Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
"YENİ VUK İLE MÜKELLEFLERİN HAYATI KOLAYLAŞACAK" PDF Yazdır e-Posta
21 Kasım 2011

Image

PwC Türkiye Mevzuat, Araştırma, ve Eğitim Başkanı Recep Bıyık, Vergi Konseyi tarafından hazırlanan yeni Vergi Usul Kanunu Taslağında getirilen yeni değişiklikler hakkında Vergi Portalı’na değerlendirmelerde bulundu.

Recep Bey, Vergi Usul Kanunu Tasarısı internette yayınlanarak ilgililerin görüşüne sunuldu. Vergi Kanunlarının yeniden yazılmasına yönelik bu çalışma hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Bu süreç yeni değil. Bildiğiniz gibi KVK ile başladı, KVK yeni baştan yazıldı ve 2006 itibariyle uygulanmaya başladı. KVK ile başlayan süreç devam ediyor. Arkasından Gelir Vergisi Kanunu’nun yeniden yazılımıyla ilgili çalışmalar yapıldı ve bildiğim kadarıyla Vergi Konseyi çalışmayı tamamlayarak taslağı Maliye Bakanlığına gönderdi. Şu anda Maliye Bakanlığı bu taslak üzerinde çalışıyor. Basına yansıyan bilgilerden de anladığım kadarıyla önümüzdeki aylarda çok geç olmayan bir tarihte Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı Taslağının ya da Bakanlar Kurulundan geçerse Kanun Tasarısının TBMM’ne gönderileceği söyleniyor.

Gelir Vergisinden sonra da bu çalışmalar devam etti ve Vergi Usul Kanunuyla ilgili çalışmalar da büyük ölçüde tamamlandı. Bu taslaklar geçtiğimiz günlerde çeşitli meslek örgütlerinin internet sitelerinde de yer aldı ve kamuoyunun bilgisine girmiş oldu. Fakat hemen şunu belirteyim, bildiğim kadarıyla bu taslak metin Vergi Konseyi tarafından sonuçlandırılmış değil.

Peki bunun arkasından ne olacak? Çalışmalar diğer kanunlarla ilgili olarak da devam ediyor. KDV ve ÖTV başta olmak üzere Vergi Konseyinde çalışılıyor. Öyle zannediyorum ki, önümüzdeki aylarda hem KDV hem de ÖTV ile ilgili Vergi Konseyinin taslaklarını görüyor olacağız.

Peki, genel olarak Vergi Usul Kanunu Taslak metni içerisinde neler daha çok dikkat çekiyor, örneğin madde sayısında bir değişiklik var mı?

Evet, aslında biraz önce söylediğim konuyu yeniden vurgulamakta yarar olabilir. Bizim üzerinde konuştuğumuz taslak, Vergi Konseyinin nihai olarak duyurduğu taslak değil. Belli bir aşamaya gelmiş, son hali olmasa bile olgunlaşmış bir taslak üzeninde konuşuyoruz. Dolayısıyla söylediğimiz şeylerden bir kısmı bir süre sonra geçerliliğini kaybedebilir. Bunların çok önemli konular olduğunu tahmin etmiyorum, belki detay ve şekli konular olacak ama yine de bu hususu dikkate almakta yarar var.

KANUNUN DİLİ SADELEŞİYOR, MADDE SAYISI AZALTILIYOR

Taslağın geneline baktığımız zaman dikkat çeken başlıca konu kanunun dilinin değişiyor olması. Bizim Vergi Usul Kanunu bildiğiniz gibi 1960’lı yılların başına ait bir kanun. İçerisinde çok sayıda değişiklik olduğu için dil birliği yok. Kanun metninde 1960’lı yılların dili yanında bugünün dili de var. Her ikisi de bir arada. Taslak öncelikle bu dili sadeleştiriyor. Böylece kanun daha anlaşılır bir hale geliyor.

Dikkat çeken başka ne var? Bildiğiniz üzere Vergi Usul Kanunu büyük bir kanun; geçici maddeler, ek maddeler, ek geçici maddeler mükerrer maddeler. Bunların hepsini üst üste koyarsanız 470 civarında madde var kanunda. Yeni kanun taslağıyla madde sayısı oldukça azalıyor. Geçici ve sürekli maddelerle birlikte 290 madde saydım. Dolayısıyla kanun hacminde önemli bir azalma var. Bu, maddelerin birleşmesiyle olan bir şey değil. Gerçekten Vergi Usul Kanunu’nun hacim olarak bir hayli azalacağını anlıyoruz.

