Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Gayrimenkul Piyasalarında Gelişen Trendler Raporu PDF Yazdır e-Posta
09 Mart 2010

Image

Gayrimenkul Piyasalarında Gelişen Trendler raporuna göre, İstanbul geçen yıl olduğu gibi bu sene de gelişme beklentilerinde ilk sırada yer alırken, yeni gayrimenkul alımlarında 5'inci, mevcut yatırım performansında 7'inci sırayı aldı.

PricewaterhouseCoopers (PwC) ve Urban Land Institute (ULI) işbirliği ile gerçekleştirilen "Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporu 2010 Avrupa" raporunun sonuçları düzenlenen toplantıda açıklandı.

Avrupa bölgesi için 7. kez gerçekleştirilen raporda, gayrimenkul şirketleri temsilcileri, kredi verenler, aracılar ve gayrimenkul danışmanlarını içeren 600'den fazla sektör temsilcisinin öngörüleri yer alıyor.

Rapora göre, kredi temininin kolaylaşması ve gayrimenkul değerlerinin dengelenmesi, Avrupa'nın gayrimenkul sektörünün 2010 yılında iyileşeceğinin müjdesini veriyor. Buna karşın sektörde iyileşmenin yavaş olması bekleniyor.

Rapora göre, gayrimenkul sektörünün İstanbul'a ilgisi devam ediyor. İstanbul geçen yıl olduğu gibi bu sene de "Gelişme Beklentilerinde" ilk sırayı aldı. Buna karşın, geçtiğimiz yıl "Yatırım Beklentilerinde" 3. sırada yer alan İstanbul, küresel krizin etkisiyle yatırımcıların risk düzeyi düşük şehirlere yönelmesi ile bu yılki araştırmada "Mevcut Yatırım Performansı" sıralamasında, 7'inci, "Yeni Gayrimenkul Alımı" tercihlerinde ise 5'inci sırada yer aldı.

"Gelişme Beklentilerinde" İstanbul'u Münih, Hamburg, Varşova, Londra ve Zürih izliyor. İstanbul'un 7. sırada yer aldığı "Yatırım Beklentilerinde" ilk sırada Münih bulunuyor. Bunu Hamburg, Paris, Londra takip ediyor.

"Yeni Gayrimenkul Alımı" tercihlerinde ise ilk sırada Londra, ikinci sırada Münih, üçüncü sırada Hamburg, dördüncü sırada Paris, beşinci sırada İstanbul bulunuyor.

Küresel krizin etkilerinin sürdüğü bir dönemde gayrimenkul yatırımcıları Almanya, Fransa, İngiltere gibi daha geniş ve riski düşük piyasalara yönelse de uzun vadede potansiyeli nedeniyle Türkiye ve İstanbul cazibesini koruyor. Türkiye'nin genç nüfusu ve ekonomik büyüme beklentileri İstanbul'a olan ilginin temel nedeni.

TEMKİNLİ İYİMSERLİK

Sektör temsilcileri İstanbul ile ilgili olarak 2009 yılının zor bir yıl olduğunu, ancak 2010'la birlikte sektörde istikrarın sağlanmaya başladığını dile getirdiler. Yatırımcılardan biri, "Hiçbir şey 2009'dan daha kötü olamaz, ancak piyasada iyileşmenin çok hızlı olacağını da düşünmüyoruz" yorumunda bulundu.

İstanbul ve Türkiye konusunda özellikle yerel yatırımcılar çok iyimser konuşurken, uluslararası yatırımcılarda biraz daha temkinli bir iyimserlik söz konusu.

Avrupalı yatırımcılar İstanbul'da, gayrimenkul yatırımı açısından en çok perakende sektörüne sıcak bakıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 28,3'ü perakende alanında gayrimenkul alımı tavsiyesinde bulunurken, yüzde 19,8 oranla ofis ve konut alımı önerisi geldi.

"PERAKENDE EN BÜYÜK YATIRIM YAPILAN ALANLARDAN BİRİ OLACAK"

Raporun sunumunu yapan ULI Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Firuz Soyuer, raporda İstanbul'un yatırım olanaklarının olduğu ilk 3 şehir arasında sayılmadığını, ancak yeni inşaatlar ve gelişme açısından ön planda olduğunu belirtti.

