Bir Bakışta “UFRS 9”
30 Mayıs 2015

Image

UFRS 9 Finansal Araçlar standardının nihai hali Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK) tarafından 24 Temmuz 2014’te yayımlandı.

UFRS 9,1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla veya sonrasında başlayan yıllık hesap dönemleri için yürürlüğe girecek. Peki UFRS 9, UMS 39’a göre değer düşüklüğü anlamında nasıl farklar içeriyor? İşte yanıtlar…

UMS 39 Finansal Araçlar:Muhasebeleştirme ve Ölçme standardının değiştirilmesi kapsamında başlatılan UFRS 9 Finansal Araçlar projesi, sınıflandırma ve ölçme, değer düşüklüğü ve riskten korunma muhasebesi kavramlarının ayrı ayrı bölümler halinde tamamlanarak bir araya getirilmesiyle tamamlanmış bulunuyor. UFRS 9 Finansal Araçlar standardının nihai hali, Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK) tarafından 24 Temmuz 2014 tarihinde yayımlandı. UFRS 9, 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla veya sonrasında başlayan yıllık hesap dönemleri için yürürlüğe girecek ve bu standardın erken uygulanmasına izin verilecek.

UMSK tarafından başlatılan bu projeyle birlikte finansal araçlara ilişkin finansal raporlamanın ilke bazlı ve daha az karmaşık bir hale getirilmesi hedefleniyor. Finansal varlıkların raporlanmasıyla ilgili prensiplerin oluşturularak, finansal tablo okuyucularının işletmelerin gelecekteki nakit akımları hakkındaki belirsizlikleri, zamanlamaları ve tutarları konusunda kendi değerlendirmeleri için ilgili ve faydalı bilgilerin sağlanması amaçlanıyor.

DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ

2008 yılında yaşanan küresel finans krizi, finansal varlıkların üzerindeki değer düşüklüğünün muhasebeleştirilmesi konusunu, önemli bir gündem maddesi haline getirdi. Projenin en önemli parçası olarak bir finansal varlığa ilişkin değer düşüklüğünün ne zaman muhasebeleştirileceği ve nasıl ölçüleceğine ilişkin kurallar yeniden oluşturulmuş durumda.

UMS 39’un kullandığı gerçekleşen zarar modelinin kredi riskinden kaynaklanan zararların muhasebeleştirilmesinde gecikmelere yol açması, küresel finans krizinde en çok endişeye sebep olan konulardan biriydi. Gerçekleşen zarar modeli, kredilerin temerrüde düşmesi gibi durumlar ortaya çıkana kadar beklenen zararların muhasebeleştirilmesine izin vermediği için eleştiriliyordu. Bu modele göre, birçok kredinin aynı anda kötüye gitmesi durumunda, örneğin kriz dönemlerinde, finansal tablolara bir anda yansıyan olumsuz etki önemli boyutlara ulaşabiliyor. Bu nedenle standart hakkında yorum yapan kurumlar, değer düşüklüğü ölçme yönteminin bu tür “mevsimsel” etkilerden arındırılması gerektiğinin altını çiziyordu.

Bahsedilen etkiler nedeniyle UMSK tarafından yayınlanan nihai standartta, UMS 39’da var olan “gerçekleşen zarar modelini” “beklenen zarar modeli” ile değiştirdiği görülüyor.

YENİ MODEL

Beklenen zarar modeli, kredinin ilk muhasebeleştirilmesi sonrasında karşılığın oluşturulmasını dolayısıyla daha birinci günde geleceğe yönelik 12 aylık beklenen kredi zararlarının muhasebeleştirilmesini bekliyor. İkinci aşamada, alacağa ilişkin kredi riskinin önemli oranda artması ve kredi kalitesinin artık düşük kredi riski grubuna girmemesi durumunda alacağın ömrü boyunca beklenen kredi zararı tahmin edilip muhasebeleştirilmesi gerekiyor.

