Sahte Sigortalı Bildirimi Suç mudur?
19 Eylül 2021

Image

I- GİRİŞ

5510 sayılı Kanun’a göre hizmet akdiyle çalıştırılan sigortalıların çalışma süreleri ile prime esas kazançlarının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi zorunludur. Çalışanların sigorta yardımlarından yararlanabilmesi de ancak bildirim sonrasında mümkün olabilmektedir. Bildirim yapmamanın müeyyideleri bulunmaktadır. Peki, sigortalılık niteliği bulunmayan (gerçekte hizmet akdi kapsamında bir çalışması olmayan) kişilerin Kurum’a (SGK) bildirilmesi Türk Ceza Kanunu (TCK) anlamında suç mudur? Kasıtlı olarak, sigortalı olmayan kişilerin sigorta yardımlarından yararlandırılmak üzere Kuruma bildirilmesi TCK’ da hangi suç kapsamına girmektedir? Bu soruların yanıtını vermek bir hayli güç, zira bu fiilin suç olup olmadığı, suç ise TCK’nın hangi maddesi kapsamına girmesi gerektiği konularında Yargıtay’ın birbirinden çok farklı kararları mevcut.

Yargıtay kararları ve doktrin incelendiğinde sahte sigortalı bildirimlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 207. maddesine konu “özel belgede sahtecilik”, 206. maddesinde belirtilen “resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan”, 204. maddesinde yer alan “resmî belgede sahtecilik”, 157 ve 158. maddelerine konu “dolandırıcılık” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçları genelinde tartışmalara sahne olduğu görülmektedir. Sahte sigortalı bildirimlerinin TCK kapsamında tartışılabilmesi için öncelikle bu kanun kapsamında “belge” kavramının ne olduğu, elektronik ortamda düzenlenen verilerin belge kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselelerinin çözüme kavuşturulması zorunludur.

II- ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILAN SİGORTALI BİLDİRİMLERİ TCK ANLAMINDA BELGE MİDİR?

5510 sayılı Kanun’un 11. maddesinde; işverenlerin örneği Kurum’ca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kurum’a vermekle yükümlü oldukları, aynı Kanunun 8. maddesinde, sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve içeriğinin, bildirgenin verilme yöntemleri ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği, 86. maddesinde ise sigortalılar ile sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalılar için işverenlerce Kurum’a verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgelerinin şekli, içeriği, ekleri, ilgili olduğu dönemi, verilme süresi ve diğer hususların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 5. maddesinde Kurum’un, Kanun veya bu Yönetmelik gereği verilecek her türlü belge veya bilginin e-sigorta ortamında gönderilmesi hususunda gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları zorunlu tutmaya veya zorunluluk esasını kaldırmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.

Sigortalı bildirimine konu işe giriş bildirgeleri ile prim belgeleri oldukça uzun bir süreden beri fiziki ortamda verilmemektedir. Sigortalı bildirimleri yukarıdaki düzenlemeler kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu veri tabanına işlenmek üzere yasal olarak verilmesi zorunlu olan belgeler “e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi” vasıtasıyla elektronik ortamda verilmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nda belgenin tanımı bulunmamaktadır. Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre belge; “hukuki hüküm ifade eden bir hakkın doğmasına ve bir olayın ispatına yarayan yazı”dır(1). Elektronik verilerin belge olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda doktrinde ve Yargıtay kararlarında belirgin bir itiraz göze çarpmamaktadır. Nitekim Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 199. maddesinde de elektronik veriler bu Kanun açısından belge olarak kabul edilmiştir. Bu doğrultuda elektronik ortamda Kuruma yapılan işyeri bildirimleri, sigortalı işe giriş bildirimleri, prim ve hizmet bildirimleri birer belge olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu bildirimlerin resmî belge mi yoksa özel belge mi olduğu konusu tartışılabilir. Nitekim Yargıtay yoğunluklu olarak kararlarında sahte sigortalı bildirimi fiillerini özel belgede sahtecilik suçu kapsamında değerlendirmişse de(2), bazı kararlarında sahte sigortalı bildirimi fiilleri nedeniyle resmî belgede sahtecilik suçu iddialarını, bu fiilin resmi belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturamayacağından ziyade sadece zamanaşımı kapsamında değerlendirerek geri çevirmiştir(3).