Perakendenin en büyük yatırım yapılan alanlardan biri olacağını ifade eden Soyuer, "Bu muhtemelen AVM olarak kendini göstermeyecek, daha büyük portföyler göreceğiz. Yatırımcılar riski dağıtmak için başka alanlara da kayabilecek. Eğlence merkezlerinin açılması... Belki de yine alışveriş caddeleri gündeme gelecek. Perakendeciler açısından büyük bir eksiklik yok ama hala yetersiz. Daha fazla yeni perakendecilerin İstanbul'a geleceğini düşünüyoruz" dedi.

Ofis yatırımlarında Kağıthane ve Kartal'ın ön plana çıkacağını söyleyen Soyuer, bunun için toplu taşıma sisteminin önümüzdeki yıllarda çok iyi inşa edilmesi gerektiğini belirtti.

Arsa konusunda İstanbul'da Silivri ve Tuzla'ya dikkati çeken Soyuer, ancak lojistiğin hala uluslararası yatırımcıların Türkiye'de yatırım yapmaktan uzak oldukları bir alan olduğunu kaydetti.

Firuz Soyuer, İstanbul'da otellerin hala sınırlı sayıda olduğunu, özellikle Anadolu yakasında 4 yıldızlı iş otellerinde arzın arttığının görüleceğini söyledi.

PwC Küresel Gayrimenkul Sektörü Lideri Kees Hage de Avrupa'daki ekonomilerin toparlanmasıyla bağlantılı olarak temkinli bir iyimserlik olduğunu belirtti.

Hage, "Bazı işlemlerin geri dönüşünü görüyoruz ama belirsizlikler de var. Devlet yardımları bütün ülkelerde devam ediyor. Bu kesilirse ne olacak?" dedi.

İSPANYA'NIN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ JOAN CLOS MATHEU: -"METROPOL METROSUZ OLMAZ. METRO YOKSA O ŞEHRE METROPOL DENEMEZ. ÖZELLİKLE KİLOMETREKARE BAŞINA 9-10 BİN KİŞİ DÜŞÜYORSA O ŞEHİRDE METRO ŞARTTIR" -EMAAR TÜRKİYE ÜST YÖNETİCİSİ OZAN BALABAN: -"1,5 MİLYAR DOLAR YATIRIM BÜTÇESİ OLAN BİR KARMA PROJE GELİYOR" -KREA ÜST YÖNETİCİSİ HAKAN KODAL: -"TÜRKİYE EKONOMİSİ BU KRİZİ TEĞET GEÇMEDİ AMA UCUZ ATLATIYOR"

İspanya'nın Ankara Büyükelçisi Joan Clos Matheu, metropolün metrosuz olamayacağını, metro yoksa bir şehire metropol denilemeyeceğini belirterek, "Özellikle kilometrekare başına 9-10 bin kişi düşüyorsa o şehirde metro şarttır" dedi.

PricewaterhouseCoopers (PwC) ve Urban Land Institute (ULI) işbirliği ile gerçekleştirilen "Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporu 2010 Avrupa" raporunun sonuçlarının açıklandığı toplantıda konuşan Joan Clos Matheu, daha önce belediye başkanı olarak görev yaptığı Barselona'yı anlattı.

Barselona'nın son yıllarda başarı hikayesi olduğunu, çökmekte olan bir şehrin bir anda refah sahibi kente dönüştüğünü ifade eden Matheu, burada olimpiyatlara ev sahipliği yapmanın önemine değindi.

Matheu, "Barselona sanayi kentiydi. Olimpiyatlara adaylığımızı şehrin dönüşümü için koyduk, spor hiç umurumuzda değildi. Eskiden kamuya ayrılan alan yüzde 30'du, bunu yüzde 50'ye çıkardık. Bugünkü parkların çoğu olimpiyat döneminde kapatılan fabrikaların yerine yapıldı ve çoğu o fabrikaların isimlerini taşıyor. Kentsel değer yaratmak için yapılması gereken en önemli şey cadde ve sokakların kalitesini, yeşil alanların niteliğini artırmak. Bu sayede gri kentten yeşil bir kente dönüştük" şeklinde konuştu.

