Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurt dışındaki müşteriye verilen komisyon hizmeti bedelinin bir kısmının üçüncü ülke mukimine komisyon olarak ödenmesi PDF Yazdır e-Posta
08 Nisan 2014

Başlık

Yurt dışındaki müşteriye verilen komisyon hizmeti bedelinin bir kısmının üçüncü ülke mukimine komisyon olarak ödenmesi.

Tarih

08/04/2014

Sayı

39044742-130-832

Kapsam

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

 

 

 

 

Sayı

:

39044742-130-832

08/04/2014

Konu

:

Yurt dışındaki müşteriye verilen komisyon hizmeti bedelinin bir kısmının üçüncü ülke mukimine komisyon olarak ödenmesi.

 

         

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, yabancı ülke mukimi ile Virjinya adasında yapılan komisyon anlaşması gereğince fatura karşılığı 73.956,45 € (Euro) tutarındaki komisyon bedelinin hesabınıza yatırıldığı, İran'a satılan mal karşılığı olan bu komisyonun bir kısmının aynı zamanda İran mukimi iş ortağına banka sistemi dışında elden fatura ve makbuz karşılığı komisyon bedeli olarak ödendiği belirterek söz konusu komisyonun vergi kanunları karşısındaki durumu hususunda görüş talep edilmektedir.

             I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun; 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiş, 6'ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safı kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

            Aynı Kanun'un 30'uncu maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellefiyete tabi kurumların anılan fıkrada bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.

            Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu'nun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38'inci maddesinde ise;

            "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

            1.  İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2.  işletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükümlerine yer verilmiştir.

            Buna göre, tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8'inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

            Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safı kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

            Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir Vergisi Kanununda ve Kurumlar Vergisi Kanununda sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denebilir.

            Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, tarafınızdan yurt dışı mukimine verilen komisyon hizmeti gelirinin bir kısmının iş ortağınız olduğu belirtilen İran mukimine fatura mukabili yansıtılması halinde, İran mukimine yapılan söz konusu komisyon ödemelerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması olanaklı bulunmaktadır.

            Ayrıca tarafınızdan İran mukimi iş ortağına yapılan komisyon ödemeleri ticari faaliyet kapsamında bulunmaktadır. Dar mükellefiyete tabi kurumlara komisyon hizmetlerine ilişkin olarak ticari faaliyet kapsamında yapılan ödemeler Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinde tevkifata tabi ödemeler arasında sayılmadığından, yurt dışında mukim müşteriye verilen komisyon hizmetine ortaklık eden İran mukimi firmaya yapacağınız komisyon ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

             II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

              3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1. maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

            4/1. maddesinde; hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

             6/b maddesinde; hizmetin Türkiye'de yapılmasının veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye'de yapıldığını ifade ettiği belirtilmiştir.

             60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.1.1. Yurt dışındaki İşlemler" başlıklı bölümünde;

            "KDV Kanununun 1 ve 6 ncı maddelerine göre, yurt dışında gerçekleşen mal teslimleri ile yurt dışında ifa edilip yine yurt dışında yararlanılan hizmetler KDV'nin konusuna girmemektedir. Türkiye'de yapılmayan işlemin bedeli üzerinden KDV hesaplanması veya böyle bir işlemin Kanundaki herhangi bir istisna hükmü ile ilişkilendirilmesi söz konusu değildir.

            Buna göre, Türkiye'deki bir mükellefin;

            - Yurt dışında düzenlenen bir fuara Türkiye'den katılan firmalara yurt dışında verdiği stant kurulumu, montajı, lojistik vb. hizmetler,

            - Yurt dışında yaptığı inşaat, onarım, montaj işleri,

            - Yurt dışındaki bir firmanın doğrudan yurt dışındaki başka bir firmaya (mallar Türkiye'ye gelmeksizin) yapacağı teslimlere ilişkin olarak verdiği aracılık hizmeti,

            - Türkiye'deki başka bir firmanın personelini yurt dışına götürmek suretiyle aynı sektörde faaliyette bulunan yabancı firmalarla tanıştırma, bilgilendirme, eğitim şeklinde yurt dışında verdiği danışmanlık hizmeti,

            - Yurt dışındaki bir firmanın mallarının, yine yurt dışındaki bir başka firmaya pazarlanmasına yönelik olarak yurt dışında verdiği satış komisyonculuğu hizmeti

            Türkiye'de ifa edilmediğinden veya bu hizmetlerden Türkiye'de faydalanılmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir.

            Türkiye'de serbest meslek faaliyeti dolayısıyla KDV mükellefi olan bir doktor veya avukatın, Türkiye'de KDV mükellefi olan bir firmaya yurt dışında verdiği hizmetler de verginin konusuna girmeyecektir."

            denilmektedir.

            Buna göre, yurt dışında mukim bir firmanın mallarının İran'a pazarlanmasına yönelik hizmet yurt dışında ifa edildiğinden ve hizmetten yurt dışında yararlanıldığından KDV'nin konusuna girmemektedir. KDV'nin konusuna girmeyen bu hizmet bedelinin bir kısmının iş ortağınız olan İran mukimine fatura mukabili yansıtılması işleminde de KDV hesaplanmayacaktır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.