Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
ŞİRKETLERDE SERMAYE TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEYENLERE UYGULANABİLECEK YAPTIRIMLAR PDF Yazdır e-Posta
30 Haziran 2007

Image

Şirket ortaklığı, içerisinde çeşitli hakları ve borçları barındıran bir bütünlük arz eder. Başka bir anlatımla, ortaklık sıfatı sahibine bir yandan çeşitli haklar sağlarken, bir yandan da onu bazı yükümlülüklerle karşı karşıya getirir.

Türk Ticaret Kanunu, düzenlemiş bulunduğu bütün şirket türlerinde ortakların hak ve  borçlarını ayrıntılı biçimde tanzim etmiş bulunmaktadır (1).

Uygulamada yaygın olarak karşılaşılan; anonim ve limited şirketlerde, sermaye koyma borcunun yerine getirilmesi, ortakların en önde gelen borçlarından birini oluşturmaktadır. Hatta bu şirketlerde sermaye koyma borcunun ortakların asli borcu olduğu da söylenebilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bu borç, pay sahibinin taahhüt ettiği sermaye miktarı kadardır.

Kanun, gerek anonim şirketlerde gerekse limited şirketlerde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi olasılığına karşı birtakım yaptırımlar öngörmüş bulunmaktadır. Bu yaptırımlar, her iki şirket bakımından özü itibariyle benzer olmakla birlikte, uygulanma biçimleri bakımından bazı farklılıklar da taşımaktadır.

Bu yazıda, anonim ve limited şirketler bakımından sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesine bağlanan sonuçlar ayrı ayrı ele alınacaktır.

II- ANONİM ŞİRKETLERDEKİ DURUM

A- GENEL BİLGİ

Yukarıda da belirtildiği gibi, anonim şirketlerde ortakların asli borcu sermaye koyma borcunu yerine getirmektir. Sermaye koyma borcu iki şekilde ortaya çıkmış olabilir. Bunlardan birincisi; “nakdi sermaye koyma borcu”, ikincisi ise; “ayni sermaye koyma borcu”dur. Ayni sermaye koyma borcunun kısmi olarak yerine getirilmesi, işin doğası icabı mümkün değildir. Buna göre, ayın karşılığı değerler, bir defada teslim edilerek borç ifa edilmiş olur. Oysa nakdi sermaye koyma borcu, uygulamada genellikle karşılaşıldığı gibi, kısımlar halinde yerine getirilmektedir. Bu durumda ortaklarca sermaye taahhütlerinin yerine getirilmemesi önemli bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nitekim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı Tebliğ (2)’de de bu duruma paralel şekilde, anonim şirketlerin kuruluşu sırasında tanzim edilecek anasözleşmelerde sermaye maddesinde;  “sermayenin muvazaadan ari biçimde taahhüt edildiği ve nakdi sermayenin ¼’ünün ödendiği ya da şirketin kuruluşunun tescili tarihinden itibaren üç ay içerisinde, kalanının da en geç üç yıl içerisinde olmak üzere şirkete ödenme zamanının belirtileceği” açıklanmıştır.

Buna göre; ortakların taahhüt edilen sermaye payının 1/4’ünü şirketin tescil edildiği tarihten itibaren üç ay içinde, kalanını ise üç yıl içinde ödemesi gerekmektedir.

B- APEL VE KALAN SERMAYE BORCUNUN ÖDENMESİ

Genel olarak, sermaye koyma borcunun kalan ¾’lük kısmının ödenme zamanı, anasözleşmede miktar ve tarih olarak belirtilebileceği gibi, bu yetki genel kurul ya da yönetim kurulunca da kullanılabilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 406. maddesi gereğince ortakların sermaye borcunun kalan kısmını yerine getirmeleri için ilan yoluyla yapılan çağrıya uygulamada “apel” denilmektedir (3). Şirket anasözleşmesinde bu çağrının yapılma biçimi ile ilgili özel kuralların bulunması durumunda bu kurallara da uyulması gerekir.

