Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Van depreminden zarar gören işletmeler zayi belgesi alabilirler! PDF Yazdır e-Posta
29 Ekim 2011

Image

Van'da geçen hafta meydana gelen deprem tüm Türkiye'yi derinden yaraladı.

Devletimiz bütün imkânlarını seferber ederek şefkatli elini hemen deprem bölgesine uzattı. Yine, ülkemizin dört bir yanındaki güzel insanlar yardımlarıyla Van'a destek verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Deprem, ildeki ticari hayatı, işadamlarını ve sanayicileri de olumsuz etkiledi. Bizde bu yazımızda, Van'da ticari işletmesi bulunan işadamlarına ve sanayicilere, bir nebze dahi olsa yol göstermesi bakımından, zayi belgesi alma imkânını izah etmeye çalışacağız.

Bilindiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre, gerçek ve tüzel kişi bütün tacirler, ticari defter tutmak ve gerek bu defterleri gerek bu defterlerin yasal dayanağı olan belgeleri on yıl süre ile saklamak zorundadırlar. Aynı zorunluluğa Vergi Usûl Kanunu'nda da yer verilmiştir, ancak VUK'a göre saklama süresi 5 yıldır. Tutulması ve saklanması zorunlu olan ticarî defterlerin ve belgelerin, önceden öngörülemeyen birtakım doğal afetler nedeniyle zayi olması her zaman için mümkündür. Bunun en canlı ve yakın örneği, geçen hafta Van ilimizde meydana gelen deprem felaketidir. Türk Ticaret Kanunu'nda, tam da bu gibi haller göz önünde bulundurularak, felaketlerden zarar gören tacirlere "zayi belgesi" alma imkânı sağlanmıştır. Bu çerçevede TTK'nın 68. maddesinin dördüncü fıkrasında "Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa, tacir, zıyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır." denilmiştir. Dolayısıyla, depremde ticari defter ve belgeleri zayi olan tacirlerin, defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılmamaları için, zayi belgesi almaları bir bakıma zorunluluk arz etmektedir. Peki zayi belgesi için nereye müracaat edilecek ve müracaatta nelere dikkat edilecektir?

TTK'nın 68. maddesinin dördüncü fıkrasında zayi belgesi talebi için öngörülen "onbeş" günlük süre, hak düşürücü bir süredir. Dolayısıyla, zayi belgesi talebinin, defter ve belgelerin kaybolduğunun ya da kullanılamaz duruma geldiğinin, kısacası zayiinin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün içinde yapılması gerekmektedir. Kanun, burada, felaketin olduğu tarihi değil, defter ve belgelerin zayiinin öğrenildiği tarihi esas almaktadır. Dolayısıyla, bu hususun, depremden sonra işyerinde yapılan hasar tespit çalışmaları ya da sigorta eksperlerince yapılan incelemeler sırasında öğrenilmesi mümkün olabilecek ve 15 günlük süre bu tarihten itibaren başlayacaktır. Ancak, depremin meydana geldiği tarih ile öğrenme tarihi arasında makul bir sürenin geçmesi önemlidir. Yoksa, tacirin, depremin üzerinden birkaç ay geçtikten sonra bu durumu öğrendiğini ileri sürerek talepte bulunması inandırıcı bulunmayabilecektir.

Zayi belgesi talebinde dikkat edilecek bir diğer husus, talepte bulunanın tacir sıfatına sahip olmasıdır. Zira, TTK zayi belgesi talep hakkını sadece tacirlere tanımıştır. Bu nedenle, depremden zarar gören tacir dışı kimselerin, örneğin, esnaf ve sanatkârların, zayi belgesi almaları mümkün değildir.

Zayi belgesi talebi, ticari işletmenin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden istenecektir. TTK'ya göre, zayi belgesi, sadece "tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve belgeler" için talep olunacak, bunlar dışında kalan defter ve belgeler için istenemeyecektir. Tacir, mahkemeye müracaatında, hangi defterleri için zayi belgesi talebinde bulunduğunu açık ve kesin olarak belirtecek, bu konuda genellik arz eden taleplerde bulunmayacaktır.

