Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kağıdın Hükmünden Yararlanma Konusunda Damga Vergisi Uygulaması PDF Yazdır e-Posta
07 Şubat 2015
Image

I- GİRİŞ

Damga Vergisi (DV) uygulamasında görülen uyuşmazlıklarından birisi de, özellikle zaman aşımı süresi dolduktan sonra herhangi bir şekilde ortaya çıkan ve DV ödenmemiş bir kağıdın hükmünden hangi hallerde yararlanıp yararlanmadığı konusudur. Uluslararası ticari ilişkilerin gelişmesi ile ticari ve medeni işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtların ihtiva ettiği değerlerin yüksek meblağlara ulaşması sonucunda konunun önemi gittikçe artmaktadır.

Bu makalede kağıdın hükmünden yararlanma müessesesinin bir tanımı yapılabilinir mi ve çerçevesi nedir? Soruları üzerinde duracağız. Ama öncelikle DV’ nin konusu üzerinde durmakta fayda vardır.

II- DAMGA VERGİSİNİN KONUSU

488 sayılı DVK’ nın 1. maddesine göre “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir.” denilmektedir. Kanun hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, DV’ nin konusu, kişiler arasında yapılan hukuki işlemleri ispat ve belli etmek için düzenlenen ve DVK’ da belirtilen kağıtlardır.

Madde hükmü uyarınca, DV’ nin konusunu işlemler değil kağıtlar teşkil etmektedir. Bundan dolayı kağıdın düzenlenmesine esas teşkil eden iş veya hizmet, kağıdın vergilendirilmesinde bir faktör olarak kabul edilmediğinden, işlemin gerçekleşmezse bile herhangi bir hususu ispat veya belli etmek üzere ibraz edilebilecek bir belge olması halinde vergiye tabi tutulacaktır. Kağıt düzenlenmediği sürece işlemin varlığı vergilendirme için yeterli olmayacaktır.

A- KÂĞIT TERİMİ

Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrası, “Bu Kanun’daki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen veya elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade eder. hükmünü amirdir.

Yukarıda belirtilen Kanun hükmü çerçevesinde, DV’nin konusu, Kanun’a ekli 1 sayılı tabloda yer alan kağıtların Kanun’un 1. maddesinde öngörülen şekilde düzenlenip imzalanmasıdır. Başka bir deyişle bir kâğıdın vergiye tabi olması için DV Kanunu’na ekli 1 sayılı listede yer alması, vergiden istisna edilmemiş olması, kâğıdın imzalanmış olması, belli bir hususu tespit ve ispat edecek nitelikte olması şarttır. Bu anlamda konusuz, hukukun korumadığı, herhangi bir hususu tespit etmeyen, imza edilmemiş, taslak olarak düzenlenmiş fakat geçerliği bulunmayan kâğıtlar damga vergisinin konusuna girmez.

B- KÂĞIDIN DV’YE TABİ TUTULABİLMESİNİN ŞARTLARI

Kağıdın damga vergisine tabi tutulabilmesi için aşağıda belirtilen şartları bir arada taşıması gerekmektedir.

1- Damga Vergisinin Konusunu Kâğıtlar Teşkil Eder

Damga vergisinde vergi doğuran olayın meydana gelebilmesi için ortada gözle görülür, elle tutulur bir kağıdın mevcudiyeti şarttır. Ortada düzenlenmiş bir kağıt olmadan DV’den söz etmek mümkün değildir. Damga vergisine tabi olan herhangi bir kağıt ile öngörülen bir işlem yapılmış olabilir. Ama taraflar bu amaçla bir kağıt düzenlememişlerse, DV’nin aranılması söz konusu değildir.

2- Kâğıt, Damga Vergisi Kanunu’nda Belirtilmiş Olmalıdır

Herhangi bir kağıdın DV’ye tabi tutulabilmesi için kağıdın DV Kanunu’na ekli 1 sayılı tabloda yer alması gerekir. Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen her kağıt damga vergisine tabi tutulmaz. Somut olarak kağıdın varlığı vergileme için yeterli olmayıp, ayni zamanda Damga Vergisi Kanunu’na ekli 1 sayılı tabloda belirtilmiş olmalıdır. Bu tabloda sayılmayan bir kağıdın vergilendirilmesi mümkün değildir.

3- Kâğıt İmzalanmış Olmalıdır

Kağıt, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenmelidir. İmzalanmamış bir belge hukuken geçersizdir. İbraz edebilme niteliğini taşımadığından DV’ye tabi değildir.

4- Elektronik Ortamda Düzenlenen Kâğıtlar da Vergiye Tabidir

Elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeler de bu kapsamda mütalaa edilmektedir. DV’ye tabi bir kağıt, elektronik ortamda da düzenlenmesi halinde vergiye tabii tutulur.

5- Vergiden İstisna Edilmemiş Olmalıdır

Kağıdın vergiye tabi tutulabilmesi için vergiden istisna edilmemiş olması, başka bir deyişle Kanun’a ekli 2 sayılı Tabloda yer almaması gerekmektedir.

6- Kâğıt Bir Hususu İspat veya Belli Etmek Amacıyla Düzenlenmelidir

Düzenlenen kağıtların imzalanması yeterli olmayıp, kağıdın aynı zamanda herhangi bir hususu ispat veya belli etmek amacıyla düzenlenmiş olması gerekir. Yazılıp imzalanmak ve adliye, icra dairesi gibi herhangi bir resmi daire ile gerçek veya tüzel kişiler nezdinde bir akdin mevcudiyetini veya bir işlemin yaptırılmasını, değiştirilmesini, ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla düzenlenen kağıtlar 1 sayılı tabloda yazılı bulunduğu takdirde vergiye tabi tutulurlar.