Ancak gerek Yargıtay kararlarında gerekse de doktrinde elektronik ortamda yapılan sigortalı bildirimlerinin özel belge olduğu, zira resmi belgelerin resmi makamlar tarafından düzenlenmesi gerektiği oysa sigorta bildirimlerinin özel kişiler tarafından yapıldığı vurgulanmaktadır.

III- SAHTE SİGORTALI BİLDİRİMİ (HİZMET AKDİ İLE ÇALIŞTIRILANLAR İLE İLGİLİ) NİÇİN YAPILIYOR?

Yazımızın konusu sadece hizmet akdi ile çalıştırılanların sigortalılığı ile ilgili sahte bildirimler olduğundan, yazımızda sadece 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı bildirim ihlalleri anlatılacaktır. Konunun uzmanı olmayanlar sahte sigortalı bildirimi ile toplumun veya kişilerin hangi hakkının ihlal edildiğinin tespiti konusunda tereddüt yaşayabilirler. Sigortalı olarak bir kişinin SGK’ya primleri ödenerek bildirilmesinin mahzuru olmadığını düşünerek bu fiillin suç olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürenleri anlamakta zorlanabilirler. Sigortalı olmak bir haktır. Bu hak Anayasamızın 60. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Sigortalılık ödenen primlerin karşılığı bir hak değildir. Nitekim 5510 sayılı Kanunda bazı haklar primler ödenmese de Devlet tarafından sigortalılara sağlanmaktadır. SGK özel bir sigorta şirketi değildir. Sadece kar-zarar hesabı yaparak sigortacılık yapmaz. Görevi belli koşullar altında çalışan ya da çalıştırılanlara Anayasanın 60. maddesindeki hakları vermektir. 5510 sayılı Kanun’a göre sigortalılık bir statüdür. Bu statü ancak kişinin belli koşullarda iş görülmesi ile kazanılır. Dolayısıyla Kanunda belirtilen şartları taşımayanların Kuruma sigortalı olarak bildirimleri geçersizdir ve iptali gerekir. Sahte sigortalı bildirimleri yaygın olarak Kurum’ca sigortalılara sağlanan hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalılarından sağlanan yardımlardan haksız olarak bu niteliği bulunmayan kişilerin de yararlanması için yapılmaktadır. Son yıllarda özellikle asgari işçilik incelemesine tabi işyerlerinde işçilik doldurma amaçlı yapılan sahte sigortalı bildirimleri de yaygınlaşmıştır. 5510 sayılı Kanun hizmet akdi kapsamında çalışmayan vatandaşlara isteğe bağlı sigorta yoluyla sadece prim ödeyerek bazı sigorta yardımlarından yararlanma hakkı vermişse de hizmet akdine dayanan sigortalılık statüsündeki yardımların daha kapsamlı olması ve özellikle daha erken emekli olma fırsatını vermesi yönleriyle isteğe bağlı sigortalılık tercih edilmemektedir.

IV- YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA SAHTE SİGORTALI BİLDİRİMİ

A- YARGITAY BAZI KARARLARINDA GERÇEK BİR İŞYERİNİN OLDUĞU/OLMADIĞI DURUMLARI AYIRMAYARAK SAHTE SİGORTALI BİLDİRİMİNİ “ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU” KAPSAMINDA DEĞERLENDİRMİŞTİR

“...hakkında; haksız menfaat temin ederek paravan şirketlerin kuruluşunda yer aldığına dair ikrarı ile on dokuz ayrı şirkette ortak olduğuna dair evrakın mevcut olduğu, bu şirketlerden usulsüz olarak sigortalı bildirimlerinin yapıldığı anlaşılmakla, sanıkların özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine yönelik mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.”(4)

