Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurt Dışında İmzalanan Sözleşmeler Ne Zaman Damga Vergisine Tabi Olur? PDF Yazdır e-Posta
20 Şubat 2015
Image

Yabancı ülkelerde düzenlenen kâğıtlar genel itibarıyla damga vergisine tabi değildir. Ancak Kanun’un birinci maddesi uyarınca yabancı ülkelerde düzenlenen kâğıtlar belirli şartlar ile vergiye tabi tutulmaktadır. Uluslararası yatırımların giderek arttığı son yıllarda, haliyle uluslararası sözleşmelerde artmakta olan damga vergisi, bırakın Türkiye’deki yatırımları, yurt dışı yatırımları dahi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle yabancı memleketlerde düzenlenen kâğıtların hangi durumda damga vergisine tabi olup olmayacağının ve sınırlarının net olarak çizilmemesi nedeniyle, işletmeler birçok defa olumsuzluklar ile karşılaşabilmektedirler. 

 

Sözleşmelerin bir de nüshalar bazında vergilendirildiği ve her bir nüshasının 2015 yılı için 1.702.138 TL’ye yükseltildiği bir ortamda, damga vergisi yükü işletmelere çok büyük maliyetler getirmektedir. Bu nedenle Kanun’un her şeyden önce tekrar gözden geçirilmesi ve 1964 yılında yürürlüğe giren ve bugüne kadar birçok değişiklik yapılan Damga Vergisi Kanunu’nun yeniden ele alınmasının zorunlu bir duruma geldiğini düşünüyorum. Düşünün; 180 milyon TL tutarında bir sözleşme imzaladınız ve haklarınızı garanti altına almak için iki nüsha düzenlediniz. Bu durumda yaklaşık 3,4 milyon TL damga vergisi ödemek zorundasınız. Dolayısıyla bir taraftan istihdamı artırmak için teşvikler verilirken, diğer taraftan böyle büyüklükte bir vergi alınması gerçekten ticaret üzerine ağır bir yük getirmektedir. ​​​​

 

Yurt Dışında Düzenlenen Sözleşmelerde Vergi Ne zaman ve Hangi Şartlarda Doğar?

 

Bildiğiniz üzere 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3’üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu belirtilmiş ve bunun yanı sıra yabancı memleketlerle Türkiye'deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların vergisini, Türkiye'de  bu kağıtları resmi dairelere ibraz eden, üzerlerine devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananların ödeyeceği açıklanmıştır. “Herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanma” ibaresi Kanun’a daha sonra eklenmiş; 

 

kapsam belirsiz ve soyut bir kıstas ile genişletilmiştir. 

 

Buna göre; öncelikle yurt dışında imzalanan bir sözleşme, 

 

  • Türkiyede bu kâğıtların resmi dairelere ibraz edildiğinde,
  • Üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapıldığında,
  • Herhangi bir suretle bu kâğıtların hükümlerinden faydalanıldığında, 

damga vergisi doğmaktadır. 

Türkiye’de bu kağıtların ibrazı, veya üzerlerinden devir veya ciro işlemlerinin yapılması işlemleri somut olmakla birlikte “Türkiye’de herhangi bir suretle bu kâğıtların hükümlerinden faydalanıldığına ilişkin” net bir belirleme yoktur. Gerek idare, gerekse mahkemeler, bu “Türkiye’de faydalanma” konusunu en geniş şekilde yorumlamış ve hatta bazı mahkeme kararları faydalanma ihtimalinin bulunmasını dahi damga vergisinin doğması için yeterli görmüştür ki buna katılmak mümkün değildir. 

 

Türkiye’de herhangi bir suretle sözleşme hükümlerinden faydalanmanın Türkiye’de doğrudan sözleşme hükümlerinden faydalanmayı gerektirdiğini düşünüyorum. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın benzer bir konuda vermiş olduğu özelgesinde;  “(…) Yurt dışında düzenlenen söz konusu sözleşmenin, sözleşmede yazılı olan hak ve yükümlülüklere dayanılarak Türkiye'de herhangi bir surette hükmünden faydalanılması durumunda damga vergisine tabi tutulması” gerektiği belirtilmiştir. 

 

Dolayısıyla yurt dışında imzalanan bir sözleşmenin hükmünden fiili olarak Türkiye’de yararlanılmadığı durumlarda- ki bunun sözleşme hükümlerinde açıkça belirlenen işlemler ile tespiti gerekir- damga vergisinin doğmayacağını düşünüyoruz. Yine yurt dışında düzenlenen sözleşmelerin Türkiye’ye getirilmesinin hükmünden faydalanıldığı anlamı taşımayacağı düşünülmektedir. Türkiye’de düzenlenmeyen bir kâğıdın ancak hükmünden faydalanılması durumunda kağıt, Türkiye’de düzenlenen kağıtlar ile aynı değerde olacağı için vergi alınmaktadır. Dolayısıyla yurt dışında düzenlenip imzalanmasına rağmen Türkiye’de faydalanılmayan bir sözleşmeden Türkiye’de vergi alınamayacaktır. 

