Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kredi Sözleşmelerinde KKDF ve Damga Vergisi Uygulaması Açısından Mali İdarenin Yaklaşımı ve Etkilerinin Analizi PDF Yazdır e-Posta
13 Eylül 2014
Image

02.01.2014 öncesinde Türkiye’de yerleşik kişilerce yurtdışından alınan kredilerin bu tarihten sonra temdit edilmesi durumunda temdit edilen kredi üzerinden temdit tarihindeki mevzuat hükümlere göre Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (“KKDF”) kesintisi yapılır.


Kredi sözleşmelerinde ancak kredi borcu dışındaki borçları da kapsayacak genel mahiyetli ifadelerin olmaması durumda damga vergisi istisnası uygulanabilecektir.

 

Kredi sözleşmelerine ilişkin olarak, Mali İdare tarafından 2014 yılı içerisinde yayınlanan ve finansal sektör için önemli olduğunu düşündüğümüz iki özelgeye dikkatinizi çekmek istiyoruz:

 

1) Yurtdışı kredi sözleşmelerinin yenilenmesinde KKDF

KKDF - Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ilk olarak 1984 yılında ortaya çıktığında konusunu TCMB kararname ve tebliğlerinde sayılmış olan Fonun üzerinden hesaplandığı işlemler oluşturmaktaydı. Fon, 13.12.1984 tarihli ve 84/8860 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (“BKK”) ve ilgili düzenlemeleri 07.06.1988 tarihinde yürürlükten kaldırılarak tasfiye edildi ve 12.05.1988 tarihli ve 88/12944 sayılı BKK ile KKDF uygulaması yeniden düzenlendi. Hali hazırda KKDF kesintisi uygulaması 1988 yılına ait bu karardaki usul ve esaslar çerçevesinde 6 Sıra No’ lu Tebliğde (ve sonrasında Tebliğler ve BKK’lar ile revize edilmiş haliyle) yer alan açıklamalara göre yürütülmektedir. Bankalar dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları kredilerde KKDF oranı ilk olarak 19.08.1990 tarihli ve 90/454 sayılı BKK ile belirlenmiş ve izleyen 24 yıl içerisinde bu krediler cinsine (altın, döviz veya TL) ve ortalama kredi vadesine göre %0 ile %6 arasında değişen farklı KKDF oranlarına tabi tutulmuştur. Son olarak 2012/4116 sayılı BKK ile 02.01.2013 tarihinden itibaren vadesi 3 yıl ve üzerinde olan ve Türkiye’de yerleşik kişilerce yurtdışından kullanılan döviz ve altın kredilerinde KKDF oranı %0 olarak belirlenmiş, 3 yıla kadar vadeli olanlarda ise kademeli KKDF uygulamasına gidilmiştir.

 

%0 nispetinde KKDF uygulamasının 1 yıldan 3 yıla çıkarılması, değişiklik tarihinden sonra yapılan yenileme (temdit) işlemlerinde, mevcut yeni mevzuattaki oranların mı geçerli olacağı sorusunu çok daha önemli hale getirmiştir.

 

Yenilenen kredilerde uygulanacak KKDF oranı - Gelir İdaresince 2009 yılında Bankalar Birliği’ne verilen ve Türkiye’de yerleşik kişilere yurt dışından kullandırılan döviz kredilerinde yapılan temditlerin KKDF uygulamasında kredi sözleşmesi şartlarındaki değişiklik ile ilgili görüşte:

Ortalama vadenin 1 yıldan uzun olması sebebiyle fon kesintisi yapılmadan yurt dışından kullanılan krediler üzerinden fon kesintisi yapılmama durumunun devam etmesi için;

 

- Kredinin tamamının kapatılması amacıyla yurt dışına herhangi bir anapara ödemesinde bulunulmaması, ve

- Kredinin vade yapısının bozulmaması (ortalama vadenin bir yıl altına inmeyecek şekilde kalması),

koşullarıyla kredi sözleşmesindeki diğer şartlar üzerinde değişiklik yapılmasının KKDF hesaplanmasına konu edilmeyeceği, diğer bir ifadeyle, yeni bir kredi gibi nitelendirilmeyeceği belirtilmiştir.