“...Sanık ...’nun sahte işe giriş bildirgeleri düzenleyerek temyiz kapsamı dışında bulunan diğer sanıkları sigortalı gösterdiği anlaşılmakla, sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.”(5)

“…Sahte sigortalı işe giriş bildirgelerinin resmi belgede sahtecilik suçunu değil özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağının gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.”(6)

“…somut olayda, sanığın düzenlemiş olduğu sigortalı işe giriş bildirgelerinin özel belge niteliğinde olduğu dikkate alınmadan, sanık hakkında yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.”(7)

B- YARGITAY BAZI KARARLARINDA SAHTE SİGORTALI BİLDİRİMİ FİİLLERİ NEDENİYLE RESMÎ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU İDDİALARINI SADECE ZAMANAŞIMI KAPSAMINDA DEĞERLENDİREREK GERİ ÇEVİRMİŞTİR

“…söz konusu işyerlerinin faal olarak çalışmadığı, diğer sanıkların da fiilen çalışmadıkları halde işe giriş bildirgesi düzenlenerek kuruma verilmek suretiyle emekliliğe yönelik olarak sigortalı işlemi görmek ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak suretiyle sanıkların katılan ... zarara uğrattıkları, bu şekilde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda; … Sanıklara yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nın 204/1 maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun, yasada öngörülen cezasının miktarı ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı kanunun … uyarınca 8 yıllık olağan dava zamanaşımının; sorgu işlemlerinden inceleme tarihine kadar dolmuş olduğu anlaşılmakla, … uyarınca bozulmasına…”(8)

“Sanıkların, ... fiilen çalışmadıkları halde, sahte sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek katılan kuruma bildirildikleri, sanıklar … hakkında sahte sigortalı işe giriş bildirgeleri düzenlenip, katılan kuruma bildirilmesi nedeniyle; yapılan sağlık harcamalarından dolayı katılan kurumun … zarara uğratılmış olduğu, bu şekilde sanıklar … nitelikli dolandırıcılık, sanıklar … resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia edilen olayda; sanıklara atılı resmi belgede sahtecilik suçunun 5237 sayılı TCK’nın … göre, öngörülen zamanaşımını kesen son işlem olan savunmalarının alındığı … bu işlemden temyiz inceleme gününe kadar 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e. maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; …bozulmasına”(9)

C- YARGITAY’IN ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILAN SAHTE SİGORTALI BİLDİRİMİNİ “RESMİ BELGENİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYANDA BULUNMA SUÇU”NU OLUŞTURACAĞINA DAİR KARARLARI VARDIR

“…fiziki olarak verilen işe giriş bildirgelerinin içeriğinde sahtecilik bulunması ya da belgelerin e-bildirge şeklinde verilmesi durumunda, kurum tarafından bu bildirimlere istinaden düzenlenmiş belgelerin varlığı halinde eylemin TCK’nin 206/1. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı…”(10)

D- YARGITAY İŞYERLERİNDEN (PARAVAN ŞİRKETLERE/KİŞİLERE AİT GERÇEK OLMAYAN İŞYERLERİ HARİÇ) YAPILAN SAHTE SİGORTALILIK BİLDİRİMLERİNİ DOLANDIRICILIK/NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇU KAPSAMINDA DEĞERLENDİRMEMEKTEDİR

