Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Katma Değer Vergisinde Özel Esasların Uygulanması PDF Yazdır e-Posta
09 Ekim 2014
Image

I- GİRİŞ

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun uygulanmaya başlanıldığı 01.01.1985 tarihinden itibaren yetkilileri en fazla meşgul eden konulardan birisi de, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya kullanmak suretiyle yersiz KDV’nin iade olarak alınmasıdır. KDV uygulamasında tartışılan konuların başında özel esaslar bölümü gelmektedir.

II- ÖZEL ESASLAR UYGULAMASINA İLİŞKİN MEVZUAT

A- ÖZEL ESASLARIN UYGULANMASI

Özel esaslar düzenlemeleri, iade edilecek KDV tutarının gerçek olup olmadığının tespit edilmesi suretiyle, Hazine’ye intikal etmemiş ve/veya hayali olarak oluşturulmuş, gerçek bir yüklenime dayanmayan tutarların KDV iadesi çatısı altında yolsuz olarak iadesini önlemeyi amaçlamaktadır.

Mükelleflerin gerçekte yüklendikleri ve indirim yoluyla gideremedikleri KDV tutarlarının iadesini temin amacıyla, hiç yüklenilmediği halde sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayalı olarak indirim hesaplarına alınan ve indirim yoluyla giderilemediği için de iadesi talep edilen KDV olarak gösterilen tutarların iadesinin önlenmesi gerekmektedir. Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayalı indirilecek KDV tutarlarının aynı zamanda KDV’nin katma değerden vergi alma işlevini de bozduğu ve gerçekte vergilenmesi gereken katma değeri vergi dışı bıraktığı da tabiidir.

Danıştay’da verdiği muhtelif kararlarda; gerçek bir mal alım satıma dayanmayan belgelere istinaden yüklenilen KDV’nin indirim ve dolayısıyla iade konusu yapılamayacağına hükmetmiştir.

Danıştay 4. Daire’nin Kararı’nda;

“Davacının gider kaydederek KDV’yi indirim konusu yaptığı bir kısım faturaların gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla dava konusu tarhiyat yapılmıştır. KDV Kanunu’nun 29/1. maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den, bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslimler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenecek fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri; VUK’un 3. maddesinin (B) bendinde ise, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas alındığı kurala bağlanmıştır.

Vergilendirmeye esas belge ve kayıtların gerçek mahiyetle uyumlu olduğunun söylenebilmesi için biçimsellikten öteye geçilerek, belgeyi düzenleyenin iştigal konusu, satmış olduğu emtia veya yapmış olduğu hizmet bakımından organizasyonu, ekipmanı ve işin gerektirdiği sayıda işçi çalıştırıp çalıştırmadığı, alımların gerçekliği, ödevlerini yerine getirmiş olması gibi unsurlardan hareketle yapılacak inceleme sonuçlarının ortada gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olduğunu göstermesi gerekmektedir.”(1) denilmektedir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun Kararı’nda;

Gerçek bir emtia teslimine dayanmayan faturalarda, şeklen yer alan KDV’nin yüklenilmiş bir vergi olmaması nedeniyle, KDV Kanunu uyarınca, indirim konusu yapılamayacağına hükmetmiştir.

“Herhangi bir emtia teslimini temsil etmeksizin düzenlenen faturaların, belgelendirilmemiş maliyetleri belgelendirmek ya da maliyetleri yüksek göstermek amacıyla temin edildiği bilinen bir gerçektir. Hangi nedenle temin edilmiş olursa olsun her iki durumda da şeklen faturada yer alan KDV’nin yüklenilmiş bir vergi olarak kabulüne olanak bulunmadığından indirim konusu yapılması, KDV Kanunu’na aykırıdır. Bu nedenle davanın KDV’ne ilişkin kısmının reddi yolundaki hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.”(2)

Danıştay 9. Daire’nin bir Kararı’nda;.

“Sahte faturada yer alan KDV indirimlerinin reddi ve bu KDV’nin üç katı vergi ziyaı cezası kesilmesi yerinde bir uygulamadır.”(3) denilmektedir.

