Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Ödenmeyen Prim ve Prime ilişkin borçlardan dolayı Üst Düzey Yöneticilerin Sorumluluğu PDF Yazdır e-Posta
24 Eylül 2014
Image

6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinde; “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.

Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre mütesselsilen sorumlu tutulur.

Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre mütesselsilen sorumlu tutulur.” denilmektedir. Buna göre, limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan Kurum alacağından dolayı sermaye hisseleri oranında şahsi mal varlıkları ile doğrudan doğruya sorumlu tutulmuşlardır.         

5510 sayılı Kanun’un “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88. maddesinin yirminci fıkrasında;  “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun’da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve mütesselsilen sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, tüzel kişi işverenlerin ödenmeyen prim ve prime ilişkin borçlarından dolayı üst düzey yöneticileri, yetkilileri kanuni temsilcileri (yönetim kurulu üyeleri, limited şirket müdürleri ve diğerleri) görev yaptıkları dönemlere ait borçlardan tüzel kişilik ile birlikte müştereken ve mütesselsilen sorumlu olmaktadırlar.

Konuyla ilgili olarak ikincil mevzuat olarak da “Sosyal Güvenlik Kurumu’nca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmelik”(2) bulunmaktadır. Adı geçen Yönetmelikte kurum alacaklarının korunmasına ilişkin yetkiler, ödeme ve tecile ilişkin yetkiler ve kurum alacaklarının cebren tahsiline ilişkin yetkilere yönelik hükümler ve düzenlemeler bulunmaktadır. Kurumun prim ve diğer alacaklarının süresinde ödenmemesine ilişkin üst düzey yöneticilerin sorumluluğu ise 15. maddede ifadesini bulmuştur. Bu maddeye göre;

“(1) Kurum’un prim ve diğer alacaklarını haklı bir sebep olmaksızın 5510 sayılı Kanun ve bu Kanun’a istinaden Kurum’ca belirlenen sürelerde ödemeyen kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uyarınca Kurum’a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve mütesselsilen sorumludur. Bunlar hakkında, ödenmeyen primlerin ve diğer alacakların tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre doğrudan takip yapılır.

(2) Özel kanunları ile Kurum’a takip ve tahsil görevi verilen diğer alacakların kanunlarında belirtilen sürelerde işverenlerince ödenmemesi hâlinde, birinci fıkrada belirtilen tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzey yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri hakkında, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi hükümlerine göre işlem yapılır.

(3) Kurum alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin farklı şahıslar olmaları hâlinde bu şahıslar, Kurum alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumludurlar.”

Diğer taraftan konuyla ilgili olarak Kurum ünitelerindeki iş ve işlemlere esas olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü tarafından 21.06.2011 tarihinde “İcra takip, satış ve haciz işlemleri” konulu 2011/53 sayılı Genelge yayımlanmıştır. Söz konusu Genelge’nin “11. Limited Şirketlerde Ortakların Sorumluluğu” ile “12. Üst Düzey Yöneticilerin Sorumluluğu başlıklı bölümlerde yürütülecek işlemler etraflıca açıklanmıştır.

 Bu bağlamda, tüzel kişi işverenlerin (anonim şirket, limited şirketi, belediye başkanlığı, dernek, kooperatif, vakıf, odalar, sulama birlikleri ve spor kulüpleri vb.) borçlarından dolayı üst düzey yönetici sıfatıyla icra takibine uğramaları için öncelikle ilgili üst düzey yöneticilerin sorumluluk dönemi olan görev yaptıkları tarihlerde tahakkuk edip ödenmeyen, aynı şekilde limited şirket ortakları hakkında da şirketteki sermaye payına göre borçlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tespitten sonra ise ödeme emri ve tebliğ zarfında üst düzey yönetici ve yetkili ile limited şirket ortağı adına yer verilmesi suretiyle ödeme emri düzenlenerek tebliğine müteakip icra takip ve haciz işlemlerine başlanılacaktır. 

Ancak, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde üst düzey yöneticiler ve limited şirket ortakları hakkında ödeme emri tebliğ edilmeden icra takip ve haciz işlemlerine başlanması gerekmektedir. Zikredilen, “İhtiyati Haciz” başlıklı Kanun maddesine göre ihtiyati haciz aşağıdaki hallerden herhangi birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur:

1- 9. madde(3) gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise,

2- Borçlunun belli ikametgahı yoksa,

3- Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,

4- Borçludan teminat gösterilmesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,

5- Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,

6- Hüküm sadır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısıyla amme davası açılmış ise,

7- İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, bu kanunun 27, 29, 30. maddelerinin(4) tatbikini icap ettiren haller varsa. Fahri Mahir DÜNDAR Yaklaşım / Temmuz 2014 / Sayı: 259

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.