Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vakıf adına alınan kredinin iktisadi işletme tarafından kullanılması halinde krediye tahakkuk eden faiz ve diğer masrafların iktisadi işletme tarafından gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı PDF Yazdır e-Posta
30 Temmuz 2013

Başlık

Vakıf adına alınan kredinin iktisadi işletme tarafından kullanılması halinde krediye tahakkuk eden faiz ve diğer masrafların iktisadi işletme tarafından gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.

Tarih

30/07/2013

Sayı

62030549-125[8-2012/215]-1131

Kapsam

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

 

 

Sayı

:

62030549-125[8-2012/215]-1131

30/07/2013

Konu

:

Vakıf adına alınan kredinin iktisadi işletme tarafından kullanılması halinde krediye tahakkuk eden faiz ve diğer masrafların iktisadi işletme tarafından gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı.

 

         

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, muhtelif bankalardan Vakfınız adına TL ve döviz olarak alınan kredilerin Vakıf bünyesinde yer alan ve özel okul işletmeciliği faaliyetinde bulunan iktisadi işletmenin banka hesaplarına aktarıldığı belirtilerek, iktisadi işletme tarafından kullanılan krediye ait faiz ve diğer masrafların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6'ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38'inci maddesinde yer alan "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

            1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmü uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8'inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

            Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

            Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün bulunmamaktadır.

            213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3'üncü maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu hükmüne yer verilmiştir.

            Buna göre, özel okul işletmeciliği faaliyetinde bulunan iktisadi işletme için muhtelif bankalardan Vakfınız adına TL ve döviz olarak alınan krediye ilişkin olarak banka tarafından tahakkuk ettirilen faiz ve diğer masrafların, Vakfınız tarafından alınan kredi tutarının iktisadi işletmenin hesabına aktarılmış olması ve iktisadi işletme için kullanılmış olmasının belgelendirilmesi şartıyla iktisadi işletme tarafından kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.