Danıştay 7. Dairesi’nin, Kararı’nda,

“Mukavelename adı altında düzenlenmiş bulunmasına rağmen, herhangi bir hakkın kurulması, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılmasına yönelik olmayan ve hukuki sonuç doğurmayan kağıdın DV’ ye tabi olmadığına”(1) hükmetmiştir.

Danıştay 7. Daire’nin başka bir Kararı’nda(2), belli bir hususu ispat etme koşulunu taşımayıp, bir durumu tespit eden tutanak mahiyetinde olan kağıtların makbuz veya ibra senedi olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığına hükmetmiştir.

7- Kâğıt İbraz Edilebilecek Nitelikte Olmalıdır

Bir hukuki işlemi ispat veya belli etmek amacıyla düzenlenen ve 1 sayılı tabloda yer alan kağıtların aynı zamanda ibraz edilebilecek nitelikte olması gerekir. Kanun’da geçen ibraz kelimesi, bir hakkın var olduğunu ispat veya belli edilmesi için kağıdın resmi daireye gösterilmesini ifade eder. İbraz edilme özelliği üçüncü kişi ve kuruluşlarla olan ilişkilerde söz konusu olmakta ve önem taşımaktadır. Bu durumun söz konusu olmadığı hallerde ibraz edilmekten ve dolayısıyla bir vergilendirmenin ortaya çıkması mümkün değildir.

488 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca, düzenlenen bir kağıdın DV’ye tabi olabilmesi için, sadece yazılıp imzalanmasının yeterli olmadığı, aynı zamanda herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilme özelliğine sahip olması gerekmektedir.

Kanun’da vergileme için kağıdın ibraz edilebilme niteliğinin mevcudiyeti yeterli görülmüş, mutlaka ibraz edilmiş olması şartı aranılmamıştır. DV’yi doğuran olay olarak, “ibraz edilme veya hükümlerinden faydalanma” haline, DVK’nın anılan 1. maddesinin son fıkrasında, yalnızca yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar bakımından göndermede bulunulmuş; Türkiye’de düzenlenen kağıtların DV’ye tabi olabilmeleri için, böyle bir koşul aranmamıştır. Şu halde düzenlenen kağıt, diğer şartları taşıması kaydıyla resmi dairelere ibraz edilmese bile vergiye tabi tutulacaktır.

Danıştay 7. Dairesi’nin, Kararı’nda;

“1- İlgililerce imzalanan bir belgenin DV’ye tabi olabilmesi için, bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme niteliğine sahip bulunması gerekmekte ise de sözleşmenin, bu niteliği kazanabilmesinin; kullanılması, ibraz edilmesi veya hükmünden yararlanılması koşuluna bağlı olmadığı; bu niteliğin, sözleşmenin hukuken mevcut olduğu anda bu niteliğin kazanıldığını,

2- DV’yi doğuran olay olarak “ibraz edilme veya hükümlerinden faydalanma” haline, DVK’nın 1. maddesinin son fıkrasında yalnızca yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar bakımından göndermede bulunulduğu; Türkiye de düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi olabilmeleri için, böyle bir koşul aranmadığını”(3) hükme bağlanmıştır.

Özetlemek gerekirse, bir kağıdın damga vergisine tabi tutulabilmesi için, bu kağıdın bir hususu ispat veya belli etmek amacıyla ibraz edilebilecek şekilde yazılıp imzalanması ve I sayılı tabloda yer alması gerektiği, I sayılı tabloda yer almayan kağıtların, imzalanmış ve ibraz edilebilecek nitelikte bulunsa dahi damga vergisine tabi tutulması söz konusu değildir.

III- YABANCI MEMLEKETLERLE DÜZENLENEN KAĞIDIN VERGİLENDİRİLMESİ

DVK’nın 1. maddesinin 3. fıkrası gereğince “yabancı memleketlerle Türkiye deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar, Türkiye de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulur.”

Anılan Kanun hükmüne göre, yurt dışında düzenlenen esas itibariyle kağıtlar DV’ye tabi değildir.

A- YURT DIŞINDA DÜZENLENEN KAĞITLARIN DV’YE TABİ TUTULMASININ ŞARTLARI

1- Kâğıt Resmi Bir Daireye İbraz Edilmelidir

Söz konusu kağıt ile bir resmi dairede bir hakkın ispat veya belli edilmesini veya bir işlemin yaptırılmasını istemek lazımdır. Türkiye’deki bir resmi daireye bir hakkı ispat veya belli etmek için ibraz edilen kağıtlar Türkiye’de düzenlenmiş sayılır ve vergiye tabi tutulur. Kanun’da geçen ibraz deyimiyle kağıdın düzenlenmesindeki amaca uygun olarak bir hakkın ispatını ve yerine getirilmesini istemeyi ifade eder.

Danıştay 11. Dairesi’nin Kararı’nda “ibraz” deyimi,

“Yabancı memleketlerde düzenlenen kağıtların Türkiye’de resmi dairelere ibrazından kasıt, bu kağıtlar yardımıyla herhangi bir resmi daire veya idarede bir hakkın ispatı amacıyla bu kağıtların varlığının dermeyan edilmesidir.”(4) şeklinde tanımlanmıştır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu bir Kararı’nda merkezi yurt dışında bulunan kurumlar tarafından hazırlanıp imzalanarak gönderilen ve karşı tarafça Türkiye’de imzalanmak suretiyle tamamlanan sözleşmeler yönünden DV’yi doğuran olayın Türkiye’de gerçekleştiği ve kağıtların ibraz edilmesinin değil, ibraz edilebilecek olmasının yeterli olduğuna hükmetmiştir.