Ancak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yukarıda değinilen Tebliğ’den sonraki uygulaması, anasözleşmenin sermaye maddesinde ya da sermaye artırımı durumunda sermaye maddesinin yeni şeklinde ödeme tarihlerinin ve ödenecek miktarların açıkça gösterilmesi şeklindedir. Bakanlık bu esas doğrultusunda, belirtilen ilkeye uygun olmayan anasözleşmeler için düzeltme beyannamesi alma yoluna gitmektedir. Buna göre, örneğin bir anonim şirketin kuruluşu sırasında anasözleşmenin sermaye maddesi aşağıdaki örneğe uygun olmalıdır:

“... Sermayenin 1/4’ü şirketin tescili tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalan 3/4’ü ise, ../../.... , ../../.... , ../../....  tarihlerinde üç eşit taksitte ödenecektir. Bu husustaki ilanlar ana sözleşmenin ilanlara ilişkin maddesi uyarınca yapılır...”

Bu durum karşısında ödeme tarihleri ve ödenecek miktarlar açıkça belirlenmiş olduğundan yeni uygulamaya göre, “apel” olarak adlandırılan ödeme çağrısının yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

C- SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİNİN SONUÇLARI

TTK’ nın 407. maddesine göre, belirtilen tarihte sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortak, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşer ve temerrüt faizi ödemek zorunda kalır. Ayrıca ödenen temerrüt faizinin şirketin zararını karşılamaması durumunda, ortak kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, bu zararı da ödemekle yükümlüdür.

Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde, şirket  mütemerrit ortağa karşı icra takibinde bulunabilir ve sermaye borcu ile birlikte temerrüt faizinin de tahsili yoluna gidebilir.

Sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirketin başvurabileceği ikinci yol, “iskat” işlemine başvurmaktır. İskat aşağıda ayrıca incelenecektir.

Bunun dışında, şirket anasözleşmesi ile ortakların temerrüt halinde cezai şart ödemeleri de kararlaştırılmış olabilir. Böyle bir hükmün varlığı halinde sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklar, cezai şart ödeme zorunluluğu ile de karşı karşıya kalabilirler.

D- İSKAT İŞLEMİ

İskat; kısaca “sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortakların ortaklıktan çıkarılması” olarak tanımlanabilir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 407. maddesinin ikinci fıkrasına göre; “pay sahibi belirlenen tarihte sermaye koyma borcunu yerine getirmeyip, temerrüde düşerse, şirket yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etmeye ve şirketten çıkarmaya yetkilidir.”

İskat işleminin yapılabilmesi için hisse senetlerinin çıkarılmış olması şart olmadığı gibi, payın hamile veya nama yazılı olmasının da önemi yoktur (4).

İskat işleminin uygulanabilmesi için izlenecek yol Türk Ticaret Kanunu’nun 408. maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır. Buna göre şirket yönetim kurulu, mütemerrit duruma düşen yani sermaye koyma borcunu zamanında yerine getirmeyen ortağa, bu borcunu ifa etmesi için çağrıda bulunur. Bu çağrının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanacak ilan ve anasözleşmede bu çağrı için başkaca yollar düzenlenmişse, söz konusu hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

Nama yazılı hisse senedi sahiplerine taahhütlü mektupla çağrı yapılması gerekir.

Söz konusu çağrıda ortak bir ay içinde ödeme yapmaya davet edilir ve aksi halde haklarından mahrum edileceği ve şirketten çıkarılacağı kendisine ihtar edilir. Bu süre içinde de ortak taahhüdünü yerine getirmezse, o zamana kadar yaptığı ödemelerden doğan haklarından mahrum edilerek şirketten çıkarılır.

