Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vedat Özdan - Yetkisiz tasarruf ve araç kiralama şirketlerinin kullanılmış binek otomobili teslimler PDF Yazdır e-Posta
09 Ocak 2008

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 28'inci ve 36'ncı maddelerine göre "Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karar" Bakanlar Kurulu'nca 24/12/2007 tarihinde kararlaştırılmış ve 30.12.2007 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Bu Bakanlar Kurulu kararı ile daha önce çok sayıda kararname ile getirilen düzenlemeler birleştirilerek tek bir kararnamede toplanmış ve 2007 yılında gerileyen KDV gelirlerini de telafi etmek üzere güncel KDV oranlarında ciddi değişiklikler yapılmıştır. Yazımızın amacı; I sayı listeye eklenen, araç kiralama şirketlerinin kullanılmış binek otomobili satışlarında yüzde 1 olarak uygulanmakta olan KDV oranını yüzde 18'e yükselten düzenlemenin hukuki boyutunu tartışmaya açmaktır.

Kanunu 30/b maddesi ve 23 seri numaralı KDV Genel Tebliği

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi" başlıklı (30/b) maddesinde; "Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin", mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanmış bulunan 23 seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "Binek Otomobillerinin Katma Değer Vergisi" başlıklı "I" bölümünde de; "Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması, taksicilik işletmeciliği yapılması veya binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alışlarında ödenen ve faturalarda ayrıca gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği, buna göre binek otomobillerinin yukarıda belirtildiği gibi çeşitli şekillerde işleten mükelleflerin bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri ile ilgili olarak indirim hakkından yararlanabilecekleri, ancak mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin evvelce olduğu gibi indiriminin mümkün olmayacağı, indirim konusu yapılmayan bu verginin, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre, gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği" açıklanmıştır.

107 no'lu KDV Genel Tebliği Taslağı'nın ilk halinde iade hakkı tanınıyordu

Bilindiği üzere 107 seri numaralı KDV Genel Tebliği Taslağı'ndan önceki durumda bakanlık iadeye imkan vermiyor ve görüşünü şu gerekçeye dayandırıyordu:

"Katma değer vergisinin 30/b maddesine göre, binek otomobillerinin iktisabında yüklenilen vergilerin indirim konusu yapılabilmesi için, otomobilin 'işletme' olarak kullanılması gerekmektedir. Otomobilin katma değer vergisi hesaplanmasını gerektirecek biçimde işletme olarak kullanılmış kabul edilebilmesi de alış sırasında yüklendiği vergilerin işletme olarak kullanılması nedeniyle tahsil edilen vergilerle telafi edilmiş olmasına bağlıdır. Bu nedenle, otomobil kiralama şirketlerince işletme olarak kullanılmak üzere satın alınan otomobillerin daha sonra yüzde 1 vergi oranı uygulanarak satılması halinde, yüklenilen vergilerin tamamen indirim yoluyla telafi edilmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle otomobil kiralama şirketlerince yüzde 1 oranına tabi olarak satılan otomobillerin iktisabı dolayısıyla yüklenilen vergilerin bu araçların işletme olarak kullanılması nedeniyle hesaplanan vergiler ile telafi edilmiş olması gerektiğinden, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29/2'nci maddesine dayanarak yapılan iade taleplerinin yerine getirilmesi mümkün bulunmamaktadır."

Oysa tebliğ taslağının ilk halinde şu ifade yer almaktaydı:

"Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükellefler, bu faaliyetlerde kullanacakları binek otomobillerinin iktisabı dolayısıyla yüklendikleri vergileri indirim konusu yapabilecekler; binek otomobillerini indirimli oran uygulamak suretiyle teslim etmeleri halinde indirim yoluyla gideremedikleri yüklenilen KDV tutarını iade olarak talep edebileceklerdir."