“DV’ye tabi bir kağıdın varlığı için öncelikle yazılması ve imzalanması veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenmiş bir kağıdın bulunması gerekmektedir. Yasa yapıcı bu koşulun varlığını vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi için yeterli görmeyerek ikinci bir koşulun da varlığını aramıştır. Bu ikinci koşul, vergiye tabi kağıdın Türkiye’de ya da yurt dışında düzenlenmiş olmasına göre farklılaştırılmıştır. İkinci fıkra Türkiye’de düzenlenen kağıtlarda, üçüncü fıkra ise yurt dışında düzenlenen kağıtlarda vergiyi doğuran olayın gerçekleşeceği durumları belli etmektedir. Bu nedenle kağıdın nerede düzenlendiğinin belirlenmesi, vergiyi doğuran olayın varlığını tayinde önem taşı maktadır. Türkiye’de düzenlenen kağıtlarda bu olayın varlığı için kağıdın, ibraz edilmesi değil, herhangi bir hususu ispat etmek yahut belli etmek için ibraz edilebilecek nitelik taşıması yeterli görülmüşken; yurt dışın da düzenlenen kağıtların, Türkiye’de resmi dairelere ibraz edilmesi veya Türkiye’de devir ve ciro edilmesi yahut kağıdın hükümlerinden Türkiye’de faydalanılmış olması da aranmıştır.

Vergisi ihtilaflı sözleşmelerin davacı ile merkezleri yurt dışında bulunan yabancı kurumlar arasında yapıldığında tartışma yoktur. Sözleşmeler, taraflarına karşılıklı olarak belli bir edimin yerine getirilmesi borcunu yükleyen iki taraflı metinlerdir. Bu yüzden her iki tarafça sözleşme metninin uygun bulunduğunu göstermek üzere, imzalanması halinde bu niteliği kazanır. Böyle bir metnin taraflardan birinin imzasını taşıdığı evrede sadece o tarafın diğer tarafla hangi koşullar altında sözleşme yapılabileceğine ilişkin tek taraflı irade açıklamasının varlığından söz edilebileceğinden bu evre, sözleşmenin hazırlık evresidir. Sözleşme, bir tarafın hazırlayarak imzaladığı sözleşme metninin sunulduğu diğer tarafça da imzalanmasıyla yapılmış olur. Bu nedenle merkezleri yurt dışında bulunan kurumlar tarafından hazırlanıp imzalanarak Türkiye’de bulunan davacıya gönderilen ve incelendikten sonra davacı tarafından da imzalanmak suretiyle tamamlandığı anlaşılan sözleşmelerin Türkiye’de yapıldığının kabulü zorunludur. DVK’nın 1. maddesinin birinci fıkrasındaki kağıtlardan olan ve düzenlenmesi davacı tarafından Türkiye’de imzalanmasıyla tamamlanan sözleşmeler yönünden vergiyi doğuran olayın, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenmesi gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrası vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi için kağıtların ibraz edilmesini değil, ibraz edilebilecek olmasını yeterli gördüğü halde yurt dışında yapılmış sözleşmelerde bu olayın gerçekleşmesi için aranan üçüncü fıkradaki faydalanma koşuluna dayanılarak verilen ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.”(5)

2- Kâğıt Üzerine Devir veya Ciro İşlemleri Yürütülmelidir

Türkiye’de bir kağıdın devir ve ciro işlemine tabi tutulması, onun hükmünden istifade edilmesini gerektirir. Türkiye’de bu kapsamda işlem yapılan kağıtlar vergiye tabi tutulduğundan, daha önce düzenlendiği yerin önemi bulunmamaktadır.

Yurt dışında düzenlendiği için DV konusuna girmeyen kağıdın üzerinde devir ve ciro işlemi yapılması halinde damga vergisine tabi tutulmaları gerekmektedir.

3- Türkiye’de Kâğıdın Hükmünden Herhangi Bir Suretle Faydalanılmalıdır

Türkiye dışında düzenlenen kağıtların vergilendirilmesinin amacı, Türkiye’de hükmünden yararlanılan kağıdın düzenlendiği yere bakılmaksızın eşit şekilde vergilendirilmesidir. Aksi takdirde yurt dışında düzenlenen kağıtlardan Türkiye’de hükmünden yararlanılması halinde vergilendirilmemesi, adaletsiz bir durum ortaya çıkabileceği gibi bir kısım kağıtların, vergi ödememek için yabancı ülkelerde düzenlenmesi sonucunu doğurabilir.

Yukarıda belirtilen durumlardan; kağıdın Türkiye’de resmi dairelere ibraz edilmesi veya üzerine devir veya ciro işlemleri yürütülmesi hallerinde damga vergisine tabi olması hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık, söz konusu kağıtlarla ilgili olarak hangi durumlarda kağıdın hükmünden yararlanma olduğu kabul edilerek vergiye tabi tutulacağı hususlarında, Kanun’da yeterli açıklık bulunmamaktadır. Başka bir deyimle kağıdın herhangi bir suretle hükümlerinden faydalandığı kuralı ile ilgili olarak Kanun’da neyin kastedildiğinin ayrıca belirtilmemesi ve kapsamının çok geniş olması gibi nedenlerle uygulamada tereddütler bulunmaktadır.

Diğer taraftan, yapılan araştırmada, kâğıdın “herhangi bir suretle hükmünden faydalanılması” kavramından ne anlaşılması gerektiğine bir açıklık getirmek amacıyla DVK’ nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra Maliye Bakanlığı’nca bugüne kadar genel tebliğ, iç genelge, sirküler veya herhangi bir surette hiçbir düzenleme yapılmadığı tespit edilmiştir.