Büyük ana yollar inşa etmek yerine tali yollara öncelik verdiklerini, fiziksel kanuna göre kılcal damar olmadan ana damarın akmayacağını ifade eden Matheu, Barselona'daki arazi piyasasının 27 özel plan sayesinde 50 kat arttığına dikkati çekti.

Metropolün metrosuz olamayacağını, metro yoksa o şehre metropol denemeyeceğini söyleyen Matheu, "Hareketliliği sağlayacak olan şey metrodur. Özellikle kilometrekare başına 9-10 bin kişi düşüyorsa o şehirde metro şarttır" dedi.

"YATIRIMLARIMIZ UZUN SOLUKLU"

Emaar Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Ozan Balaban da Türkiye'ye inandıklarını ve yatırımlarının uzun soluklu olduğunu belirtti.

Türkiye ve İstanbul'un kendileri için önemli olduğunu ifade eden Balaban, önümüzdeki 5-10 senede İstanbul'un dünyanın önemli metropollerinden biri olacağına inandığını kaydetti.

İlk yatırımlarına Büyükçekmece'de girdiklerini anımsatan Balaban, "Geçen sene Çamlıca'da yeni bir arazi aldık. 1,5 milyar dolar yatırım bütçesi olan bir karma proje geliyor. 5 yıldızlı otel, AVM, konutlar, ofis var. O projenin tanıtımına eylül ayından sonra başlayacağız" dedi.

"TÜRKİYE EKONOMİSİ BU KRİZİ UCUZ ATLATIYOR"

Krea Üst Yöneticisi (CEO) ve Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hakan Kodal da herkesin bu krizin geldiğini gördüğünü, ancak hiç kimsenin önüne geçemediğini, çünkü herkesin bu sistemden para kazandığını belirtti.

Kodal, "Esasında duvara çarpacağımızı gördük ama nasıl olsa ilk olmayız diye kurtaracağımızı düşündük" dedi.

Türkiye'nin daha şanslı olduğunu ifade eden Kodal, "Türkiye ekonomisi bu krizi teğet geçmedi ama ucuz atlatıyor. İkincisi, bizdeki talep sanal talep değil. Türkiye'nin ikinci avantajı da bu. Türkiye olumlu rüzgarı almış, Avrupa ile Orta Doğu arasında iyi bir konjonktüre girmiş vaziyette. Şu günlerde iç siyasette geriliyoruz. Orada bir hasar yaşamazsak Türkiye önü açık pazarlardan" diye konuştu.

Türkiye'de 2-3 yılda ciddi talep patlaması olacağını zannetmediğini, dolduruşa gelmemek gerektiğini ifade eden Kodal, orta ve uzun vadede Avrupa ile kıyaslandığında Türkiye'yi yıldızı parlak dönem beklediğini kaydetti.

Hakan Kodal, Türkiye'de gayrimenkul geliştirmede kar marjlarının yüksek olmadığını, esas karı hep arsa sahiplerinin aldığını söyledi.

"AŞILMASI GEREKEN ŞEY ALTYAPI YATIRIMLARININ ARTIRILMASI"

ULI Yunanistan Başkanı George Kaburopulos ise İstanbul'un çok hızlı büyüyen ve yabancı yatırıma açık bir şehir olduğunu ifade etti.

Yunanistan'ın aşırı borçluluktan dolayı bugünkü noktaya geldiğine işaret eden Kaburopulos, "Devalüe edeceğimiz kendi paramız olmadığı için böyle bir alanda hareket kısıtlı. Şimdiye kadar AB ile görüşmeler yaparak durumumuzu düzeltmeye çalıştık. Bazı tedbir kararları alındı. Sonuçların alınması biraz zaman alacak" dedi.

Türkiye'de hala altyapı açısından yapılacak şeyler bulunduğunu söyleyen Kaburopulos, "Bence İstanbul'un gayrimenkul piyasasının önünde aşılması gereken tek şey bu altyapı yatırımlarının artırılması ve bu arazinin daha çekici kılınması" diye konuştu.

PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan Nas da Türkiye'de hala tapu sorunları olduğunu, KDV ve finansman yükünün şirketlerin sırtında bulunduğunu söyledi.

ULI Türkiye Başkanı Haluk Sur ise 2010'de temkinli iyimserlik olduğunu söyledi.

(AA)