Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Bumin Doğrusöz - Kayıtdışı ekonomi (20.12.07) PDF Yazdır e-Posta
20 Aralık 2007
Kayıtdışı ekonomi çok değişik alanlar üzerinde etki doğuran geniş kapsamlı bir olgudur. Bu sebeple söz konusu olgu, iktisatçılar, maliyeciler, antropologlar, sosyologlar, siyasetçiler, hukukçular, istatistikçiler gibi çok değişik alanlardaki araştırmacıların ilgisini çekmektedir.

Kayıtdışı ekonomiyi ifade etmek için literatürde pek çok terim kullanılmaktadır. En çok kullanılarını, gölge ekonomi, enformel ekonomi, gizli ekonomi, paralel ekonomi, kara ekonomi, ikincil ekonomi, kuraldışı ekonomi, kayıtdışı ekonomi, görünmeyen ekonomi, gayri resmi ekonomi, yasadışı ekonomi, beyan dışı ekonomi şeklinde sayabiliriz.

Öte yandan kayıtdışı ekonomi, pek çok yazar tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Tanımların pek çoğunda, “vergilendirilmemiş olma” özelliğine ağırlık verilmiştir. Oysa vergilendirilmemiş olma, vergi yasalarında çeşitli anayasal buyruklara dayalı olarak tanınmış istisna ve muafiyetlerden de ileri gelebilmektedir. Bu nedenle bu gibi tanımların yanıltıcı olma ihtimali yüksektir. Kanaatimce kayıtdışı ekonomi kavramı, adındaki “kayıt” kelimesinin içeriğinin ekonomi bilimine ait olması dolayısıyla salt hukuki bazda değil, ekonomik içerikle yapılması gerekir.

Kayıtdışı ekonomi, genelde, gri para olarak adlandırılan, çoğunlukla yasal faaliyetlerden elde edilen, ancak kayıt altına alınmamış faaliyetlerle veya işlemlerle sağlanan kazançlardır. Kayıtdışı ekonomi içerisinde yer alanların amacı, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden kaçınmaktır. Buna karşılık karapara ekonomisinde, özellikle aklayıcıların amacı, söz edilen mali yükümlülükleri ödemek pahasına da parayı yasal -kayıtlı- mali sisteme sokmaktır. Dolayısıyla birincisinde amaç kayıtdışına çıkmakken, ikincisinde amaç kayıt altına girmektir. Ancak, kayıtdışı ekonomi ile karapara ekonomisi bağlantısız değildir. Kayıtdışı ekonomilerin büyüklüğü, aynı zamanda karapara aklayıcılarına da daha rahat bir ortam hazırlar.

Ülkemizin bu alandaki verileri, kayıtdışı ekonominin üzerine önemle eğilinmesi gereken bir konu olduğunu göstermektedir.

Ancak ülkemizdeki temel ve genel kabul gören yaklaşımlardan birisi, bir sorun ortaya çıktığında, hemen bir düzenleme yaparsak sorunu çözebileceğimiz inancıdır. Bunu yaparken de mevcut yasalarda hüküm olup olmadığı, hukuk sisteminin bir bütün olduğu ve farklı hukuk dalları içerisinde soruna çözüm olacak düzenlemeler bulunup bulunmadığı, muhtelif hukuk dallarına ait düzenlemelerin sistematik yorumla sorunu çözüp çözemeyeceği, mevcut yasaların etkin uygulanıp uygulanmadığı genelde dikkate alınmaz. Sorunun, bürokratların veya idarenin yetkilerinin yetersizliğinden yahut cezaların yetersizliğinden yahut etkin uygulanamayışından kaynaklandığışüncesi ile yeni yasal düzenlemelerle giderilebileceği düşünülür. Bu düşünce tarzı ise bürokratların/idarecilerin yetkilerinin artırıldığı, cezaların şiddetlendirildiği, tepki yasalarını doğurur. Tabiidir ki, bu düşünce tarzının ve davranış biçiminin istenen sonucu vermesi de mümkün değildir. Ülkemizde kayıtdışı ekonomi ile mücadele çabaları son zamanlarda bu yaklaşımın ağına düşş görünmektedir.

Uzunca bir süredir, ülkemizde kabul edilen ve vergi kanunlarında muhtelif tadiller öngören yasaların genel gerekçesinde, hep “kayıtdışı mücadele” amacıyla tasarının hazırlandığı yazılıdır. Ancak ne var ki, yapılan tadillerin pek çoğunun bu amaçla ilgisi de yoktur. Zira kayıtdışı ekonomi ile mücadele adına bugün, Maliye Bakanlığı'nın sahip olmadığı yetki yoktur, kayıtdışı ekonomiye hizmet eden ve cezalandırılmamış fiil de yok gibidir. Ancak kayıtdışı ekonomi, giderek büyümektedir.

Kanaatimizce kayıtdışı ekonominin önlenmesi açısından vergi mevzuatında tedbir niteliğinde artık yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Tabii ki, idarenin yeniden örgütlenmesi, denetimin etkinliğinin artırılması dışında.

Kayıtdışı mücadelede asıl üzerinde durulması gereken hukuk dalları, özel hukuk alanında yer almaktadır, bir başka deyişle özel hukuk dallarıdır. Zira, kayıtdışı ekonomide kayda girmeyen unsurlar, özel hukuk alanında oluşan durumlar/filler veya hukuki işlemlerdir -ki bunlar, genellikle vergi hukukunda da vergiyi doğuran olaylar olarak yer almaktadır- dolayısıyla gizleme veya kayıtdışı kalma, esasen özel hukuk alanında cereyan etmekte, vergi hukuku ise sadece bu kayıtdışı kalma durumuna vergisel sonuçlarına göre muhtelif yaptırımlar öngörmektedir. Kayıtdışı ekonominin, sebeplerini ve ortamını, kayıtdışına çıkmayı kolaylaştıran hukuki düzenlemeleri tartışmadan veya gözden geçirmeden, sadece müeyyide yolu ile küçültülmesi veya ortadan kaldırılması mümkün değildir. Son yıllarda, özel hukuk düzenlemeleri yapılırken vergi unsuru dikkate alınmadığı gibi, vergi mevzuatı da özel hukuk alanındaki mevzuat değişikliklerine hızlı uyumu sağlayamamaktadır.

Kayıtdışı ekonomi ile mücadele, Maliye Bakanlığı'nın tek başına başarılı olabileceği bir alan değildir. Devletin tüm bakanlık ve birimlerinin bu amacı özümsemesi ve mücadeleye katılması sağlanmadıkça, kısaca bu konuda etkin ve güçlü bir siyasi irade oluşmadıkça, başarı şansı zayıftır. Bu yoldaki ana cadde ise vatandaşlık ve mükellef bilincinin yaratılmasından geçmektedir.

NOT: Bu yazımın benzerlerini daha önce de yayımlamıştım. Ancak her yıl sonu olduğu gibi bu yıl da gelecek yılın kayıtdışı ekonomi ile mücadele yılı ilan edilmesi düşüncesi dolayısıyla tekrar dikkatlere sunmak istedim. Biraz da değerli okurların bayram günlerini teknik bir vergi yazısı ile boğmak istemedim. Herkese iyi bayramlar.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=156&HBR_KOD=86405