Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kaçakçılık fiiline iştirak nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezası miktarının tespiti PDF Yazdır e-Posta
30 Mayıs 2015

Image

Danıştay 4. Dairesi

Tarih    : 07.04.2014

Esas No: 2011/2100

Karar No: 2014/2339VUK Md. 3, 134, 344

KAÇAKÇILIK FİİLİNE İŞTİRAK NEDENİYLE KESİLECEK VERGİ ZİYAI CEZASI MİKTARININ TESPİTİ

Anonim Şirketin kaçakçılık fiiline iştirak ettiği ileri sürülen davacı adına iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezasında, şirket tarafından ziyaa uğratılan vergilerin ne kadarlık kısmının davacının fiilinden kaynaklandığının tespiti gerektiği hk.

İstemin Özeti: (…) A.Ş.’ nin kaçakçılık fiiline iştirak ettiği ileri sürülen davacı adına 2004 yılı için kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; (…) A.Ş. tarafından ithal edilen veya üretimi yapılan elektronik eşyaların aslında bu şirket tarafından büyük marketlere satışının yapıldığı, aradaki satıcı mükelleflerin paravan olarak kullanıldığı, şirket tarafından düzenlenen tüm belgeler ile paravan mükelleflerin şirkete düzenlediği tüm belgelerin sahte belge niteliğinde olduğu, görünürdeki kayıtların aksine, bu satışlarla ilgili tüm hasılat ve kazancın gerçekte (…) A.Ş. tarafından elde edildiği anlaşıldığından, davacının söz konusu organizasyon içerisinde paravan satıcı mükellef olarak yer almakla adı geçen şirketin vergi ziyaına neden olan fiillerine iştirak ettiğinin sabit olduğu, uyuşmazlık konusu vergi ziyaı cezasının dayanağının, davacının kaçakçılık fiiline iştirak ettiği ileri sürülen (…) A.Ş. adına üç kat vergi ziyaı cezalı olarak salınan kurumlar vergisi, geçici vergi, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi olduğunun anlaşıldığı, (…) A.Ş. adına 2004 yılı için salınan kurumlar vergisi, 2004/7-9 ve 10-12 dönemi geçici vergi ve kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada, Vergi Mahkemesinin kararıyla davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, 2004/1, 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12. dönemleri için salınan özel tüketim vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın Vergi Mahkemesinin kararıyla reddedildiği, 2004/1, 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12 dönemleri için salınan katma değer vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada ise Vergi Mahkemesinin kararıyla davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine kararı verildiği, bu durumda davacı adına iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezasının da anılan Vergi Mahkemesi kararları doğrultusunda hesaplanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. Taraflarca hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 134. maddesinde öngörülen vergi incelemesiyle ulaşılmak istenen amaç ise ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Türk vergi hukuku, maddi ve somut delillere dayalı, böylece vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, gerçek durumun vergilemeye esas alınacağı ve incelemenin de bu amaca yönelik olmasının gerekeceği öngörülmüştür.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde vergi ziyaı tanımlanmış, 359. maddesinde kaçakçılık suçları ve cezaları düzenlenmiş olup, uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan haliyle 344. maddesinin üçüncü fıkrasında, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; (…) A.Ş. tarafından ithal edilen veya üretimi yapılan elektronik eşyaların aslında bu şirket tarafından büyük marketlere satışının yapıldığı, aradaki satıcı mükelleflerin paravan olarak kullanıldığı, şirket tarafından düzenlenen tüm belgeler ile paravan mükelleflerin şirkete düzenlediği tüm belgelerin sahte belge niteliğinde olduğu, görünürdeki kayıtların aksine, bu satışlarla ilgili tüm hasılat ve kazancın gerçekte (…) A.Ş. tarafından elde edildiği, davacının söz konusu elektronik eşyaların marketlere satışından elde edilen kârın gizlenmesi için oluşturulan ve sahte belge düzenleyen ve kullanan organizasyonda paravan mükellef olarak yer aldığı, bu nedenle adı geçen şirketin vergi ziyaına neden olan fiillerine iştirak ettiği ileri sürülerek davacı adına, adı geçen şirket için salınan vergilerin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesildiği anlaşılmaktadır.