Ancak, DVK’ nın uygulanmaya başlanılması ile birlikte yürürlükten kalkan 1324 sayılı Damga Resmi Kanunu’na istinaden konu ile ilgili olarak 19.06.1941 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan Tamimde;

“Bir evrak veya senedin hükmünden istifade edilmesi demek, o evrak veya senetle bir hakkın ispatı, bir meblağın istifası veya lehine bir kredi açılması veyahut böyle bir kredi açılmasının temini velhasıl herhangi bir suretle olursa olsun o evrak ve senedin hükmü ile bir istifade temin olunması demektir.

Kanundaki hükmünden istifade tabiri geniş manada istimal edilmiştir. Bu evrakın hükmünden istifade edilmiş addolunması için behemehal Türkiye’deki şahsın bu evraktan maddi bir istifade temin etmiş olması lazım gelmez. Bilfarz Türkiye’de bulunan bir müesseseye, yabancı memleketlerdeki bir bankada mevcut hesabı carisinin zimmetine kaydolunan mebaliği göstermek üzere mezkûr banka tarafından irsal edilmiş olan bir extra dekont yani hesabı cari varakası da, Türkiye’deki müessesenin hükmünden istifade ettiği bir varaka olmaları dolayısıyla, üzerine devir veya ciro muamelesi yapılmasa veyahut resmi dairelere ibraz edilmese dahi damga resmine tabidir.”

şeklinde açıklamalara yer verilmiştir. Bir kağıdın hükmünden istifade edilmesi tabiri ile geniş olarak ele alınması gerektiği, maddi menfaat sağlanmasının şart olmadığı ve herhangi bir sözleşmeye istinaden yapılan harici işlemlerin tamamen bu kapsama dahil olduğu ifade edilmiştir.

Yukarıda sözü edilen Kanun, 01.07.1964 tarih ve 488 sayılı DVK ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak aynı hükümler biraz daha sadeleştirilmek suretiyle halen uygulanmakta olan DVK’ da yer almıştır.

Maliye Bakanlığı’nın bir Özelgesi’ nde,

“Yabancı memleketlerde düzenlenen kağıtlar açısından Türkiye’de de hükmünden faydalanma konusu esas olarak, kağıtlarda yer alan hak ve yükümlülüklere dayanarak, hukuki, ticari, mali olaylar ve sonuçlar yaratmak olarak anlaşılmalıdır. Hüküm bir gücün, etkinin ifadesi olduğundan, bir kağıdın hükmünden yararlanma, o kağıdın gücünden, etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, yabancı memleketlerde düzenlenen bir kağıda ilişkin bazı haklardan veya hususlardan Türkiye’de yararlanılması veyahut kağıda dayanılarak Türkiye’de bazı işlemler yapılması o kağıdın hükmünden yararlanıldığı anlamına gelmektedir.”(6) açıklamalarına yer verilmiştir.

Yurt dışında düzenlenen bir kağıdın hükmünden herhangi bir suretle faydalanılması tabirinden; düzenleme şekli, kapsamı ve ihtiva ettiği hükümler itibariyle müessesenin iç işlemleri dışında olup üçüncü kişilerle olan münasebetlerinde bu kağıda istinaden;

a- Bir hakkın tayini ve ispatı için kullanılması,

b- Bir hak veya menfaat sağlanması,

c- Bu kağıt hükümlerine istinaden üçüncü kişi ve kuruluşlar nezdinde işlem tesis edilmesi, gibi hallerde, kağıdın hükmünden faydalanmanın olduğu kabul edilerek vergiyi doğuran olayın meydana geldiği düşünülmektedir. Kağıdın hükmünden istifade edilmesi hükmü ile yurt dışında düzenlenen kağıdın, müessese tarafından bu kağıdın iç işlemleri dışında üçüncü kişi ve kuruluşlarla olan münasebetlerinde kullanılması gerekmektedir.

Buna göre, kağıdın hükmünden faydalanmaktan kastedilen, yurt dışında düzenlenen kağıdın bir hakkın ya da hususun ispatı için veya herhangi bir hukuki, ticari ya da benzeri bir amaca bağlı olarak kullanılmasıdır. Hüküm, bir gücün, bir etkinin ifadesidir. Yani, bir kağıdın hükmünden yararlanma o kağıdın hukuki gücünden, etkisinden yararlanmadır. Zira kağıtlar alelade amaçla değil, arka planda yer alan hukuki işlemlerin ispatı amacıyla düzenlenmektedir. Bu durum kağıdın hükmünden yararlanma, o kağıdın gücünden, etkisinden kaynaklanmaktadır.

Buna göre:

- Hükmünden faydalanmanın esas olarak, kağıtlarda yazılı olan hak ve yükümlülüklere dayanarak, herhangi bir hukuki, ticari, mali olaylar ve sonuçlar yaratmak olarak anlaşılması,

- Kanundaki hükmünden faydalanma kavramının, hukuken sözleşmede taraf olanların bizzat kendilerinin yararlanmalarını esas alan dar anlamda değil, tarafların dışındaki üçüncü şahısların yararlanmalarını da içeren geniş manada anlaşılması,

- Bir sözleşmede, başka bir sözleşmeye atıfta bulunuluyorsa, atıfta bulunulan sözleşmenin hükümlerinden yararlanıldığının anlaşılması

gerekmektedir.

Yukarıda da açıklandığı üzere, yabancı ülkelerde düzenlenen kağıtlara dayanılarak bazı haklardan, bazı hususlardan yararlanılırsa veya o kağıda dayanılarak Türkiye’de bazı işlemler yaptırılırsa, bu kağıdın hükümlerinden Türkiye’de yararlanılmış olur.