Danıştay 9. Daire’nin Kararı’nda;

“Mal alışları nedeniyle yüklenilen KDV’lerinin indirim ve iade konusu yapılabilmesi için faturaların gerçek bir mal alım satımı karşılığı düzenlenmesi gerekmektedir.

Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla KDV ödenmesi ve bunun sonucu olarak da vergi indirimi söz konusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması gerekir.”(4) denilmektedir.

Danıştay 9. Daire’nin Kararı’nda;

“Fatura alınan mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda; defter ve belgelerin incelenmesi sonucu işletmenin emtia dengesinin mevcut olmadığı, belgesiz alım satımın bulunduğunun belirlendiği, alış faturalarının tamamına yakının sahte olduğu, yüksek hasılata rağmen karlılık oranlarının çok düşük olduğu, işyerinin kiralık, deposunun bulunmadığı, bir dönem hiç işçi çalıştırmadığı, bunun dışında 1-2 işçisi bulunduğu, stok devir hızının yüksek olduğunun tespit edilmesi ve komisyon karşılığında sahte fatura düzenlendiği nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davların vergi mahkemesince reddedildiği ve bu kararların Danıştayca onandığının anlaşılması karşısında,söz konusu mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek mal teslimine dayanmadığının kabulü gerekir”(5) denilmektedir.

B- MÜKELLEFİN KOD’A ALINMASI

Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilen mükellefler için koda alınma işlemi, 1995’lerde İstanbul Defterdarlığı tarafından kod listesinin düzenlenmesi ile başlanılmıştır.

Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme veya kullanma fiiliyle doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin KDV iade talepleri,  2001 yılında çıkarılan 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin “II. Özel Esaslar” bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yürütülmektedir.

Özel esaslara tabi olma, 1995’lerdeki “kod” uygulamasının devamıdır.

2010/2 sayılı KDV İç Genelgesi ile uygulama kapsamına alınan mükelleflere ilişkin olarak temin edilen belgeler DEFGEL otomasyon sistemine dahil edilmiştir.

Danıştay, İdarenin “Özel esaslar” dediği kavrama, haklı olarak “kod listesine” alınma demekte ve işlemi hukuka aykırı bulmaktadır.

Sahte fatura kullandığı gerekçesiyle koda alınan mükellef adına yapılan tarhiyatın, vergi mahkemesince kaldırılması durumunda, yapılan işlem tüm sonuçları ile ortadan kalkacağı için Dn kararının nihai karar olarak beklemesine gerek yoktur.

Danıştay 3. Daire’nin Kararı’nda;

“Anayasa’nın 48. maddesinin 2. fıkrasında, devletin, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alacağı, 49. maddesinin 2. fıkrasında, devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı, 73. md 3. fıkrasında, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörüldüğünden, mükelleflerin bu şekilde  sınıflandırılmasının, yasal veya Anayasal bir dayanağı bulunmadığı gibi, Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlere de aykırı düşmesi nedeniyle davacının kod listesinden çıkarılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.”(6)

III- KDV GENEL UYGULAMA TEBLİĞİ İLE YAPILAN DÜZENLEMELER

KOD’ a giren  mükelleflerin, (gerek kullanıcı olarak ve gerekse düzenleyici olarak) KOD’ dan çıkması bir hayli zordur. Bu durumu göz önüne alan Gelir İdaresi  yayımladığı KDV Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT) ile Kod’ dan çıkışı kolaylaştırılmıştır.

84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile yürütülmekte olan özel esaslar uygulaması KDVGUT ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Dolayısıyla bundan böyle sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin nakden veya mahsuben iade talepleri söz konusu Tebliğ’de özel esaslara göre yerine getirilir.

KDVGUT’ nin IV/E-1 bölümü 3065 sayılı Kanun’un 9, 11, 29, 32 ve iadeyi düzenleyen diğer maddelerinde yer alan yetkilere istinaden, gerçekte iadesi gereken KDV’nin tespitine yönelik olarak düzenlenmiştir.