Belki de madde sayısındaki azalmasının bir nedeni olarak da bazı müesseseler kanun kapsamından çıkarılıyor. Birçok komisyon var, bu komisyonların oluşması, çalışması, görevleri ile ilgili halen uygulanmayan maddeler var. Bunların tamamı temizleniyor. Çok sade, basit ve daha anlaşılır, yaşayan Türkçe ile yazılmış bir taslak var. Genel olarak bunları söyleyebiliriz.

Bu konuda Yeni TTK’nın bir etkisi var mı?

Evet, Ticaret Kanunu biliyorsunuz ticari hayatı düzenliyor, dolayısıyla da vergiyle çok ilgili. Tacirler, TTK’daki tanımıyla şirketler ya da gerçek kişi tacirler Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunuyorlar ama bu faaliyetlerin sonucu da vergi kanunlarına göre vergilendiriliyor. İki kanun arasında çok ciddi anlamda bir ilişki var. Dolayısıyla Ticaret Kanununun değişmesi Vergi Usul Kanunu da oldukça etkiliyor.

ARTIK DEFTER VE BELGELER TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE TUTULACAK

Ayrıntıya girersek çok konu var ama belki sadece tacirlerin tutacakları defterler ve düzenleyecekleri belgelerle ilgili Vergi Usul Kanunu’nda çok ciddi değişikliklerin yapılıyor olması ile bu ilişkinin boyutu anlaşılabilir. Biliyorsunuz, hem Ticaret Kanununda hem de Vergi Usul Kanununda defter ve belge düzenlemeleriyle ilgili ayrıntılı düzenlemeler var. Bu ne anlama geliyor? Aynı defterlerle ilgili tamamen ayrı iki ayrı yasal dünya var. Peki tacirler veya vergi hukuku açısından bakarsak mükellefler neye göre hareket ediyorlar? Her ikisine de göre ama orada vergi ağırlıklı bir hayat var. Yeni düzenlemede Vergi Usul Kanunu Taslağı neyi öngörüyor? Aslında her şeyi olması gerektiği gibi öngörüyor. Defter ve belge düzeninin Ticaret Kanunu alanına girdiğini en baştan kabul ediyor. Bence de doğrusu bu. Dolasıyısıyla yeni Ticaret Kanunundaki defterlere ilişkin hükümleri veri kabul ediyor ve TTK’na göre defter tutanların vergi kanunlarına göre ayrıca defter tutmalarına ilişkin ayrıca bir düzenleme öngörmüyor. Bu nedenle de Vergi Usul Kanunu’ndaki defter ve belgelere ilişkin hükümlerin büyük bir bölümü kanun metninden çıkarılıyor. Geriye defterlerle ilgili ne kalıyor? Ticaret Kanunu kapsamına girmeyen tacirler kalıyor. Bunlar da çoğunlukla zaten küçük esnaf. Bunun yanında serbest meslek erbabı ve çiftçiler kalıyor. Yani Vergi Usul Kanunu taslağında sadece bu yasal defterlere ilişkin düzenlemeler var. Bildiğiniz üzere, bu yasal defterlere dayanarak mali tabloları çıkarıyor. Mali tabloları neye göre çıkarıyoruz? Sermaye Piyasasına tabi şirketler, halka açık şirketler sermaye piyasası mevzuatını dikkate alarak işlem yapıyorlardı. Bunların dışındaki şirketler ticaret hukukuna göre mali tablolarını çıkarıyorlardı. Bir de vergi hukukuna göre mali tablolar çıkıyordu. Aslında tam olarak böyle değil ama ben biraz da abartmak istiyorum, çok haksız da sayılmam bu abartmada. Şimdi oradaki hayat da tekrar düzenleniyor. TTK’na göre yasal defterlerin tutulması gerekiyor. TTK’na göre bir tane mali tablonun çıkarılması gerekiyor. Oradaki mali tablonun düzenlenmesi ile ilgili bütün iş ve işlemlerde Muhasebe Standartları Kuruluna veriyor. Dolayısıyla Muhasebe Standartları Kurulu’nun öngördüğü şekilde Uluslararası Muhasebe Standartları’na uygun, bir tane mali tablo çıkması gerekiyor. Vergi Usul Kanunu şimdi bunun üzerine sadece bir şey öngörüyor; ticari kardan mali kara geçmek için bir tane tablo düzenlenmesi gerekiyor. Bunun ismine de şu an itibariyle Özel Matrah Bildirimi denilmiş, belki bu değiştirilebilir. Geçmişte ticari kardan mali karabaşlığını taşıyan bir form vardı, büyük olasılıkla onun benzeri bir form olacak. Ticaret hukukuna göre çıkarılan mali tablolar vergilemede esas alınacak ama ticaret hukukuyla vergi hukukunun ayrıştığı konuları düzenlemek için de ara bir mali tablo, form düzenleyeceğiz. Onun arkasından da beyannameleri düzenleyeceğiz. Hayatımız oldukça kolaylaşacak.