Yeni karşılık modelinin uygulanmasındaki temel noktalar şöyle gibi sıralanabilir:

  • 12 aylık beklenen kredi, değer düşüşlerinin tahmin edilmesi,
  • Kredinin ömrü boyunca oluşacak değer düşüşlerinin tahmin edilmesi,
  • Kredi riskinde meydana gelen önemli değişikliklerin takip edilmesi (Kredi riski yönetimi).

UYGULAMADAKİ ZORLUKLAR

Nihai standart, uygulama anlamında birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Birçok kurum, özellikle de bankalar gibi kredi veren kuruluşlar için bu yeni yöntem bilgi sistemlerinden önemli talepleri de beraberinde getirecek. Yeni standart, özellikle 2008 yılında yaşanan küresel finans krizinde, finansal varlıkların gerçekleşen zarar modeline göre değerlenmesinde gözlemlenen birtakım zayıflıklara çözüm getirme amacını taşıyor. Bu yeni değerleme ölçütlerinin finansal tablo hazırlayıcıları için oldukça karmaşık, maliyetli ve güç olacağından hareketle beklenen zarar modelinde kullanılacak girdilerin dayanacakları objektif, doğrulanabilir veya destek olacak esasların da birlikte sunulması, şüphesiz finansal tablo hazırlayıcıları, iç ve dış denetçilerle düzenleyici kurumlar açısından uygulama güçlüklerini azaltacaktır.

“ÖNEMLİ DERECE”Kredi riskinde meydana gelebilecek önemli derece artışlar için ‘önemli derece’ kavramı UFRS 9’da tanımlanmamış. Bu nedenle kredi riskinden meydana gelebilecek önemli derecede değişikliklerin değerlendirilmesi, standardın en önemli tahmin unsuru olarak ortaya çıkıyor. İşletmelerin kredi riski için önemli değişiklik kavramını kendilerinin belirlemesi gerekiyor.

KREDİ ZARARLARI UFRS 9’da alacağın ömrü boyunca beklenen kredi zararlarının muhasebeleştirilmesi için 30 gün varsayımı bulunuyor. 30 gün ve üzeri geciken krediler ömrü boyunca beklenen kredi zararının muhasebeleşmesini gerektirir (30 gün gecikme gününü beklemeden kredi riskinin kötüleştiğinin göstergeleri varsa onlar dikkate alınmalıdır). 30 gün gecikmesi olmasına rağmen kredi riskinde kötüleşme olmadığının savunulabilmesi için mantıklı ve destekleyici bilgilerin sunulması gerekiyor.

YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİREMEME UFRS 9.B5.5.37’ye göre yükümlülüğü yerine getirememe ‘default’ olayı, her işletme tarafından kendine özgü olarak içsel kredi derecelendirme sistemine göre belirlenmeli. UFRS 9’a göre default olayı, maksimum 90 gün gecikme için belirlenmelidir. 90 gün üzerinde belirleme için destekleyici varsayımlar ortaya konmalıdır.

DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ AÇISINDAN UFRS 9 – UMS 39 KARŞILAŞTIRMASI

