Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Manevi tazminatın icra müdürlüğüne ödenmesinde gelir ve damga vergisi istisnası PDF Yazdır e-Posta
12 Kasım 2014

Başlık

Manevi tazminatın icra müdürlüğüne ödenmesinde gelir ve damga vergisi istisnası hk.

Tarih

12/11/2014

Sayı

90792880-155.13.01.01[2014/2559]-1137

Kapsam

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

 

 

 

 

 

Sayı

:

90792880-155.13.01.01[2014/2559]-1137

12/11/2014

Konu

:

Manevi tazminatın icra müdürlüğüne ödenmesinde gelir ve damga vergisi istisnası hk.

 

         

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Ankara 12 nci İş Mahkemesinin ... tarih ve Esas No: ... Karar No: ... sayılı kararı ile kurumunuz aleyhine hükmedilen manevi tazminat ile işletilecek olan yasal faiz tutarının icra müdürlüğüne ödenmesi esnasında vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

            A- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almaktadır.

            Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61'inci maddede yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104'üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

            Aynı Kanunun 25 inci maddesinde ise, gelir vergisinden müstesna tazminat ve yardımlar tadadi olarak sayılmıştır.

            Öte yandan, ''tazminat'' kavramı maddi ve manevi anlamda uğranılan zarar karşılığında ödenen para ya da ödeneği ifade etmekte olup, kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamaya yönelik olarak yapılan ödemeler maddi tazminat kavramının konusunu oluştururken, mal varlığı dışındaki hukuki değerlere yapılan saldırılarla meydana getirilen eksilmenin giderilmesi ve zarara uğrayan şahsın manevi varlığında meydana gelen tahribatın kısmen de olsa hafifletilmesine yönelik ödemeler ise manevi tazminatın konusunu oluşturmaktadır.

             Buna göre, kişinin manevi değerlerinde sebep olunan zararı tazmin amacıyla mahkeme kararıyla maddi bir bedel olarak tayin edilen, ancak fiili bir çalışma ya da hizmetin karşılığı olmayan manevi tazminatın, bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak bir  hizmet karşılığı yapılan bir ödeme olmaması nedeniyle ücret olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, söz konusu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.

            Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendinde de "Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)" hükmüne yer verilmek suretiyle alacak faizinin menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir.       

            Bu çerçevede, ilgili mahkemece hükmolunan zarar için hesaplanan yasal faizin alacak faizi olarak değerlendirilmesi ve söz konusu ödemenin, anılan Kanunun 85 inci ve 86 ncı maddeleri uyarınca, tevkifata ve istisnaya konu olmayan menkul sermaye iratları için öngörülen beyan haddini (2013 yılı için 1.390 TL) aşması halinde, tamamının elde edenlerce yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

            B- DAMGA VERGİSİ KANUNUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

            488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 8'inci maddesinde, bu Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu, bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmelerin resmi daire sayılmayacağı; 9'uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

            Mezkur Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün A/1 numaralı fıkrasında ise, resmi daireler arasındaki işlemleri kapsayan her türlü kağıtlarla bu dairelerin soruları üzerine kişiler tarafından yazılan cevaplar ve eklerinin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.   

            Bu itibarla, Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesi kapsamında resmi daire olan Kurumunuz tarafından icra dairesine yapılacak ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlar Kanuna ekli (2) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası hükmü gereğince damga vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.

            C-VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, 2'nci maddesinde ise "İvazsız intikal" tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği, maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatların ivazsız sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

            Öte yandan, ivazsız intikal olarak kabul edilmemesi nedeniyle, maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması mümkün değildir. Dolayısıyla, davacıya  ödenmesine hükmedilen manevi tazminatın veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini arz ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.