Recep Bey, Vergi Usul Kanunu’nda belki de en önemli bölümlerden biri de değerleme hükümleri. Bu konuda bir değişiklik öngörülüyor mu?

Söylediğiniz doğru çünkü değerleme hükümleri Vergi Usul Kanunu’nun içinde şekli olarak değil de niteliği itibariyle özel bir bölüm. Bildiğiniz gibi Vergi Usul Kanunu daha çok şekli düzenlemeleri içeriyor. Tarh, tahakkuk, tebliğ yöntemleri, cezalara ve defterler ve belgelere ilişkin hükümler gibi. Bunlar matrahı doğrudan etkileyen unsurlar değil. Fakat değerleme bunlar gibi şekli unsurları değil, tamamen vergi matrahının belirlenmesine ilişkin düzenlemeleri içeriyor. Dolayısıyla ne kadar vergi ödeneceği ile ilgili konuları düzenleyen hükümler bunlar.

Değerleme hükümlerinde değişiklik var mı? Genel olarak, evet var. Buradaki ilke de en önce ifade ettiğim gibi, Uluslararası Muhasebe Standartları bazlı bazı değişiklikler öngörülüyor. Bildiğiniz üzere, Uluslararası Muhasebe Standartları’nda da çeşitli değerleme yöntemleri var. Şu anda bizim Vergi Usul Kanunu’muzun değerleme yöntemleriyle Uluslararası Muhasebe Standartları’nın değerleme yöntemleri birbirinden oldukça uzak. Yeni Vergi Usul Kanunu taslağı tamamen birleştirmeyi düşünmese bile değerleme standartlarına bir miktar yaklaşılabilir mi diye bakıp bu yönde bazı değişiklikleri öngörüyor. Buna herkesi anlaşabileceği amortisman ayırma yöntemiyle ile ilgili basit bir örnek verebiliriz. Yeni taslak günlük amortisman ayrılmasını öngörüyor, oysa şimdiye kadar biz bazı özel durumlar dışında yıllık amortisman ayırıyorduk. Yılın son günü işletmeye dahil olan kıymetler için bile yıllık amortisman ayırıyorduk. Halbuki Uluslararası Muhasebe Standartları’ndaki değerleme yöntemleri bize sabit kıymet işletmede bir gün kaldıysa bir günlük amortisman ayrılır diyor. Vergi Usul Kanunu taslağında da aynı şeyi öngörülüyor. Bu da zaman zaman ilave vergi ödemeyi veya daha az vergi ödemeyi beraberinde getirebilir ama iki kere işlem yapılmasını önleyen bir düzenleme olması bakımından hayatımızı kolaylaştıran bir özellik. Ayrıca vergi matrahıyla ticari karın birbirine çok yakın olması için uygun mekanizmalar bunlar.

VERGİ CEZALARINDA DAHA ÇOK ŞEKLİ DÜZENLEMELER VAR

Diğer yandan cezalar konusu var. Cezalara ilişkin herhangi bir değişiklik öngörülüyor mu?

Cezalarda çok önemli olmayan birkaç değişiklik var. Öncelikle bir isim değişikliği var. Vergi ziyaı cezasının ismi en başta söylediğim yaşayan Türkçenin kullanılması amacı çerçevesinde, Vergi Kaybı Cezası olarak değiştirilmiş. Mevcut kanunda vergi ziyaı cezası 1 veya 3 kat olarak uygulanıyordu. Şimdi bunlar taslak metinde iki ayrı ceza olarak ayrıldı. Vergi kaybında ceza, kayba uğratılan verginin bir katı. Bir de ayrıca “kaçakçılık” ismiyle yeni bir ceza türü oluşturuluyor. Daha önce üç kat vergi cezası gerektiren fiili işleyenler yeni dönemde aynı fiilleri işlerlerse kaçakçılık cezasına muhatap olacaklar. Bu da kaçırılan verginin üç katıyla sınırlı bir ceza. Cezalarda böyle bir şekli değişiklik var.