 

Genel olarak kağıdın hükmünden faydalanmak en geniş anlamıyla anlaşılmalıdır. Ancak burada nakdi veya nakitle ifade edilebilecek bir faydalanma şart değildir.  Kağıttan faydalanmak için kağıdın bir hakkın veya hususun belli edilmesi veya ispatı için kullanılması, bir hak veya menfaatin sağlanması amacıyla kullanılması veya kağıttaki belli hak veya yükümlülüklere işlerlik kazandırılması gerekir.  Yurt dışından gelen kağıt Türkiye’de herhangi bir nedenle kullanılmayacaksa vergileme gerekliliği doğmayacaktır.

 

Konuyla ilgili örnek bir yargı kararı olan Danıştay 7. Daire’nin 20.12.2000 tarih, E. 1999/294, K. 2000/4088 sayılı kararında ise, konu hakkında özetle; “(…) Damga vergisinin konusu olan her kâğıt, taraflarına haklar yaratan ya da borç, yükümlülük ve ödevler getiren hukuki durumları belli eden veya ispata yarayan araçtır. Bu tür bir kâğıdın hükmünden yararlanma ise belgelenen hukuki durumun öngördüğü hak, borç, yükümlülük ve ödevlere işlerlik kazandırılması; başka deyişle, tarafların haklarını elde etmeleri, borç, yükümlülük ve ödevlerini de yerine getirmeleridir. Yabancı ülkelerde düzenlenen kâğıtlar bakımından, söz konusu elde etme ve yerine getirme eylemlerinin Türkiye'de gerçekleşmesi, yukarıda açıklanan yasal düzenlemede öngörülen, damga vergisini doğuran olaydır” açıklamasına yer verilmiştir. Yargının İdare lehine vermiş olduğu bu karar dikkate alındığında ise örneğin sözleşmedeki hak ve yükümlülüklerin, Türkiye’de muhasebe kaydı altına alınarak mali tablo hesaplarına gösterilmesi durumunda damga vergisinin doğması için yeterli kabul edilmektedir. 

 

Konuyla ilgili olarak Hesap Uzmanları Danışma Komisyonu Kararı’nda ise; yabancı memleketlerde düzenlenen kâğıtların (kredi sözleşmeleri gibi) kağıda ilişkin bazı haklardan veya hususlardan Türkiye’de yararlanılması veyahut o kağıda dayanılarak Türkiye’de bazı işlemler yapılmasının o kağıdın hükümlerinden yararlanma olduğu görüşü kabul edilmiş ve yabancı memleketlerde düzenlenen kağıtların Türkiye’de inceleme elemanına bir inceleme nedeniyle verilmiş olması veya inceleme elemanınca istenmesinin bu kağıdın düzenlenişindeki amaca uygun bir hakkın ispatı veya bir işlemin yapılmasına yönelik olmadığı için resmi daireye ibraz edilmiş sayılmayacağı karara bağlanmıştır.

 

Sonuç olarak…

 

Yurt dışında düzenlenmiş bir sözleşmenin herhangi bir surette hükmünden Türkiye’de faydalanılması, resmi makamlara ibrazı ve üzerinden ciro ve devir işlemlerinin yürütülmesi durumunda damga vergisinin doğmasının somut olaylara bağlı olarak doğacağı, ancak “hükmünden faydalanma” dan tam olarak ne anlaşılması gerektiğinin net olmadığı ve bunun da sınırının çizilmemesi nedeniyle belirsiz bir durum oluştuğu açıktır. 

Bu nedenle Türkiye’ye getirilmekle birlikte herhangi bir şekilde bir resmi daireye ibraz edilmeyen, üzerinde ciro ve devir işlemleri yürütülmeyen, defter veya belgelere kaydedilmeyen, hükümlerinden ve menfaatlerinden yararlanılmayan veya hükümlerine tekrar işlerlik kazandırılmamış bir sözleşme dolayısıyla damga vergisinin doğmayacağını düşünüyoruz. Ancak gerek vergi idaresini, gerekse mahkeme kararlarının halen bunun aleyhinde olduğunu tekrar hatırlatmak isteriz. Bununla birlikte konunun bir yasal değişiklik ile veya idarenin yetki kullanarak bir Tebliğ ile “Türkiye’de herhangi bir şekilde faydalanılma” ifadesinden ne anlaşılması gerektiğinin belirlenmesi ve sınırlarının çizilmesi gerektiği düşünülmektedir. Timur Çakmak/KPMG Blog

 


 

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.