Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Teknik İflas ve Vergisel Sonuçları PDF Yazdır e-Posta
12 Şubat 2015
Image

Teknik iflas riski gündeme gelince şirket yöneticilerinin aklına gelen ilk soru, sermayenin nasıl tamamlanacağıdır. Uygulamada, şirket ortaklarının zarar nedeniyle karşılıksız kalan sermaye tutarını, “sermaye tamamlama / zarar telafi fonu” göndermek suretiyle tamamladığını görüyoruz. Bahsedilen uygulamayla Türk Ticaret Kanunu açısından teknik iflas konusu şirket ajandasından çıkarken, şirket radarına yeni bir vergi riski giriyor olabilir.

Teknik iflas”… Bu iki kelimeyi, bir ara-da duymanın birçok şirket yöneticisi için yeterince korkutucu olduğundan eminiz. Teknik iflas, şirketin gerçekten iflas etmesi anlamına gelmese de hukuki açıdan gerekli önlemlerin zamanında alınmaması, istenme-yen ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Peki “teknik iflas” durumundan kurtulmak için alınan önlemlerin vergisel etkileri nelerdir? Teknik iflas riskinin ortadan kalkması için seçilen yöntemler şirketleri vergisel açıdan riskli durumlara sevk ediyor olabilir mi? Öncelikle “teknik iflas” nedir, teknik iflas analizi nasıl yapılır, kısaca değinelim…

TEKNİK İFLAS ANALİZİ

Teknik iflas analizi için şirketin son yıllık bilanço-sunun analiz edilmesi yeterli. Bahsedilen son yıllık bilanço esas alınmak suretiyle sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının 1/2’sinin zarar nedeniyle karşılıksız kalması durumunda, şirket yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırması, genel kurulu detaylı olarak bilgilendirmesi ve iyileştirici önlem-lerin alınması gerekiyor (TTK madde 376/1).

Sermayeyle kanuni yedek akçeler toplamının 2/3’ünün zarar sebebiyle karşılıksız kalması durumunda ise genel kurulun derhal toplanması ve sermayenin 1/3’ü ile yetinme kararı veya sermayenin tamamlanmasına karar verilmemesi durumunda şirket kendiliğinden sona erer (TTK madde 376/2).

TEKNİK İFLASTAN KURTULURKEN VERGİ RİSKİ Mİ DOĞUYOR?

Teknik iflas riski gündeme gelince şirket yöneticilerinin aklına gelen ilk soru sermayenin nasıl tamamlanacağı hususudur.

Uygulamalara baktığımızda şirket ortaklarının zarar nedeniyle karşılıksız kalan sermaye tutarını “sermaye tamamlama/zarar telafi fonu” göndermek suretiyle tamamladığını görüyoruz. Bahsedilen uygulamayla TTK açısından teknik iflas konusu şirket ajandasından çıkarken şirket radarına yeni bir vergi riski giriyor olabilir.

MUHTEMEL VERGİ RİSKLERİ

“Sermaye tamamlama/zarar telafi fonu” açıklamasıyla şirket ortaklarınca gönderilen tutarlar, vergi inceleme elemanları tarafından sıklıkla eleştiri konusu yapılıyor. Para aktarımının yurtdışı ortak tarafından yapılması durumunda yapılan eleştiriler, Türkiye’deki şirketin katlandığı reklam, tanıtım ve pazarlama giderlerinin yurtdışında mukim ortak adına pazar payı yaratmak amacıyla gerçekleştiği ve gönderilen paraların da bu hizmetlerin karşılığı olduğu yönünde. Bu nedenle sermaye tamamlama/zarar telafi fonu açık-lamasıyla aktarılan paraların gelir niteliğinde olduğu, dolayısıyla Kurumlar Vergisi’ne tabi olduğu ve hatta gelirin ortağa verilen bir hizmetin karşılığı olması nedeniyle KDV’ye tabi olduğu yönünde eleştirilerle karşılaşılması muhtemel.

Ortağın Türkiye’de mukim bir şirket olması durumunda ise eleştiri farklı bir boyut kazanıyor. İştirak açısından sermaye tamamlama/zarar telafi fonu açıklamasıyla gelen bu tutarların Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bir istisna hükmün bulunmaması nedeniyle kurum kazancına dahil etmesi gerektiği yönünde Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen özelge mevcut.1

Aynı özelgede, Türkiye’deki ortak tarafından sermaye tamamlama fonu adı altında iştirakine ödediği tutarların gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığı da ifade ediliyor. (1)

Görüldüğü üzere bahsedilen özelgeye dayanarak teknik iflasta olan şirketlerin hareket alanları oldukça daralıyor. İşte asıl kısırdöngü burada başlıyor. Şirketler hukuki açıdan bir riskten kaçarken vergisel açıdan başka bir riskle karşılaşıyor.

Vergi incelemelerinde karşılaşılan yorum ve eleştiriler, teknik iflas riskine maruz kalan şirketleri endişelendiriyor.

ŞİRKETLER NELERE DİKKAT ETMELİ

Vergi incelemelerinde karşılaşılan bu yorumlar, teknik iflas riskine maruz kalan şirketleri endişelendiriyor. Özellikle yurtdışı ortakça karşılanan zararlarda, şirket sermayesinin erimesine yol açan zararların ticari gerekçelerinin ve kaynaklarının doğru bir şekilde açıklanabilmesi büyük önem arz ediyor.

• Diğer yandan, Türkiye’deki ortak tarafından transfer edilen fonların durumu, bahsedilen özelge çerçevesinde hem gönderen ortak hem de alan iştirak açısından pek iç açıcı değil.

İdare tarafından verilen farklı bir görüş olmadığından hareketle benzer uygulama kapsamındaki şirketler ihtirazı kayıtla beyan ederek dava sürecine gidebilir.

• Türk Ticaret Kanunu açısından şirketlerin zorunlu olarak alması gereken aksiyonların, vergi uygulamaları açısından risk oluşturabileceği şeklindeki “yaman çelişki” nin bir an önce giderilmesi pratikteki sorunları da ortadan kaldıracaktır. Didem Keşmir/KPMG

(1) GIB-01/06/2012 tarih ve B.07.1.GİB.0.06.49-010.01-11 özelge

 


Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.