(…) A.Ş. adına 2004 yılı için salınan vergi ve kesilen cezalara karşı açılan davalarda verilen kararlar üzerine adı geçen şirket tarafından yapılan temyiz başvuruları, dava konusu vergi ziyaı cezasının da dayanağı olan vergiler yönünden konusuna göre Danıştay Üçüncü, Dördüncü ve Dokuzuncu Dairelerince reddedilmiştir. Buna göre, adı geçen şirketin elektronik eşyaların marketlere satışından elde edilen karın gizlenmesi için oluşturduğu organizasyonla kayıt dışı bıraktığı hasılat nedeniyle vergi ziyaına yol açtığı yargı kararlarıyla sabittir.

Ancak, (…) A.Ş. hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları ve davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda da açıklandığı üzere, söz konusu organizasyonun (…), (…), (…), (…), (…), (…) adına açılan paravan mükellefiyetlerden oluştuğu ve görünürde bu şahıslar adına olan hasılat ve kazancın gerçekte (…) A.Ş.’ye ait olduğu tespit edilmiştir.

Uyuşmazlıkta, davacı hakkında kaçakçılık fiiline iştirak nedeniyle düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca davacı adına, (…) A.Ş. için salınan vergilerin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiş ise de; adı geçen şirket tarafından ziyaa uğratılan vergilerin ne kadarlık kısmının davacının fiilinden kaynaklandığının tespiti bakımından, davacı tarafından düzenlenen faturalar ve görünürde elde ettiği hasılat konusunda herhangi bir inceleme ve toplamda ziyaa uğratılan vergiyle bir oranlama yapılmadığı anlaşıldığından eksik incelemeye dayalı olarak kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesinin kararının redde ilişkin kısmının bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin ise bu nedenle reddine oybirliğiyle karar verildi.

(*) X-KARŞI OY: Davalı idarece şirket adına tesis edilen 21.12.2010 tarih ve 58126 sayılı teminat isteme işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 9. maddesinde; “213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilebilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanılmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği” hüküm altına alınmıştır.

Davacı şirketin hesaplarının incelenmesi sırasında inceleme elemanı tarafından 6183 sayılı Kanunu’nun 9. madde hükmüne göre koruma tedbirlerinin uygulanması talebi doğrultusunda kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla tesis edilen teminat isteme işleminde hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz isteminin kabulü ve kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

(**) KARŞI OY: Davacı adına, 2006 yılına ait defter ve belgelerini ibraz etmediğinden bahisle salınan 2010/1-12 dönemine ait üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 2006/8 ila 12. dönemlere ilişkin vergi ziyaı cezalarının tekerrürlü kısımlarının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararı temyiz edilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde “re’sen vergi tarhı” tanımlanmış, aynı maddenin 3. bendinde, bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği açıklanmıştır. Madde hükmüne göre, defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme halinin, re’sen takdir sebebi sayılacağı kuşkusuzdur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanun’un 34. maddesinin 1. bendinde yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler karşısında katma değer vergisinin indirim akonusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir.

Olayda davacının, defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle re’sen takdire gidilmesi yerinde olmakla birlikte, davacı tarafından dava dilekçesinde dava konusu dönemlere ait defter ve belgelerinin mahkemeye ibraz edilebileceği belirtildiğinden, re’sen araştırma ilkesi de dikkate alındığında, Vergi Mahkemesince davacının ibraz edeceğini belirttiği defter ve belgelerinin istenilmesi, ibraz edilecek olan defter ve belgelerden vergi dairesi müdürlüğünün de haberdar edilmesi suretiyle söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenecek verginin tespiti için bu defter ve faturalar üzerinde gerek görüldüğü takdirde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.


Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.