Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurtdışı mukimi şirket tarafından düzenlenen eksi faturada gösterilen tutarın kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı ve Ba-Bs formu PDF Yazdır e-Posta
14 Nisan 2014

Başlık

Yurtdışı mukimi şirket tarafından düzenlenen eksi faturada gösterilen tutarın kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı ve Ba-Bs formu hk.

Tarih

14/04/2014

Sayı

11395140-220.99-930

Kapsam

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

 

Sayı

:

11395140-220.99-930

14/04/2014

Konu

:

Yurtdışı mukimi şirket tarafından düzenlenen eksi faturada gösterilen tutarın kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı ve Ba-Bs formu hk.

 

         

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumunuzun ... olduğu ve yurtdışı mukimi şirketten aldığı isim hakkı ile ilgili düzenlenen telif faturalarına ait tahakkuk eden vergileri ödediği, yurt dışı mukimi şirketin ise vergiler düştükten sonra kalan alacağından vazgeçerek kurumunuza eksi fatura göndermek istediği, eksi faturanın kurum kazanının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı, söz konusu durumun Ba-Bs bildirim formlarında nasıl beyan edileceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

            I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6'ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 37'nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup 38'inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

            1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur. " hükmü yer almıştır.

           
            Buna göre, yurt dışı mukimi şirketin isim hakkını kullandırmasından doğan vazgeçmiş olduğu alacak tutarının, şirketiniz tarafından kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alması gerekmektedir.

            II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

            3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/2'nci maddesine göre, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV'ye tabi olduğu,

            9/1'inci maddesine göre; Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

            25'inci maddesinde ise fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların matraha dahil edilmeyeceği,

            hüküm altına alınmıştır.

            Konuyla ilgili olarak yayımlanan 117 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin 2.1.İkametgahı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiyede Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler başlıklı bölümünde; "KDV Kanununun 1'inci maddesine göre bir hizmetin KDV'nin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

            Buna göre, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır.

            Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

            Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir." denilmektedir.

            116 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin "6.2. Fatura ve Benzeri Belgelerde Ayrıca Gösterilmeyip, Yıl Sonlarında, Belli Bir Dönem Sonunda ya da Belli Bir Ciro Aşıldığında Yapılan İskontolar" başlıklı bölümünde;   "KDV Kanununun 35'inci maddesi ile KDV matrahında çeşitli sebeplerle değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin, bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltebilmelerine imkân sağlanmıştır.

            Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibariyle, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda KDV Kanununun 35'inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir.

            Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır." denilmektedir.

            Buna göre, yurt dışında yerleşik firmadan alınan telif hizmeti KDV'ye tabi olacağından, hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin kurumunuz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no'lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

            Diğer taraftan, yurt dışında yerleşik firmanın alacağından vazgeçmesi, belli bir ciro aşıldığında yapılan iskonto mahiyetinde olması halinde KDV matrahında değişikliğe yol açacağından, kurumunuz tarafından yurt dışındaki firma adına fatura düzenlenerek KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle düzeltme işlemi yapılacaktır.

            Ancak, hizmet ithalinden sonra yurt dışındaki firmanın alacağından vazgeçmesi şeklindeki söz konusu iskontonun belli bir ciro aşıldığında yapılan iskonto mahiyetinde olmaması halinde KDV'ye tabi olmayacağı tabii olup bu iskonto için de yurt dışındaki firma adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

            III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN;

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

            396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri açıklanmış olup, mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir.

            Aynı tebliğin 1.2.1. bölümünde "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir" açıklamasına yer verilmiştir.

            Ayrıca, söz konusu tebliğin 2.1 bölümünde "yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir.

            Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir." hükümleri yer almaktadır.

            Buna göre, yurt dışı yerleşik firma adına düzenlenecek faturaların 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Form Bs bildirimine dahil edilmesi gerekmektedir. Ayrıca şirketiniz adına düzenlenen belgelerin Form Ba bildirimine dahil edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.