KDVGUT’ nin özel esasların uygulanmasına ilişkin genel hükümleri aşağıda kısaca belirtilmiştir.

A- ÖZEL ESASLARA TABİ MÜKELLEFLER

Haklarında, düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin gerçek duruma aykırı olduğuna ilişkin delil ve karineleri içeren rapor veya tespit bulunan aşağıdaki mükellefler iade taleplerinin yerine getirilmesi bakımından özel esaslara tabidir.

- Vergi Usul Kanunu’nun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,

- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler,

-Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükellefler,

- Haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama konusunda tespit bulunan mükellefler,

- Haklarında KDV yönünden ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haciz uygulanan mükellefler.

Haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükelleflerin iade taleplerinin bulunmaması; bunlardan doğrudan mal ve/veya hizmet alan mükellefler ile bu kapsamdaki mükelleflerden haklarında “sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme olumsuz raporu” veya “sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme olumsuz tespiti” bulunanların raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükelleflerin iade taleplerinde özel esaslar uygulanmasına engel teşkil etmez.

Yukarıda sayılan “özel esaslara tabi mükellefler” ile kendileri hakkında herhangi bir olumsuzluk bulunmasa dahi bunlardan mal ve/veya hizmet satın alanların iade taleplerinde özel esaslar uygulanır.

B- İŞLEMLERİN GERÇEKLİĞİNİ İSPAT

KDVGUT’ nin IV/E- 5. Bölümünde özel esaslara tabı tutulan mükelleflere bu esaslarda çıkabilmek için aksini ispat hakkı tanınmaktadır. Yemin hariç her türlü delil ile işlemin gerçekliği ispat edilebilir.

1- Mükellefin İspat Hakkı

213 sayılı Kanun’un 3/B maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olup, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanması mümkündür.

Düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin sahteliğine veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğuna ilişkin inceleme veya idari araştırma aşamasında mükellefin, söz konusu belgelerin gerçekliğine yönelik karşı delilleri ileri sürme hakkı vardır. Aynı şekilde kendileri hakkında olumsuz rapor veya olumsuz tespit bulunmamakla birlikte mal veya hizmet satın aldıkları mükellefler hakkında olumsuz rapor veya olumsuz tespit bulunan mükelleflere de bu imkân sağlanır. Söz konusu karşı deliller inceleme veya araştırmaya konu iş, işlem ve belgelerle ilgili olmalı ve bir yazı ile idari makama ibraz edilmelidir.

2- Özel Esaslarda Kurtulmak İçin İleri Sürülecek Deliller

Belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu ispatta aşağıdaki deliller kullanılabilir:

a) İşlem Bedelinin Ödendiğinin Belgelendirilmesi: Ödeme, iade talebinde bulunan mükellef tarafından ödemeyi tevsik eden belge aslı veya noter onaylı örneği ile tevsik edilebilir.

Ödemenin 5411 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla veya 6102 sayılı TTK’ nın 785. maddesinin 1 numaralı fıkrası kapsamında düzenlenen çekler ile de tevsiki mümkündür.

Ayrıca internet bankacılığı yoluyla yapılan ödemelerde, banka dekontu yerine ilgili banka şubesi tarafından onaylı internet çıktıları ya da mükellefler tarafından ödeme yapılan bankalardan alınan onaylı hesap ekstreleri ödemenin tevsikinde kullanılabilir.

Ödeme, kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi veya kuruma ait), tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (ön ödeme avansı şeklinde kamu kurum ve kuruluşlarının veznesine ödeme gibi) yapılmak suretiyle de tevsik edilebilir.

Ödemenin PTT yoluyla yapıldığı durumlarda, ödeme sırasında düzenlenecek belge, (satıcının veya adına hareket edenlerin adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru olarak yazdırılmak kaydıyla) ödemeyi tevsik eden delil olarak ileri sürülebilir.

b) Taşıma, yükleme, boşaltma, depolama, ambalajlama, ve benzeri işlemlerin yapıldığına yönelik belgeler, sigorta belgesi, vergi, resim, harç, pay, fon gibi ödemeler yapılmışsa bu ödemelere ait belgeler işlemin gerçekliğinin tevsikinde delil olarak kullanılabilir.

