Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Uzlaşılan Vergi Aslına Gecikme Zammının İşlemesi Durdurulabilir mi? PDF Yazdır e-Posta
24 Mart 2015

Image

Şirketiniz nezdinde vergi incelemesi yapıldı ve milyonlarca liralık vergi, ceza ve gecikme faizi tutarıyla karşı karşıya kaldınız diyelim. Devletle kavga etmek olmaz deyip, uzlaşma yoluna gittiniz; ancak kaynaklarınız vergi asılları, cezalar ve gecikme faizlerinin tamamının birden ödenmesine yetmiyor. Yasal düzenlemeler gereğince, yapacağınız ödeme tutarları vergi, ceza ve gecikme faizi arasında orantılı olarak borcunuzdan düşülmektedir. Ödeyemediğiniz alacak asılları olan vergi ve cezalar üzerinden ise gecikme zammı ödemeye başlayacaksınız.

İşte bu şartlar altında, vergi ve cezaların öncelikli olarak ödenme ve mahsup imkânı var mıdır? Cevabımız kısaca; ‘’Evet, böyle bir imkân bazı özel durumlarda söz konusu olabilir’’ olacaktır.  Bu şekilde, öncelikle uzlaşılan vergi aslı ve cezasını ödeyerek gecikme zammının işlemesine engel olmak; akabinde de gecikme zammı uygulanma imkanı kalmayan gecikme faizini de zaman kazanarak ödemek mümkün olabilir. ‘’Nasıl olabilir?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Bir hayli karmaşık ve teknik olan bu konuyu mümkün olduğunca basit bir şekilde anlatmaya çalışalım.

Uzlaşma Sonucunda Ortaya Çıkan Mali Yükümlülükler ve Ödeme Süresi

Vergi incelemeleri sonucunda, mükellefin vergi kaybına sebebiyet verdiği tespit edilirse; mükelleften kayba uğrattığı verginin aslı, vergi aslı kadar vergi ziyaı cezası, ayrıca verginin ödenmesi gereken normal vade tarihinden tahakkuk ettiği tarihe kadar hesaplanmış olan gecikme faizi talep edilir. Bu durumda, mükellef tarhiyat öncesinde veya sonrasında uzlaşma talebinde bulunarak, tarh edilecek vergiler ve kesilecek cezalar üzerinde uzlaşabileceği gibi, dava açma yoluna da gidebilir. Gecikme faizi uzlaşmaya konu edilmez; uzlaşılan vergi aslı üzerinden, daha sonradan vergi dairesi tarafından hesaplanır.

Uzlaşmanın vaki olması halinde düzenlenen uzlaşma tutanağı, vergi ve cezaları normal ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa, vergi ve cezalar normal vade tarihlerinde ödenir. Uzlaşma tutanağı normal ödeme zamanları geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa- ki genelde öyle olur- söz konusu vergi ve cezalar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.

Diğer taraftan, vergi kaybına VUK’un 359. maddesinde yer verilen kaçakçılık fiiliyle sebebiyet verilmişse, vergi ziyaı cezası vergi aslının üç katı olarak kesilir ve mükellef uzlaşma olanağından yoksun kalır.

Gecikme Zammı Uygulaması ve Yapılan Ödemelerin Mahsup Şekli

Uzlaşılan vergi aslı ve vergi ziyaı cezası tutarları bir ay içinde ödenmezse, bu defa söz konusu tutarların ödeme yapılmayan kısmı üzerinden, vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için “gecikme zammı” uygulanmaya başlanır. Ancak, ödenmeyen gecikme faizine, gecikme zammının uygulanması söz konusu değildir. 

Diğer taraftan, amme alacağına karşılık olarak mükellef tarafından rızaen yapılan ödemelerin ne şekilde mahsup edileceğine 6183 sayılı AATUHK’nın47. maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu Yasa hükmüne göre; rızaen yapılan ödemelerde, öncelikle tahsilatın ödeme süresi geçmemiş borçlara mahsubu öngörülmek suretiyle borçlunun bu borçlarına gecikme zammı uygulanması önlenmektedir. 

Ödeme süresi geçmiş borçlara karşılık yapılan ödemelerde ise alacaklı amme idaresinin ekonomik kaybının önlenmesi amacıyla, vadesi önce gelen ve teminatsız olan alacakların aslı ve fer'ilerine, ödemenin alacak aslı ve fer'ilerini tamamen karşılamaması halinde alacağın aslı ve fer'ilerine orantılı olarak mahsup edilmektedir.

Ancak, amme alacağının zaman aşımına uğramasının söz konusu olduğu durumlarda, bu sıraya bakılmaksızın zaman aşımına uğrayacak alacağa mahsup yapılmakta ve hazine kaybı da önlenmektedir.

Buraya kadar anlattıklarımızı daha net anlaşılabilmesi için örneklemeye çalışalım. Kavaklıdere Vergi Dairesi’nin mükellefi olan (X) AŞ’nin 2011 takvim yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda, 500.000.- TL tutarında kurumlar vergisi matrah farkı bulunmuştur. 2015 yılında yazılan vergi inceleme raporuna göre, 100.000.- TL tutarında kurumlar vergisinin tarh edilmesi ve 100.000.- TL’lik vergi ziyaı cezasının kesilmesi istenmiştir. 