Zayi belgesi talebinin değerlendirilmesinde, tacirin zayi olduğunu iddia ettiği defterleri gerçekten tutmuş olup olmadığını belirlemek önemli bir sorundur. Bu konuda karine teşkil edebilecek hususların başında defterlerin tasdik bilgileri ve defter beyannameleri gelmektedir. Nitekim, mahkemelerin, zayi belgesi taleplerini değerlendirirken dikkat ettiği önemli noktalardan birisi, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olması ile defterlere ilişkin ticaret sicili beyannamesinin verilmiş olmasıdır.

Zayi belgesi talep edilen ticari defter ve belgelerin, ticari işletmeyle bağdaşmayacak bir yerde tutulmuş olup olmadığı da, zayi belgesi talebinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulan konuların başında gelmektedir. Kaybolan defter ve belgelerin işletmeyle bağdaşmayacak bir yerde saklanmış olması, zayi belgesi talebinin genelde sahibi aleyhine sonuçlanmasına neden olmaktadır. Örneğin, işyeri depremden etkilenmemiş olmakla birlikte, defter ve belgelerini evinde ya da arabasında muhafaza ettiğini ve evinin ya da arabasının depremden zarar gördüğünü ileri süren tacirlerin bu beyanları büyük olasılıkla inandırıcı bulunmayacaktır. Zayi belgesi talebinde dikkat edilecek bir diğer husus da, davanın hasımsız olarak açılmasıdır. Zira, zayi belgesi talebi, bir tespit isteğinden ibarettir. Bu itibarla, zayi belgesine ilişkin davalar kesin hüküm niteliğini alamayacağından hasımsız olarak açılması gerekir.

Bu çerçevede, Van'da meydana gelen depremde ticari defter ve belgelerini kaybeden tacirlerin, zayiin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün içinde mahkemeye müracaatla zayi belgesi talebinde bulunmaya dikkat etmeleri, bu on beş günlük hak düşürücü süreyi geçirmemeleri önem arz etmektedir. Ancak, böyle büyük bir felakette yakınlarını, sevdiklerini kaybeden işadamlarının ve sanayicilerin, TTK'da öngörülen on beş günlük süreyi geçirmeleri durumunda zayi belgesi alma hakkından yoksun kalmamaları noktasında, anılan sürenin yapılacak ufak bir yasal düzenleme ile uzatılabileceği kanısındayız. Şöyle ki, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremleri dolayısıyla böyle bir düzenlemeye gidilmiş ve 25/5/1959 tarih ve 10213 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun'a 31/8/1999 tarihli, 574 sayılı ve 8/12/1999 tarihli, 589 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile eklenen geçici 15. maddede "Türk Ticaret Kanunu'na ve Vergi Usul Kanunu'na göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgelerini 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde vuku bulan depremler nedeniyle kaybeden mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 2 ay içinde yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Ancak tabii afete uğrayan yerlerde bulunan mükellefin il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir." denilmiştir. 7269 sayılı Kanun'un geçici 15. maddesine, yeni bir KHK ile 22 Ekim 2011 tarihli depremin de eklenmesi durumunda, Van depreminde zarar gören tacirler açısından da zayi belgesine müracaat süresi 15 günden 2 aya çıkacak, bu tacirler mahkeme yerine il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin zayi belgesi alabilecek ve bu belgeler yetkili mahkemeden alınmış belge hükmünde kabul edilecektir.

Bu yazı vesileyle, Van depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum.

Soner ALTAŞ / Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi

http://www.dunya.com/van-depreminden-zarar-g%C3%B6ren-i%C5%9Fletmeler-zayi-belgesi-alabilirler!_136389_haber.html?

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.