Yani operasyonel kiralama yapan (rent a car) şirketler yüzde 18 ödemek suretiyle satın aldıkları kullanılmamış otomobiller için yüklendikleri ve indirim yoluyla gideremedikleri vergileri, bu otomobilleri belli bir süre kiraladıktan sonra satmaları halinde iade hakkından yararlanmaya başlayacaklardı. Ancak iade bir tarafa, yapılan yeni düzenlemeyle binek otomobillerinin alımında yüklendikleri katma değer vergisini indirme hakki bulunan mükelleflerin bu araçları kullanılmış olarak satmaları halinde uygulanacak KDV oranı yüzde 1'den yüzde 18' e yükseltildi. Dahası, bu vergiyi indirme hakkı bulunmayan mükelleflerin satışlarında uygulanmakta olan yüzde 1 KDV oranının devam etmesi yönünde bir karar alındı.

Yeni durum ve KDV Kanunu'nun 28 maddesiyle verilen yetkinin sınırı

Bakanlar Kurulu kararının dayanağı olan kanunun 28. maddesi açıkça şu hükmü içeriyor: "Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her bir işlem için yüzde 10'dur. Bakanlar Kurulu bu oranı, dört katına kadar artırmaya, yüzde 1'e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkilidir."

Sorumuz şu: Bakanlar Kurulu'na verilen, "mal ve hizmetler itibariyle farklı vergi oranları tespit etme yetkisi", kanunun ruhuna uygun bir şekilde kullanılmış mıdır?

Bize göre kullanılmamıştır. Zira KDV Kanunu'nda vergiyi doğuran olay, işleme göre tanımlanmıştır. Kanuna göre vergi, işleme konu mal veya hizmet karşılığında satıcının uhdesinde tahakkuk eden bedele Bakanlar Kurulu'nca belirlenmiş olan oranları tatbik edilmek suretiyle ortaya çıkmaktadır. Kanunla Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, işlemi yapan tarafın sahip olduğu niteliğe göre aynı mal için farklı KDV oranı belirleme yetkisini kapsamamaktadır. Bize göre Bakanlar Kurulu, aynı mal için perakende ve toptan safhalar için farklı vergi oranı tespit etme yetkisiyle mücehhezdir. Aynı mal için farklı vergi oranları tespit etme yetkisiyle değil. Tekrar ediyoruz: Aynı malla ile ilgili farkı oran tespit etme yetkisi sadece ve sadece perakende ve toptan satış aşamalarıyla sınırlıdır. Oysa son karara göre örneğin bir süpermarket işletmesine ait kullanılmış bir binek otomobilinin satışı sırasında uygulanacak KDV oranı yüzde 1 iken; aynı aracın bir otomobil kiralama şirketi tarafından satılması halinde uygulanacak KDV oranı yüzde 18 olacaktır. Anormalliği, örneği genişleterek barizleştirelim: Süpermarket işletmesine ait binek otomobilinin, bir otomobil kiralama şirketi tarafından satın alındığını ve bir süre sonra satıldığını düşünelim. Bu durumda otomobil kiralama şirketi yüzde 1 oranında KDV ödeyerek satın aldığı binek otomobilini yüzde 18 oranında KDV tahsil ederek satmak zorunda kalacaktır. Oysa araç alınırken de satılırken de "kullanılmıştır".

Konunun yabancı sermaye ve turizm boyutu

Otomobil kiralama hizmeti sektörü, yabancı sermaye açısından halen bakir bir alandır ve evrensel oyuncular sektöre henüz müdahil olmamıştır. Kanaatimiz odur ki yeni düzenleme evrensel oyuncuları caydırıcı, kullanılmış oto alımlarını ve kalitesiz araç kiralama hizmetini teşvik edici niteliktedir. Bilindiği üzere bireysel araç kiralama hizmetinden daha çok yabancı turistler yararlanmaktadır. Taksicilik hizmetlerinde yaşanan kalite sorununu, araç kiralama işinde de yaşamamak için konunun ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekiyor. Aksi takdire sorunun yargı yoluyla çözülmemesi için bir neden göremiyoruz.

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=340516&dept_id=80