Sosyal güvenlik mevzuatı uygulamalarında, Defter ve Belgelerin zayi edilmesi durumu
28 Ocak 2016

Image

5510 sayılı Kanun’da defter ve belgelerin zayi edilmesi ile ilgili olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır ancak aynı kanunun “Kurumca Verilecek İdari Para Cezaları” başlıklı 102. maddesinin kayıt ve belgelerin ibrazı konulu “e” fıkrasında yer alan “mücbir sebep olmaksızın” hükmü gereği mücbir sebebin varlığı kabul edilmiştir. Ne var ki mücbir sebep sayılan haller aynı kanun içersinde belirtilmemiştir. Bununla birlikte mülga 506 sayılı Yasa döneminde çıkarılan 01.04.1994 tarihli ve 137295 sayılı “Maddi Hata ve Mücbir Sebepler” konulu Genelgesi’nde mücbir sebep halleri ve yapılacak işlemler düzenlenmiştir. Buna göre, “İşverenin veya aracının iradesi dışındaki nedenler dolayısıyla defter ve belgelerin elden çıkması hali” bir mücbir sebeptir ve defter ve belgelerin zayi olması bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu itibarla;

Sosyal güvenlik mevzuatı uygulamasında işyerine ait defter ve dayanağı belgelerin, Türk Ticaret Yasasında belirtilen sebeplerden bir dolayısıyla yok olduğunu (zayi) ileri süren işverenler, bu beyanlarının doğruluğunu mahkemeden (belgeyi veren mahkeme yetkili sayılır) alacakları vesika (belge) ile tevsik etmek zorundadırlar.

Tacir sıfatını taşımayan işverenlerin (genellikle gerçek kişi işveren), düzenlemekle yükümlü oldukları defter ve dayanağı belgelerin Türk Ticaret Yasası’nda belirtilen sebeplerden biri dolayısıyla yok olduğunu ileri sürmeleri durumunda, sadece ilgili resmi makamlardan alacakları belgeyi tevsik etmeleri, kayıt ve belgelerinin kayıp veya zayi olduğunu kanıtlamaları ve ibrazdan kaçınmak için yeterli sayılmaktadır. İlgili resmi makamlar; savcılık, itfaiye müdürlükleri, yetkili zabıta (polis, jandarma) vb. kurum kuruluş veya mercilerdir.

Örneğin, deprem su baskını nedeniyle defterler kullanılamaz hale gelmişse mahkemece bu durum yerinde tespit edilecek ve bu konudaki bilirkişi raporu zayii ile ilgili davada delil olacaktır ya da yangında itfaiyenin tuttuğu tutanak ve defterlerin varsa kalan kısımlarının tespiti gerekecektir.

Mahkemeden zayi belgesini alan tacir, ticari defter ve belgelerini ibraz etmemenin hukuki ve cezai sorumluluklarından kurtulacaktır. Zira, Türk Ticaret Kanunu’nun 68.maddesi son fıkrasında, mahkemeden zayi belgesi almamış olan tacirin defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacağına hükmedilmiştir. Buna göre de, bir davada karşı tarafın usulüne uygun olan defterleri aleyhine delil olarak kabul edilecektir. Diğer taraftan, zayi ile ilgili olarak verilen mahkeme kararı da kesin değildir. Böyle bir karar alınmış olsa bile karşı taraf, tacirin ticari defterlerinin zayi olmadığını ispatlayabilir.

Yargıtay aynı yönlü diğer bir kararda da;[“…Türk Ticaret Kanunu’nun 68. maddesinin (Yeni TTK 82/7. md.) son fıkrasında öngörülen ziyaın tespitine ilişkin prosedür, salt tacir kimselerin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar ile ilgilidir ve ticaret defterlerinin ispat kuvveti yönündendir. Sosyal Sigortalar Kanunu bakımından ziyaın bu şekilde tespitini zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığı gözetilmeksizin, ziyaın Türk Ticaret Kanunu’nun 68. maddesinin son fıkrası gereğince tespit ettirilmediğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” demiştir.

İDARİ PARA CEZALARI AÇISINDAN ZAYİ BELGESİNİN ÖNEMİ

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. maddesinin 2. fıkrasında, işveren ve işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yılbaşından başlamak üzere on yıl süreyle, saklamak ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca (SGK Müfettişleri ve SGK Kontrol Memurları) istenilmesi halinde 15 gün içinde ibraz etmekle yükümlü tutulmuştur.

Kanun hükmüne göre, ibraz yükümlülüğünün süresi içinde haklı bir mazeret gösterilmeksizin (mücbir sebep hariç 15 gün) yerine getirilmemesi halinde;

- Bilanço hesabına göre defter tutmakla yükümlü olan işverenlere 12,

- İşletme, serbest kazanç defteri gibi diğer defterleri tutmakla yükümlü olan işverenlere 6,

- Defter tutmakla yükümlü olmayan işverenlere ise 3, asgari ücret tutarında idari yaptırım uygulanacaktır.

Bunun dışında Vergi Usul Kanunu’nda belirtildiği üzere;

- Re’sen takdiri ve takdir olunan matrah ya da matrah farkı üzerinden salınan vergiye “3 kat vergi ziyaı” cezasının uygulanmasını,

- Defter ve belgeler ibraz edilmediği için, tasdiki noterlik kayıtları ile sabit olan defterlerin, verilen süreye rağmen ibraz edilmemesi “gizleme” olarak kabul edilir ve olay takdir komisyonuna havale edilir. Umut Topcu/Yaklaşım / Ocak 2016 / Sayı: 277

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.