Ayrıca, usulsüzlük cezalarında ciddi derecede bir sadeleştirme yapılıyor. Halen 1’inci ve 2’nci derecede olmak üzere iki farklı usulsüzlük cezası var. Bunların hepsi tek bir maddede birleştirilerek usulsüzlük cezası adıyla yeni bir düzenleme yapılıyor. Bazı fiiller de cezayı gerektiren fiil olmaktan çıkarılıyor. Dolayısıyla da ciddi bir sadeleştirme sağlanıyor.

Bunun dışında tekerrüre ilişkin bazı düzenlemeler var. Bu konuda Maliye Bakanlığı taslakta öngörülen düzenlemeye yaklaştı ama kanuna özel olarak giren bir düzenlemeyle eğer bir fiil için vergi kaybı cezası kesildiyse o vergi kaybı cezasının kesinleştiği yıldan sonraki yılbaşından başlamak üzere yeni bir fiil işlenmesi halinde tekerrür suçunun işlendiği kabul ediliyor. Bu oldukça önemli bir gelişme. Burada güzel bir uygulamada daha öngörülüyor; tekerrürde cezaya sınırlama getiriliyor. Şu anda tekerrürde 1 TL’lık bir cezaya muhatap olursanız arkasında da 1 milyon liralık bir cezaya muhatap olursanız önceki kesilen 1 liralık ceza sonra kesilen 1 milyonluk cezayı otomatik olarak 1,5 milyon liraya yükseltiyordu. Ufak bir fiilin sonucu olan ceza, başka bir fiile kesilecek cezayı ölçüsüz bir şekilde yükseltiyordu. Buna şimdi bir sınır getiriliyor. İlk önce kesilen cezanın tutarına bağlı olarak sonradan kesilen tekerrüre bağlı olan cezanın tutarı sınırlandırılıyor. Bu da oldukça iyi bir düzenleme.

Bunun dışında, benim nedenini çok iyi anlayamadığım bir düzenleme var. Daha önceki Vergi Usul Kanunu’nda iştirak, teşvik ve yardım fiilleri vardı, bunlara ilişkin de özel cezalar öngörülüyordu. Bir süre önce Ceza Kanunu’nun değişmesi sonrasında, Vergi Usul Kanunu’nda da bazı değişiklikler yapılarak iştirak ve yardım fiilleri Vergi Usul Kanunu kapsamından çıkarılmıştı. Bu fiillere ilişkin cezalar Ceza Kanununa göre yapılıyordu. Taslakta nedenini bilmediğim bir şekilde bu fiillere ilişkin cezalar tekrar Vergi Usul Kanunu’na taşınıyor. Büyük bir ihtimalle bunlar ileride tekrar Vergi Usul Kanunu kapsamından çıkarılacak gibi geliyor.

 

UZLAŞMA VE PİŞMANLIK MÜESSESELERİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLİYOR

Son olarak bunların dışında ne gibi düzenlemeler yapılıyor?

Daha önce de ifade ettiğim gibi Vergi Usul Kanunu çok maddeden oluşuyor. Çok farklı konularda çok farklı sistematik içinde düzenlemeler yer alıyor. Dolayısıyla çok büyük müesseseler olmamakla birlikte bunun içinde hayatımızı ilgilendiren büyüklü küçüklü çok sayıda değişiklik öngörülüyor. Bunlardan birkaç tanesini söyleyeyim. Öncelikle, uzlaşma ve pişmanlıkla ilgili hayatımızı oldukça etkileyebilecek bir değişiklik var; her ikisinin de kapsamı genişletiliyor. Pişmanlık önemli bir müessese. Eğer bir mükellef hata yaptığını gördüyse pişmanlıkla beyanname verebiliyor. Pişmanlık hükümlerine göre kendiliğinden beyanname verdiği için herhangi bir ceza öngörülmüyor. Ama sınırlı vergiler için kullanılıyor, öncelikle bir vergi zıyaı doğmuş olması gerekiyor ve de sadece beyana dayalı vergiler için pişmanlık devreye girebiliyor. Şimdi yapılmak istenilen düzenlemeyle beyana dayansın veya dayanmasın bütün vergiler için pişmanlıktan yararlanma imkanı getirilerek kapsam genişletiliyor.