 

Ayrıca özelgeden:

- Yabancı para cinsinin değiştirilmesi,

- Kredinin vadesinin uzatılması,

- Faiz oranının değiştirilmesi,

- Temdit edilmesi,

- Başka bir kreditöre devredilmesi, gibi

durumlarda da fon kesintisi yapmaya gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Mali İdare tarafından 2014 yılında Bankalar Birliği’ne verilen yeni bir özelgede ise, 02.01.2013 tarihinden sonra temdit edilen bir kredinin yeni bir kredi olarak değerlendirilmesi ve temdit edilen kredi üzerinden temdit tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre KKDF kesintisi yapılması gerektiği belirtilmektedir.

 

Dolayısıyla Mali İdare, 02.01.2013 tarihinde önce verilen bir kredinin bu tarihten sonra temdit edilmesi durumunda anapara ödemesi yapılıp yapılmadığına veya vade yapısının bozulup bozulmadığına bakmaksızın kredinin kademeli yeni KKDF oranlarına (%0 - %3 arasında değişen) tabi tutulması gerektiği yönünde görüşünü değiştirmiştir. Nitekim, aynı konuda bir bankaya verilen 04.11.2013 tarihli bir muktezada 02.01.2013 tarihinden önce verilen kredinin bu tarihten itibaren temdit edilmesi halinde, temdit edilen krediden fon kesintisi yapılmama halinin devam edebilmesi için temdit sonucu kredinin ortalama vadesinin en az 3 yıl ve üzerinde olması gerektiği belirtilmekte ve son verilen görüş ile paralel olduğu görülmektedir.

 

Söz konusu görüşlerle krediler temdit tarihinde geçerli olan KKDF oranlarına tabi tutulurken, kredi sözleşmesinde yabancı para cinsinin değiştirilmesi, faiz oranında değişiklik yapılması veya başka bir kreditöre devir yapılması durumlarından bahsedilmemektedir. Bu durumda sözleşmenin temdidi konusundaki görüşünü değiştiren İdare’nin yukarıda bahsedilen diğer olası değişiklikler vuku bulduğunda krediyi yeni bir kredi olarak değerlendirme olasılığı oluşmaktadır.

 

2) Kredi sözleşmelerinde Damga Vergisi

Bilindiği üzere kredi istisnası uygulamasında İdare temel olarak 3 kriteri göz önünde bulunduruyor. Buna göre krediye ilişkin düzenlenen kâğıdın:

1- Kredi veren ile kredi alan arasında olması,

2- Genel mahiyetli başka ifadeler içermemesi,

3- Spesifik olarak kredinin teminatına ilişkin olması,

gerekiyor.

 

İdare tarafından 21.04.2014 tarihinde verilen yeni bir özelgede, damga vergisi istisnası uygulaması için söz konusu kriterlerin dikkate alınacağı yinelenmektedir.

 

Özellikle alacak temliki, rehin ve teminat işlemlerinde sözleşmelere eklenen genel nitelikli ifadeler (örneğin “...kredi alanın kredi verenden kullandığı ve kullanacağı krediler kapsamında doğmuş ve doğacak bütün borçların teminatını oluşturmak üzere...” gibi) veya bu tip ibarelere yer verilen kredi sözleşmesine ilişkin diğer kâğıtlar, Damga Vergisi Kanununda yer alan kredi sözleşmelerine ilişkin istisnanın maksadını aştığı gerekçesiyle damga vergisi ve harç istisnasından yararlandırılmamaktaydı.

 

Önceki yıllarda kredi sözleşmelerinde yer alan bu tip ifadeler dolayısıyla finans sektöründe vergi tarhiyatları yapıldığını biliyoruz. Buna rağmen bazı banka ve finansman şirketlerince hazırlanan kredi sözleşmeleri incelendiğinde genel mahiyetli ifadelere halen rastlanabilmektedir.

 

Öte yandan özelgelerde, kanunda yer alan “... Kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler” istisna maddesinin kapsamı dar yorumlanmakta, istisna kapsamı kredi kuruluşu ile kredi müşterisi arasında doğrudan gerçekleşen işlemlere ilişkin kâğıtlar ile sınırlandırılmaktadır. Dolayısıyla, ilgili krediye ilişkin olsa dahi, örneğin bir kredi kuruluşu ile 3. bir kişinin imzaladığı kredi alacağı temlik sözleşmesi istisna kapsamı dışında bırakılmaktadır. Umurcan Gago/Barış Yalçın

 

https://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BulletinD&Id=4186

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.