı alınarak tahakkuk ve tahsil edilmesi gerekir. Bu durumda, gümrük idarelerince uygulanması mümkün olmayan 213 sayılı Kanun hükümlerine göre kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

4. Emlak Vergisi Kanunu

Enerji nakil hatları ve direklerinin üzerinde bulunduğu arsalar emlak vergisinden muaf mıdır?

(Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 14.05.2015 tarih ve E:2011/3873 K:2015/4924 sayılı kararı)

Emlak Vergisi Kanunu’nun “Daimi Muaflıklar” başlıklı 4. maddesinin (n) bendinde, enerji nakil hatları ve direklerinin emlak vergisinden daimi olarak muaf olduğu belirtilmekte olup temel amacı enerjinin üretilmesi, üretilen enerjinin iletilmesi ve dağıtılması olan tesislerden ve enerji nakil hatları ve direklerinden ayrı ve bağımsız olduğu düşünülemeyecek olan santral bünyesinde bulunan şalt sahası, kumanda binaları, trafo merkezleri gibi binaların da bu kapsamda değerlendirilmek suretiyle emlak vergisinden muaf tutulmaları gerekmektedir.

Bunun yanısıra, enerjinin üretilmesi, üretilen enerjinin iletilmesi ve dağıtılması amacıyla kullanılan tesisler, bina vergisinden muaf tutulmuş olmakla birlikte Emlak Vergisi Kanunu’nda, bu binaların üzerinde bulunduğu arsa ve arazilerin emlak vergisinden muaf olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi davacı kurumun arsa ve arazilerinin emlak vergisinden muaf olduğuna ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Vergi mahkemesince; davacıya ait trafo merkezleri, kumanda binaları, şalt sahaları ve enerji nakil hattı direkler topluluğu niteliğindeki tesislerin temel amacının enerji üretilmesi üretilen enerjinin iletilmesi ve dağıtılması olduğundan, anılan bu tesislerin “enerji nakil hatları ve direkleri” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada mevcut bulunan emlak vergisi beyannamelerinin arsa vergisine ilişkin olduğu, tahsilat makbuzlarından da ödemenin arsa vergisi olarak yapıldığı anlaşılmakta olup bu itibarla, dava konusu emlak vergisinin kaynaklandığı taşınmazların, emlak vergisi muafiyetinden yararlanma imkanı bulunmayan davacı kurumun maliki olduğu arsalar olduğu görülmektedir.

Bu nedenle davacının düzeltme şikayet kapsamında yapılan başvurusuna konu taşınmazların niteliği tam olarak değerlendirilmeden davanın kabulüne karar veren vergi mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Yukarıda özetlenen kararlar ile diğer çok sayıda kararın tam metni, Danıştay Dergisinin 139. sayısında yer almaktadır. pwc

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.