“… özel bina inşaatı işine ait işyeri ile ilgili sigorta giriş bildirgelerinde yapılan denetimde, söz konusu işyerinde 2009-2010 yılları arasında diğer sanıkların çalışmamalarına rağmen sanık ... tarafından işyerinde sigortalı olarak gösterildikleri, bu surette nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda;…Suça konu iş yerinin gerçek bir iş yeri olduğu, işe giriş bildiriminde bulunulan kişilerin isim ve adres bilgilerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirildiği, ilgili kurumun mevzuatı gereği söz konusu işyeri üzerinde denetim yetkisinin bulunduğu, sanıkların kurumun denetim imkanını ortadan kaldıracak mahiyette hileli bir hareketlerinin bulunmadığı ve sanıkların sigorta primlerini katılan kuruma yatırmış olması halinde, 5510 sayılı Kanun’un 89. maddesince primlerin irat kaydedileceği, aynı kanunun 96. maddesince yapılan sağlık harcamalarının da geri alınacağının düzenlendiği, primlerin yatırılmamış olması halinde ise katılan kurumun alacaklarını her zaman tahsil etme imkanının bulunduğu anlaşılmakla; sanıklar hakkında verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir…”(11)

“…daha sonra sanıkların katılan ... adına söz konusu inşaatta çalışan işçilerle birlikte bu inşaatta hiç çalışmadıkları halde sanık ... çalışıyormuş gibi göstererek sigortalılık kaydı oluşturdukları, sigorta primlerini de ödemeyerek katılan ...’nın, katılan ... nezdinde sorumlu tutulmasını sağladıkları, bu suretle sanıkların üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; … suça konu iş yerinin gerçek bir iş yeri olması, işe giriş bildiriminde bulunulan kişinin isim ve adres bilgilerinin bildirilmiş olması, ilgili kurumun mevzuatı gereği söz konusu işyeri üzerinde denetim yetkisinin bulunması, sanıkların kurumun denetim imkanını ortadan kaldıracak mahiyette hileli bir hareketinin bulunmaması, anılan döneme ilişkin hizmet bildirgelerinin iptal edilerek katılan kuruma yatırılan primlerin irat kaydedilmesi, …gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiş…”(12)

E- YARGITAY GÜNCEL KARARLARINDA İŞYERLERİNDEN (PARAVAN ŞİRKETLERE/KİŞİLERE AİT GERÇEK OLMAYAN İŞYERLERİ HARİÇ) YAPILAN SAHTE SİGORTALILIK BİLDİRİMLERİNİ TCK’DE YER ALAN HİÇBİR SUÇ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRMEMEKTEDİR

“Sanığın şirketin yetkili temsilcisi olarak, e-Bildirge ile elektronik ortamda içeriği sahte işe giriş bildirgesi düzenleyip iş yerinde çalışmayan kişileri sigortalı olarak göstermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında;

… resmi belgenin kamu görevlisi veya hukuken yetkili kabul edilen görevli tarafından kanun gereğince yerine getirdiği kamu görevine dayanılarak düzenlenmesinin gerekmesi ve “İşe Giriş Bildirgesi”nin resmi belge sayılması gibi bir kanuni düzenlemenin de bulunmaması karşısında; bu koşulları taşımayan sanığın eylemi atılı suçun maddi konusuna ve tipikliğine uymadığından, resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmadığı anlaşılmıştır.…

Bu nedenle özel belgede sahtecilik suçu açısından, madde içeriğinde fikri sahteciliğin cezalandırıldığına ilişkin bir düzenleme de bulunmaması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan “belge” niteliğini haiz olmadığının kabulü karşısında, özel belgede sahtecilik suçu da oluşmayacaktır…

Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu bakımından; somut olayda sanığın elektronik ortamdaki beyanının muhatabı olarak Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesindeki tanıma uyan bir kamu görevlisi bulunmadığı gibi, iddianamedeki anlatıma göre ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 01.04.2014 tarih ve 2014/153 K. sayılı Kararı uyarınca bu beyan sonucunda düzenlenen, öz ve biçimsel unsurları tam olan bir resmî belge de bulunmadığından sanığın eyleminin bu suçu oluşturmadığı kabul edilmiştir…

Yapılan yargılamada yüklenen fiilin Kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasına rağmen...”(13)(14)

