Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Dünyanın en borçlusu Avrupalılar PDF Yazdır e-Posta
11 Şubat 2010

Son günlerde piyasaların en çok ilgilendiği konulardan biri, hepimizin de bildiği üzere Avrupa'da yaşanan mali problemler. Hatta bu durum öyle bir hal aldı ki, dünyanın en borçlu 20 ülkesinden 16'sı Avrupalı.

Dünyanın en borçlusu Avrupalılar

Son günlerde piyasaların en çok ilgilendiği ve bir o kadar da etkilendiği konulardan biri, hepimizin de bildiği üzere

Euro bölgesinde yaşanan mali problemler. Hatta bu durum öyle bir hal aldı ki, dünyanın en borçlu 20 ülkesinden 16'sı Avrupalı. Yaşanan küresel kriz sonrasında birçok ülke toparlanma gösterirken, Euro bölgesinde başta Yunanistan olmak üzere, İspanya, Portekiz ve İtalya ile ilgili kaygıların artması, dünyanın en önemli ikinci para birimi olan Euro ve Avrupa piyasalarında da ciddi kayıplar yaşatmıştır.

 

YUNANİSTAN İLK DARBEYİ VURDU

 Euro bölgesinin krizden sonra ciddi şekilde sarsılması 2009 Kasım ayında Yunanistan ile gerçekleşti. Yunanistan'da yeni hükumetin 2009 bütçe açığının milli gelire oran tahmini % 12,7 ile önceki hükumetin öngörüsünden iki kat fazlaydı. Ayrıca yeni hükumetin bütçe açığı tahmini, Yunanistan'da Resmi İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilerin güvenilir olmadığı da ortaya çıktı.

 Yunanistan'ın durumu Euro bölgesi için hayli korku verici olduğu kesin. Çünkü; Avrupa birliğinde geçerli olan Maastricht kriterlerine göre bütçe açığının milli gelire oranı % 3'ü geçmemeli. Yunanistan'ın bu durumu; krizden çıkmak için mücadele eden bölgenin büyümesi,güvenilirliği ve krizden çıkışı için hayli tehlikeli.

Hatta bu durumdan ötürü; Yunanistan'ın birlikten çıkarılma durumu dahi gündeme gelmişti. Ancak; Yunanistan'ın bu problemleri çözmek için hazırladığı bütçe planının Avrupa Komisyonu tarafından onaylanması böyle bir durumu gündemden düşürmüşe benziyor. Yine de Yunanistan dikkatli olmalı ve planı doğru bir şekilde uygulamalı. Çünkü; Avrupa Birliği Yunanistan'ın bütçe açığını 2012 yılına kadar milli gelire oranını % 3 altına indirmesi için  zaman tanıması ve Yunanistan'ın para birliği için sorun yarattığını kaydetmesi Yunanistan'ın durumunun ne kadar zor olduğun gösteriyor.

 

AKDENİZ FIRTINASI DEVAM EDİYOR

 

 Euro bölgesinde Yunanistan ile başlayan fırtına, Portekiz ve İspanya ile devam ediyor. Zaten bu iki ülkede ki kamu finansmanına dair zayıflık uzun süredir biliniyordu.

 

 Portekiz cephesine bakıldığı zaman, bütçe açığının milli gelire oranının % 9,3 ile hayli yüksek olduğunu görüyoruz. Yaşanan bu bütçe açığına karşılık, bütçe kısıtlamasına gitmesi gibi bir politika beklenirken, cuma günü (05/02/2010) Portekiz parlamentosunun onayladığı yasa hayli ilginçti. Bu yasaya göre; yerel yönetimlere 4 yıl için 400 milyon Euro daha borçlanabilme olanağı getirilecekti ve çoğunluğu muhalefetin oluşturduğu parlamento da bu yasa onaylandı. Hükumetin tüm itirazlarına rağmen onaylanan bu yasa Portekiz'in bütçe açığını daha da artıracağı kesin. Ancak; onaylanan bu yasaya karşı hükumet, harcamaların bütçe taslağında yer alan sınırların dışına çıkmaması için başka bir yasayı yürürlüğe koyabileceğini açıkladı. Ayrıca hükumetin bu seneki bütçe açığının milli gelire oranı hedefi %8,3. Tabi böyle bir gerek ekonomik gerekse politik sıkıntılı bir ortamda bunu nasıl gerçekleştirecekleri soru işareti. 