Yargıtay’ın çok sayıda kararında, öncelikle ortaklara borç miktarının bildirilmesi ve bunun ödenmesi için belli bir süre verilmesi, daha sonra ise Kanun’un 407. maddesinde yer alan iskat ihtarına ilişkin çağrının yapılması gerektiği vurgulanmaktadır (5). Ancak, yukarıda açıklanan yeni uygulama çerçevesinde kanımızca, böyle bir şeye gerek yoktur. Çünkü yeni uygulamaya göre, ödenecek miktarlar ve ödeme tarihleri anasözleşmede açıkça gösterilmiş bulunmaktadır. Kanun’un 407. maddesinin birinci fıkrasına göre ise; “Sermaye koyma borcunu vaktinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara lüzum olmaksızın temerrüt faizi ödemekle mükelleftir.”

III- LİMİTED ŞİRKETLERDEKİ DURUM

A- GENEL BİLGİ

Türk Ticaret Kanunu, limited şirketler açısından da sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi durumunda, şirketin başvurabileceği iki imkan öngörmüş bulunmaktadır. Buna göre; zamanında sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortağa karşı şirket bu borcun “icra yoluyla tahsilini” seçebileceği gibi, “ortağın şirketten ihracı ve payının paraya çevrilmesi” yoluna da gidebilir.

Yukarıda değinilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tebliği’nde, limited şirketler için de anonim şirketlere paralel düzenleme yapılmıştır. Buna göre, anasözleşmenin sermaye maddesinde ya da sermaye artırımı durumunda sermaye maddesinin yeni şeklinde ödeme tarihlerinin ve ödenecek miktarların açıkça gösterilmesi gerekmektedir.

Bu durumda limited şirketler açısından da sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortağın temerrüde düşmüş olması için, belirtilen zamanda ödeme yapmamış olması yeterlidir, başkaca bir işleme ya da ihtara gerek yoktur.

B- ANONİM ŞİRKETLERDEN FARKLI YÖNLERİ

Türk Ticaret Kanunu, limited şirketlerle sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortaklarla ilgili düzenlemelerinde, anonim şirketlere nazaran bazı farklılıklara yer vermiş bulunmaktadır. Bu farklılıklar aşağıdaki biçimde açıklanabilir:

1- Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma işleminden önce ilgili ortağa, noter aracılığı ile 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle iki kez ödeme yapmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edilmesi gerekir (TTK Md. 529/II). Bu 15 günlük sürenin başlangıcı ihtarın ortağa ulaştığı gündür.

2- Bu ihtarlara rağmen, sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak, ortaklar kurulunun esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden çoğunluğunun alacağı kararla şirketten çıkarılabilir.

3- Ortaklıktan çıkan ortağın payı, diğer bir ortak tarafından gerçek değeri üzerinden satın alınmadığı takdirde, şirket tarafından açık artırma yoluyla satılabilir. Çıkarılan ortak da dahil olmak üzere, bütün ortakların onayıyla payın diğer bir şekilde paraya çevrilmesi de mümkündür (TTK Md. 530/I).

Anonim şirketlerden farklı bir başka nokta da bu düzenlemenin devamında görülmektedir. Buna göre, elde edilen paradan ortağın borcu kesildikten sonra geri kalanı ortağa verilir (TTK Md. 530/II).

IV- SERMAYE ARTIRIMLARINA İŞTİRAK ETMEYEN ORTAKLARIN DURUMU

Bazı durumlarda, özellikle anonim şirket genel kurullarında sermaye artırımı kararı alındığı halde, bir kısım ortakların, artırılan sermayeye iştirak etmek istememeleri söz konusu olmaktadır.

Bu gibi durumlarda, yukarıda açıklanan hükümlerin doğrudan doğruya uygulanması mümkün değildir. Çünkü Türk Ticaret Kanunu’nun 394. maddesinde, ortakların artırılan sermayeden yeni pay almaları bir hak olarak nitelendirilmiştir. Uygulamada bu hak “rüçhan hakkı” olarak adlandırılmaktadır. Kanun’a göre, genel kurulda aksi kararlaştırılmamış olmak şartıyla her ortak, yeni paylardan şirket sermayesindeki payı ile orantılı miktarını alabilir. Yönetim kurulu, yeni payların bedellerini gazetelerle ilan eder. Bu ilanlarda yeni pay alma hakkının kullanılması için öngörülen sürenin 15 günden az olmaması gerekir. Kanımızca bu kuraldan çıkan sonuca göre, ortakların sermaye artırımı ile oluşan yeni paylardan almaya zorlanması mümkün değildir.

