Vergi Dairesi Tarafından Mükellefin Bilgisi ve Rızası Dışında Mükellefin Vergi Borcuna Para Yatırılması Tahsil Zamanaşımını Keser mi? |
13 Aralık 2015 | |
Vergi hukukunda asıl olan verginin kanuna uygun surette ödenmesidir. Ödeme dışında vergi borcunu sona erdiren en önemli nedenlerden birisi zamanaşımıdır. Vergi hukuku açısından zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı, alacağı ortadan kaldırmamakta, ancak alacağı isteme veya dava etme yolunu kapatmaktadır. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın, kendiliğinden hüküm ifade eder. Tahsil zamanaşımı, 6183 sayılı Kanunda 102-104. maddelerinde düzenlenmiş olup, hükümleri vergi alacakları dahil bütün kamu alacakları için geçerlidir. Tahsil zamanaşımının başlangıcı kamu alacağının vadesidir. Tahsil zamanaşımında, kamu alacağı, zamanaşımına uğradıktan sonra, idarece cebren tahsil olanağı ortadan kalkmakta, ancak mükellefin rızasıyla ödediği borç kabul edilebilmekte; ancak borçlu bu ödemeden sonra borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle ödediğini geri alamamaktadır. Zamanaşımını durduran sebepler genellikle bir süreçtir ve bu sebebi oluşturan süreç boyunca zamanaşımı süresi işlemez. Zamanaşımını durduran sebebin ortadan kalkması ile birlikte süre kaldığı yerden işlemeye devam eder. Zamanaşımını kesen haller ise genellikle nokta olaylardır. Bu sebeplerin gerçekleşmesi ile birlikte zamanaşımı süresi, bazen sebebin gerçekleşmesini izleyen yılın başından itibaren yeni baştan işlemeye başlar. Zamanaşımının yazımızın önceki bölümlerinde belirtilen yararlarına karşılık zamanaşımı, borcunu düzenli biçimde ödeyen yükümlüler aleyhine adalet ve eşitlik ilkelerini zedelemektedir. Bu durum yükümlüleri kaçakçılığa yöneltebilmekte ve vergi gelirlerinde kayıplara yol açabilmektedir. Ancak kamu yararı düşüncesiyle bütün hukuk sistemlerinin zamanaşımına yer verdiği görülmektedir. Tahsil zamanaşımı süresi içinde tahsil edilemeyen ve bu nedenle zamanaşımına uğraması muhtemel vergi borçlarına, mükellefin bilgi ve rızası dışında, alacaklı vergi dairesinin görevlilerince vezneye sembolik bir miktar para ödenmesi işlemi, tahsil mevzuatında yeri olmayan bir işlemdir. Zamanaşımı vergi hukukunda re’sen dikkate alındığından ve bahsedilen şekildeki ödemeler hayatın normal akışına tamamen ters olduğundan, bu şekilde yapılan ödemelerin zamanaşımını kesmesi mümkün değildir. Bu durumdaki vergi alacağının hiç bir işleme veya talebe gerek kalmaksızın kendiliğinden ortadan kalkması gerekir. Zira zamanaşımını vergi hukukunda kendiliğinden hüküm ifade eden, dava halinde hâkim tarafından re’sen nazara alınan ve mükellef yahut idarenin iradesiyle değiştirilmesi mümkün olmayan bir müessesedir. Bu nedenle, zamanaşımı halinde alacak hangi aşamada olursa olsun tahsil edilebilme kabiliyeti kalmaz. Örneğin, zamanaşımına uğramış bir alacak için ödeme emri gönderilmesi, sonrasında borçlunun mallarının haczedilmesi veya satılması mümkün değildir. Öte yandan yargı organları da zamanaşımını kesmek amacı ile vergi idaresinin mükellef yerine geçerek yaptığı bu işlemlerin zamanaşımını kesmeyeceğine hükmetmiştir. Mehmet YÜCEL* E-Yaklaşım / Aralık 2015 / Sayı: 276 Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz. |