Yasa’da geçen hükmünden faydalanılması terimini, en geniş manada anlamak gereklidir. Esasen herhangi bir suretle hükmünden faydalanılması denilmek suretiyle herhangi bir sınırın getirilmediği amaçlanmıştır. Bir kağıdın hükmünden yararlanmak o kağıdın hukuki gücünden yararlanmaktır Kağıdın hükmünden faydalanıldığını sayılmak için mutlaka parayla ifade edilen bir menfaatin sağlanılması şart değildir.

Danıştay 7. Dairesi’nin Kararı’nda;

“1- İlgililerce imzalanan bir belgenin, damga vergisine tabi olabilmesi için, bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme niteliğine sahip bulunması gerekmekte ise de sözleşmenin, bu niteliği kazanabilmesinin; kullanılması, ibraz edilmesi veya hükmünden yararlanılması koşuluna bağlı olmadığı; bu niteliğin, sözleşmenin hukuken tekemmül ettiği anda mevcut olduğu,

2- Damga vergisini doğuran olay olarak, “ibraz edilme veya hükümlerinden faydalanma” haline, Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin son fıkrasında, yalnızca yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar bakımından göndermede bulunulduğu; Türkiye’de düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi olabilmeleri için, böyle bir koşul aranmadığına”(7) hükmetmiştir.

Yabancı memleketlerde düzenlenip Türkiye’ye gönderilen kağıtlar için yukarıda belirtilen 3 şarttan herhangi birisi gerçekleşmediği takdirde vergiye tabi tutulamazlar. Başka bir deyimle kağıdın Türkiye’ye gönderilmesi, vergilendirilmesi için yeterli değildir.

B- KONUYA İLİŞKİN ÖZELGE VE DANIŞTAY KARARLARI

1- Kağıdın Hükmünde Yararlanma

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Özelgesi’ nde;

“Hükmünden faydalanma konusu ise esas olarak, kağıtlarda yer alan hak ve yükümlülüklere dayanarak, hukuki, ticari, mali olaylar ve sonuçlar yaratmak olarak anlaşılmalıdır. Hüküm bir gücün, etkinin ifadesi olduğundan, bir kağıdın hükmünden yararlanma o kağıdın gücünden, etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, zamanaşımı süresinden sonra herhangi bir şekilde hükmünden yararlanılması nedeniyle VUK’ un 114/4. maddesi hükmü uyarınca DV alacağı yeniden doğan bir kağıda ilişkin ödenmeyen veya eksik ödenen DV’nin, bu alacağın doğduğu tarih itibariyle yeniden aranılması gerektiği tabiidir.”(8) açıklaması yer almaktadır.

2- Tercüme İşlerinin Noterlikte Yapılması

İmza ve mühür tasdiki gerektirmeden, resmi belge olmayan belgenin yalnızca tercüme işleminin noterlikte yapılması halinde bu belgenin ne şekilde damga vergisine tabi olacağı hususunda İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın Özelgesi’ nde,

“Noterler 488 sayılı DVK’ nın 8. maddesinde tarifi yapılan resmi daireler kapsamı dışında kaldığından, yabancı bir memlekette düzenlenen kağıtların tercümesinin yapılması için notere tevdi edilmesi ibraz sayılmamakta, ancak söz konusu kağıdın Noterde tercümesinin yaptırılması kağıdın hükmünden faydalanılması anlamına gelmektedir. Bu durumda, Noterliğinize getirilen evrakın sadece tercüme işleminin yapılmasının DV’ ye tabi tutulması gerekmektedir.”(9) şeklinde idari görüşünü açıklamıştır.

3- YMM KDV İade Raporuna Sözleşmenin Eklenmesi

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın Özelgesi’ nde,

“Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz ile ... arasında 25.06.2003 tarihinde imzalanan sözleşmeye ait DV, Vergi Usul Kanununun 114 üncü maddesinin birinci fıkra hükmüne göre 31.12.2008 tarihi itibarıyla tarh zamanaşımına uğramış bulunmakla birlikte, zaman aşımı süresi dolduktan sonra YMM KDV iadesi tasdik raporu ekinde vergi dairesine ibraz edilmek suretiyle hükmünden yeniden faydalanıldığı anlaşılan söz konusu sözleşmenin, aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca vergi dairesine ibraz tarihi itibarıyla damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.”(1)

4- Chartr Party Sözleşmesi

Dn 7. D.’nin E. 1997/4127, K. 1998/1798 sayılı Kararı’nda; Türkiye’deki bir şirket ile yurt dışında faaliyet gösteren diğer bir şirket arasında, yurt dışında düzenlenen “Chartr Party Sözleşmesi”, Türkiye de resmi dairelere ibraz edilip edilmediği, üzerinde devir veya ciro işlemi yapılıp yapılmadığı veya herhangi bir suretle hükümlerinden yararlanılıp yararlanılmadığı hususunda bir tespit yapılmadan DV’ ye tabi tutulmayacağına karar vermiştir.

5- Yurt Dışında Akdedilip Türkiye’ye Getirilen “Teminatlı Tevdiat Sözleşmesi

Hükmünden yararlanma konusu ile ilgili olarak Dn 7. D.’ nin E. 1999/294, K. 2000/4088 sayılı Kararı’nda; Banka ile İngiltere’de yerleşik bir kurum arasında İngiltere’de akdedilip, Türkiye’ye getirilen “teminatlı tevdiat sözleşmesi” nin damga vergisine tabi olduğuna hükmetmiştir.