Mükellef kurum tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmuştur. 18.02.2015 tarihinde yapılan uzlaşmaya göre, vergi aslında 90.000.- TL ve vergi ziyaı cezasında ise 10.000.- TL olmak üzere uzlaşmaya varılmış olup, daha sonradan vergi dairesi tarafından 60.000.- TL tutarında gecikme faizi hesaplanmıştır.  Buna göre, söz konusu vergi ve ceza tutarının 18.03.2015 tarihine kadar ödenmesi gerekmektedir.

Mükellef kurum 18.03.2015 tarihinde vergi dairesine 100.000.- TL’lik ödemede bulunmuştur. Görüleceği üzere yapılan 100.000.- TL’lik ödeme, vadeleri aynı olan asıl alacaklar ve fer'ilerinin tamamı olan 160.000.- TL'yi karşılamamaktadır. Bu durumda, ödemenin mahsubunun her bir alacak aslı ve fer'ilerine orantılı olarak yapılması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisine Mahsup Edilecek Miktar = (90.000/160.000)x100.000 = 56.250.- TL

Vergi Ziyaı Cezasına Mahsup Edilecek Miktar = (10.000/160.000)x100.000 = 6.250.- TL

Gecikme Faizine Mahsup Edilecek Miktar = (60.000/160.000)x100.000 =     37.500.- TL

 

Bu durumda, ödemesi yapılamamış 33.750.- TL’si kurumlar vergisi ve 3.750.- TL’si vergi ziyaı cezası olmak üzere toplam 37.500.-TL’lik asli alacak üzerinden 19.03.2015 tarihi itibaren gecikme zammı işlemeye başlayacak olup, ayrıca 22.500.- TL’lik gecikme faizinin tahsili yoluna gidilecektir.

Uzlaşmadan Önce Vergi Asıllarını ve Cezalarını Direkt Olarak Ödeyebilirsiniz 

Dikkat edileceği üzere, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan 6183 Sayılı AATUHK’nın47. maddesinde, rızaen yapılan ödemeler ile cebren tahsil olunan paraların kesinleşmiş amme alacaklarına sırasıyla mahsubunun ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme yapılmıştır. Henüz kesinleşmemiş amme borcuna karşılık borçlunun yapmak istediği ödemenin mahsup şekline ilişkin olarak ise herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Dolayısıyla, uzlaşmanın yapıldığı gün öncesinde ortada henüz kesinleşmiş bir amme alacağı bulunmadığından, bir dilekçeyle başvurarak direkt olarak ileride tarh edilecek vergi ve cezaya mahsup edilmek üzere ödemede bulunmanın önünde yasal bir engel bulunmamaktadır.  Bu şekilde, yatırdığınız tutarların bir emanet hesabına alınarak, uzlaşma sonrasında vergi aslına ve cezasına mahsup edilmelerinin mümkün olduğunu düşünmekteyiz.

Konuya ilişkin olarak verilen bir muktezada da benzer yönde açıklamalar yapılarak, “Kesinleşmemiş alacaklar için rızaen yapılan ödemelerin mahsubunda mükelleflerin talebinin dikkate alınması gerekir” şeklinde bir görüşe yer verilmiştir. Ancak, İdare’nin konuya ilişkin olarak görüş değiştirmiş olabileceği ve aksi yönde uygulamalar yapabileceği ihtimali de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Yukarıda verdiğimiz örnekten hareketle devam edelim ve neler değişiyor görelim. Mükellef kurumun, vergi dairesine yine 100.000.- TL ödemede bulunduğunu; ama bu defa ödemeyi uzlaşmanın olduğu günün öncesinde yapmış olduğunu varsayalım. Diğer bir anlatımla, mükellef kurum uzlaşma gününden önce 17.02.2015 tarihinde bir dilekçeyle vergi dairesine başvurarak, yapılan vergi incelemesi sonucunda tarh edilecek vergilere ilişkin olarak 90.000.- TL, kesilecek vergi ziyaı cezası için ise 10.000.- TL olmak üzere, toplam 100.000.- TL yatırarak bu tutarı emanet hesabına aldırmış olsun.

Ertesi gün, yani 18.02.2015 tarihinde yapılan uzlaşma toplantısında, vergi aslında 90.000.- TL’, vergi ziyaı cezasına ise 10.000.- TL’de uzlaşmaya varıldığı bir durumda, mükellef tarafından evvelce ödenen ve emanet hesabına aldırılan tutarların uzlaşma sonucunda ortaya çıkan amme alacaklarına mahsubunda mükellefin isteğine göre hareket edilmesinin gerektiğini düşünmekteyiz. 

Diğer bir ifade şekliyle, mükellef kurumun uzlaşmanın öncesinde yatırdığı 100.000.- TL’lik tutar, öncelikle vergi ve cezaya ilişkin olan 100.000.- TL’lik alacak aslına mahsup edilecek ve geriye gecikme zammı hesaplanabilecek bir borç tutarı da kalmamış olacaktır. 

Bu durumda, geriye tahsil edilemeyen 60.000.- TL’lik gecikme faizi kalacaktır ki, daha önce de belirttiğimiz üzere ödenmeyen gecikme faizi üzerinden gecikme zammı uygulama olanağı bulunmamaktadır. Ancak, bu durum vergi dairesinin söz konusunu alacağını cebren takip ve tahsil etmeyeceği anlamına da gelmemektedir. Gerekirse teminat da göstermek suretiyle, söz konusu borcun makul bir sürede ödenmesinin gerektiğini de vurgulamak isteriz. Bülent Ak/http://www.kpmgvergi.com/Blog


Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.