Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Mükelleflerin Defterlerinin Serbest Muhasebeci Ve Mali Müşavirler Tarafından Borcundan Dolayı Alıkonulması PDF Yazdır e-Posta
17 Şubat 2018

Image

3568 sayılı  yasaya göre unvan almış meslek mensupları tarafından vergi mükelleflerinin defter ve belgeleri (defter ve belgelerin  meslek mensubunda bulunması halinde) kimi zaman meslek mensupları tarafından mükelleflere istemeleri halinde  bu defter ve belgeler mükelleflere geri verilmemektedir. Esasen, gerçek ve tüzel kişilere ait  defter, kayıt ve belgeler  mükelleflerde  bulunması zorunludur. Ancak, bu defter ve belgelerin  mükelleflerin  işyerinde değil de meslek mensubunun muhasebe ofisinde tutulması halinde yine değişmez. Bu gibi hallerde de yine defter ve belgelerin  inceleme elemanlarına veya  defter ve belgelerin ibrazı gereken makamlara ibrazı mükellefler tarafından yerine getirilecektir.[1]

Uygulamada  çeşitli nedenlerle örneğin, bir  ücret uyuşmazlığı dolayısıyla  mükelleflerin defter ve belgeleri  meslek mensupları tarafından mükelleflere iade edilmemektedir. Bunun da başlıca nedeni, mükelleflerin meslek mensuplarına “hizmet borçlarını” ödememesi dolayısıyla defter ve belgeler meslek mensuplarınca  mükellefe borcun ödenmesi halinde ancak o vakit iade edilebilmektedir.

Gerek, 3568 sayılı yasa  ve gerekse  ilgili yönetmelikler uyarınca  meslek mensubu ile  mükellefin yazılı sözleşme yapmaları halinde  meslek mensubunun bu defter ve belgeleri ücret mukabili  tutulması zorunludur. Ücret mukabili tutulması gereken  bu kayıtlar, ileride  bir inceleme veya  bir hususu ispat bakımından ibraz edilmesi gerekmesi halinde  mükellefler tarafından yetkili kişilere  ibrazı zorunludur. Hizmet sözleşmelerinin  ilgili maddelerine bir ekleme veya ilave yapılarak hizmet sözleşmesinin arka sayfasında yer alan “diğer hususlar” bölümünde bu hükümlerin konulması mümkün olabilir. Mükelleflerin defter, kayıt ve belgelerinin  meslek mensubuna teslim edildiği sabit ise sorun yoktur. Ancak, bu kayıtların bizzat mükellefin işyerinde  tutulduğu  sabit ise, bu durumda  3568 sayılı yasaya göre meslek mensubunun defter ibraz yönünden herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Bazı hallerde ticari defter ve belgelerin ibrazı mücbir neden kapsamında ise ibrazı mücbir sebebin kanıtlanması ile ilgili olabilir. 213 sayılı VUK’nun 13. maddesinde “mücbir sebepler” sayılmıştır.  Buna göre, vergi mükelleflerinin defter, kayıt ve belgelerinin serbest meslek erbabı muhasebeci ve mali müşavirde bulunması halinde bu durum mücbir neden kapsamında değerlendirilemez. Bazı görüşlere göre, defter, kayıt ve belgelerinin muhasebecide olması hali mücbir sebep kapsamında değerlendirileceği ifade olunmaktadır.[2] Oysaki defter, kayıt ve belgelerin tutulması ile bu kayıtların yetkili mercilere ibrazı çok farklı farklı görevlerdir. Defter ve kayıtların meslek mensubunun bürosunda tutulması bu defter ve kayıtların  inceleme elemanlarına istenildiğinde ibrazı  mükellef tarafından yerine getirilmesi gereken bir görevdir. 

Zaman zaman uygulamada yaşanan sorunlardan biri de; mükelleflerin meslek mensuplarına “muhasebe veya mali müşavirlik”  ücretlerini  ödememesi sorunudur. Bu gibi durumlarda  defter ve belgelerin meslek mensupları tarafından hapsedilmesi kavramından söz edilebilecektir. Yetkili merciiler tarafından inceleme amacı için istenilen defter ve belgeler zamanında mükellefler tarafından  yerine getirilmesi gerekir. Mükellefin  meslek mensubuna borcu, defter ve belgelerin ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu ibraz yükümlülüğü de kuşkusuz mükellefe aittir. Ayrıca defter, kayıt ve belgelerin muhasebecide olduğu iddiasıyla kayıtların ibraz edilmemesi mücbir sebep kapsamında düşünülemez. Zira, 213 sayılı VUK’nun 13. maddesinde  mücbir sebepler bir bir açıklanmıştır. Burada defter, kayıt ve  belgelerin ibraz edilemeyişinin maddede belirtilen nedenlere dayalı olması zorunludur. Örneğin, vergi ödevlerinin mükellefler tarafından yerine getirilmesine engel olacak şekilde yangın, yer sarsıntısı, zelzele ve su basması gibi  doğal afetlerin olması, ağır  hastalık, ağır kaza ve  tutukluluk hali, son olarak  sahibinin iradesi dışında meydana gelen mecburi  gaybubetler halinde  mücbir sebep   bulunduğu varsayılmaktadır.[3]

Danıştay’a intikal eden bir hadise nedeniyle yüksek mahkeme tarafından verilen bir kararda mükellefin yurtdışında olması mücbir sebep olarak kabul edilmemiştir. Çünkü burada yurtdışına çıkışta kişinin iradiliği söz konusudur. Ve bu durumlarda kişilerin kendilerine vekil  yada temsilci atamaları mümkündür.[4] Diğer taraftan, limited şirket müdürünün “tutukluluk” halinin  şahıs için mücbir sebep olmasına  karşın, şirket açısından mücbir sebep sayılmayacağı şeklinde Danıştay 4. Dairesi tarafından  karar altına alınmış bulunmaktadır.[5]

Öte yandan, mükelleflerin defter ve belgelerinin mahkemece muhafaza altına alınmış olması halinde bu durumun ispat edilmesi koşuluyla mahkemelerce bilirkişilerce incelenmesine karar verilmesi mücbir sebep olarak değerlendirilmektedir.[6]

Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Mukelleflerin_defterlerinin__serbest__muhasebeci_ve__mali_musavirler_tarafindan__alikonulmasi-17072.htm

[1] 213 sayılı VUK md. 256.

[2] TÜMER Sevilay, “Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin Mükellefin Defterlerine El Koyması”, Dayanışma Dergisi, İzmir SMMM Odası Yayınları, Aralık 2009, Sayı:107, s.104-105.

[3] Dnş. 3.D. tarafından verilen 1/3/2005 gün ve E:2004/1800-K:2005/525 sayılı kararda: “beyanname verildikten sonra, defter  ve belgelerini mücbir sebep sayılan bir nedenle zayi eden mükellefin,  beyanının  gerçek durumu yansıtmadığı diğer delillerle tespit edilerek re’sen tarhiyat yoluna gidilmesi halinde, ceza kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı” şeklinde karar verilmiştir.

[4] Dnş. 4.D. 26/3/1975 gün ve E:1975/110-K:1975/1126 sayılı kararları.

[5] Dnş. 4. D., 23/06/2004 gün ve E:2004/178-K:2004/1479 sayılı kararları.

[6] PAMUKCU Celal, “Vergi İşlemleri İle İlgili Süreler ve Süreleri Uzatan Haller”, Vergi Dünyası, Ocak 1983, S.17, s.37