C- GENEL ESASLARA DÖNÜŞ

Genel olarak haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma raporu veya tespiti bulunmasından dolayı özel esaslara tabi tutulan mükellefler, aşağıda sayılan şartlardan birisinin gerçekleşmesi halinde genel esaslara dönerler:

a) Düzenlenen raporlara dayanılarak yapılan tarhiyatın yargı kararları ile terkin edilmesi,

b) Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma raporlarında tarhı öngörülen vergi ve buna ilişkin olarak hesaplanacak gecikme faizi ile kesilmesi istenen cezanın ödenmesi veya bunların tamamı için teminat gösterilmesi,

c) Haklarında sahte belge kullanılmasına yönelik olumsuz rapor bulunan mükelleflerin söz konusu belgeleri indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle beyanlarını düzeltmeleri,

ç) Özel esaslar kapsamına alınılan dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yazılan olumsuz raporlarda en son raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren), sahte belge düzenleme fiilinde beş, 3 yıl, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiilinde dört yıl geçmesi.

Genel esaslara dönüşe ilişkin şartın gerçekleştiği tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir. Yargı kararı sonucuna göre genel esaslara dönüşte, iade taleplerinde de yargı kararı doğrultusunda işlem yapılır.

Süre nedeniyle özel esaslardan çıkış, vergi dairesince resen uygulanır.

Özetlemek gerekirse, haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya kullanmaktan dolayı  olumsuz raporu veya tespiti bulunanların ilgili dönemleri İçin;

Ödeme/teminat + olumlu rapor, yargı kararı, rapordan sonra belli bir süre (duruma göre 3, 4, 5 yıl) geçmesi gerekmektedir.

D- DİĞER TESPİTLER

1- Adresinde Bulunamama

KDVGUT’ nin IV/E- 9.1. bölümünde;

“Mükellef, adresinin tespiti veya kendi başvurusuna istinaden yapılan yoklamada adresinde veya yeni bildirdiği adreste bulunması durumunda, adreste bulunma tarihi itibarıyla genel esaslara alınır ve bu tarihten itibaren, henüz sonuçlanmayan iade talepleri de dâhil olmak üzere iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir.” denilmektedir.

2- Defter ve Belge İbraz Etmeme

Vergi incelemesine yetkili olanlarca veya takdir komisyonlarınca ibrazı istenen, varlığı noter kayıtları veya sair surette sabit olan defterlerin ve ilgili dönem kayıtlarına esas belgelerin mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle KDV mükellefleri tarafından ibraz edilmemesi durumunda, mükellef özel esaslar kapsamına alınır.

Faaliyetini sona erdirenlerin kullanılmayan belgelerini iptal edilmek üzere ibraz etmemesi de bu kapsamdadır.

Mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle defter ve belgelerini ibraz etmedikleri konusunda tespit bulunanların, tespitin ilgili olduğu döneme ait iade talepleri defter ve belgeleri ibraz etmedikleri sürece yerine getirilmez. Henüz sonuçlanmayanlar dâhil diğer dönemlere ait iade talepleri ise iki kat teminat karşılığında veya münhasıran vergi inceleme sonucuna göre yerine getirilir. Teminat VİR sonucuna göre çözülür.

Defter ve belgelerini daha sonra idareye ibraz eden mükellefin genel esaslara dönüşü sağlanır ve henüz sonuçlanmayan iade talepleri de dâhil olmak üzere iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir.

3- Beyanname Vermeme

KDVGUT’ nin IV/E- 9.3. bölümünde yer alan açıklamalara göre;

Birden fazla döneme ilişkin 1 no.lu KDV beyannamesini (süresinden sonra verilenler hariç) vermeyen mükellefler özel esaslara tabi tutulur.