UMS 39

  • Her raporlama dönemi sonunda, krediler için değer düşüklüğüne uğradığına dair tarafsız göstergeler bulunup bulunmadığı değerlendirilir. Kredilerin değer düşüklüğüne uğradığına ilişkin tarafsız bir göstergenin bulunması durumunda, ilgili zararın tutarı, gelecekteki tahmini nakit akışlarının, kredinin orijinal faiz oranı üzerinden iskonto edilerek hesaplanan bugünkü değeriyle defter değeri arasındaki fark olarak ölçülür. Bu hesaplama yapılırken her bir kredi bireysel olarak değerlendirilmelidir.
  • Önceki yıllarda gider yazılan fakat cari dönemde iptal edilen özel karşılıklar nedeniyle elde edilen gelirler, cari yıla ait karşılık giderleri hesabında net gösterilmek suretiyle muhasebeleştiriliyor.
  • Teminatın nakde çevrilmesinin muhtemel olup olmamasından bağımsız olarak nakde çevirme, eksi teminatı edinme ve satma maliyetlerinden kaynaklanan nakit akışlarını yansıtır. Kredi ve alacakları için yukarıda anlatılan değer düşüklüğü hesaplamalarında teminatlardan kaynaklanan bu nakit akışları da dahil ediliyor.
  • Donuk alacaklardan elde edilen faiz gelirlerine, gelecekteki nakit akışlarının ilgili değer düşüklüğü zararının ölçülmesi amacıyla iskonto edilmelerinde kullanılan faiz oranı kullanılmak suretiyle muhasebeleştirilmesine izin veriliyor.
  • UFRS’de ise kredi ve alacaklar için yönetmelikte belirtilen yönergelerle hesaplanan bir genel karşılık bulunmuyor. UFRS’ye göre banka, öncelikle değer düşüklüğüne ilişkin tarafsız göstergenin bireysel olarak önemli olan kredi ve alacakları için bireysel bir şekilde, bireysel olarak önemli olmayan kredi ve alacaklar için ise bireysel veya toplu bir şekilde bulunup bulunmadığını değerlendirir. İki yöntem sıklıkla kullanılıyor. Bu yöntemlerden ilki, tarihsel istatistik (Historic loss rate), ikincisi ise yaşlandırma (aging) metodudur.

UFRS 39

UMSK tarafından yayınlanan nihai standartta UMS 39’da var olan “gerçekleşen zarar modelini” “beklenen zarar modeli” ile değiştirdiği görülüyor. Beklenen zarar modeli, kredinin ilk muhasebeleştirilmesi sonrasında karşılığın oluşturulmasını dolayısıyla daha birinci günde geleceğe yönelik 12 aylık beklenen kredi zararlarının muhasebeleştirilmesini bekliyor. İkinci aşamada, alacağa ilişkin kredi riskinin önemli oranda artması ve kredi kalitesinin artık düşük kredi riski grubuna girmemesi durumunda alacağın ömrü boyunca beklenen kredi zararı tahmin edilip muhasebeleştirilmesi gerekiyor.

  • Önceki yıllarda gider yazılan fakat cari dönemde iptal edilen özel karşılıklar nedeniyle elde edilen gelirler, cari yıla ait karşılık giderleri hesabında net gösterilmek suretiyle muhasebeleştiriliyor.
  • Teminatın nakde çevrilmesinin muhtemel olup olmamasından bağımsız olarak, nakde çevirme eksi teminatı edinme ve satma maliyetlerinden kaynaklanan nakit akışlarını yansıtır. Kredi ve alacakları için yukarıda anlatılan beklenen değer düşüklüğü hesaplamalarında teminatlardan kaynaklanan bu nakit akışları da dahil ediliyor (Beklenen kredi zararları hesabında default olayının gerçekleşmesi halinde kaybın ne kadar olacağının hesabı yapılırken teminatların nakde çevrilmesi dikkate alınmalı).
  • Alacağın ömrü boyunca beklenen kredi zararı, ayrılan krediler için net bakiye üzerinden faiz reeskontu hesaplanmasına izin veriliyor. 12 aylık beklenen kredi zararı ayrılan krediler için ise brüt tutar üzerinden faiz reeskontu hesaplanabilir.
  • UFRS 9’da beklenen kredi zararlarının bireysel ya da kolektif hesaplanmasına ilişkin herhangi bir yönerge bulunmuyor. Fakat işletmeler bireysel olarak beklenen kredi zararlarının ölçülmesinin zor ve pratik olmadığı durumlar için kredi riski değerlendirmesini portföyler için - kullanarak kolektif hesaplama yapabilir. (UFRS 9.B5.5.4) Murat Alsan/Cihan Doğrayan http://www.kpmg.com

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.