“Temyiz başvurusu, davacı Banka ile İngiltere’de yerleşik bir kurum arasında İngiltere’de akdedilip Türkiye’ye getirilen ”teminatlı tevdiat sözleşmesi” dolayısıyla yapılan DV tarhiyatı ile ağır kusur cezası kesme işlemini iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.

488 sayılı DVK’ nın ”Mükellef” başlıklı 3.maddesinin son fıkrasında; yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların vergisinin, Türkiye’de bu kağıtları resmi dairelere ibraz edenler, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar tarafından ödeneceği öngörülmüştür. Görüldüğü üzere, fıkrada, yabancı memleketlerde veya Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar dolayısıyla DV’ yin doğabilmesi, birbirinden bağımsız üç ayrı durumdan herhangi birinin gerçekleşmiş olmasına bağlı bulunmaktadır. Bu üç durum; kağıdın Türkiye’de resmi dairelere ibraz edilmesi, üzerinde devir veya ciro işlemi yapılması ve herhangi bir suretle hükmünden yararlanılmasıdır.

Taraflar arasında imzalanan sözleşme Türkiye’de herhangi bir resmi daireye ibraz edilmediği gibi, üzerinde devir ve ciro işlemi de yapılmadığından; ilk iki durum, olayda, söz konusu değildir. Damga vergisini doğuran üçüncü durumun varlığı ise, mahkemece, hükmünden faydalanma koşulunun, kağıdın vergilendirme için gerekli olan ticari yada hukuki işlem için Türkiye’de resmi makamlara ibraz edilmesi şeklinde gerçekleşmiş olmasına bağlı kabul edilmiştir. Bu yorum tarzı kabul edilebilir nitelikte değildir. Zira; kağıdın Türkiye’de resmi makamlara ibrazı hali, yukarıda, yabancı ülkelerde düzenlenen kağıtlar bakımından, DV bağımsız bir durum olarak düzenlemede yer alan resmi makamlara ibraz halinin, aynı zamanda, hükmünden yararlanma halinin gerçekleşme koşulu olarak kabulü, Kanun koyucunun damga vergisini doğuran olay olarak üç ayrı hal öngörmekle güttüğü amaca aykırıdır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı Banka hakkındaki tarhiyatın, inceleme elemanı tarafından, yukarıda sözü edilen sözleşmenin hükmünden Türkiye’de faydalanıldığından bahisle, önerildiği anlaşılmıştır. O halde; dosyadaki uyuşmazlığın çözümü, “hükmünden faydalanma” kavramının anlamının ve olayda, gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. DV’yin konusu olan her kağıt, taraflarına haklar yaratan ya da borç, yükümlülük ve ödevler getiren hukuki durumları belli eden veya ispata yarayan araçtır. Bu tür bir kağıdın hükmünden yararlanma ise, belgelenen hukuki durumun öngördüğü hak, borç, yükümlülük ve ödevlere işlerlik kazandırılması; başka deyişle, tarafların haklarını elde etmeleri, borç, yükümlülük ve ödevlerini de yerine getirmeleridir. Yabancı ülkelerde düzenlenen kağıtlar bakımından, söz konusu elde etme ve yerine getirme eylemlerinin Türkiye’de gerçekleşmesi, yukarıda açıklanan yasal düzenlemede öngörülen, damga vergisini doğuran olaydır.

Yabancı kurumla imzaladığı teminatlı tevdiat sözleşmesi ile davacı Banka, kendisine yabancı kurum tarafından depo edilecek mevduat karşılığında, bu kurumdan menkul kıymet satın almayı taahhüt etmiştir. Buna göre; söz konusu sözleşme ile davacı Bankaya sağlanan hak, kendisine mevduat depo edilmesini istemekten; yükümlülük ise, bunun karşılığında yabancı kurumdan menkul kıymet satın almaktan ibarettir. Olayda; sözleşmenin tarafları, taahhütlerini yerine getirmiş bulunmaktadır. Yani; sözleşmede öngörülen hak ve yükümlülüklere işlerlik kazandırılmıştır. Bu işlerlik kazandırma eylemlerinin Türkiye’de gerçekleştirildiklerinde ise, uyuşmazlık yoktur. Dolayısıyla, sözleşmenin hükmünden Türkiye’de yararlanma halinin olayda varlığı açıktır. Sözleşmede, İngiliz kanunlarına ve mahkemelerinin yetkilerine yapılan gönderme, bu durumu değiştirebilecek nitelikte değildir. Bu bakımdan; dava konusu tarh ve ceza kesme işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulmasına, 20.12.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.” denilmektedir.

6- Yurt Dışında Düzenlenen Kâğıtların Yasal Defterlere Kaydedilmesi

Yurt dışında düzenlenen belgelere istinaden VUK’a göre tutulması zorunlu olan defterlerde gider yazılması halinde, kağıdın hükmünden Türkiye’de faydalanılması nedeniyle DV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

Yurtdışında düzenlenen kredi sözleşmesi ve altın satış sözleşmesinin parasal değerlerinin Türkiye’de yasal defterlere kayıt edilmesi ile ilgili olarak ortaya çıkan DV uyuşmazlığında, İstanbul 3. Vergi Mahkemesi’nin Kararı’nda, “DVK’nın 1. maddesinde belirtilen Kanuna ekli (1) sayılı tablonun akitlerle ilgili kağıtlar bölümünde yer alan belli parayı ihtiva eden mukavelename niteliğini taşıdığı, davcının muhasebe kayıtlarında yer aldığı, yurt dışındaki kuruluş ile imzalanan ve karşılıklı taahhüt altına alınan altın alım satım işlemlerinin yurtiçi muhasebe kayıtlarına rakamsal değerleriyle intikal ettirildiği, diğer bir ifadeyle davacının dönem içi ve dönem sonu mali tablolarına, bilanço suna ve yasal defterlerine sözleşmeye konu parasal tutarlarıyla aktarıldığı, bu haliyle sözleşme hükümlerinden Türkiye’de faydalanıldığı dolayısıyla vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği açık ve sabittir.”(2) denilmektedir.