Beyanname verilmeyen dönemlere ilişkin iade talebinde bulunulması mümkün değildir. Beyanname vermeme kapsamında özel esaslara tabi tutulan mükelleflerin, beyanname verdikleri dönemlere ilişkin iade talepleri münhasıran VİR sonucuna göre yerine getirilir.

Verilmeyen beyannamelerin usulüne uygun olarak verilmesi durumunda, mükellef genel esaslara döner ve henüz sonuçlanmayan iade talepleri de dâhil olmak üzere iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir.

4- İhtiyati Tahakkuk veya İhtiyati Haciz Uygulanan Mükellefler

İade talebinde bulunan mükellefler hakkında KDV yönünden ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haciz uygulanması halinde, ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haczi istenen KDV tutarı kadar teminat gösterilmesi şartıyla bu mükelleflerin diğer dönemlere ilişkin iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir. Aksi halde iade talepleri, vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilir.

İhtiyati tahakkuk veya ihtiyati hacze dayanak teşkil eden işlemler, özel esaslar uygulanmasını gerektiren diğer işlemlerdense, Tebliğin o işlemlere ilişkin düzenlemelerinin de dikkate alınacağı tabiidir.

E- ÖZEL ESASLARA TABİ MÜKELLEFLERİN KANUNİ TEMSİLCİLERİ, ORTAKLARI, ORTAK OLDUKLARI VEYA BUNLARIN KURDUKLARI VEYA ORTAĞI OLDUKLARI MÜKELLEFLER İLE KANUNİ TEMSİLCİSİ OLDUKLARI MÜKELLEFLER

Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediği konusunda olumsuz rapor veya tespit bulunan mükelleflerle ilgili olarak;

- Bu mükelleflerin raporun ait olduğu vergilendirme dönemindeki ortakları ve kanuni temsilcileri,

- Kendileri ve bunların kurdukları veya ortağı oldukları mükellefler,

- Kendileri veya bunların kanuni temsilcisi oldukları mükellefler

hakkında da özel esaslar uygulanır.

Kooperatifler ve sermaye şirketlerinde bu hüküm bunların kanuni temsilcileri ile sadece sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesine neden olan ortakları ve bunların kurdukları veya ortağı oldukları ya da kanuni temsilcisi oldukları mükellefler hakkında uygulanır.

F- DOĞRUDAN MAL VEYA HİZMET TEMİN ETTİKLERİ MÜKELLEFLER HAKKINDA OLUMSUZ RAPOR VEYA TESPİT BULUNANLAR

KDV Genel Uygulama Tebliği’nin IV/E-11. bölümünde yer alan açıklamalara göre;

“Kendileri hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmayan mükelleflerin iade talepleri teminat karşılığında veya söz konusu alışlara isabet eden kısmı iade hesaplarından çıkaran mükelleflerin iade talepleri genel esaslara göre sonuçlandırılır.

Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme raporu veya tespiti bulunanlardan alımları bulunmakla birlikte, iadesi talep edilen KDV tutarları içerisinde bunlardan alımlara yönelik belge bulunmayanların iade talepleri, başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla genel esaslara göre yerine getirilir.

İade taleplerinin genel esaslara göre yerine getirilmesinde, iade talebinden tenzil edilen tutarların, indirime engel başka bir husus bulunmaması kaydıyla, ilgili dönem indirim hesaplarından da çıkarılması gerekmez.

Olumsuz rapor veya tespit kapsamında özel esaslara tabi mükelleflerin genel esaslara dönüşü, bunlardan alım yapanların da genel esaslara dönüşünü sağlar.”

G- GEÇİŞ HÜKÜMLERİ

KDVGUT’ nin IV/E-12. bölümünde KDVGUT’ nin yürürlüğe girdiği 1 Mayıs 2014 tarihi itibariyle özel esaslar kapsamında bulunan mükelleflerin genel esaslar dönüşün usul ve esasları açıklanmaktadır. Esas itibariyle bu konuda gören vergi dairelerine verilmekle birlikte, mükelleflerin de durumlarını takip etmekte yarar vardır.