Bu gibi durumlarda izlenmesi gereken yol aşağıdaki biçimde açıklanabilir:

1- Yönetim kurulu, aksi yönde bir genel kurul kararı mevcut değilse, yeni pay edinmek istemeyen ortakların paylarını öncelikle diğer ortaklara teklif eder. Diğer ortaklara bu konuda karar vermeleri için en az 15 günlük süre tanınması gerekir.

2- Diğer ortakların da yeni payları almak istememeleri durumunda, söz konusu paylar şirket dışından üçüncü kişilere satılabilir.

V- SONUÇ

Anonim ve limited şirketlerde, sermaye koyma borcunun yerine getirilmesi ortakların en önde gelen borçlarından birini oluşturmaktadır. Hatta bu şirketlerde sermaye koyma borcunun ortakların asli borcu olduğu da söylenebilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bu borç, pay sahibinin taahhüt ettiği sermaye miktarı kadardır.

Türk Ticaret Kanunu, gerek anonim şirketlerde gerekse limited şirketlerde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi olasılığına karşı birtakım yaptırımlar öngörmüş bulunmaktadır.

Anonim şirketler açısından, Türk Ticaret Kanunu’nun 407. maddesine göre, belirtilen tarihte sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortak, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşer ve temerrüt faizi ödemek zorunda kalır. Ayrıca ödenen temerrüt faizinin şirketin zararını karşılamaması durumunda, ortak kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, bu zararı da ödemekle yükümlüdür.

Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde, şirket ya mütemerrit ortağa karşı icra takibinde bulunabilir veya sermaye borcu ile birlikte temerrüt faizinin de tahsili yoluna gidebilir. Sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirketin başvurabileceği ikinci yol, “iskat” işlemine başvurmaktır.

Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma işleminden önce ilgili ortağa, noter aracılığı ile 15

günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle iki kez ödeme yapmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edilmesi gerekir (TTK Md. 529/II). Bu 15 günlük sürenin başlangıcı ihtarın ortağa ulaştığı gündür.

Bu ihtarlara rağmen, sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak, ortaklar kurulunun esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden çoğunluğunun alacağı kararla şirketten çıkarılabilir.

Yusuf Ziya TAŞKAN

Kırıkkale Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi

(1) Örneğin limited şirketler açısından bu hak ve borçlar hakkında geniş bilgi için bkz. Şükrü KIZILOT – Saygın EYÜPGİLLER, Şirketler Muhasebesi, Vergilendirilmesi Hukuku ve Mevzuatı, Yaklaşım Yayınları, Ankara 1999, s.349 vd.; Anonim şirketler için bkz. a.g.e., s. 985 vd.

(2) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı İç Ticaret: 1995/1 Sayılı Tebliğ (13.08.1995 tarih ve 22373 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)

(3) Şükrü KIZILOT,  Memleketimden Vergi Manzaraları, Sabah Kitapları, İstanbul 1998; Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 1995, s. 295

(4) PULAŞLI, a.g.e., s. 295

(5) Yargıtay 11. Hukuk D., 23.11.1982 tarih ve E. 4697, K. 4895 Sayılı Kararı ( PULAŞLI, a.g.e., s. 295); Yarg. 11. HD., 17.09.1995 tarih ve E: 3498, K. 4619 Sayılı Kararı; Yarg. 11. HD., 20.10.1986 tarih ve E. 4539, K. 5426 Sayılı Kararı (Gönen ERİŞ, Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Cilt: 1, Ankara 1992, s. 1196 vd)