 İspanya'ya döndüğümüz zaman, asıl korkulu rüyanın bu ülke olduğunu görebiliyoruz. Çünkü İspanya, 1,5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile Avrupa'nın %10'unu oluşturuyor. Ancak; büyük bütçe açığının yanında, % 20'lere dayanan işsizlik oranı ve zayıf bankaları ile İspanya, Avrupa bölgesinde hayli tedirginlik yaratıyor. Bunun yanında da açıklanan Gayri Safi Yurt içi Hasıla oranı ( 4.çeyrekte % 0,3 daralma, 2009 genelinde de % 3,6 daralma  yaşadı), İspanya'nın hala resesyondan çıkamadığını gösteriyor.

 Avrupa'da henüz İspanya, Portekiz ve Yunanistan kadar darbe vurmamış olsa da İtalya'nın durumu da piyasa tarafından dikkatle izleniyor. Çünkü İtalya'nın Bütçe açığının Milli gelire oranı da % 5,3 ile Maastricht kriterlerini aşıyor. Ayrıca Fransa'da bütçe açığı ile ilgili sorun yaşayabilecek diğer ülke ve onun da bütçe açığı/milli gelir oranı % 8,2 ile rekor kırması bekleniyor.

 

 Avrupa'da yaşanan ekonomik sıkıntıları sadece Akdeniz ile sınırlandırmak pek mümkün değil. Çünkü; İrlanda, İzlanda ve Belçika'da büyük borçlar altında.

 

OPTİMİST TRICHET

 Tüm bu yüksek bütçe açıkları ve işsizlik sorunlarına rağmen Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean Claude Trichet hayli optimist bir tavır sergilemeye çalışıyor. Geçen hafta içi yaptığı açıklamada ılımlı bir iyileşme döneminde olduklarını ve bu yolda inişli ve çıkışlı dönemler yaşanabileceğini belirten Trichet, Euro bölgesinin bütçe açığının GSYH oranının % 6 olacağını ve ABD ve Japonya'dan daha düşük olacağını belirtti. Ancak; atlanmaması gereken bir nokta, krizin başlangıç noktası olan ABD, büyük bütçe açığı ile ilgili bankacılık reformu ve yeni vergi planları gibi hareketlerle çeşitli önlemler alıyor ve bir yandan istihdamı destekleyen planlar devreye sokuyor. Avrupa'da ise Yunanistan'dan sonra üst üste kaygıyla izlenen ülkelerin sıkıntı yaratması yüksek olasılık gösteriyor. Yani Trichet'in bu optimist tavrı piyasayı pek rahatlatmadığı kesin.

 

EURO VE AVRUPA PİYASALARI DÜŞÜŞTE

 Euro bölgesinde ciddi mali sıkıntılar yaşanması ve işsizlik sorunları; kaygıları ve buna bağlı olarak ta Euro ve Avrupa piyasalarına olan güvensizliği beraberinde getirdi.

 Özellikle son 3 haftadır düşüş trendi içinde olan Avrupa'nın en önemli borsaları Almanya DAX 30 ve Fransa CAC 40 endeksleri son 3 ayın en düşük seviyelerini gördüler.


 Euro'ya baktığımız zamanda durumun pek farklı olmadığını görüyoruz. Mayıs 2009'dan beri en düşük seviyesini gören EUR/USD paritesi 2,5 aylık düşüş trendine devam edecek gibi gözüküyor.



 Bu arada 5 yıl vadeli Yunan tahvilleri CDS'leri (Credit Default Swap) 446 puan seviyesine çıktı. Bu rakam bir ay önce 256 baz puan seviyesindeydi. Portekiz CDS'leri 239, İspanya CDS'leri ise 182 puana çıktı.

 İşte tüm bu durumlar Euro bölgesinde yaşanan sıkıntıyı gözler önüne seriyor. İlerleyen günlerde diğer kaygıyla izlenen ülkelerde de , Yunanistan misali bir patlamanın yaşanması (ki görüntüler bunu gösteriyor), krizden çıkmak için mücadele eden Euro bölgesini daha da çıkmaza sürükleyebilir. Belki biraz karamsar bir tablo çiziyoruz ama bazı gerçekleri de yadsımamak gerekir. Öyle ki, bahsi geçen ülkelerin gereken önlemleri almaması ve bu sıkıntılarla mücadele etmemesi durumunda Avrupa'da bir ikinci kriz yaşana da bilir. Buna bir ikinci dip denir mi bilinmez. Çünkü bu yaşanacak krizin derinliği, yayılması ve müdahale zamanı ile doğru orantılı. Zaten böyle bir durumu şu an piyasalarda beklemiyor. Ancak kredi bolluğundan çıkan son kriz, özellikle gelişmiş ülkelerin yaşadığı yüksek bütçe açıklarından çıkabilme durumunu da yok sayamayız. Özellikle Euro bölgesine baktığımızda, bu bölgenin böyle olumsuz bir durumu ortaya çıkartmak için müsait olduğunu görebiliyoruz.

 

Ekotrent