III- DAMGA VERGİSİNDE ZAMANAŞIMI

Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesinde, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile vergi alacağının doğduğu hüküm altına alınmış, 113. maddesinde de zamanaşımının, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun’un “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. maddesinde ise; “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkur evraka ait vergi alacağı yeniden doğar.” hükmü yer almıştır.

Yukarıda yer alan hükümlere göre DV’de tarh zamanaşımı süresi diğer vergilerde olduğu gibi vergi alacağının doğduğu yılı takip eden yıldan başlayarak beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğramaktadır.

Diğer yandan bu genel kuralın istisnalarından biri de DV ile ilgilidir. Şöyle ki, 213 sayılı Kanun’un 114 maddesinin son fıkrası hükmü ne göre, tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra DV’ ye tabi evrakın hükmünden yararlanıldığı takdirde ilgili evraka ait vergi alacağının yeniden doğmakta ve zamanaşımı yeniden başlayacaktır.

A- ZAMANAŞIMLI KÂĞIDIN HÜKMÜNDEN YARARLANILMASI HA-LİNDE DAMGA VERGİSİ

DV’ ye tabi olup vergi ve cezası zaman aşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zaman aşımından sonra yararlandığı takdirde vergi alacağı yeniden doğmakta ve 5 yıllık zaman aşımı süresi ertesi takvim yılının başından itibaren işlemeye başlamaktadır. Hükmünden yararlanılan tarih itibarıyla yürürlülükte bulunan mevzuata göre kağıdın damga vergisi yeniden hesaplanmaktadır.

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı 1998 yılında 10 yıllığına düzenlenen kira sözleşmesi ile ilgili olarak 2005 yılında çıkan bir uyuşmazlık dolayısıyla 2003 tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan kira sözleşmesine ait DV’yin vergilendirme işlemin de kira sözleşmenin düzenlendiği tarihin mi, yoksa ilgili mahkemeye ibraz tarihi olan 2005 tarihi itibarıyla mı yapılması gerektiği konusunda tayin ettiği 27.12.2005 tarih ve GİB.4.06.17.02/DMG sayılı Özelge’de,

“Buna göre, taşınmazın, … (kiraya veren) ile…….. Büyük Mağazacılık A.Ş. (kiracı) arasında aylık 1.000-ABD Doları karşılığında 10 yıllığına kiralanan ve 1998 tarihinde imzalanan kira sözleşmesinden doğan DV’yin 31.12.2003 tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olmakla birlikte, ../../.2005 tarihinde Ankara ….. Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu yapılarak hükmünden yararlanılmış olan ve DV bakımından vergi alacağı 2005 tarihi itibariyle yeniden doğan söz konusu kira sözleşmesinin VUK’nun 114/4. maddesi gereği …….2005 tarihindeki Merkez Bankası Döviz satış kuru esas alınarak (mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden) damga vergisine tabi olması gerekmektedir.” şeklinde idari görüşünü açıklamıştır.

B- ZAMANAŞIMLI KÂĞIDIN YÜRÜRLÜKTE BULUNMASI HALI

DV’ ye tabi bir kağıda ait vergi, zamanaşımına uğradığı halde, kağıt halen yürürlükte ise başka bir deyişle söz konusu kağıdın uygulama durumu varsa, DV’ yin aranılması mümkün müdür? Örneğin iki A.Ş. arasında 3.5.2004 tarihinde düzenlenen 10 yıl süreli bir kira mukavelenamesine ait vergi Mayıs 2014 tarihinde zamanaşımına uğramış mıdır? sorusuna uygulamada sıkça karşılaşılmaktadır. Kişisel görüşüme bu kağıda ait DV’ yin zamanaşımına uğradığını kabul etmek gerekir. Ancak 1.Ocak.20010 tarihinden sonra, örneğin Mayıs 2011 tarihinde veya daha sonraki bir tarihte adı geçen mukavelenamenin hükmünden yeniden yararlanılması halinde, örneğin bir resmi daireye ibraz edilmesi gibi, söz konusu kağıda ait vergi alacağının yeniden doğacağı tabiidir.

C- ZAMANAŞIMI SÜRESİ DOLDUKTAN SONRA HÜKMÜNDEN FAYDALANILAN İHALE KARARININ DV

Hakediş ödemeleri işlemlerinin ihale kararının hükmünden faydalanma olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda talep edilen görüş ile ilgili olarak GİB 01.12.2010 tarih ve 17.02-DMG-161-730 sayılı Özelge’ de;

“Hükmünden faydalanma konusu ise esas olarak, kağıtlarda yer alan hak ve yükümlülüklere dayanarak, hukuki, ticari, mali olaylar ve sonuçlar yaratmak olarak anlaşılmalıdır. Hüküm bir gücün, etkinin ifadesi olduğundan, bir kağıdın hükmünden yararlanma o kağıdın gücünden, etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, zamanaşımı süresinden sonra herhangi bir şekilde hükmünden yararlanılması nedeniyle VUK’un 114/4. maddesi hükmü uyarınca DV alacağı yeniden doğan bir kağıda ilişkin ödenmeyen veya eksik ödenen DV’yin, bu alacağın doğduğu tarih itibariyle yeniden aranılması gerektiği tabiidir.