V- SONUÇ

Yargıtay’ın son kararları tetkik edildiğinde, işverenler veya vekilleri tarafından Kurum’ca verilen şifre kullanılarak elektronik ortamda yapılan sigortalı bildirimlerinin ceza hukuku kapsamında belge olarak kabul edildiği görülmektedir. Yargıtay’ın gerçek işyerlerinden yapılan sahte sigortalı bildirimlerini “özel belgede sahtecilik” ve “resmi belgenin tanziminde yalan beyan” suçları kapsamında değerlendirdiği kararları olmuştur. Yargıtay istisnaları olsa da ağırlıklı olarak gerçek işyerlerinden yapılan sigortalı bildirimlerini “resmi belgede sahtecilik” suçu kapsamında değerlendirmemektedir. Yine Yargıtay’ın gerçekte faaliyet gösteren işyerlerinden yapılan sahte sigortalı bildirimlerinin “dolandırıcılık”“nitelikli dolandırıcılık” suçunun konusu olamayacağı yönünde kararları yerleşmiş durumdadır.

Yargıtay paravan şirket/kişilerin kurdukları gerçekte hiçbir faaliyet gösterilmeyen hayali işyerlerinden bildirilen işyerlerinden yapılan sahte sigortalılık bildirimlerini “özel belgede sahtecilik”“resmi belgede sahtecilik” filleri kapsamında değerlendirebilmekle birlikte ağırlıklı olarak bu fiillerin “dolandırıcılık”/“nitelikli dolandırıcılık” suçunun konusunu oluşturduğu yönünde kararlar vermektedir.

Ancak özellikle belirtilmesi gerekirse, Yargıtay güncel kararlarında gerçekte faaliyeti olan işyerlerinden yapılan sahte sigortalı bildirimlerini “kanunda suç olarak tanımlanmadığı” gerekçesiyle ne “özel belgede sahtecilik”, ne “resmi belgede sahtecilik”, ne “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” ne de  “dolandırıcılık” suçu kapsamında değerlendirmektedir.

Yargıtay’ın bu yorumu ışığında, Kanun koyucunun bu filler hakkında değişen ve gelişen sosyo-ekonomik koşullar doğrultusunda yeni bir suç tanımı getirmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi halde kötü niyetli kişiler, diğer sigortalılara nazaran daha avantajlı emeklilik koşullarına sahip olan, ödedikleri primlerle zor koşullarda, alın terleri ile bir işverene iş görmek zorunda olanların haklarını kolayca gasp etme imkanlarının önüne geçilmesi engellenemeyecektir. 

Harun ORDU*

Yaklaşım / Eylül 2021 / Sayı: 345

*  SGK Başmüfettişi

(1)         Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin 18.03.2021 tarih ve E. 2018/6275, K. 2021/2806 sayılı Kararı.

(2)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/11602, K. 2020/1003; Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/35104, K. 2019/10594 sayılı Kararları.

(3)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2018/8409, K. 2020/11605; Yrg. 15. Ceza Dairesinin, E. 2018/2435, K. 2019/7159 sayılı Kararları.

(4)         Yrg.15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/11602, K. 2020/1003 sayılı Kararı.

(5)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/35104, K. 2019/10594 sayılı Kararı.

(6)         Yrg. 23. Ceza Dairesi’nin, E. 2015/4003,  K. 2015/6040 sayılı Kararı.

(7)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2013/13943, K. 2015/28682 sayılı Kararı.

(8)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/30466, K. 2021/2576 sayılı Kararı.

(9)         Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2018/2435, K. 2019/7159 sayılı Kararı.

(10)       Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2018/4004, K. 2019/2115 sayılı Kararı.

(11)       Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/33336, K. 2021/3918 sayılı Kararı.

(12)       Yrg. 15. Ceza Dairesi’nin, E. 2017/34279, K. 2021/3774 sayılı Kararı.

(13)       Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2018/6165, K. 2021/2805 sayılı Kararı.

 

(14)       Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2018/6275, K. 2021/2806 sayılı Kararı.