Bu Tebliğ’in yürürlüğe girdiği 1 Mayıs 2014 tarih itibarıyla özel esaslar kapsamında bulunan mükelleflerden;

Haklarında (SMİYB) düzenleme raporu, tespiti veya kullanma raporu kullanma tespiti bulunanların durumu ile ortakları veya bunların kurduğu ortak olduğu şirketlerin durumu ve kendileri hakkında herhangi bir olumsuzluk olmamakla birlikte doğrudan mal veya hizmet temin ettiği mükellefler hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunanların durumu Tebliğ’in ilgili bölümlerindeki genel esaslara dönüş hükümleri çerçevesinde müracaatlarına gerek kalmaksızın, bağlı bulundukları vergi dairesi tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirme neticesinde genel esaslara dönüş şartlarını taşıyan mükelleflerin genel esaslara dönüşü sağlanır.

Bu çerçevede, öncelikle mükelleflerin özel esaslar kapsamına alınmalarını gerektiren fiilleri için Tebliğde belirlenmiş olan genel esaslara dönüş için gerekli sürelerin geçip geçmediğine bakılır. Söz konusu süreleri geçiren mükellefler, diğer genel esaslara dönüş şartları aranmaksızın genel esaslara döndürülür.

Süre şartı ile genel esaslara dönemeyen mükellefler için diğer genel esaslara dönüş şartlarının varlığına bakılır.

1 Mayıs 2014 tarihi itibarıyla;

Adreslerinde bulunamama, defter ve belgelerini ibraz etmediği için veya Beyanname vermediği gerekçesiyle özel esaslar kapsamında bulunan mükellefler,  bu işlemlere neden eksikliklerin gidermeleri kaydıyla genel esaslara dönerler.

Kendisi hakkında bir olumsuzluk olmamakla birlikte doğrudan mal veya hizmet temin ettikleri safhadan önceki safhalardaki mükellefler hakkında olumsuz rapor veya tespit olanların, müracaatlarına ve ilave bir işleme gerek olmaksızın Tebliğ’in yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bağlı bulundukları vergi dairesi tarafından genel esaslara dönüşü sağlanır.

Özel esaslara tabi olan mükelleflerden 6111 sayılı Kanun’un 7 ve 9. maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunanlardan, artırım tutarlarının tamamını ödeyenler ya da teminat gösterenler (teminat gösterdikleri tarihten itibaren) genel esaslara dönerler.

Haklarında olumsuz rapor veya tespit bulunmamakla birlikte alım yaptıkları mükellefler hakkında özel esaslar uygulandığı için iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilen mükellefler, alım yaptıkları dönemleri içeren takvim yılı itibarıyla KDV artırımında bulunmuş olmaları halinde genel esaslara dönebilirler.

Haklarındaki olumsuz raporlarla ilgili olarak 4811 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı bulunanların, Kanun’un ilgili hükümlerine göre hesaplanacak tutarların tamamını ödemiş olmaları halinde iade talepleri hakkında buna göre işlem yapılacaktır. Nuri DEĞER* Yaklaşım / Ekim 2014 / Sayı: 262

Kaynak; Yaklaşım Dergisi http://www.yaklasim.com/TodayWriters.aspx?wid=3043&cid=25711

*   YMM

(1) Dn 4. D. 23.02.2006 tarih ve E.2006/63, K.2006/283 sayılı Kararı.

(2) Dn VDDK.’ nın, 21.11.2008 tarih ve E.2007/323, K.2008 /723 sayılı Kararı.

(3) Dn 9. D.’ nin,  07.05.2009 tarih ve E.2008/5896, K.2009/2053 sayılı Kararı.

(4) Dn 9. D.’ nin, 15.04.2009 tarih ve 2007/6198, K.2009/1744 sayılı Kararı.

(5) Dn 9. D.’ nin, 20.01.2010 tarih ve E.2008/8815, K.2010/115 sayılı Kararı.

(6) Dn 3. D.’ nin,  03.05.2011 tarih ve E. 2011/1151, K. 2011/1507 sayılı Kararı.

-------------------------------------------------------------------------------

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.