………

Buna göre, ... Bakanlığı tarafından ... Komutanlığının ihtiyacı için açılan “Bilgi Otomasyon Sistemi (HVBS) Alımı” işine ilişkin olarak ... tarihli ihale kararının alındığı dikkate alındığında, ihale kararına ait DV alacağı VUK’un 114. madde hükmü uyarınca 31.12.2002 tarihinde zamanaşımına uğramış olmaktadır. Ancak yukarıda belirtilen hususlardan, ... tarihli ihale kararına istinaden ... tarihinde sözleşmesi imzalanan “HVBS Bilgi Otomasyon Sistemi Alımı” işine ilişkin son ödeme ve tahakkuk işleminin ... tarihinde yapıldığı; mal ve hizmet alımları ile yapım işi bedellerinin bir defadan fazla tahakkuk ettirilmesi halinde, ihale kararını da kapsayan taahhüt dosyasının ödemeden önce veya ilk hakedişle birlikte saymanlığa verilmesi ve onaylı suretinin, sonraki hakediş ödemelerinin yapılması için saymanlıkta saklanmasının zorunlu olduğu görülmektedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, şirketinize ... tarihinde yapılan ödeme ve tahakkuk işlemi esnasında söz konusu ihale kararının da kullanılması nedeniyle VUK’un 114. maddesinin son fıkrasına göre zamanaşımı süresi dolduktan sonra hükmünden faydalanılan bahse konu ihale kararının, bu tarih itibarıyla geçerli nispet üzerinden DV’ye tabi tutulması gerekmektedir.” denilmektedir.

D- ZAMANAŞIMINDAN SONRA RESMİ DAİREYE İBRAZ EDİLEN SÖZLEŞME FOTOKOPİSİ

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Özelgesi’ nde;

“Bu durumda şirketiniz ile ....... Bölge Müdürlüğü arasında 03/06/2003 tarihinde imzalanan sözleşme, VUK’ un 114. maddesinin birinci fıkra hükmüne göre vergi uygulaması bakımından 31.12.2008 tarihi itibarıyla tarh zamanaşımına uğramış bulunmakla birlikte, KDV iadesi için .......Vergi Dairesi Müdürlüğüne ibraz edilmesi suretiyle aynı maddenin dördüncü fıkra hükmü uyarınca hükmünden yeniden faydalanıldığından, vergi dairesine ibraz tarihi itibarıyla söz konusu sözleşmeye ait DV alacağı yeniden doğacaktır.

Buna göre, ...... Müdürlüğü ile şirketiniz arasında 03.06.2003 tarihinde imzalanan sözleşmenin DV ödenmeyen nüshalarının, zamanaşımı süresi dolduktan sonra vergiyi doğuran olayın yeniden gerçekleştiği ibraz tarihi itibarıyla ayrı ayrı aynı nispette DV’ye tabi tutulması gerekmektedir.”(3) denilmektedir.

IV- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Türkiye’de düzenlenen bir kağıdın hükmünden yararlanılsın, yararlanılmasın DV’ye tabi bulunmakta, yurt dışında düzenlenen kağıtlarda ise, ancak hükmünden yararlanıldığı takdirde DV’ ye tabi tutulacaktır.

DV ödenmemiş bir kağıt yurt içinde veya dışında düzenlenmiş olsun tarh zamanaşımı süresi geçtikten sonra hükmünden yararlanılması halinde, vergiyi doğuran olay yeniden doğmakta ve zamanaşımı süresi işlemeye başlamaktadır.

Kağıdın hükmünden yararlanılması konusunu geniş anlamak gerekmekle birlikte kapsamını belirlemek mümkün değildir. Kağıt resmi bir daireye ibraz edilmesi, üzerinde devir ciro edilmesi, değişiklikler yapılması gibi konularda DV’ye tabi tutulması gerekmektedir. Ancak kağıt üzerinde bir işlem yapılmaması resmi organların veya karşıt inceleme yapan vergi inceleme elemanlarına talep edilmesi üzerine verilmesi gibi hallerde hükmünden yararlanılması konusu tereddütlere yol açmaktadır. Bu durumda mükellef yasal bir yükümlülüğü yerine getirmektedir. Nuri DEĞER* Yaklaşım / Şubat 2015 / Sayı: 266

 

*    YMM

(1)  Dn. 7. D.’nin, 14.12.1999 tarih ve E.1999/4120, K.1999/70 sayılı Kararı.

(2)  Dn. 7. D.’nin, 20.06.2007 tarih ve E.2007/1880, K.2007/2796 sayılı Kararı.

(3)  Dn. 7. D.’nin, E. 1999/2761, K. 2000/958 sayılı Kararı

(4)  Dn. 11. D.’nin, 05.06.1968 tarih ve E. 68/378, K 68/998 sayılı Kararı.

(5)  Dn. VDDK’nın, 21.11.2008 tarih ve E. 2007/403, K. 2008 /734 sayılı Kararı.

(6)  Maliye Bakanlığı’nın, 08.08.2006 tarih ve B.07.02.62/6213-313 sayılı Özelgesi.

(7)  Dn. 7. D.’nin, 04. 04.2000 tarih E. 1999/2761 ve K. 2000/958 sayılı Kararı.

(8) GİB’nin 01.12.2010 tarih ve 17.02-DMG-161-730 sayılı Özelgesi

(9)  İzmir VDB’nin 10.03.2006 tarih ve DMG:031-99/804 sayılı Özelgesi.

 ------

(1)  Ankara VDB’ nin, 18.05.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.02-DMG-1326-371 sayılı Özelgesi.

(2) İstanbul 3. Vergi Mahkemesi’nin, 14.07.2006 tarih ve E.2005/393, K.2006/1296 sayılı Kararı.

(3) GİB 24.05.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.02-DMG-1165-304 sayılı Özelgesi.

 

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.