Uzlaşmada da benzer bir düzenleme var. Bütün vergi ve cezalar uzlaşmanın kapsamına girmiyor. Örneğin üç kat vergi ziyaı cezasına muhatap olunmuşsa uzlaşma hükümlerinden yararlanılıyor. Taslakta uzlaşmanın kapsamı benzer şekilde genişletiliyor. Buna göre hangi fiille olursa olsun cezaya muhatap olanlar bu cezalar için uzlaşma hükümlerinden yararlanabilecekler. Elbette özel bir nedeniyle üç kat cezaya muhatap olunmuşsa ceza hukuku açısından da bunlar suç ise - ki sahte belge kullanmak, düzenlemek, defter sayfalarını tahrip etmek, yırtmak, defterleri gizlemek gibi fiiller zaten suç olarak kabul ediliyor – ceza hukukuna göre yargılama ayrıca devam ederken vergi hukukuyla ilgili olarak da uzlaşma hükümlerinden yararlanılması mümkün hale getiriliyor.

TAKDİR KOMİSYONLARININ GÖREV VE FONKSİYONLARI DEĞİŞTİRİLİYOR

Hayatımızı etkileyecek bir başka yenilik de Takdir Komisyonlarının görev ve fonksiyonlarının değiştirilmesiyle ilgili ve bence bu çok isabetli bir düzenleme. Bildiğiniz gibi Takdir Komisyonları istenilen hız ve nitelikte çalışamıyor. Bir kere çok gecikmeli olarak kararlar çıkıyor ve de artık komisyonlar uzmanlaşmış kişilerden oluşmadığı için ihtiyacı karşılayamıyor. Bunu dikkate alarak Vergi Usul Kanunu taslağında şöyle bir düzenleme öngörülmüş: Takdir Komisyonlarının matrah takdir yetkisi kaldırılıyor. Matrah takdiri çok önemli ve takdir komisyonlarının yapabileceği bir işlem değil. Komisyonların bunun dışındaki örneğin değerleme, zayi olan mallarla ilgili takdir yetkileri devam ediyor. Burada da yine çok önemli bir değişiklik öngörülüyor. Takdir komisyonlarının yetki ve fonksiyonları başka komisyonlarla paylaştırılıyor. Örneğin değerlemeyle ilgili piyasada SPK’nun listesinde değerleme işlemlerini takdir komisyonlarından çok daha iyi yapabilecek nitelikte sertifikalı insanlardan oluşan çok sayıda değerleme şirketi var. Yeni düzenlemeyle bir mükellefin istemesi halinde zayi olan veya değerinin tespitini istediği bir malı için Takdir komisyonuna başvurmak yerine bu değerleme kuruluşlarına başvurma imkanı getiriliyor. Böylece işlemler hem çok hızlı sonuçlanacak bir hale geliyor hem de çok daha sağlıklı değerlerin takdir edilmesi imkanına kavuşulmuş oluyor.

KANUNİ TEMSİLCİLER İÇİN KUSURLU SORUMLULUK

Bunun dışında neler var? Notlarım arasında kanuni temsilcilerin sorumluluğuyla ilgili bir düzenleme var. Şu anda Vergi Usul Kanunu’na göre kanuni temsilciler kusur veya ihmale bakılmaksızın neredeyse sınırsız bir şekilde sorumlular, yani kusursuz sorumluluk söz konusu. Yeni düzenleme ile burada bir sınırlama yapılmak isteniyor, kusurlu sorumluluk getiriliyor. Eğer görevlerinde bir ihmal veya kusur varsa sorumlu olmaları söz konusu. Aksi takdirde bir sorumlulukları söz konusu olmayacak.

DEVLETTEN OLAN ALACAKLARA DA FAİZ UYGULANACAK

Son bir konu daha. Eskiden beri zaman zaman tartışılır; vergi borcunuz olduğunda faiz ödersiniz ama alacağınız olduğunda faiz talep edemezsiniz. Bu düzenleme tekrar gündeme getiriliyor. Eğer fazla veya yersiz ödenen bir vergi nedeniyle alacağınız varsa Devletin bunu mükellefe faiziyle birlikte ödemesi öngörülüyor. Bu da alacağın ekonomik olarak değerini koruması açısından son derece olumlu bir düzenleme. PwC Türkiye

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.